‘YEP’: Bu program akıl dışı!

‘YEP’: Bu program akıl dışı!

Hükümetin Yeni Ekonomi Programı’nın (YEP) değerlendiren iktisatçılar, Albayrak’ın açıkladığı planın gerçeklikle ilgisi olmadığını söyledi. Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erinç Yeldan programı “Akıl dışı” olarak değerlendirirken, iktisatçı Ergun Çağlayan da beklentileri olanlar için YEP’in ‘hayal kırıklığı’ olduğunu belirterek, “Müteahhitlerin elinde kalan konutları ekonominin sağlığından daha çok düşünüyorlar” dedi.

Meryem Yıldırım / @meryem_yildrim

AKP hükümetinin ekonomi dümeninin emanet edildiği Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, bugün Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde 2019-2021 yıllarını kapsayacak yeni ekonomi programını açıkladı. Orta Vadeli Program (OVP); Yeni Ekonomi Programı (YEP) adıyla hazırlanarak ilan edildi.

Bakan Albayrak, büyümeyi bu yıl için %3,8 ve 2019 için %2,3 olarak öngördüklerini açıklarken, enflasyon beklentilerini ise 2018 için %20,8 ve 2019 için %15,9 olarak belirlendiğini kaydetti.

Peki Albayrak’ın açıkladığı Yeni Ekonomi Programı (YEP) ne anlama geliyor? İleri Haber Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü Profesörü Erinç Yeldan ve iktisatçı Ergun Çağlayan ile YEP’i konuştu.

Programı “akıl dışı” olarak nitelendiren iktisat profesörü Erinç Yeldan programın çözüm üretmeyen bir kısır döngü üzerine kurulu olduğunu ifade etti.

‘CARİ İŞLEMLERİNİN DÜŞÜRÜLMESİNE İLİŞKİN YOL HARİTASINA İHTİYAÇ VARDI’

“Orta Vadeli Program (OVP) metni aslında adı üzerinde orta vadeli bir program. Şu anda Türkiye’nin çok acil ihtiyacı olan döviz krizi nasıl atlatılacak, enflasyon nasıl düşürülecek, paranın üç fiyatı dediğimiz faiz, döviz kuru ve enflasyonun fiyat düzeyi arasındaki denge nasıl kurulacak bu bekleniyordu” diyen Prof. Yeldan şöyle devam etti: “Fakat böyle bir çaba Orta Vadeli Program’dan çıkmaz zaten. Dolayısıyla aslında bize orta uzun dönemde Türkiye ekonomisinin, özellikle sanayinin ithalat bağımlılığının ara malları ve yatırım mallarının alt sektörlerindeki ithalat bağlarının, enerjideki ithalat bağımlılığı nasıl azaltılacağı ve dolayısıyla cari işlemler açığının nasıl düşürüleceği konusunda bir yol haritamıza ihtiyacımız vardı.”

AYNI YAKLAŞIM, AYNI TEDAVİ ETMEYEN REÇETE

“Halbuki Orta Vadeli Program metnine baktığımız vakit ve genelleştirme yapabilirim, bundan önceki normal ekonomik koşullarda kurgulanan OVP’lerde de hep aynı yaklaşım oldu” diye konuşan Prof. Yeldan, şöyle açıkladı: “Yüksek enflasyon, beklenenden yüksek aşılmış bir döviz kuru karşısında OVP metinli sürekli 2-3 senelik bir geçiş dönemi düşünüyorlar. Ondan sonra tekrardan Türkiye ekonomisinin potansiyeli olduklarına şu veya bu şekilde inandıkları %5 enflasyon, %5 büyüme hedefine geri geliyorlar. Yani OVP metinleri ekonomiye yol göstermekten çok kısır döngü gibi, var olduğumuz noktadan, %5 hedeflerine nasıl ulaşırız konusunda bir rakamlar bütünü olmaktan ileriye geçmiyor.

Dolayısıyla şu anda kriz içerisinde bir ekonomi idaresi veya Türkiye ekonomisinin yapısal sorunlarına karşı bir yol haritasından çok rakamların birbirine orantılanarak 3-4 sene içerisinde, 2021’de dengeleneceği bir kurgu.”

‘AKIL DIŞI’

“Bu kurgunun da en yumuşak karnı, bugün sosyal medyada da çok dile getirildi, döviz kuru tahminleri” diyen Yeldan “Son derece akıl dışı, son derece gerçek dışı” dediği tahminleri şöyle anlattı:

“Şu hesap yapılıyor;

Milli gelirin satın alma gücü paritesi ve dolar bazında büyüklüğü ile altında Türk Lirası büyüklüğü var, herhangi bir dolarla ifade edilmiş cari işlemler büyüklüğünü alın, ondan sonra da bunun milli gelire olan büyüklüğünden Türk Lirası rakkamı çıksın. Dolaylı olarak arkada gizil bir döviz kuru tahmini ortaya çıkıyor. Bu tahmin Merkez Bankası’nın hedefi olarak yorumlanamaz, bu başka bir metin çünkü. Ama Türkiye ekonomi idaresinin, döviz ve Türk Lirası makro ekonomik büyüklükleri eş anlı olarak açıkladığı zaman, bu ikisinin arasında yaptığı varsayım ortaya çıkıyor.

Örneğin 2018 için 4,10 gözüküyor bu, 2019 için 5,60 gözüküyor. Bunlar tabi yıl ortalaması hedefler. Yılsonu hedefi değil. Ama Merkez Bankası’nın %5’in üzerinde 5,25’lik bir faiz artırımına gittiği bir ortamda, döviz kurunu geriletemeyen bir paket programı 6 liranın altına düşmesini ve ortalamayı 5,60’a, hatta 4’lere kadar çekeceği varsayımı son derece gerçek dışı. Dolayısıyla bu da tabi bütün metne yansıyor. Bizim en büyük sorunumuz cari işlemler açığının halledilmesi.”

HALKA YANSIMASI NASIL OLACAK?: ‘EMEĞİN GELİRLERİ DÜŞECEK'

Prof. Yeldan’ın başlıktaki soruya yanıtı ise şöyle: 

"Yüksek zamlar, yüksek vergiler altında zaten adaletsiz bir vergi düzenine sahip olan Türkiye ekonomisinde emeğin gelirlerinde ciddi bir gerileme yaşanacaktır."

İKTİSATÇI ÇAĞLAYAN: BEKLEYENLER HAYAL KIRIKLIĞI YAŞADI

İktisatçı Ergun Çağlayan da AKP’nin Yeni Ekonomi Programı’nı İleri’ye değerlendirdi. Kredi sisteminde sorun olduğunu ifade eden Çağlayan, “Kredi sisteminde sorun var. Ani kur sıçraması, faiz fırlaması ve durgunluk, şirketler üzerinde aynı anda üç yönde baskı yarattı. Kredi kalitesi düştü, yani kredilerde ödenmeme ihtimali olanlar arttı” dedi.

“Planda bununla ilgili bir şeyler arayanlar hayal kırıklığıyla karşılaştı” diyen Çağlayan, şöyle izah etti:

‘KONUTLARI EKONOMİNİN SAĞLIĞINDAN DAHA FAZLA DÜŞÜNÜYORLAR’

“Bir şeyler hazırlayacağız vaadi dışında sadece emlak bankası var. Yani müteahhitlerin elinde kalan konutları ekonominin genel sağlığından daha fazla düşünüyoruz diyorlar.”

‘HEDEFLER GERÇEKÇİ DEĞİL’

Çağlayan da Prof. Yeldan gibi programdaki tahminlerin gerçekçi olmadığının altını çizerek şunları söyledi:

“Enflasyon, işsizlik ve büyüme hedefleri gerçekçi değil çünkü son sarsıntıların ekonomiyi ne kadar tahrip ettiği henüz belirsiz. Şeffaflık kayboldu ve mevduat kaybı yaşanıyor. Örneğin program açıklandıktan sadece iki saat kadar sonra TCMB (Merkez Bankası) mevduat hacminin bir haftada %1,3 azaldığını açıkladı. Bu, kaynaklar daha da pahalılanacak yani reel faiz yükselmeye devam edecek anlamına gelir. Özetle dengelenme, disiplin ve değişim demişler ama insanlar sadece dengelenme kısmının bile nasıl sağlanacağını anlayamadı.”

‘DÜNYA YEP’E MÜSAİT DEĞİL’

“Yabancı sermaye girişine dayalı modelin tahribatı hesaba katmadan yeniden çalışacağına inanmak istiyorlar” diye konuşan Çağlayan, sözlerini şöyle noktaladı: “Hiç tahribat yok desek bile dünya artık buna müsait değil.”

DAHA FAZLA