Yaşam devam ederken; hepimizin 'neden'e ihtiyacı var!

 

Felsefe nedir? Yapılacak birçok farklı tanımın yanı sıra, asıl olan, hayatlarımızın neresindedir? 

Soyut düşünme dönemine geçmemizle birlikte lise yıllarında bize öğretilmeye başlanan birkaç önemli filozof isimlerinden mi ibaret; veya sonunda bu ülkedeki çoğu meslek ve alan grubunda olduğu gibi sonunda "işsiz" kalacağımızı bilerek okuyacağımız bir bölüm mü; dahası birçok kişinin diline pelesenk olmuş herkesin bir hayat felsefesi olduğundan bahsedilen bir anlayış mı? Hepsinin cevapları çeşitli bağlamlarda tartışılabilir, üstüne sayısız yorum yapılabilir. Fakat bizi ilgilendiren asıl soruya gelmek isterim: Çocuklar için felsefe nedir? 

Cevap veriyorum: Çocuklar felsefenin ta kendisidir! 

Bu kadar iddialı bir cevabın sebebine gelirsek...

Çocuklar merak etmenin, sorular sormanın vücut bulmuş halidir. Felsefenin en temel noktalarından olan merak ve sorgulamak, çocukların özellikle erken çocukluk dönemlerinde taşıdığı en belirgin özelliklerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Yetişkinleri bıktırırcasına sordukları sorular, dünyayı ve yaşamı keşfetme çabaları, bitmek bilmeyen merakları; verilen cevaplardan asla tatmin olmamaları ve elbette aldıkları cevapların onlar için yeni bir soru ve merak sebebi olması... Tabii cevap alabiliyorlarsa!

Ne demek istiyoruz? 

Çocuklar yapıları gereğince böylesine meraklı, araştırma ve keşfetmeye yatkın ve bu konuda inanılmaz inatçıyken; nasıl oluyor da -belki de birkaç yılda- çoğunlukla bambaşka boyuta geliyorlar? Merak etmeyen, tek tip, ezberci, heyecan duymayan, yaratıcılıkları ve özgünlükleri körelmiş...

Soruyu belki de açıkça şöyle sormak gerekiyor, bu duruma nasıl getiriliyorlar?

Bunun cevabı da aslında sorusu kadar açık. Ezberci eğitim sistemi, onların sorularından "bıkan" yetişkinler, en başta olmasa bile belli bir süre sonra sert bir biçimde tosladıkları cevapsızlıklar, yeni dünya düzeni, sorgulanmak istemeyen "muhteşem anlayışlar"...
Tüm bunlar bir araya geldiğinde dünün çocukları, bugünün gençleri ve elbette yarının yetişkinleri hakkında şikayet etmeye gerek var mı? Yok! Elbette buraya dair sorumluluk almadığımız sürece...

Peki neler yapabiliriz? Onların gözlerini ilk açtığı andan sonraki yıllarına ve hepimizin geleceğine dair.

Öncelikle yetişkinler olarak duymaktan kulaklarımızın patlayacak hale geldiği "neden" sorusunu sevmemiz hatta o soruya sarılmamız gerekiyor. Çünkü o soru, en hafif tabirle çocukların yaşam kaynaklarından biri. Soruları cevaplandıkça, o cevapları duydukça benliklerini oluşturmaya başlayacaklar ve elbette kendilerine duydukları güvenden tutun da çevreyle olan ilişkilerine kadar birçok başlık burası üzerine şekillenecek.

"Neden" sorusunu sevmenin ve sarılmanın yanı sıra, onların en başta bahsettiğimiz merak duygusunu sürekli tetiklemek, çocuklara buraya dair bir çevre oluşturmak, iletişim biçimlerimizi buna göre düzenlemek de bir başka başlık.

Bunları kabaca sağlamak veya uygulayabilmek genel hatlarıyla kolay. Fakat unutmamak gereken bir şey var ki, çocuklar bazen cevabı olmayan sorular da soruyorlar. Cevaplarını bırakın o an hayatımızın hiçbir anında cevaplayamayacağımız sorular... Bu anlarda ise yapılabilecek en güzel şey, cevaplayanın öznesini değiştirmek; yani onları cevapsız bırakmak veya başımızdan savmak yerine aynı soruyu onlara sormak: "Sence neden?!" Ancak bu soruyu sorduktan sonra kendinizi kötü hissetmeyin, onların kesinlikle yetişkinlerin yanıtlayamayacağı sorulara cevapları olacaktır!
Yukarıda sıraladıklarımızın dışında oynanacak her oyun, yapılacak her resim, ortaya koyulacak her ürün ve yaşanacak her süreç hem çocuklar hem de yetişkinler için birer fırsat.

Çocukların felsefe ile büyüme süreçlerini desteklerken de elbette kitaplardan yararlanmamız gerektiği bir gerçek. Özellikle son yıllarda çocuk edebiyatında ağırlığını arttıran ve bu alanı kapsayan çocuklar için felsefe kitapları, çocuklara farklı pencereler açmakla kalmıyor onları birçok kavramla karşılaştırıyor, sorgulatıyor; onların sorularına onlarla birlikte cevaplar arıyor.

Birçok kaynak sıralayabilecek olmakla birlikte, özellikle Behiç Ak'ın kaleminden çıkan "Benim Bir Karışım", " Ben Ne Zaman Doğdum?" kitaplarının yer aldığı Tombiş Kitaplar Serisi, çocukların merak dünyasını tetikleyecek olmakla birlikle eğlenceli hikayeler sunuyor çocuklarımıza.

Yine Çıtır Çıtır Felsefe Serisi, çocukları belli kavram, duygu ve durumlarla tanıştırıyor." Kavga Edersem Ne Olur?", " Param Olmazsa Ne Olur?", " Kurallara Uymazsam Ne Olur?" gibi hayatlarımıza dair hep güncelliğini koruyacak olan Bal Gibi Felsefe Seti de çocukların tanışması gereken kitaplardan.

"Ben Kimim?"," Hepimiz eşit miyiz?", "Neden Varım?" kitaplarından oluşan ve toplamda 18 kitaplık Filozof Çocuk Serisi ise çocuklarımızla birlikte merak ediyor, soruların peşinde koşuyor.

Tüm bu kitapların dışında elbette buraya ekleyebileceğimiz birçok kitap var. Bu kitapları çocuklarımızla birlikte okumak, onlarla birlikte sorular sormak ve bundan hiç vazgeçmemek, sancılı büyüme süreçlerimizi eğlenceli, bolca meraklı ve keyifli hale getirecek. 

Sorular sormanın, merak etmenin, sorgulamanın sadece çocukluğun ilk birkaç yılında kalmaması; özgün, yaratıcı, merak eden nesillerin yaşamlarımızın her alanında var olması adına, bir çocuğun inadıyla...

Çocukların sorularının bu yaşamı yeniden kuracak olmasının inancı ve umuduyla...