Zamansız

Zamansız

“Bir dil kurmalıyız, sadece aşık olmak için değil yaşamak için de, sevişmek için de, dolunayı izlemek, parmaklarımızla dişlerimizi sökmek için de…”

Berat Çelikoğlu

Latife Tekin, edebiyatta görece geç tanıştığım için kendimi bir şeyleri kaçırmış hissettiğim, ancak daha erken, daha toy bir halimle metinlerin karşısına dikilmediğim için de öte yandan şansımın yaver gittiğini düşündüğüm bir yazar. Berci Kristin Çöp Masalları’ndan başlamıştım okumaya ve o kitabı okurken de aklımın bir köşesinde dönüp dolaşan fikir şuydu: Latife Tekin’in dil ile, yapılarla, kalıplar ve şablonlarla bir alıp veremediği olmalı…

Şimdi yeni eseri ise her satıda beni kendi fikrime tekrar ikna eden bir eser olmuş. Zamansız, yönünden bağımsız bir savrulma hikayesi: Önce bir arabayla göle, ardından insandan yılan balığına ve gelinciğe, özünde erotizmle çocuksu bir sevgi ve hatta giderek aşk arasında sayısız salvo…

Latife Tekin, kendisini de “zamansız” yakalayan bir dürtüyü yazarak yenmeye, yenerken ölümsüzleştirmeye girişmiş bu sefer. İçinde göller, dalgalar, dilden ve kurallardan sıyrılan parçalar barındıran bir cümbüş ve karman çormanlık haline özüne sıkı sıkıya bağlı fikirler ve duygular eşlik ediyor.

Tekin, kendi yolunu “dili kullanarak dilin dışına çıkmak”, “dilden çıkıp imgeye kavuşmak” olarak niteliyor ve Zamansız'da da bunu deniyor bir kez daha. Gerçekten de bir roman mı, yoksa formunu arayan bir şiir mi hakkında konuştuğumuz eser, kesin cevaplar vermek zor. Ancak bizi bir eşiğe kadar götürecek bir cümle kurabiliriz: Zamansız; kuraldan, zamandan, dilin köşelerinden azade, doğanın ve imgelerin gücünü bazen acı, bazen hüzün, bazen umutla harmanlayarak dışa vuran bir erotik dürtünün ifadesi.

Şahsen bu denli başına buyruk metinler beni diken üzerinde tutar ve giderek endişelendirir, ancak Zamansız'da endişe ve daima hazırlıklı olma halinden ziyade yeri geldiğinde gölün üzerine kimsesiz doğan güneşin ıssızlığını, yeri geldiğindeyse suları yerinden kaldıran bir hemhal oluşun şehvetini duyumsadım. Yılan balığı ve gelincikte her şey yerli yerince içerilmiş ve sergilenmiş olacak ki, kitap boyunca ne adamı ne de kadını hiç aramadım. Arasam da muhtemelen yazarın da çabaladığı üzere, başladığım yere geri dönecektim. Zira olaylar, öyküler, karakterler, duygular ve dürtüler ve zaman ve mekan ve hatta noktalama işaretleri: Öyle bir an geliyor ki, hepsi “bir” oluveriyor Zamansız'da.

Konu edebiyat olduğunda bazen tanımlar ve kurallar ufkunuzu boğazlar, yolunuzu keser, size kimlik sorar. Oysa okur, kimliğini yanına almadığı yolculuklara çıkmak da isteyebilir pekala. Zamansız, sonunda göle savrulacağınızı bildiğiniz ve ehliyetinizi de, kimliğinizi de evde bırakarak çıkabileceğiniz bir araba yolculuğu işte. Bu defa manzaraya odaklanın, direksiyona değil…

Künye: Zamansız, Latife Tekin, Can Yayınları, 2022.

DAHA FAZLA