Zafer Arapkirli: CHP 'sokak' lafından umacı gibi korkmaktan vazgeçmeli

Zafer Arapkirli: CHP 'sokak' lafından umacı gibi korkmaktan vazgeçmeli

Arapkirli, CHP’nin hiçbir şeyden korkmadan yeni bir Adalet Yürüyüşü başlatması gerektiğini belirtirken, “Bu Adalet Yürüyüşü, ille de konvoy oluşturup Ankara - İstanbul arasındaki yolu katetmek değildir. Bu yürüyüş, antifaşist tüm güçleri direnişe çağırmak olarak algılanmalıdır” dedi.

İleri Haber

Cumhuriyet yazarı Zafer Arapkirli, Meclis’teki Saray darbesine ilişkin “CHP bugüne kadar yaptığı (ama geçen kez Adalet Yürüyüşü’nde aştığı) üzere, ‘sokak’ lafından umacı gibi korkmaktan vazgeçmelidir. Anayasada toplantı ve gösteri yürüyüşü özgürlüğü güvence altına alınmıştır. Sokakta gösteri, miting, yürüyüş yapmak, ‘provokasyon’ ve ‘terörizm’ olarak algılatılması çabaları tersine döndürülmelidir” ifadelerini kullandı.

Dün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) Saray darbesiyle Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven ve Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları’nın milletvekillikleri düşürüldü.

Konuyu bugün köşesine taşıyan Cumhuriyet gazetesi yazarı Zafer Arapkirli, “‘Faşizme karşı omuz omuza’” başlığıyla bir yazı kaleme aldı. Yazısında, Meclis’teki Saray darbesini “Dokunulmazlık kaldırma silahı, bir yandan iktidarın demokrasi dışına çıkmaktan asla çekinmediğinin göstergesi, bir yandan da aynı Sandıkta kaybettiği belediyeleri kayyım yolu ile ele geçirme pratiğinin milli irade çatısı altına uyarlanmış farklı bir versiyonudur” şeklinde yorumlayan Arapkirli, CHP’nin hiçbir şeyden korkmadan yeni bir Adalet Yürüyüşü başlatması gerektiğini belirtirken, “Bu Adalet Yürüyüşü, ille de konvoy oluşturup Ankara - İstanbul arasındaki yolu katetmek değildir. Bu yürüyüş, antifaşist tüm güçleri direnişe çağırmak olarak algılanmalıdır” dedi.

Arapkirli’nin yazısının bazı bölümleri şöyle:

“…Bunlar, siyasi ve hukuki meşruiyetini yitirmiş tüm iktidarların ‘tipik’ davranış kalıplarıdır. En başta da ‘hukuksuzluk’ üzerinden siyaset mühendisliği yapmak, bu tür dönemlerin en vazgeçilmez ‘gereçlerinden’ biridir. En tipik örneğini, bundan önceki ‘dokunulmazlık kaldırma’ çıkışında gördük zaten. Cumhuriyet Halk Partisi liderliğinin, ‘Bize sirayet etmez. Nasıl olsa HDP’yi ilgilendirir’ saiki ile vahim bir hata sonucu el kaldırdığı ama sonradan Enis Berberoğlu hadisesinde de görüldüğü üzere ‘kendi kucağında’ bulduğu ‘istimlak hamlesi’ydi bu. Dokunulmazlık kaldırma silahı, bir yandan iktidarın demokrasi dışına çıkmaktan asla çekinmediğinin göstergesi, bir yandan da aynı ‘Sandıkta kaybettiği belediyeleri kayyım yolu ile ele geçirme’ pratiğinin milli irade çatısı altına uyarlanmış farklı bir versiyonudur.”

“…Cumhuriyet Halk Partisi şapkasını artık iyice önüne koyup ciddi bir durum saptaması yapmalı ve başlıktaki sloganın arkasından yürümeli, altını iyice doldurmalıdır.

‘Faşizme Karşı’ gerçekten, omuz omuza vereceği herkesle omuz omuza vermeli, bu darbeye karşı durmalıdır. Hukukun dışına çıkmaktan zerre kadar utanmayan ve sıkılmayan siyasi karşıtlarına bunun hesabını anayasal zeminde sorabilmenin bin bir türlü yolu vardır.

Yargıtay’ın kararı kesinleşmeden, Anayasa Mahkemesi beklenmeden, üstelik anayasanın 83’ncü maddesinin ilgili bendi ortada iken, hatta ve hatta TBMM Başkanlığı yasama dönemi sona ermeden okutulmayacağı konusunda zımmen söz vermişken, bu ‘kâğıt’ların TBMM’ye Saray tarafından sevkı ve okutulması, bal gibi ‘Darbe’dir. Darbeye karşı durmak da bal gibi ‘demokratik’ bir haktır.

CHP, hiçbir şeyden korkmadan yeni bir Adalet Yürüyüşü başlatmalıdır. Bu Adalet Yürüyüşü, ille de konvoy oluşturup Ankara - İstanbul arasındaki yolu katetmek değildir. Bu yürüyüş, antifaşist tüm güçleri direnişe çağırmak olarak algılanmalıdır. Bunun bin türlü başka yolu vardır.

CHP bugüne kadar yaptığı (ama geçen kez Adalet Yürüyüşü’nde aştığı) üzere, ‘sokak’ lafından umacı gibi korkmaktan vazgeçmelidir. Anayasada toplantı ve gösteri yürüyüşü özgürlüğü güvence altına alınmıştır. Sokakta gösteri, miting, yürüyüş yapmak, ‘provokasyon’ ve ‘terörizm’ olarak algılatılması çabaları tersine döndürülmelidir. ‘Bizi sokağa çekmek istiyorlar. Oyuna gelmeyelim’ söylemi terk edilmeli, iktidarın ‘Susss’ işareti yaparak parmağını dudaklarına götürme tavrına meydan okunmalıdır.

Darbe önlenmeli, boşa çıkarılmalıdır.”