Yurttaşlara Kanal İstanbul için 'sürgün' tebligatı: 'İktidarın çıkmaza girdiğinin açık göstergesidir'

Yurttaşlara Kanal İstanbul için 'sürgün' tebligatı: 'İktidarın çıkmaza girdiğinin açık göstergesidir'

CHP'li Zeybek, Kanal İstanbul projesi ile ilgili "Kamulaştırma yapılması bölgede yaşayan vatandaşların geçim kaynaklarının yok edilmesi anlamına gelmektedir" ifadelerini kullandı.

İleri Haber

Kanal İstanbul projesinin önemli bir bölümünü kapsayan Arnavutköy'de, hayvancılık yapan çiftçilere ahırlarını tahliye etmeleri tebliğ edildi. CHP’li Gökan Zeybek konuyla ilgili "Yağma projeciliği ve ulus ötesi borçlanmaya dayanan bir finansman modelinin öne çıkarıldığı Kanal İstanbul projesi, iktidarın ideolojik olarak çıkmaza girdiğinin temel bir göstergesidir" dedi.

İstanbul Arnavutköy İlçe Umumi Hıfzıssıhha Meclisi'nin Ekim 2020'de çıkardığı 58 numaralı kararda, bölgede hayvancılık ve çiftçilik yapanların en geç Nisan 2021'e kadar tahliye işlemlerini başlatmaları istenmişti. Bu sürede hayvanların ahırlardan dışarı çıkarılmaması uyarısı da yapılırken, Hıfzıssıhha karara gerekçe olarak, ilçe genelinde bulunan hayvan ahırlarını, burada beslenen hayvanların başı boş veya kontrollü olarak ilçe dahilinde dolaştırılmaları gibi olumsuz durumların önlenmesini gösterdi.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) İstanbul Şubesi’nden konuyla ilgili yapılan açıklamada kararın eşitlik ve bilimsellikten uzak olduğu, Arnavutköy tarım alanlarının "inşaat rantına" teslim edileceği kaydedilmişti.

‘TARIM ALANLARININ YÜZDE 60’I YAPILAŞMAYA AÇILACAK’

Konuyla ilgili bir açıklama yapan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili ve Parti Meclisi üyesi Gökan Zeybek de “Kanal İstanbul adında çılgın bir proje var. 136 bin dönüm tarım alanı 13 bin dönüm mera alanı yok olacak. 200 bin ağaç, 33 milyon metreküp yıllık su kaybı yaşanacak. Yapılan planda konutlara 36 bin 453 hektarlık bir alan ayrılacak. Yapılacak konut alanlarıyla birlikte tarım alanlarının yüzde 60'ı da yapılaşmaya açılacak. Projenin bedelini 75 milyar olarak açıkladılar. Bize göre en az tutar 200 milyardır” ifadelerini kullandı.

‘VATANDAŞLARIN GEÇİM KAYNAKLARI YOK EDİLECEK’

İstanbul’un yaşanabilecek bir şehir olmaktan çıkarıldığını, kısa vadeli ekonomik ve siyasi çıkarlar adına tüm yaşamsal, kültürel ve tarihsel varlıklarıyla küresel yağmanın hizmetine sunulduğunu söyleyen Zeybek, "Kamulaştırma yapılması bölgede yaşayan vatandaşların geçim kaynaklarının yok edilmesi anlamına gelmektedir. Kanal İstanbul projesini toplumun sadece 3'de 1'i desteklerken, 15, 30 yaş arasındaki gençlerin yüzde 98'i deprem tedbirlerinin alınmasının daha öncelikli bir karar olduğunu düşünmektedir" dedi.

‘ÖNCELİKLERİMİZ ORMAN VE SU HAVZALARINI KORUMAK’

Yapılması gerekenin İstanbul'u deprem ve iklim değişikliğine hazırlamak olduğunu hatırlatan Zeybek, "Yer altı su kaynakları da tehlike altındadır. İstanbul'un su ihtiyacının yüzde 29'unu karşılayan Terkos ve Sazlıdere barajlarımız, su kaynaklarının yok edilmesiyle, su yönetimi felaketiyle karşı karşıya kalacaktır. Kısaca Kanal İstanbul bir emlak ve rant projesidir. Dünyanın tatlı su kaynaklarının üzerine titrediği, herkes için sağlıklı ve ucuz gıdaya erişebilme konusunda yeni yöntemlerin arandığı bir dönemde geri getirilemeyecek olan tarım, mera, sulak alanlarımız ve orman alanlarımızın üzerinden hafriyat kamyonlarınızı geçirecekler. Yağma projeciliği ve ulus ötesi borçlanmaya dayanan bir finansman modelinin öne çıkarıldığı Kanal İstanbul projesi, iktidarın ideolojik olarak çıkmaza girdiğinin temel bir göstergesidir. Önceliklerimiz orman ve su havzalarını korumak, nüfusu sınırlandırmak, ulaşımı akıcı hala getirmek, çürük ve çarpık yapı stokunu dönüştürerek İstanbul'u deprem ve iklim değişikliğine karşı hazırlamak olmalıdır" şeklinde konuştu.

DAHA FAZLA