AB, ABD ve Rusya arasında Balkanlar

Balkanlar’a karşı özel bir ilgisi olan Biden’in iktidara gelmesi bir süredir Balkanlar’dan elini eteğini çekmiş olan AB’yi yeniden sahaya inmesi için dürtüklüyor. Balkanlar’da NATO’nun genişleme politikasına karşı bölgeyi istikrarsızlaştırmakla tehdit eden Rusya ise bölgeyi istikarsızlaştırmaya dünden razı olan kötü adamların ağzını sulandırıyor. Tam da Balkanlar’da yeni bir siyasi ortamın var olabileceğine dair umutların arttığı bu dönemde ise NATO’nun anlamsız genişleme provokasyonları ve Rusya’nın buna karşı kirli oyununun bedelini yine Balkan halkları ödeyecek.

Dört sene önce “Trump’ın Balkanları” başlıklı değerlendirme yazımızda önceki First Lady Melania Trump’ın Sloven kökenli olmasından dolayı Slovenya’da sevinçle karşılandığından bahsetmiştik. Fakat Trump’ın sevinç başarısına en çok sevinenler ise hem Sırbistan’daki hem de Bosna’daki Sırp milliyetçileri olmuştu. Bosna savaşının eli kanlı katillerinden Voyislav Şeşely’in Trump tişörtlü pozları, kasasına Putin ve Trump’ın birlikte resmedildiği bir kamyonetin Bosna’daki Srpska Cumhuriyeti’nin başkenti Banja Luka’da attığı turlar unutulmadı.

Biden’ın iktidara gelmesi ise Sırp milliyetçileri tarafından büyük bir hayal kırıklığı yaratırken, Bosna’da umutların yeşermesine, Kosova’nın da yüzünün gülmesine yol açtı.

Çeyrek yüzyıl sonra Dayton Barışı’nın sorgulandığı bir siyasi atmosferde, eli iyice zayıflayan Bosna’daki kleptokratik rejim Biden’in iktidara gelmesiyle yeniden umutlandı. Biden’ın 90’lı yıllarda henüz bir senatörken Bosna’ya karşı silah ambargosunun kalkmasını ve ABD müdahalesini savunduğunu Bosnalılar unutmadı. Hatta Biden’in seçim zaferi kesinleştiğinde savaş sırasında Çetnik topçu ateşiyle harabeye çevrilen ve sonra restore edilen Saraybosna’daki tarihi ulusal kütüphane üzerinde yansıtılan kutlama mesajında İngilizce “Bosna hatırlıyor” yazısının fonu olarak Alija Izzetbegoviç’le Biden’ın birlikte bulunduğu bir resim yansıtıldı. Şu sıralarda sansasyonlara imza atan Bosna Dışişleri Bakanı Bisera Turkoviç “Sevgili Joe, inancımızı koruduk ve yeni şafak bizim üzerimizde doğuyor” mesajıyla karşıladı Joe Biden’in seçim zaferini.

Bosna’nın bu beklentileri karşılıksız değil. Biden daha seçim sürecinde bile Balkanlar ve özellikle Bosna ve Kosova ile özel olarak ilgileneceğini duyurmuştu. İki ayrı devlet yapısı, 10 kanton ve bir özel bölgeden oluşan ve bir ülkenin nasıl yönetilemeyeceği konusunda derslerde okutulması gereken bir örnek olan Bosna’da daha merkezi bir yönetimin gerekliliğini savunan Biden’ın bu bakış açısı Bosnalıları umutlandırıyor. Öte yandan soykırımın hesabını vermedikleri gibi, yaptıkları soykırıma ödül olarak homojen bir özerk devlet kazanan Sırp milliyetçileri durumdan endişeli.

ABD’yi Balkanlar’da daha aktif bir politikaya iten ise Biden’ın bölgeye olan kişisel ilgisi değil. Rusya ve hatta Çin’in Balkanlar’da giderek daha da etkin olmaya çalışması Washington’ı kaygılandırıyor. Biden Balkanlar’da Rusya’nın önünü tek başına kesemeyeceğini biliyor ve bu konuda AB ile ortak çalışmanın şart olduğunu düşünüyor. AB ise son yıllarda Balkanlar’ı unutmuş gibi. Balkanlar’ın, özellikle de Bosna’nın bir türlü gerekli istikrarı sağlayamamasından doğan bir yılgınlık sonucunda Avrupa bir zamandır Balkanlar’ı görmezden geliyor. AB’ye üyelik sürecindeki Bosna ve Makedonya yıllardır AB uyum sürecinde beklenilen performansı gösteremedi, beklenilen reformları yapamadı.

Dayton sonrası süreçte oluşturulan siyasi yapıdan dolayı, Bosna’daki “işlevsiz devlet”in herhangi bir yapısal reformu gerçekleştirme ihtimali bile yok. Yani sanki Dayton Barışı ve sonrasından oluşturulan garabet devlet yapısında AB’nin hiç katkısı yokmuş gibi şimdi sorumluluğu Bosna’ya atmaya, tüm olanlardan, var olan durumdan Bosnalı yöneticileri sorumlu görme eğilimindeler.

Trump da benzer bir bakış açısına sahipti. “ABD’nin kaynaklarını sizin gibi baş belaları için kullanamam” diyordu Trump. AB de kartı görmüş, sen yoksan ben de oynamıyorum artık demişti. Ama şimdi kartlar yeniden karılıyor. Önce Makedonya’da liberal eğilimli ve hamasi milliyetçi söylemden uzak Zoran Zaev’in iktidara gelmesi, Kosova’da çiçeği burnunda Vetevendosye iktidarı ve Bosna’da yerel seçimlerde ilerici-liberal ittifakın kazandığı görece başarılar Balkanlar’ın iç politik atmosferinde değişiklik alametleri sunmaya başladı.

Fakat bunların ötesinde Rusya’nın siyasî, Çin’in ise iktisadî etkisi AB’nin Balkanlar’a yeniden ilgi göstermesini gerekli kılıyor ve Biden da bu konuda AB’yi zorluyor.  Uzmanlar, AB Balkanlar’a yeniden müdahil olmazsa Balkanlar’ı kaybedebiliriz diye uyarıyor.

Rusya’nın Balkanlar’da etkinliğini arttırmaya çalıştığı ise bilinen bir gerçek. Üstelik daha da kötüsü Putin’in Balkanlar’daki işbirlikçileri bölgenin kötü adamları. En iyi bilineni ise Bosna’daki Srpska Cumhuriyeti’nin lideri Milorad Dodik. Soykırım üzerine kurulan bir özerk devletin lideri olan Dodik üçlü başkanlık sisteminde Srpska Cumhuriyeti’nin temsilcisi olarak seçildiği ilk günden beri nihai amacının Srpska Cumhuriyeti’ne bağımsızlık kazandırmak olduğunu gizlemiyor. Bu söylemi ise Dayton Barışı’nı ihlali anlamına geliyor ama saha boş. Bosna’daki kleptokratik rejimin eli kolu bağlı. Dodik’e en büyük siyasî destek ise Rusya’dan geliyor. Rusya Kosova sorununda da Sırbistan’a destek veriyor.

AB ve ABD Rusya’yı sürekli olarak Balkanlar’ı istikrarsızlaştıracak hamleler atmakla suçluyor. Rusya’nın bakış açısı ise çok açık: Bosna’yı ve Makedonya’yı NATO’ya alırsanız, Balkanlar’da NATO’nun etkinlik alanını genişletirseniz Ukrayna ve Gürcistan’da yaptığım gibi, Balkanlar’ı da istikrarsızlaştırmak için elimden geleni yaparım!

Anlamsız bir şekilde Rusya’yı iyice kuşatma altına alma amacıyla Balkanlar’da genişleme politikasından vazgeçmeyen NATO’nun, Rusya’yı Balkanlar’ı istikrarsızlıkla suçlaması ise köşeye sıkışan bir vahşi hayvanın son çare olarak kendisini köşeye sıkıştıran kişiyi ısırmasından dolayı suçlamak gibi bir şey.

NATO’nun genişleme girişimi ve Rusya’nın bölgeyi istikrarsızlaştırarak buna karşı duracağının işaretlerini vermesinin Balkan halkları için anlamı ise siyasette değişikliklerin olacağına dair emarelerin görüldüğü Balkanlar’da, umutların yeniden bir siyasi çatışma atmosferinde heba olması anlamına geliyor.

[email protected]

Özgür Dirim Özkan’ın İleri Portal’dan önce yayınlanan yazıları için:
http://yugoslavyayazilari.blogspot.com.tr/

Bazı yazıların İngilizce çevirileri için:
http://lettersfromyugoslavia.blogspot.com.tr/