2022 zenginlerin yılı olmuş

Büyümeden payınıza düşeni adil bir biçimde almak, büyütülen pastadan gerçek payınızı almak istiyorsanız önünüzde önemli fırsat vardır: 14 Mayıs seçimlerinde ezilen halklardan yana tavır alan, pastayı adil üleştireceğini söyleyen; en önemlisi de insan onuruna yaraşır adil, eşitlikçi ve özgür bir toplum sözünü veren partilere oy vermenizdir.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 14 Mayıs seçimleri öncesinde “hayırlı bir iş” yaptı: 2021’i referans alan “Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması” (GYKA) sonuçlarına[1] dayanan 2022 gelir dağılımına ilişkin verileri açıkladı. Sonuçlar, fakirin daha fakir; zenginin ise daha zengin olduğunu bütün dünya aleme gösterdi. Geçen haftaki yazımızda anlatmaya çalıştığımız artan yoksullaşma olgusu, gelir dağılımında artan bozulma ile bir daha teyit edilmiş oldu. Ne yazık ki AKP’nin sermaye yanlısı politikaları geniş halk yığınlarını açlığa, yoksulluğa mahkum etmeye devam ediyor.

En zenginlerle en yoksullar arasındaki uçurum artıyor:

Gelirin ne kadar adil dağılıp dağılmadığını belirlemek için hanehalkları “kullanılabilir hanehalkı gelirine” veya hanehalkı bireyleri “eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirlerine”[2] göre küçükten büyüğe doğru sıralanıp çeşitli yüzdelik gruplara bölünmektedir. Bu kapsamda 20 gruba bölünerek yüzde 5’lik, 10 gruba bölünerek yüzde 10’luk veya 5 gruba bölünerek yüzde 20’lik gruplar oluşturulmaktadır. İzleyen grafik 2014-2022 arası dönemde toplam gelirden en yoksul kesim ile en zengin kesimin aldıkları payların gelişimini göstermektedir.

Grafik; Türkiye’de gelir dağılımındaki adaletsizliği, gelir dağılımı adaletsizliğindeki artışın boyutlarını açık bir biçimde ortaya koymaktadır. 2014-2022 arasında en fakir kesimin toplam gelirden aldığı pay yüzde 6,2’den yüzde 6,0’ ya düşerken; en zengin kesimin aldığı pay yüzde 45,9’dan yüzde 48’e artmıştır. En fakir kesim ile en zengin kesimin toplam gelirden aldığı pay farkı 2014’te 39,7 puan iken, 2022’de 42,0 puana çıkmıştır. Üstelik artan enflasyona karşın gelirlerinin aynı oranda artmaması veya hatta azalması nedeniyle artan hayat pahalılığı altında inim inim inleyen yoksulların toplam gelirden aldığı pay 0,1 puan azalırken, zenginin payı 1,3 puan artmıştır. Özetle: AKP’nin “zengin yanlısı” politikalarının doğal bir sonucu olarak göreli yoksulluk oranı artmıştır.

Gini katsayısı da gelir dağılımındaki bozulmanın boyutlarını göstermektedir:

Kişisel gelir dağılımını ölçmek için yaygın olarak kullanılan araçlardan birisi de Gini katsayısıdır. Gini katsayısı, Lorenz eğrisi[3] kullanılarak ölçülür. Eğri ile köşegen arasında kalan alanın, köşegenin altında kalan toplam alana oranına eşittir. Oran arttıkça, gelir dağılımındaki eşitsizlik artıyor demektir. Gini katsayısı ‘0 ile 1’ arasında değer alır. Bir ülkede Gini katsayısı ‘0’ değeri alıyorsa gelir adil paylaşılıyor demektir. Buna karşın ‘1’ değeri aldığında toplam geliri sadece bir kişi kontrol ediyor demektir. Bu nedenle Gini katsayısı sıfıra yaklaştıkça gelirin eşit dağıldığını, bire yaklaştıkça ise gelirin adil olarak dağıtılmadığını gösterir. İzleyen grafikte Gini katsayısının 2014-2022 arası dönemdeki gelişimi yer almaktadır. Grafikte üç tane Gini katsayısının gelişimi gösterilmiştir. Bunlar Gini katsayısı ile sosyal transfer gelirleri öncesi Gini katsayılarıdır[4]. Daha önceki yıllarda eşdeğer hanehalkı kullanılabilir geliri üzerinden hesaplanan Gini katsayısı; yapılan sosyal transferlerin gelir dağılımı üzerindeki etkisini görmek amacıyla “emekli, yaşlı, isteğe bağlı emeklilik ve dul yetim aylıkları sosyal transferlere” dahil edilerek ve edilmeyerek bu yıl iki farklı yöntemle daha hesaplanmaya başlanmıştır.

Gini katsayılarının gelişimi hem inceleme döneminde hem de 2021’e oranla 2022’de gelir dağılımında eşitsizliğin arttığını göstermektedir. Türkiye giderek gelir dağılımında adaletsizliğin arttığı bir ülke haline gelmektedir. Sosyal transferlerin gelir dağılımı üzerindeki etkilerine baktığımızda, sosyal transferler olmadan gelir dağılımında ortaya çıkan adaletsizliğin boyutlarının ne kadar ürkütücü olabileceği görünmektedir. Bu sonuç hem sosyal refah devleti olmanın ne kadar önemli olduğunu ortaya koyarken, aynı zamanda geçen haftaki yazımızda vurguladığımız, AKP’nin yoksulluğu bitirmek yerine yönetmek amacında olduğu görüşümüzü desteklemektedir.

Sadece Gini katsayısı değil, P80/P20 ve P90/P10 oranları[5] da gelir dağılımındaki adaletsizliğin boyutlarının arttığını göstermektedir. İzleyen grafikte bu iki oranın 2014-2022 arası gelişimi yer almaktadır.

Her iki orana göre de Türkiye’de gelir dağılımında adaletsizlik hem 2014-2022 arası hem de 2021’e göre 2022’de artmıştır. Yani TÜİK’in yayımladığı veriler bile malumu ilan etmiştir: Türkiye’de gelir dağılımı AKP’nin uyguladığı zengin yanlısı politikalarla giderek daha da bozulmakta; yoksul daha yoksullaşırken zengin daha da zenginleşmektedir. Aslında 2022 Gayri Safi Milli Hasıla verileri de Türkiye’de sermayenin milli gelirden aldığı payın arttığını, emeğin payının ise azaldığını göstermekte idi. Gelir dağılımının giderek daha da bozulması, ister istemez kimin için ve nasıl büyüyoruz sorularını da gündeme getirmektedir. Eğer bir ekonomi gerçekten büyüyorsa, o ülkede ulusal gelirin, refahın ve en önemlisi de istihdamın artması gerekir. Ancak bu artışlar, üretme kapasitesini, potansiyelini artıran bir ülke ekonomisi için geçerli olur. Yani gerçekten büyüyen bir ekonomi için geçerlidir. Eğer bir ekonomi gerçekten büyüyorsa, bu büyümenin toplumun tüm kesimleri tarafından hissedilmesi, büyütülen pastadan her kesimin payını alması gerekir. Anlaşılan bizdeki büyüme, var olan yoksulluğu azaltacağına, gelir dağılımında adaleti sağlayacağına daha da artırmaktadır. Demek ki büyüyen ekonomiye rağmen, toplum daha yoksullaşabilir, gelir dağılımında adaletsizlik daha artabilirmiş. Büyümeden payınıza düşeni adil bir biçimde almak, büyütülen pastadan gerçek payınızı almak istiyorsanız önünüzde önemli fırsat vardır: 14 Mayıs seçimlerinde ezilen halklardan yana tavır alan, pastayı adil üleştireceğini söyleyen; en önemlisi de insan onuruna yaraşır adil, eşitlikçi ve özgür bir toplum sözünü veren partilere oy vermenizdir.


[1] Bu sonuçlara https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Gelir-Dagilimi-Istatistikleri-2022-49745&dil=1 linkinden ulaşılabilir.

[2]Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri: Hanedeki birey sayısı dikkate alınarak birey başına düşen gelirler arasındaki farklardan yola çıkılarak ölçülmektedir. Bu nedenle, hanehalkı düzeyinde toplanan gelirlerin birey başına düşen gelirlere dönüştürülmesi gerekmektedir. Hanelerarası doğru karşılaştırma yapabilmek için, bu hesaplamada, hanelerin yetişkin-çocuk bileşimlerindeki farklılıkları dikkate almak gerekmektedir. Bunun için, eşdeğerlik ölçeği olarak adlandırılan katsayılar kullanılarak, her bir hanehalkı büyüklüğünün kaç yetişkine (eşdeğer ferde) denk olduğu hesaplanmaktadır. Hanehalkı toplam kullanılabilir geliri eşdeğer hanehalkı büyüklüğüne bölünerek, o hanehalkı için eşdeğer fert başına düşen gelir, diğer ifadeyle eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri hesaplanmaktadır. Referans kişi için ‘1’, 14 ve daha yukarı yaştaki fertler için ‘0,5’ ve 14 yaşın altındaki fertler için ise ‘0,3’ katsayısının kullanıldığı OECD eşdeğerlik ölçeği kullanılmıştır. Eşdeğerlik ölçeği farklı büyüklük ve bileşimlerdeki hanehalkları arasında karşılaştırmalara imkan sağlamaktadır. Gelir dağılımı ile eşitsizlik göstergelerinin (Gini katsayısı, yüzdelik grupların analizi vb.) ve yoksulluk sınırının belirlenmesinde eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirleri kullanılarak daha doğru kıyaslamalar yapmak mümkündür.”

[3]  “Lorenz eğrisi, gelir ya da servetin nüfusa dağılımındaki eşitsizliğini göstermekte kullanılan grafiktir. Eğri bir karenin köşegenini uç noktalarda keser. Karenin dikey kenarında gelirin birikimli payları, yatay kenarında ise nüfusun birikimli payları yüzde olarak gösterilir. Köşegen doğru, gelirin nüfus arasında eşit dağılımını (mutlak eşitlik) gösterir. Lorenz eğrisi köşegenden uzaklaştıkça, gelir dağılımındaki eşitsizlik artmaktadır.”

[4] Gini katsayısı hesabında hanehalkındaki her bir ferdin elde ettiği kişisel yıllık kullanılabilir gelirleri ile hane bazında elde edilen yıllık gelirlerin toplamından, gelir referans döneminde ödenen vergiler ve diğer hane veya kişilere yapılan düzenli transferler düşüldükten sonra bulunan hanehalkı kullanılabilir geliri kullanılmaktadır. Sosyal transfer gelirleri öncesi Gini katsayısı:

- Emekli, yaşlı, isteğe bağlı emeklilik ve dul yetim aylıkları sosyal transferlere dahil: Emekli, yaşlı, isteğe bağlı emeklilik, dul yetim aylıkları ve diğer TÜM sosyal transferler hanehalkı gelirine eklenmeden hesaplanan Gini katsayısıdır.

- Emekli, yaşlı, isteğe bağlı emeklilik ve dul yetim aylıkları sosyal transferlere dahil değil: Emekli, yaşlı, isteğe bağlı emeklilik, dul yetim aylıkları HARİÇ diğer TÜM sosyal transferler hanehalkı gelirine eklenmeden hesaplanan Gini katsayısıdır.

[5](P80/P20) oranı: Yüzde payları, kişisel gelir dağılımını ölçmede kullanılan ölçütlerden biridir. Yüzde 20’lik fert/hanehalkı gruplarının toplam gelirden aldıkları paylara göre; ‘Son yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay/ İlk yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay’ formülünden hesaplanmaktadır.”

P90/P10 oranı: Kişisel gelir dağılımını ölçmede kullanılan diğer bir ölçüttür. Yüzde 10’luk fert/hanehalkı gruplarının toplam gelirden aldıkları paylara göre; toplam gelirden en fazla pay alan %10’luk grubun elde ettiği gelirin, gelirden en az pay alan %10’luk grubun elde ettiği gelire oranı olarak tanımlanmaktadır.”