Basında çıktı.
Sonunda Almanya da Osmanlı İmparatorluğu topraklarında Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasının hemen ardından Ermenilere karşı işlenen cinayetlerin ‘soykırım’ suçu oluşturduğunu kabul etmekten yanaymış ve bunun için bir de ‘ortak metin’ hazırlanıyormuş.
Ortada her şeyden önce çok büyük bir çelişki var.
Bilindiği gibi, sonradan ‘soykırım’ diye adlandırılacak suçun dünya hukuk literatürüne girmesini sağlayan yönetim, ‘Nazi Almanyası’ yönetimidir. Bu nedenle, 1915’te Osmanlı İmparatorluğu topraklarında olup bitenlerin bir ‘soykırım’ olmadığını dünyada en iyi bilebilecek olan ülke, Almanya’dır. Savaştan sonra kurulan ‘Nürnberg Mahkemesi’ sırasında Yahudi ırkına karşı Nazi Almanyası’nın ölüm kamplarında gerçekleştirilen korkunç kıyımın hesabı görülürken, o zamana kadar dünya tarihinde bir eşi daha görülmemiş bu ‘insanlık suçu’nun, başka deyişle ‘yeni’ bir suçun tam olarak tanımlanması bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmıştı.
‘Soykırım’, işte bu yeni suçun adıdır.
Nürnberg Davaları’ndan önce mevcut olmayan bir suç.
Ceza Hukukunun en temel ilkelerinden biri de, bir suç’un varlığından söz edilebilmesi için o suçun ‘bütün unsurları’ ile işlenmiş olduğunun kanıtlanmasıdır. Bu unsurlardan biri bile eksik olduğu takdirde artık isnat edilen suçtan ötürü bir yargılama yapılamaz. Başka deyişle, ‘soykırım’ın gerçekleştiği bütün unsurları ile kanıtlanamadığı takdirde, isnat edilen suç bir ‘soykırım’ suçu olmaktan çıkar, eğer uyan tanım var ise, bu kez o tanımın çatısı altında yargılanmaya başlar.
Her ‘toplu kıyım’, etnik bir topluluğun sistemli bir biçimde yok edilmesi demek olan ‘soykırım’ suçunun oluşabilmesi için yeterli değildir.
Almanya’nın bütün bunları ‘bilmemesi’, söz konusu değildir.
Çünkü 20.yüzyılın en korkunç getirilerinden(!) biri olan ‘soykırım’, en başta Nazi Almanyası’nın uzmanlık alanına giren bir suçtur.
Öte yandan, bugünkü Alman yönetiminin bir hesabı, doğrudur.
Özellikle son 3-4 yıldan bu yana hukuk sistemi bütünüyle çökmüş, adalet düşüncesinden yoksun kalmış bir Türkiye’nin soykırım suçlamasının çatısı altında birleşmiş Batı karşısında kendini sağlam ve inandırıcı hukuksal gerekçelerle savunabilmesi, neredeyse olanaksızdır!