Zülfü Livaneli'den 10 Ekim'de yitirdiklerimiz için bir mektup ve bir şiir

Zülfü Livaneli'den 10 Ekim'de yitirdiklerimiz için bir mektup ve bir şiir

En güzel, en yiğit insanlarımızı kaybettiğimize göre, daha yiğit, daha güzel yaşamak zorundayız...

Zülfü Livaneli

O gün Ankara’dan, hayatım boyunca en korktuğum türde bir haber aldım. Barış isteyen, çoluk çocuk alanda toplanan memleketin en güzel insanlarını, onca canımızı kaybettik.

Hemen aklıma, orada olduğunu bildiğim birkaç dostum geldi. Telefona sarıldım. Ulaşmak çok zordu, ama sonunda, aradığım kişilerin iyi olduğunu öğrendim.

Bunun üzerine, yıllar önce hapiste yaşadığım duyguları hissettim. Gelen jandarmaları pencereden görüyorduk. İçimizden birkaçını alıp işkenceye götürecek olan jandarmaları. Adımız okunmayınca, tam sevinecek gibi olunca… Böyle bir şey hissetmenin ağırlığı korkunçtur! Arkadaşları, yoldaşları işkenceye götürülürken sevinebilir mi insan? Ve ben, o gün, 10 Ekim’de, kardeşlerim, dostlarım sağ kurtuldular diye sevinemedim.

Peki, şimdi ne yapacağız, düşüncesi kafamı kemirmeye başladı. Bundan sonraki direnişler, eylemler… Herhangi bir kardeşime, dostuma “Hayır, yapma” da diyemem ki! Bedel ödemekten kurtulmak için onursuzluğu, korkaklığı seçmesi öğütlenir mi insana?

Kardeşlerim, birbirimize sahip çıkmak zorundayız. Ağır bedelleri sadece içimizdeki az sayıdaki kişiye bırakamayız. Güzellikler kadar, sevgi kadar, mücadeleyi de, bedelleri de paylaşmaktan başka çaremiz yok. Özgür, adil, eşitlikçi bir dünya için bir arada durmak, birlikte savaşmak zorundayız. Ve bu savaşın her alanda yaşandığını unutmayalım. Sadece barikat, sadece meydanlar değil söz konusu olan. Günlük hayatta, kitaplar dünyasında, habercilikte, sanat alanında, sendika üyesi olarak, okur olarak, derneklere, hareketlere katılarak, hatta müşteri olarak bilinçli hareket etmemiz, birbirimizi kollamamız şart.

En güzel, en yiğit insanlarımızı kaybettiğimize göre, daha yiğit, daha güzel yaşamak zorundayız.

 

103'ler için

Garda hazırdı tren
Bekliyordu 103 yolcusunu
Hedefi barış istasyonu
Ama kara eller de bekliyordu
103 barış yolcusunu
O eller ki cani
O eller ki onursuz ve kalleş
Sızdılar meydana, kara akrepler gibi
Kıydılar 103 cana, 
Ana, baba, çocuk, kardeş.
Patladı yeryüzü,  yıkıldı gökyüzü
Mahşer gününe eş
Ve o anda
Tam o anda
Karardı güneş.

Garda hazırdı tren
Varmak için barış durağına
Hazırdı ama
Yoktu artık
Özgürlüğe ve barışa aşık
O 103 yolcu
Yiğit mi yiğit
Güzel mi güzel.

En güzel yolcuları dünyanın
Çıkmışlardı
Başka bir yolculuğa
Kalbine doğru halkların