AKP'nin kadın aday adayları

Malum artık seçim dönemindeyiz. Anayasayı yeni bir anayasa ile ortadan kaldırmak isteyen diktatör, mevzu bahis seçim olunca 400 milletvekili çağrısı ile hayalindeki anayasayı fiilen de işletmeye başladı diyebiliriz.

İç güvenlik paketinin mecliste oylanma sürecine bakıldığında zatın partisi de liderinden geri kalmadı. Bu aralar müthiş bir “tatlı rekabet” içindeler.

AKP’nin ve liderinin “Yeni Türkiye” yolunda planlarını, neye ihtiyaç duyduğunu, nerelerde zorlandığını bu sayfalarda sıkça yazdık. Seçime özgü yanlarını yazmaya devam edeceğiz. Genel olarak tüm burjuva partileri için bir kural olan  sahibinin sesi adaylar ve bizzat sahiplerin meclise ayak basmak için bu partilerde kuyruğa girmesi bir haber değeri artık taşımıyor. Yani örneğin bir çobanın ya da bir ayakkabı boyacısının AKP’den aday adayı olmasının, bir haber değeri taşıdığı kesin olmakla birlikte  kendisine ilk sorulacak soru “Nerden buldun?” olacaktır. Tabi bu soru mealen ve çoğunlukla “Nerden buldun böyle bir partiyi?” değil de, “Bu aday adaylık ücretini nerden buldun?” olur ve yanlış hatırlamıyorsam AKP tarihinde buna benzer bir örnek yoktur. 

Bir müddet sonra iktidar partisinin 550 milletvekili adayı ülkenin her yerine dağılıp, 2023 diye bağırıp duracaklar. Her biri denk getirirse bir açılışla kesiştirip diktatör ile seçim çalışmasını aynı karede buluşturacak. O kadar yan yana gelince, Cumhurbaşkanı bu yol arkadaşları için oy isteyecek…  “Bu kadarı da olacak mı sahi, Anayasaya alenen aykırı….” diye sorarsanız. En azından olmayacağını söyleyemeyeceğiz. Zorunda kalacaklarını da…

Şimdi ise o 550 adaya gelmeden ortalıkta bini geçkin aday adayı dolanıyor. Rezil bir yarışın içinde parayı bastırıp aday adayı olma mertebesine yükselmek bile ince bir mutluluk onlar için…

İşte bu aday adaylarının kadın olanlarına bakınca, meclisin kapısını sonu yüce divan bile olsa nasıl ve ne şekilde zorladıklarını, bu işlerdeki bütün ayrıntıları bütünleyerek nasıl üstlerinde taşıdıklarını özellikle kadın adaylarda görmemiz zor değil.

Resmen “kadınlıklarını" kullanmışlar desek yeridir. Kadın aday olmanın bu zorlu yarışta onlar için aslında “erkekleşmek” anlamına geldiğini söylemekte bir sakınca olmasa da kadın olmayı kadınlardan daha fazla oy almaya yardımcı olmak olarak  alenen pazarlamaları, alenen hırsızlığın yanında siyasi bir çalışma olarak kalıyorsa, halkımızı seçim sürecinde de AKP’den koruma görevinin de bizler için vazgeçilmez asgari görevlerden biri haline gelmiş demektir.

Van’dan AKP’nin iki kadın aday adayının ifadelerine bir bakın. Ama önce  derin bir nefes alın.

“Başından beri başardığım bu çalışmalarda kendime örnek aldığım lider Recep Tayyip Erdoğan'dır.”

”Bu dönem Van halkına Ak Parti'den milletvekili olarak hizmetkar olmaya talibim”

“Elhamdüllilah İstanbul il başkanlığımızın açmış olduğu hitabet yarışmasında 150 kişi içinde 3. oldum”

“Şu andaki başbakanımız Ahmet Davutoğlu o zaman dışişleri bakanıydı. Bakanken dışişleri bakanıyken çok eğitimlerini aldım, istifade ettim.”

“Burada bulunmama vesile olan en başta başkanımızın bahsettiği gibi Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderim'e çok teşekkür ediyorum ne kadar teşekkür etsek azdır. Cidden bizim önümüzü açtı çünkü biz  şuna inanıyoruz: Ne kadar kadınlar katledilse de öldürülse de yeise boğulsak da bazen ama bizim düsturumuz şudur kadın bir eliyle beşik sallar diğer eliyle de dünyayı sallar kadınlar bu toplumun umududur. Ve kadınların her alanda olması lazım siyaset de hizmetin başka bir alanıdır.Yani biz bugün olsak da olmasak da Ak Parti'de bayrak yarışının ne demek olduğunu çok iyi biliyoruz.”

“Herkesin eleştirilerine ve önerilerine açığım sizler benim kardeşimsiniz ayrıca köken olarak da Kürdüm Çaldıran'lıyım, Erciş'liyim kısacası hepinizin kardeşiyim.”

İşte böyle…

Daha fazlasını ya da daha azını kaldırmaz bir ülkede yaşıyoruz.

Bunların da eline bırakmayız.

Ne iyi ki bizler kendi barajımızı Haziran’la aştık.

Boşuna değil ayakta oluşumuz…