Henüz yitirmediklerimiz

Henüz yitirmediklerimiz

Yönetenlerin menfaati, bizim menfaatimize yine parmak salladı. Onların hesapları yine kârlarına, kendilerini kurtarmaya açıldı. Bırakın korksunlar, çünkü bizim hesaplarımız hep insanlığa çıktı. İnsanlığı hesaplayanlar, hesaplaşmanın da önünü açacaklar.

Semih Altınbaş

On binlerce insanımızı yitirmiş olmanın gerçekliği, onunla yüzleşebilenlerin hayatını baştan aşağı değiştirmeye devam ederken, onunla yüzleşmeyip halen birtakım hırslarının kölesi olmayı sürdüren egemenlerin de hayatını baştan aşağı değiştirmeye başladı.

Ancak tarafların yaşadığı değişimi bu tam ortadan ikiye bölen başka bir olgu var: Bu günlerde sıkça dile getirilen haysiyet mefhumu.

Bu taraf ille de halkımızın dayanışması derken, o taraf ille de güç gösterisi diyor. Peki, hangi gücün gösterisi bu? Koskoca bir şehre 48 saat boyunca yardım götürmeyerek binlerce insanın aramızdan ayrılmasına sebebiyet veren gücün mü? Halkımızın dayanışmasına sığınıp yaralara merhem olmaya çalışanları sindirmek gibi abes bir çabayla meşgul olan gücün mü?

Aslında ortada gösterecek bir güçleri de yok. Yıllardır "tutan" neyi yaptılarsa, hangi algıyı ortalığa sürdülerse, ne anlatmaya çalıştılarsa ters tepiyor. Yine "Halka karşı istediğimiz her suçu işleyip, iki al-ver yapıp buradan da sıyrılırız" dediler. Artık yok olan şehirleri, kültürleri, insanları kurtarmak için hiçbir şey yapmamaları bir kenara; sesimizi kesmeye, gecenin zifirisine kadar koli bantlayıp araçlara yükleyen insanlarımızı mahkum etmeye çalıştılar. Kendi yıktıkları şehirde sağlam kalan delilleri yok etmek için kepçelerle bina yıkmaya cüret ettiler. Türlü hesaplara girişip öğrencileri hapsetmeyi, evvela öğrenim görme hakkını gözden çıkarmayı seçtiler. Onlara yine pazularını göstermek tatlı geldi.

Erzak desteği almaya gidip kucağındaki ekmekleri "Ekmeğe ihtiyacımız yok" diye geri veren ufacık çocuğun umuru mu senin oturduğun altın varaklı taht? Sırtındaki montu bağışlayıp bu soğukta evine yalın dönen amcaya ne vadedebilir senin enkaz altındaki çığlıkları susturan konvoyların?

O amcanın artık tek minneti, senin ve avanenin o koltuklardan inip karşımıza çıkacağın günedir.

Yanındaki çakma Goebbels ile suçişleri sorumluna halkın imkanlarıyla halkının yanında saf tutan bizleri not ettireceğine; inşaat çetelerine ve müteahhitlerine parayı not ettireceğine vaktinde bilimi, aklı, haysiyeti not ettirseydin şimdi binlerce yurttaşımız hayatta olacaktı.

Karşı taraf, "Siyaset zamanı değil" diye memleketi oyalamaya çalışırken yaptığı gayet de siyasi, insanlık dışı sayamayacağımız kadar tercihle kendi sonunu tamamladı. Onlar adına yaşanan değişimin tarifi budur. Gerçekten çok çalıştılar.

Öte yanda 150 saat yaşama tutunup, çıktığı ilk anda "Param yok, özele götürmeyin" diyen depremzedeye "Bütün özelleri sana kurban ederim" diyen emekçiler, bu ülkede ondan daha özel hiçbir şey olmadığını dünyalara bildiren gönüllüler var. Biz de çok çalıştık. Haliyle bizim de tuttuğumuz bazı notlar oldu.

Evet, biz yine her zaman olduğu gibi dayanışmayı bizim gibi olanlara, bu ülkenin sahiplerine götürecek her türlü fiiliyatın içinde bulunduk. Çünkü aynı hissediyoruz, bir daha asla geri dönemeyecek şekilde aynı hissediyoruz.

Bu tarafta yaşanan değişim ise artık bu ülkenin gerçek sahiplerinin de aslında bizimle aynı hissettiğinin farkına varmamız oldu. Karşının cüret ettiği ne varsa misliyle karşılık buldu, bulmaya devam ediyor. Yani, verdiğiniz hiçbir hap öyle sorgusuz sualsiz yutulmadı beyler.

Çünkü AKP, arama-kurtarma ve sağlık hizmetleri gibi bu dönemde işe yarayabilecek tüm faaliyetleri içeren kurumları aile şirketine çevirdikleri 20 yılın ve yok oluşumuzu izleme tercihlerinin altında kalırken; onların karşısına her fırsatta memleketten dehlemeye çalıştıkları gençlerin, sağlık emekçilerinin dayanışması, metrelerce zincir kurup canhıraş koli taşıyan insanlarımızın haysiyeti çıktı.

Yönetenlerin menfaati, bizim menfaatimize yine parmak salladı. Onların hesapları yine kârlarına, kendilerini kurtarmaya açıldı. Bırakın korksunlar, çünkü bizim hesaplarımız hep insanlığa çıktı. İnsanlığı hesaplayanlar, hesaplaşmanın da önünü açacaklar.

Bu, bölünmenin aslıdır.

20 yılın çok acı bir sonucu olarak biz çok yitirdik ama bu bölünme gösteriyor ki; bizim tarafın hâlâ henüz yitirmediği bir şeyler var.

Henüz yitirmediklerimiz, bu enkazdan karşı tarafın daha önce şahitlik etmediği kadar güçlü filizleniyorlar.