Bu engellemeler yeni olmamakla birlikte iktidarın arka bahçesi halini halan TRT de dahil olmak üzere havuz medya ‘Evet’ için tüm gücüyle yayınlar yapmakla meşgul. ‘Hayır’ diyenlerin sesi ise medyada, muhalif siteler dışında kendisine çok az yer buluyor.

Böylesi önemli bir dönemde erişim engellerinin zamanlamasının tesadüf olmadığı aşikar. Biz de Sendika.Org ve dihaber editörleri ile engellemeleri ve bu ‘manidar’ zamanlamayı konuştuk.

BTK ENGELLİYOR, SENDİKA.ORG YOLUNA DEVAM EDİYOR

Haber için Sendika.Org editörlerinden Çağlar Özbilgin ile görüştüğümüzde yeni bir engellemenin daha geldiğini öğrendik. 

Sendika.Org BTK tarafından Temmuz 2015’ten bu yana 21’inci, son iki haftada ise 5’inci defa erişime engellendi. 

‘ENGELLEMELER YÜKSELEN HAYIR ÇAĞRILARINA YÖNELİK’

Basına yönelik saldırının ne teknik ne de hukuki olmadığının altını çizen Sendika.Org editörlerinden Çağlar Özbilgin son günlerde engellemelerin daha da yoğunlaşmış olmasının yükseltilen “hayır” çağrılarından farklı düşünülemeyeceğini söyledi.

Sendika.Org’un bu saldırının hedefinde olmasına şaşırmadıklarını belirten Özbilgin şunları söyledi: 

“Sendika.Org’a ve özgür basına yönelik sansür, ne teknik ne de hukukidir; zaten bir dönem TİB’in, şu anda da BTK’nin aldığı kararlarda böyle bir gerekçe vardır. Yaşanan, apaçık faşizmin gereğidir. İktidarda kalmak için savaş çıkarmayı, bombalar patlatmayı göze alan bir iktidarın halkın haber alma hakkına, bilgiye erişebilme olanaklarına, dolayısıyla doğrudan gerçeğin yönelik bir saldırısıdır.

Sendika.Org’un bu saldırının hedefinde olmasına şaşırmıyoruz elbette. 16 yıl önce yola çıkarken hedeflediğimiz gibi bugün, kendimizi toplumsal muhalefetin bir parçası olarak konumlandırıyoruz. Toplumun farklı kesimlerinin gösterdiği direnişleri sayfasına taşıyan, Haziran İsyanı’nda direnişin medya araçlarından birine dönüşen, Kobanê Direnişi’nde kara propaganda iş başındayken de, bombalar patladığında egemen medya yayın yasaklarıyla sindirilmişken de gerçeğin bilgisini halka sunmaya çabalayan bir yayın çizgisi izledik.

Son günlerde engellemelerin daha da yoğunlaşmış olması ise elbette ki Tek Adam rejiminin dayatıldığı referandumdan ve yükseltilen “hayır” çağrılarından farklı düşünülemez. Referandumda “evet” çıkma olasılığı her geçen gün azalan, “evet” çıksa dahi bunu yönetebilme kapasitesi daralan Saray-AKP iktidarının “hayır” diyenlere, “hayır” sesini yükseltenlere saldırmaktan başka çaresi yok.”

‘SENDİKA.ORG SUSMAYACAK’

Özbilgin sözlerini “Sendika.Org olarak faşizmin saldırısı karşısında mücadelenin gereği neyse onu yapacağız. Bugün yeni adreslere kapı aralarken, 17 Nisan sabahı Tek Adam rejiminin yenilgiye uğratıldığı yeni bir Türkiye’ye kapı aralamanın hedefiyle… 

Sansüre Hayır! #SendikaOrgSusmayacak” diyerek bitirdi.

dihaber.org’un Kürtçe servisi editörü Mehmet Ali Ertaş ise sitelerinin şimdiye kadar 2 kez engellendiği belirtirken son engellemenin Kemal Kurkut’un öldürülme anının görüntülerinin yayınlanmasından sonra ve referanduma az bir süre kalmışken olmasına dikkat çekiyor.

‘ENGELLENEN VE SANSÜRE UĞRAYANLARIN HEPSİ MUHALİF BASIN’

Ertaş engellemelerin özgür basına yönelik olduğunu ifade ederek şunları söyledi:

Neden sitemizin engellendiği sorusundan başlarsak, gerçekleri yorumsuz ve gazeteciliğin temel ilkeleri çerçevesinde okuyucularımızla paylaştığımızdan kaynaklı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bunu söylerken hükümetin Türkiye’deki basına yönelik politikalarına bakarak daha doğru okuyabiliriz. Türkiye’de kapatılan, engellenen ve sansüre uğrayanların hepsi muhalif basın. Türkiye’de olup bitenleri sadece iktidarın çıkarlarına hizmet edecek şekilde yansıtan ve gerçeklere gözünü yuman  tek yönlü basının önü açıldı. Evrensel basın ilke ve ahlakına uygun bir şekilde habercilik yapmaya çalışan basın kurumları ve haber siteleri ise engellendi, kapatıldı. Kapatılmaya devam ediyor” 

‘YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİZ’

Bundan sonra dihaber3.net ile devam edeceklerini söyleyen Ertaş sözlerine şöyle devam etti:

“dihaber şimdiye kadar 2 kez engellendi. Son engellemeye baktığımızda ise Newroz’da öldürülen Kemal Kurkut’un vurulma anını olduğu gibi kamuoyu ile paylaşmamız, referandumun yaklaşılması ve bununla beraber iktidara yakın basının görmek istemediği, ancak her ne kadar görmese de gelişmelerin bir gerçek olduğu ve bu gerçekleri olduğu gibi fotoğraflayıp kamuoyuna yansıtmamız  bir neden olabilir. Newroz’da çekilen fotoğraflar objektifliğimizin bir göstergesi. Var olan bir gerçek var bütün basın görüyor, çekiyor ve şahit oluyor. Ancak bizden başka hiçbir basın bu gerçekliği olduğu gibi yansıtmıyor. Bizim farkımız da burada ortaya çıkıyor.  Şimdiye kadar dihaber.org ve dihaber net sitemiz engellendi. 

Bundan sonra dihaber3.net ile devam edeceğiz. Yine engellenirse artık farklı yollar aramaya devam edeceğiz. Biz gazeteciyiz. Evrensel gazetecilik ilke ve ahlakı temelinde yolumuza devam edeceğiz.”