Ahırdaşlar iktidarı

Önceki gece yine alçakca bir saldırı haberi aldık. Hemen ardından saldırıda kaç kişinin öldüğünü, kaç kişinin yaralandığını, ölen ve yaralananlar arasında eşimiz-dostumuz olup olmadığını, saldırıyı kimin üstlendiğini, bu saldırıyla hedefleninin ne olduğunu öğrenmeye-anlamaya çalıştık. Ülkeyi bu hale getirenlere, halkımızı en küçük bir mutluluğa-huzura hasret bırakanlara lanet ettik. Bu ve benzeri davranışlar, her ne kadar insanlıktan çıkartmaya çalışsalarda hala insani reflekslerimizin canlı olduğunu gösteriyor.

Bu basit ama önemli. Bu alçakça saldırılara karşı verilebilecek en önemli yanıtlardan birisi her koşulda insanlığımızı korumayı başarabilmektir.

Bir de insanlıktan çıkmış olanlar var ki, onları da mutlaka kayıt altına almalıyız. Örneğin, ilk yaptıkları şey halkın haber alma hakkını engellemek üzere yayın yasağı getirmek olanları...

İktidarın yayın yasaklarını eleştirenlerin benzeri saldırılarda hayatını kaybetmesini dileyenleri…

AKP’nin tek başına iktidar olamadığı seçimleri “millet kaosu seçti, hayırlı olsun” cümlesiyle değerlendirip düpedüz tehdit edenleri ve bugünleri yaratanları….

Uzatmayalım.

Tüm varlığını Saray hizmetkarlığına adamış, kime ne olursa olsun, yeter ki Reis’in iktidarı sarsılmasın, morali bozulmasın diye en küçük bir insani refleks bile gösteremeyenleri, bir yalan üretme makinesi, kara propaganda aygıtı gibi çalışanları gördükçe insan gibi davranmanın başlı başına önemli bir şey olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.  

İktidarın sorumluluğu

Sosyal medyada denk geldiğim bir yorumda söylendiği gibi, futbol takımı iki maç üst üste kötü oynadığında bile ‘yönetim istifa’ sloganları atan insanların bombalarla iktidar arasında bağ kurmaya çalışanları hainlikle suçlaması iktidarı koruma-kollama çabalarının trajik bir ifadesi dışında bir anlam taşımıyor.

Her saldırıdan sonra söyledik, söylemeye devam edeceğiz, ülkenin bu hale gelmesinin, ölümün, acının, gözyaşının eksik olmamasının sorumlusu AKP/Saray iktidarıdır. Tetiği çeken, bombayı patlatan kim olursa olsun ülkeyi bu karanlığa sürükleyen iktidarın sorumluluğunu hafifletmiyor.

Ne derlerse desinler, ne yaparlarsa yapsınlar her şeyden önce iktidarın sorumluluğunu vurgulamaya devam edeceğiz.

Açık yazacağım, iktidara getirenlerin, iktidar koltuklarında oturanların ve onların eliyle daha uygun hale getirilen ülkeyi her istediklerini yapabildikleri bir çiftliğe çeviren katillerin tümü aynı ahırlarda yetişmişlerdir.

İŞİD’in hedefi kim?

IŞİD kısa bir süre öncesine kadar AKP iktidarının en önemli bölgesel müttefikiydi. IŞİD’in palazlanmasında doğrudan bu iktidarın sorumluluğu vardır. Özellikle Suriye’ye dönük emperyalist müdahale sürecinde, örgütlenen, beslenen, büyütülen bu cihatçı çetenin hem bölge düzeyinde hem ülkemizdeki faaliyetleri, örgütlenmesi iktidarın bilgisi, yönlendirmesi ve denetiminde gerçekleştirilmiştir.

Kimi Saray yalakalarının, bu saldırıların AKP/Saray iktidarını hedef aldığı senaryolarına da bir iki cümleyle değinmeden geçmeyelim.

Önce bir hatırlatma; Başka şeyler bir yana, Suruç ve Ankara Katliamları gibi doğrudan IŞİD tarafından gerçekleştirildiğini bildiğimiz iki büyük katliam olmasa bu iktidar yıkılmıştı. Özellikle 1 Kasım seçimleri arifesinde AKP’nin İŞİD’den aldığı desteği hiç akıldan çıkarmamak gerekir.

Somut olarak Atatürk Havalimanı Katliamı ile hedeflenenin ne olduğu bir yana, dinci gericilik ve arkasındaki güçler esas olarak bu ülkenin ilerici birikimini, emekçi halkımızı, bizim geleceğimizi hedef almaktadır.

Yaşamak ve yaşatmak için…

Kimileri belki sadece cennete gitmek için ama önemli bir çoğunluğu patronlara, emperyalizme hizmet etmek için ülkemizi cehenneme çevirenlerle hesaplaşmak dışında bir yolumuz yok.

Ülkenin ölümün ve gözyaşının eksik olmadığı bir cehenneme dönüşmesine neden olan, katkı koyan tüm gerici güçleri yok etmeden bu ülkede yaşama şansımız kalmadı.

Bu alçaklığa bi son veremez, bu kötülüğü durduramazsak şans eseri hayatta kalabilsek bile, ezilmeye, sömürülmeye ve kahrolmaya devam edeceğiz.

Tam bu yazıyı bitirmek üzereyken çalmaya başlayan Pir Sultan türküsü ne yapmamız gerektiğini yüzyılların tecrübesiyle söylüyor, en iyisi onunla bitirmek:

https://www.youtube.com/watch?v=m_HA8ePxP48