Yürüyenlerin izlerini takip etmek

Bugün siyasal iktidarın zaptını ve sosyalist devrimi düşleyen herkes bir şekilde bu 12 mührü bünyesinde barındırıyor. Dolayısıyla bu  12 mühür Türkiye Sosyalist Hareketi'nin  geleneğini temsil ediyor ve hala bizim en büyük beslenme kaynağımızı oluşturuyor.



17-11-2019 00:03

B. Aydın Doruk

Mühürler’in  yazarları arasında olan Haluk Yurtsever’in 90’larda  yazdığı bir kitabın sunuÅŸunda kendisi için "Haluk Yurtsever, ‘parti’ arayan bir yürüyüÅŸçüdür." denir. Bu cümle geniÅŸletildiÄŸi takdirde bütün sosyalist hareket için kullanılabilir sanırım. Sosyalist hareketteki her devrimci; partiyi, teoriyi, devrimi arayan bir yürüyüÅŸçüdür. Bunların yürüdüÄŸü, keÅŸfettiÄŸi yollar bugünkü yürüyüÅŸçüler için küçük rotalar oluÅŸturmuÅŸtur.  Biz o rotaları takip ediyor, küçük deÄŸiÅŸiklikler yapıyoruz. “Mühürler” ise sosyalist harekete yön vermiÅŸ devrimcileri ve eserlerinin nasıl yazıldığını anlatarak ve tartışarak  bize bu rotaların ilk hallerini ortaya çıkarıyor, ayak izlerini daha da belirgin hale getiriyor. Altına girmiÅŸ olduÄŸu bu büyük sorumluluÄŸu baÅŸarıyla yerine getirmiÅŸ olduÄŸunu en baÅŸta belirtelim. Bu yazıda “Mühürler”in üç temel katkısından bahsetmenin yeterli olacağı kanısındayım.

“Mühürler”in ilk katkısı, bir yanda Åžefik Hüsnü bir yanda ise Mahir Çayan’ın durduÄŸu geniÅŸ bir yelpazedeki her devrimciyi ve eserini o dönemin ve o devrimcinin özgün koÅŸullarında inceleyip baÅŸarı ile yorumlamış olması. "Bu açıdan bakıldığında derlemede yer alan  kitapların ve yazarlarının Türkiye sosyalist düÅŸünce ve siyaset tarihi üzerindeki etkilerinin baÅŸka baÅŸka olduÄŸu açıktır." Haluk Yurtsever'in iÅŸaret ettiÄŸi bu noktaya önem veren “Mühürler”,  farklı ve birbirine dokunmayan incelemelerin oluÅŸturduÄŸu sistemli bir bütünlük hali olarak önümüze çıkıyor. Kronolojik bir sıra izlemeye çalışan kitap, her sosyalistin önce kısa bir biyografisini sonra ise en geliÅŸkin eserini inceliyor. Hayatın ve üretimin birbiri ile ne kadar baÄŸlantılı olduÄŸunu her bölümde bir kez daha anlıyorsunuz. Bir göçmen çocuÄŸu olan ve hayatının uzun yıllarını hapishanede, yoksulluk içerisinde geçiren Hikmet Kıvılcımlı’nın yaÅŸadığı deneyimlerin onun eserlerine yansımamasını beklemek sanırım hayalcilik olurdu. ‘’Kıvılcımlı’nın eski tüfek sosyalitler arasındaki istisnai konumunu ‘sınıfsal köken farklılığı’ ekseninde düÅŸünmek gerektiÄŸi…’’ni belirten AÄŸcabay’ın tespiti bu noktası ile önemli. Ya da Çayan-İnan-Kaypakkaya gibi devrimcilerin diÄŸerlerinden hangi konularda ayrıldığını incelerken dünyada ve Türkiye'de olan olayların etkisini belirtmemek onları anlamada büyük bir eksiklik olacaktır. Ayrıca yine Çayan-İnan-Kaypakkaya'nın mevcut durumları onların teorilerini geliÅŸtirme fırsatı verememiÅŸ ve kuramları “eksik” kalmıştır. İbrahim Kaypakkaya, fikirlerini Kesintisiz Devrim - Türkiye Devriminin Yolu gibi kitap/broÅŸür haline bile getirme fırsatı bulamamıştır.

“Mühürler”in ikinci katkısı ise “Nitelik olarak güçlü olanın teorik olarak daha fazla ciddiye alınması gereklidir.” gibi yanlış bir önermeye karşı çıkıyor oluÅŸu. “Mühürler”, Türkiye Sosyalist Hareketi'nin çoÄŸunluÄŸunu oluÅŸturan geleneklerin kurucuları ile sınırlı kalmıyor. Kendi döneminde büyük katkılar sunmuÅŸ, bugüne yansımalarını daha çok dolaylı yoldan gördüÄŸümüz  sosyalistler de bu kitabın içinde yer alıyor. Bu durum genç devrimcileri “yeni” isimlerle tanıştırma fırsatı saÄŸlarken “Mühürler”i kendi içinde tutarlı hale getiriyor. 73 TKP atılımında yönetici  olan ve “Emperyalizmin Zayıf Halkası Türkiyem” (EZHT)  kitabı ile döneminde  ses getirmiÅŸ Rıza YörükoÄŸlu, bu “yeniler” arasında kalıyor.TKP içerisinde aktif roller almış, atılımın ülkedeki kollarından birini oluÅŸturmuÅŸ, İngiltere örgütünün başındayken aktif bir örgüt yaratmış YörükoÄŸlu, bugün fazla “bilinmeyen” veya baÅŸvurulmayan kaynaklar arasında yer alıyor. Genelde 70 dönemini özelde ise TKP atılımını incelediÄŸimizde önümüze sık sık çıkan YörükoÄŸlu için çoÄŸu kaynakta sanki yokmuÅŸ gibi davranılması paragrafın başında bahsettiÄŸimiz  önermeden kaynaklanıyor. Türkiye Sosyalist Hareketi'ni etkilemiÅŸ insanlar yaÅŸadığı döneme yaptıkları katkılar ile bütünleÅŸerek incelenecekse gerek devrimci pratiÄŸi gerekse EZHT ile Rıza YörükoÄŸlu’ndan bahsetmek bir zorunluluk. “Mühürler”i diÄŸer eserlerden ayıran da bu zorunluluÄŸu görüyor oluÅŸu.

“Mühürler”in üçüncü katkısı belki de en önemli noktasını temsil ediyor. Kitabın ön sözünde ‘’… Bunlar,’fildiÅŸi kule’ metaforuna uygun konforlu mekanlar yerine, hapislerde, sürgünlerde ya da siyasal, düÅŸünsel mücadelelerin tam ortasında yazılmış kitaplar.’’ ÅŸeklinde özetlenen ve “Mühürler”in çok sade ve net bir ÅŸekilde ortaya çıkardığı bu özellik bizim çıkmazlarımızı ve sorunlarımızı çözmemizin temel anahtarlarından birisi. Bu ortak nokta bizim için alınması gereken mesajı içinde barındırıyor. Ne yaparsan yap, ne düÅŸünürsen düÅŸün yürümekten vazgeçme! Marksist klasikleri sadece ezberlemekle kalmamış, bunları gününe uyarlamaya çalışmış bu eserler bize yöntem olarak büyük katkılar saÄŸlamış durumda. Bugün siyasal iktidarın zaptını ve sosyalist devrimi düÅŸleyen herkes bir ÅŸekilde bu 12 mührü bünyesinde barındırıyor. Dolayısıyla bu  12 mühür Türkiye Sosyalist Hareketi'nin  geleneÄŸini temsil ediyor ve hala bizim için en büyük beslenme kaynağımızı oluÅŸturuyor. Elbette 12 mührün hepsine aynı ÅŸekilde yaklaÅŸmak çok mümkün deÄŸil fakat birkaçını alıp  diÄŸerlerini boÅŸlamak ise büyük bir hata olacaktır. Mühür sahiplerinin ve mühürlerin bize mesajı ÅŸudur: “Bütün mühürleri eleÅŸtir, incele, sahiplen ve Türkiye Sosyalist Hareketi'ne yeni mühürler bas. Her mühür bir öncekinden de kalıcı ve faydalı olsun!”

Böylece, bir gün son mührü vuracağımız zamana gelebiliriz.

KÜNYE: Mühürler, Hzr. Gökhan Atılgan,Yordam Kitap, 538 Sayfa.