'Yeni Gelen'in 7. sayısı çıktı

'Yeni Gelen'in 7. sayısı çıktı

“Yaşamı akışkan bir anafora çeviren ekranlar kaosunda, koordinatları ve perspektifi algılayabileceğimiz boyutlardan, mürekkep ve kâğıtla sabitlenmiş düşünce ve edebiyattan vazgeçemeyiz..."

İleri Kitap

Red, kurgu ve ütopya arayışıyla yola çıkan Yeni Gelen’in yedinci sayısında Hasan Ali Toptaş’ın edebiyatındaki mistisizm ve akla karşı zihniyet eleştiri konusu oldu. Derginin sürekli yazarı Taylan Kara, “H. Ali Toptaş’ın yazın dünyasında ‘yazı cinleri’, ‘upuzun kuyruklu akıl şeytanları’, ‘harf melekleri’, ‘edebiyat tanrısı’ gibi kavramlar çok sık geçer” saptamasını yaparak bu edebiyatın “aklın iptalini” estetize ettiğini gösteriyor. Kara’nın eleştirisinin başlığı durumu özetliyor: “Mistisizmin ve Akıldışılığın Yüceltilmesi: Hasan Ali Toptaş”

Filozof, şair, romancı, deneme ustası Afşar Timuçin bu sayıda özdeyişleriyle tanınan düşünürü, “La Rochefoucauld Dükünün Ahlaki Kaygıları” yazısında ele alıyor. Fransa’da mutlakyönetimin çürüme döneminde yaşayan düşünürün ahlak merkezli felsefesinin insana ilişkin görüşlerini değerlendiren Afşar Timuçin, “karamsarlık da iyimserlik gibi bir hastalıktır, ne var ki La Rochefoucauld bu hastalıklı bakıştan gene de insan gerçeğini didik didik eden sağlıklı bir görü oluşturmayı bilmiştir” sonucuna varıyor.

Hukuk felsefesi profesörü Hayrettin Ökçesiz’in “Frankfurt Deyişleri” ve bir tablosu Yeni Gelen’in arka kapağında yer alıyor. Şöyle diyor Ökçesiz: “Sol bir seçenek değildir. Yürünecek tek yoldur. Gerisi bataklıkta debelenmektir.”

Bu sayının tartışma yazılarından biri de Kemal Ateş’in “Osmanlıca Neden Hâlâ Tartışılır?” yazısı. Son yıllarda iktidar temsilcilerinin Osmanlıca hayranlığının ve okullarda ders haline getirilmesinin işlevsizliğini ortaya koyan Kemal Ateş, halkın hiçbir zaman konuşmadığı bir saray dili olan Osmanlıca’nın tarihsel olarak yok oluşunun zorunluluğunu gösteriyor.

 Haydar Ali Albayrak Temmuz sayısında kapsamlı bir incelemesini yazdığı Nuri Bilge Ceylan’ın filmini, “Ahlat Ağacı: Kuyuya Düşen Kayadan Kuyuya Atılan Taşa” başlıklı yazısında tartışmayı sürdürüyor.

Turan Alptekin “Çağdaşlarının Tanıklığında Celâleddin Rûmi ve Şems Olayı” yazısında Mevlana ile Şems ilişkisine dönemin tarihçilerinin yazdıklarından yola çıkarak bilinen kalıpların dışında yeni bir açıklama getiriyor. Tahir Şilkan geçen ay kaybettiğimiz “Bizim Köy”ün yazarı Mahmut Makal’ı, “Gerçekleri Yazan Bir Öğretmen Yazar: Mahmut Makal” yazısında ele alıyor.

Derginin sürekli yazarı Cafer Yıldırım, bu sayıda genç yaşta intihar ederek bu dünyadan ayrılan şair Soysal Ekinci’yi anlatıyor. Yakın arkadaşı Ekinci’nin bir eylül günü gidişini önleyememenin acısını “Soysal Ekinci: Göçmen Kuşlarla Birlikte”  yazısında tekrar yaşıyor.

KUROSAWA’NIN DÜŞLERİ’Nİ ARATMAYAN YAZARLAR CENNETİ

Dr. Ulvi Özdemir, “Bir Kitap Bağımlısının Notları”nda “Yarıda Kalan Kitaplar, Biri Bitmeden Diğerine Başlanan Kitaplar ve Cennetimde Okurken Çekilen Filmden Sahneler” başlıkla yazısıyla derginin “Yazarlar Cenneti” kapağına ilham vermiş.

Aptulkadir Elçioğlu’nun onlarca yazarı bir araya getiren kapak çalışması dergiden kopartılıp duvarlara asılacak muhteşem bir tablo. Yazarlar kafede kiminle tanışacağını şaşıran bir kitap tutkununun yaşadıkları Kurosawa’nın düşler filmine eklenmeye değer bir bölüm senaryosuna benziyor.

Şair Asım Öztürk “Gerçekliğin Bozgununda Yitip Gidenler”i eleştirdiği yazısında piyasa sanatçılarının hiçliğe yazgılı performanslarını eleştiriyor.

Buket Özsanat, Ara Güler ustayı anlatan bir kitabı tanıtıyor: “Ara ile Bir Ara”. Buket Özsanat, Müzisyen Ekrem Ataer’in fotoğraf ustasını yazının odağına getiren kitabını tanıtırken başlığa günümüzün önemli bir sorununu çıkarmış: “Dijitalleştikçe Değersizleşiyor muyuz?”

Bu sayıda tanıtılan bir başka kitap ise Seyit Soydan’ın “Umut Güzeldir” kitabı; Yeşim Zuhal Yolcu’nun yazısının başlığı insanlığın eskimeyen umut imgesine göz kırpıyor: “Pandoranın Kutusundan Çıkan Sıcak Umut Öyküleri”.

Zapatista hareketinde kadınların etkin rolünü ele alan Dilek Alp, “Evet İnsan, Evet İsyan!” diyor.

Usta gazeteci Yusuf Yavuz, olağanüstü bir insanla tanıştırıyor bizi, Fethiye’deki Ksantos antik şehrinin bekçisi Durmuş Kiraz ve tarihin en etkileyici efsanelerinden birini anımsatıyor: “Şimdi Nerede O İnsanlar, Demek ki Bu Dünya Yalan!”

Gözde Karavit’in “Ücretli Yangınlar” öyküsü alışveriş manyağı yapılmış insanlardan oluşan bir toplumdaki yabancılaşmaya ateşin bile kâr etmediği fantastik bir tablo çiziyor.

Derginin Genel Yayın Yönetmeni B. Sadık Albayrak, “Yusuf Ziya Bahadınlı ve Gemileri Yakmak” başlıklı yazısında Köy Enstitüsü’nden yetişmiş ve 1965’te TİP milletvekili seçilmiş sosyalist yazarın portresini çiziyor. Yusuf Ziya’nın yaşamöyküsü ve edebiyat eserlerinin bilgisi, Cumhuriyet aydınlanmasının en ileri örneklerinden birini tanımamızı sağlıyor.

Yeni Gelen’in Eylül sayısında İsveç’te yaşayan İranlı şair Jila Mossaed’in Özkan Mert’in çevirisiyle bir şiiri yer alıyor.

Bu sayıda Ali Eşki’nin “Ütopya”, Cafer Yıldırım’ın “Eylül”, Zafer Yalçınpınar’ın “Küresel Sessizlik”, Evin Okçuoğlu’nun  “Utanıyoruz” başlıklı şiirleri var.

‘DİJİTAL EVRENE MAHKUM OLMAYACAĞIZ’

Yeni Gelen’in sunuş yazısı, devalüasyonla fiyatı iki katına çıkan “Kâğıt” sorununa ayrılmış. Türkiye’de kâğıt endüstrisinin kurucusu Mehmet Ali Kâğıtçı’nın çabalarını anlatan B. Sadık Albayrak, Atatürk’ün “Bir memleket kâğıdını kendi yapmadığı zaman, ulusal kültürünü yabancı lütfuna bağlar. Kapitülasyonların en tehlikelisi de budur” sözünü hatırlatıyor ve SEKA’nın yok edilmesiyle basın yayının kâğıt tekellerinin insafına terk edildiğini vurguluyor. Düzenin insanları yabancılaşmış bir dijital evrene sıkıştırmak istediğine dikkat çeken B. Sadık Albayrak şöyle yazıyor: “Yaşamı akışkan bir anafora çeviren ekranlar kaosunda, koordinatları ve perspektifi algılayabileceğimiz boyutlardan, mürekkep ve kâğıtla sabitlenmiş düşünce ve edebiyattan vazgeçemeyiz.

Düzenin bizi hapsetmeye çalıştığı dijital evrene sıkışmayacağız. Somut, mürekkep kokusuyla hayatımıza giren Yeni Gelen’i kâğıtla çıkarmaya ve okumaya devam edeceğiz. Hep beraber.”

DAHA FAZLA