Merhamet performansı

Bu ülkedeki beslenme zincirlerinde engellilere dair merhamet performansı herkese bir şekilde lazım oluyor, belki de hiç bitmeyecek gibi durması bundandır…

Dünya Engelliler Günü yine geldiği hızla gitti ve hayatımızda değişen hiçbir şey olmadı.

Engelliler hâlâ ülkenin kaldırımlarında yürüyemiyor, en temel yaşamsal ihtiyaçlarına kavuşmak için dağlar, denizler aşmak zorunda kalıyor. Çoğu evlerinde hapis yaşıyor, pek azı bu ülkede gerçek bir insan muamelesi görüyor.

Bakanlığın şovlarında her şeyin mükemmel ilerlediği anlatılıyor ama inanmayın gerçekler çok farklı. Örneğin pek çok otizmli çocuğun annesi bakım merkezlerinin halini gördükçe evladından önce ölmemek için her gün dualar ediyor.

O güne dair yapılan “hal böyle iken 3 Aralık kutlanmaz” kampanyasına aynı gün bir itiraz geldi. Kendisi de engelli olan biri böyle kampanyalarla konunun değersizleştirildiğini, bu gibi özel günleri “fırsat” olarak kullanmak gerektiğini yazdı. Hesabında biraz dolaşınca kime, neye yakın durduğunu anlamak mümkündü, yaklaşımına şaşırmadım.

Onun haklarını savunmak için yapılan böyle bir çalışmaya dair ısrarla birkaç mesaj yazıp “fırsatları” iyi kullanmak gerektiğini, bugünü “fırsat” bilmek gerektiğini, “fırsatların” peşinde koşmak gerektiğini öğütledi durdu bu arkadaş. Dilinden düşürmediği bu “fırsat” kelimesi çok şey anlatıyor.

Bazıları için bu ülkede her şey fırsata çevrilebilir. Oysa engelli alanında sıkça gördüğümüz “başarılı olabilmiş engelli” temasını merkeze alıp yola çıktığınızda daireyi genişlettikçe görecekleriniz şunlardır;

Ülkemizde engellilerin % 90’ı işsiz, 10 milyon engellinin yalnızca 600 bini sosyal yardıma erişebilmekte, engelli maaşı açlık sınırının dörtte birinden bile az, engellilerin yaşam kalitesi düşük bile denemeyecek düzeyde kötü, engelliler refahı alanı belki de bu ülkenin en geri kalmış alanı.

Ancak bütün bunlar böyle iken siz 3 Aralık günü diyelim yüzmede şampiyon olmuş bir engelliyi ekrana çıkartırsanız, ona çiçekler verir alkışlara boğar, göz bebeğinize bir damla yaş oturtur onunla gurur duyarsanız müthiş bir yüce gönüllülük sergilemiş olursunuz.

Engelliler ne kadar da başarılı olmuştur, bak görüyor musun önlerine çıkan bütün engelleri nasıl da aşmışlardır. Allah’ım bu engelliler ne müthiş insanlardır, bak sonunda başarmışlardır. Neden? Çünkü sevginin aşamayacağı engel yoktur.

Başka alanlarda da benzer yaklaşımlar var ama engelliler alanında sahte yüce gönüllülük, merhamet performansı için gerçekten de çokça “fırsat” içeriyor bu ülke.

Siz onlardan biri değilseniz göstereceğiniz ufacık bir ilgi, küçük bir saygı, duygulu bir merhamet performansı sizi pek çok kişinin gözünde birden iyi birine, hatta bir kahramana dönüştürebilir.

Yoksulluk da böyle. Elinize birkaç koli yiyecek alıp sokağa çıktığınız anda aziz ilan edilmeniz işten bile değil, çünkü ne fakiri bitiyor ne muhtaçlığı, işsizi, sigortasızı, mağduru, mazlumu.

Bitmiyor çünkü aslında bitirilmiyor, bitirilmek istenmiyor. Bu ülkedeki beslenme zincirlerinde engellilere dair merhamet performansı herkese bir şekilde lazım oluyor, belki de hiç bitmeyecek gibi durması bundandır…