Yetkisiz Meclis açılıyor

Yetkisiz Meclis açılıyor

Yetkileri elinden alınarak Saray’a bağlanan 27. Yasama Dönemi Meclis Başkanı Binali Yıldırım’ın açılış konuşmasıyla başladı.

İleri Haber

TBMM’deki 27. Yasama Dönemine bağlı 2. yasama yılının birinci birleşimi saat 14.00'te açılıyor.

KOMUTA KADEMESİ VE HÜKÜMET BİR ARADA OTURUYOR


Sputnik muhabiri Yurdagül Şimşek, TBMM Genel Kurulu'nda askerler için ayrılan izleyici locasında bakan ve komuta kademisinin birlikte yer aldığı bir fotoğraf geçti. 

Askerlerin bakanların arkasındaki sıralarda oturması dikkat çekti.

ERDOĞAN, ASKERİ TÖRENLE KARŞILANDI

Erdoğan, TBMM Başkanvekili Celal Adan tarafından askeri törenle karşılandı. Cumhurbaşkanlığı Tören Birliği kıtasını selamlayan Erdoğan, daha sonra Genel Kurul Salonu'na geçti.

İLK SÖZÜ SON BAŞBAKAN ALDI

Açılış töreninde ilk sözü son Başbakan ve yeni Meclis Başkanı Binali Yıldırım aldı. Yıldırım'ın yönettiği birleşimde, İstanbul Milletvekili Rümeysa Kadak ve Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyet de kâtip üyeler olarak yer aldı.

Açılış konuşmasını yapan Yıldırım, mikrofonun sesinin geç açılması üzerine "Kimse Meclis'in sesini kısamaz" diye espri yaptı.

Yıldırım, "TBMM her zaman çare kapısı olmuştur, burada fikri hür, vicdanı hür milletin vekilleri görev yapmaktadır" dedi.

Yıldırım, "Sayımız 600 olmuştur, 104'ümüz kadın; bu rakam gelecekte seçmen sayısıyla mütenasip daha da artacak" ifadesini kullandı.

Yıldırım'ın konuşmasının ardından AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan söz aldı.

Meclis’e gelen Erdoğan açılış konuşmasında şunları söyledi:

'16 NİSAN, YÖNETİM SİSTEMİNİ DEĞİŞTİRDİĞİMİZİN ADIDIR'

"16 Nisan halk oylaması yönetim sistemimizi değiştirdiğimiz büyük bir devrimin adıdır. Bu çapta dönüşümü pek çok ülke büyük bedeller ödeyerek tamamlayabilmiştir. Bizlerse demokrasinin kuralları içinde suhuletle gerçekleştirmeyi başardık. Tamamen tarihimizin kendi tabii akışı içinde devam eden sürecin aşamalarını yaşadık. Osmanlı döneminde pek çok deneme yapılmıştır. İstiklal Harbimizin ardından tercimizi Cumhuriyet'ten yana yaptıktan sonra da bu arayış devam etmiştir. Ne yaparsak yapalım darbelere krizlere engel olamadık. 

2007 yılında yaşanan Cumhurbaşkanlığı seçimi krizi yeni bir reformu kaçınılmaz hale getirmiştir. Milletimiz 2007 yılından beri adım adım ilerleyen bu sürecin her aşamasında ferasetle hareket etmiştir. Ülkemizi raydan çıkarmak, içeride ve dışarıda başarısızlığa uğratmak isteyenlere fırsat vermedik. Türkiye'nin tökezlemesine neden olan tuzaklar işe yaramadı. 

Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak için yapılan her hamle daha büyük atılımlarla karşılık buldu. Her şartlarda çareyi milletimizde aradık. Gücümüzü milletimizden alarak yolumuza devam ettik. Ekonomimizi çökertmeye çalıştılar, bu saldırıyı da atlatma yolunda ilerliyoruz. 

'YÜRÜTMENİN TEK MUHATABI CUMHURBAŞKANIDIR'

"Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi, yasama-yürütme-yargı organlarını belirleyerek demokrasimizi güçlendirmiştir. Yürütmenin tek muhatabı Cumhurbaşkanıdır. Vesayet mekanizmaları ortadan kalkmıştır. Böylece milletimiz yetkiyi kime verdiğini bilmektedir. 24 Haziran seçimlerinde şahsımı Cumhurbaşkanı seçen milletimize karşı görevlerimizi yerine getirme gayreti içindeyiz. Anayasa ve yasalardan aldığımız yetkilerle Cumhurbaşkanlığı Kararları ve Kararnameleriyle hızlı ve etkili icraat gerçekleştiriyoruz. "

'HER GEÇİŞ DÖNEMİNDE SIKINTILAR YAŞANIR'

"Her geçiş dönemi gibi bu dönemde de bazı sıkıntılar yaşanıyor olabilir. Tespit ettiklerimizi hal yoluna koyuyoruz. Ekonomide hak etmediğimiz sıkıntılar bunların göze batmasına neden oluyor. Ekonomimizi yeniden dengeye oturtmaya başladık."

Meclisimizin açılmasıyla birlikte kanun teklifleriyle ülkemize çok önemli hizmetler yapacaklarına inanıyorum. AKP grubundaki arkadaşlarımız yasama faaliyetlerine daha çok katkıda bulunacaklardır. Diğer partilerin de bize destek olacağı kanun teklifleri bekliyoruz. Yeni dönemin ruhu birlikte başarmayı gerektiriyor. Gelin demokrasimizi birlikte güçlendirelim, ekonomimizi birlikte büyütelim, milletimize birlikte hizmet edelim. Bu yöndeki gayretleriniz için şimdiden teşekkür ediyorum.

Yakın çevremizdeki insani trajediler ve insanlık krizleri ülkemizi hedeflerinden uzaklaştırmamış, bu yöndeki kararlılığı güçlendirmiştir. 

Irak'ın mezhepçilik hastalığından kurtularak tüm bölge için güvenli, huzurlu bir ülke haline gelmesini istiyoruz.

SURİYE'DE IŞİD DİYEMEDİ

Suriye'de durum daha vahimdir. 1 milyon Suriyeli kardeşimiz hayatını kaybetmiş 12 milyon da evini terk etmek zorunda kalmıştır. Alçak örgütler Suriye halkına musallat olmuştur. Kimi artık hiçbir meşruiyet zemini kalmayan rejimle, kimi terör örgütleriyle iş tutanlar kendi projelerini hayata geçirmeye çalışıyor. Bu nedenler bizim Suriye'ye seyirci kalmamız söz konusu olamazdı. 260 bin Suriyeli kardeşimiz terörden temizlenen bölgelere geri yerleşti. 

Türkiye'nin de kimi devletlerle inişle, çıkışlar yaşayabilmektedir. Son yıllarda AB ile ve bazı Avrupa devletleriyle gerilimler yaşadık. Üyelik sürecinde uygulanan çifte standart karşısında sessiz kalamazdık. AB ile yaşadığımız bu süreci yavaş yavaş geride bırakıyoruz. Türkiye'nin AB'ye tüm taahhütlerini haksızlıklara rağmen yerine getirmesi elimizi güçlendirdi. En büyük ticaret ortağımız olan böyle bir coğrafyaya sırtımızı dönmemiz söz konusu olamaz.

'RAHİBİ BAHANE ETTİLER'

AB ülkelerinden Türkiye ile ilişkiler konusunda yükselen olumlu sesler, önümüzdeki günlerin müjdecisidir. Stratejik ortak olarak uzun bir geçmişe sahip olduğumuz ABD'deki mevcut yönetimin hiçbir tutarlılığı olmayan bir şekilde ülkemizi hedef alması bizi üzmüştür. Suriye'de hassasiyetlerimizi ve ikazlarımızı hiçe sayarak bölücü terör örgütleriyle işbirliği yapan ABD, bunu ekonomiye de taşımıştır.

'HALKBANK DAVASI HUKUKSUZLUK ÖRNEĞİDİR'

Halkbank davası hukuksuzluk örneğidir. Bir rahibi bahane ederek ülkemize yaptırım uygulamaya çalışan bu çarpık anlayışla mücadele etmeye kararlıyız. ABD yönetiminin yanlış bakış açısını düzelteceğine inanıyorum. En kısa sürede aramızdaki meseleleri çözüp ABD ile stratejik ortaklık ruhuna uygun ilişkiler geliştirmeyi hedefliyoruz.”

Gerekirse Anayasa'yı gerekirse İç Tüzüğü değiştireceğiz.