Latin Amerika’da Toplumsal Hareketler – II: EZLN’nin 36 yılı

EZLN’nin 1 Ocak 1994’te yaptığı, gerek Meksika gerek de dünya siyasetinde önemli bir yeri olan ilk silahlı eylemin üzerinden 25 yıl geçti. EZLN bu süre boyunca da, mektupları, maskeleri ve eylemleri ile hayatımızda yer buldu. Ancak EZLN’nin bunların yanı sıra, arkasında güçlü bir halk desteği olduğu, Chiapas halkının bölge yönetimindeki aktif rolü yer yer göz ardı edildi. Bu yazıda, EZLN’nin ilk silahlı eyleminden önceki 10 yıla, yani tarihsel arka planına ve bu süre zarfındaki değişimine göz atacağız. 

EZLN adını, 1910-1920 arasında süren Meksika Devrimi’nin kahramanı Emiliano Zapata’dan almıştır. Francisco Madero önderliğinde devrim 1910 yılında patlak vermiş, Madero’nun önderlik ettiği anayasacı talepler, yerlilere topraklarının iade edilmesi ve toprak reformu talepleri de eklenince Emiliano Zapata önderliğindeki köylülerden büyük bir destek almıştır. Ancak Madero, 1913 yılında kendi generallerinin ihanetine uğrayarak, ABD elçisinin de dâhil olduğu bir suikast sonucu yaşamını yitirmiştir. Madero’yu takiben iktidarın sahibi, anayasal restorasyon hedefine sahip olan Venustiano Carranza olur. Carranza ve Zapata kuvvetleri arasında iç çatışmalar başlamış ve bu çatışmaları takiben Kurucu Meclis ilan edilmiştir. Bu süreç, Devrimin zirvesini temsil etmektedir. Ancak bu göreli barış kısa sürmüştür ve ABD desteğini de arkasına alan Carranza, toprak reformuna son verir. Orduları yorgun düşmüş olan Emiliano Zapata ise katledilmiştir.

EZLN’nin (Ejército Zapatista de Liberación Nacional - Zapatista Ulusal Kurtuluş Ordusu)söylemleri, ortaya çıktığı andan itibaren “iktidar karşıtı” olarak öne çıktı. EZLN’nin uzunca bir dönem sözcülüğünü de yapan El Sup  [Subcomandante (Komutan Yardımcısı) Marcos] bunu mektuplarında ve açıklamalarında sıkça dile getirdi. Marcos bunu isyandan bir ay sonra yaptığı bir konuşmada şöyle dile getirdi: “İktidarı almak mı? Hayır ama belki daha zoru: Yeni bir dünya.” Ancak EZLN, iktidar karşıtlığını devletin dar bir elitin elinde olduğunu, amaçlarının iktidarı yeniden halka vermek olduğu üzerinden kurdu. EZLN 1994 yılının ilk gününde başladığı isyan sonucunda, Meksika’nın en yoksul eyaletlerinden biri olan Chiapas’ta yedi şehrin yönetimini ele geçirdi. Bu şehirlerden en önemlisi ise San Cristobal de Las Casas’tı. Bu şehrin sembolik bir anlamı daha vardı. O da, şehrin sömürge dönemindeki koloni faaliyetlerinde de aktif bir yer olmasıydı. EZLN de zaten mücadelelerini 500 yıllık sömürge döneminin bir çıktısı olarak görüyor. 2018’de Komutan Yardımcısı Moises tarafından imzalanan bir bildiride şu ifadeler yer alıyor: “Dünya’daki kardeşlerimiz: 500 yıl boyunca sömürü, baskı, kayıtsızlık ve mülksüzleştirmeye maruz kaldığımızı söylerken sizlere yalan söylemiyoruz.” 

EZLN’nin kökenleri FLN (Fuerzas de Liberación Nacional) isimli örgüte dayanıyor. Bu örgüt 1969 yılında Çin Kültür Devrimi’nden etkilenen kadrolarca kuruluyor. Kuruluşundan 5 yıl sonra da, içinde Chiapas’ın da olduğu birçok bölgede örgütleniyor. 1974’te bir polis operasyonunda 5 yöneticisi öldürülürken, 16 yöneticisi de tutuklanıyor. 1974-83 arası FLN tarihine dair çok bir şey bilinmese de, 1980’li yılların başında kadrolarına Chiapas bölgesinde dayanışma örgütleri, kooperatifler ve yerli örgütleri gibi örgütler kurulması talimatı veriyor. Böylece 1983’te bölgedeki yerlilerin ve üniversite gençliğinden öncü kadroların işbirliğiyle EZLN kurulmuş oluyor.1  EZLN’nin kurulduğu günden 1994’teki ilk eylemine kadar geçen 10 yıllık süreçte, bölgede bir “örgütlenme kampanyası” yürütüyor (Bölgede tam 11 yerli halk var2 ).

Peki EZLN neden ortaya çıktı?

EZLN 1 Ocak 1994’te ilk silahlı eylemiyle aynı anda bir bildirge yayınladı. Bu bildirge I No’lu Lacandon Ormanı Bildirgesi olarak biliniyor. O çok bilinen “Ya Basta” (Artık yeter) sloganının da kullanıldığı bildirgede mücadelenin neden başladığına ilişkin şu cümleleri görebiliriz: 

“Mülksüz insanlar olarak bizler milyonlarız, dolayısıyla kardeşlerimizi yürünecek tek yol olan bu mücadeleye katılmaya çağırıyoruz, böylelikle en muhafazakâr ve hain grupları temsil eden ihanet kliğinin başını çektiği yetmiş yıllık diktatörlüğün doymak bilmeyen hırsları yüzünden açlıktan geberip gitmeyeceğiz. Onların Hidalgo ve Morelos’a karşı çıkanlardan hiçbir farkı yok, Vicente Guerrero’ya ihanet edenlere benziyorlar, onlar, yabancı işgalciye ülkenin yarısını satanlar, Avrupalı bir prense ülkemizi yönetsin diye toprağımızı peşkeş çekenler, gayet “bilimsel” olan Porfirsta diktatörlüğünü kuranlar, Petrol Müsaderesine karşı çıkanlar, 1958’de demiryolu işçilerini, 1968’de öğrencileri katledenler, bugün her şeyi elimizden alanlar.”

EZLN bu bildirgeyle birlikte, çıkışını tarihsel ve kültürel bir noktaya dayandırıyordu. Aynı zamanda silahlı mücadeleye başlanan tarih, Kuzey Atlantik Serbest Ticaret Anlaşması’nın (NAFTA) yürürlüğe gireceği gün başlaması da bir tesadüf değildi tabi. EZLN’nin ve isyanın doğduğu Chiapas bölgesi, Meksika’nın en yoksul bölgelerinden birisidir. Karen Kampwirth, “Kadınlar ve Gerilla Hareketleri” adlı kitabında yaptığı araştırmada, bölgenin isyandan önce yüzde 67’sinin yetersiz beslendiğini, her yıl 100.000 kişiden yüzde 22,3’ünün eksik beslenmeden hayatını kaybettiğini, bölgenin büyük bir çoğunluğunun kamu hizmetlerine (sağlık, eğitim vb) erişemediğini ortaya koymuştur. Chiapas aslında, potansiyel anlamda “zengin” bir bölgedir de. Meksika’nın hidroelektrik gücünün yüzde 54’ünü, doğal gazının yüzde 13’ünü ve petrolünün yüzde 4’ünü sağlamaktadır. Chiapas, sığır besiciliği ve mısır üreticiliğinde ikinci sırada yer alır ve Meksika’nın kahvesinin %35’ini üretmekteydi.3  Ancak bu zenginlik, Latin Amerika’daki etnik dengeler uyarınca da eşitsiz dağılmıştır. 

KISA BİR KRONOLOJİ

EZLN, 2 yıllık bir diyalog sürecinin ardından hükümetle San Andrés Anlaşması’nı imzaladı. Böylece devlet EZLN’yi ve topluluklarını tanımış oluyordu. EZLN’nin ele geçirdiği ve özerklik ilan ettiği bölgelerin sayısı 19 Aralık 1994’te tam 38 taneydi. EZLN, bu bölgeleri yönetmek adına 1996 yılında, katılımcılığın bir göstergesi olarak Ulusal Yerli Konseyi’ni (CNI) kurdu. Yine aynı yıl EZLN, renkli retoriğinin de bir kanıtı olan Neoliberalizme Karşı ve İnsanlık İçin Uluslar arası Buluşma – Galaksilerarası Buluşma’yı düzenledi.  Ancak Meksika Devleti’nin ikircikli tavrı devam ediyordu ve 1997 yılında 45 Tzotzil yerlisi paramiliter çetelerce katledildi. 

2001 yılına gelindiğinde ise EZLN’nin düzenlediği 3.Yerli Kongresi’nden sonra 37 günlük bir yürüyüşün ardından başkent Mexico City’ye “Toprak Yürüyüşü” düzenlendi. Bu görüşmenin temel sebebi, kesilen San Andrés  görüşmelerinin yeniden başlatılmasıydı, daha doğrusu Meksika hükümetinin imza attığı anlaşma maddelerinin yerine getirmesiydi. 6 bin kilometrelik yürüyüşün ardından başkent Mexico City’de bir milyondan fazla kişi EZLN’ye destek vermek için buluştu. 

2003 yılında ise, hükümetin verdiği sözleri tutmamasının üzerine EZLN 1994’te ele geçirdiği bölgelerin ardından 2. büyük atılımı olarak bilinen hamleyi gerçekleştirdi: Caracoles (özerk yönetim bölgeleri) ve İyi Yönetim Meclisleri’nin ilanı. Bu kurumların yönetim prensibi “mandar obedeciendo” (hükmederken itaat et) olarak açıklandı, yani topluma ve mücadelesine hizmet edecek olanın liderler olduğu vurgulandı. 2006 yılındaki başkanlık seçimlerinde ise EZLN, “Başka Kampanya” adında bir kampanya örgütledi. Bu kampanyayla Meksika toplumuna kapitalizme ve ırkçılığa son verme çağrısında bulundu. EZLN’nin daha sonraki yıllar görece bir düşüşe geçtiği yorumları yapıldı, öyle ki 2014 yılında El Sup’un görevi bırakması da bu şekilde yorumlandı. 

2017 yılına gelindiğinde EZLN, kendisini takip edenleri şaşırtan bir hamle yaptı. Ortaya çıktığı ilk andan itibaren siyasi iktidara karşı olduğunu dile getiren örgüt, 2017 yılında Meksika’nın başkanlık seçimlerine bir aday gösterdi. María de Jesús Patricio Martínez (Marichuy); Meksika tarihinin ilk kadın devlet başkan adayı oldu. EZLN yaptığı açıklamada adaylığın siyasi iktidar için değil, topluma direnişi güçlendirme çağrısı için olduğunu açıklamıştı. Bu da başta vurguladığımız şekilde, EZLN’nin iktidarı almadan değiştirmeye çalıştığının bir başka örneğiydi. 

2019’a gelindiğinde ise EZLN, 2 önemli başlıkla öne çıktı. Birincisi Andrés Manuel López Obrador’un (AMLO) Meksika başkanı olarak seçilmesi sürecinde EZLN’nin kendisini desteklememesiydi.  AMLO seçildiği takdirde, San Andrés’in yürürlüğe konacağını dile getirmişti. AMLO seçimi kazandıktan sonra birçok kez EZLN ile temas etmek istemiş ancak EZLN bu taleplere yanıt vermemişti. EZLN’nin AMLO’ya bakışında merkezi hükümete yönelik güvensizlik yatıyor. Bu duruma bir örnek de AMLO’nun Kamusal Eğitim Sekreteri Esteban Moctezuma Barragán 1995’teki görüşmelerde hükümet sekreteri olarak bulunması…  İkincisi ise, yukarıda da bahsedilen 2 atılımdan sonra bilinen 3. büyük atılım: yani 11 yeni özerk bölgenin ilanı. Böylece EZLN’nin elindeki özerk bölge sayısı 43’e yükselmiş oldu. 

Sonuç olarak, EZLN’nin kuruluşunun üzerinden 36 geçti, ilk silahlı eyleminin üzerinden ise önümüzdeki günlerde 26 yıl geçmiş olacak. EZLN bölgedeki yerlileri örgütleme anlamında bir başarı sağladı ve 3 büyük atılımla (1994, 2003 ve 2019) 43 özerk bölgeye sahip oldu. EZLN’ye yöneltilen siyasi iktidar perspektifine sahip olmayışı eleştirilerinin yanında, katılımcılığının önemli bir deney olduğu da görülmeli. EZLN aynı zamanda, ortaya çıktığı anın konjonktürüne göre, yani SSCB’nin yıkıldığı bir ortamda sol adına önemli bir çıkış oldu. Neoliberalizm ve ırkçılık karşıtlığının yanında EZLN aynı zamanda bir kadın örgütür de. Hareketin yarısının kadınlardan oluştuğu söylenir, aynı zamanda kadınların bir “Devrim Yasası” da vardır. EZLN’nin bölgede halkın katılımı ve ekonomik dağıtımı kısmen de olsa yeniden sağlaması, bölgedeki yerlilerin konumunu iyileştirdi. Chiapas halkının EZLN’yi bu kadar sahiplenmesinin sebebi de bu belki de, yönetiminde kendilerinin söz sahibi olmaları… 

1 https://subversiones.org/archivos/15405
http://sic.gob.mx/lista.php?table=grupo_etnico&estado_id=7
3 Latin Amerika’da Toplumsal Hareketler ve Kadınlar, Ayşe Yarar ve Hayriye Erbaş