Yavru köpeklere tecavüz ettiği iddia edilen erkek gözaltına alındı
Edirne’de metruk bir binada yavru köpeklere tecavüz ettiği öne sürülen S.A gözaltına alındı. Şüphelinin yaşadığı evde bulunan 3 yavru köpek, muayene edilmek üzere Edirne Belediyesi Geçice Hayvan Bakımevi'ne götürüldü.
25-01-2021 22:11

Edirne’nin Talatpaşa Mahallesinin Hacımestan Sokağında yaşayan vatandaşlar, sokak üzerindeki metruk bir binada yalnız yaşayan S.A.’nın bakma bahanesiyle binaya aldığı yavru köpeklere tecavüzde bulunduğunu öne sürerek polise ihbarda bulundu.
İhbar üzerine mahalleye intikal eden Hayvan Durum İzleme (HAYDİ) ekipleri içeriye girdiğinde kendilerini gören S.A.’yı pantolonunu toplamaya çalışırken yakaladı.
S.A., gözaltına alınırken, evde bulunan 3 yavru köpek muayenelerinin yapılması için Edirne Belediyesi Geçice Hayvan Bakımevi’ne götürüldü.
Gözaltına alınan ve daha önceden birçok suçtan kaydı bulunduğu öğrenilen S.A. ile ilgili soruşturma sürüyor.
İLGİLİ HABERLER
Kanser tedavisi gören Hadi Yalçın cezaevinde yaşamını yitirdi
Edirne F Tipi Kapalı cezaevinde tutulan ve kanser tedavisi görmesine rağmen tahliye başvuruları reddedilen Hadi Yalçın yaşamını yitirdi.
08-01-2021 23:07

Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutulan ve kanser tedavisi görmesine rağmen tahliye başvuruları reddedilen Hadi Yalçın yaşamını yitirdi.
Yalçın'ın yaşamını yitirdiği bilgisinin ailesine iletilmesi üzerine, aile cenazeyi almak için yola çıktı.
'Örgüt üyeliği' iddiasıyla 4 yılı aşkın süredir tutuklu bulunan Yalçın'ın kanser tedavisi gördüğü ve tahliye başvurularının reddedildiği bildirildi.
İleri Haber'in ortaya çıkardığı skandal Meclis gündeminde: 'Gençlerimizden elinizi çekin!'
CHP'li Okan Gaytancıoğlu, Yandaş Eğitim-Bir-Sen’in kadrolaştığı Edirne Süleyman Demirel Fen Lisesi’nde yaşananlara ilişkin soru önergesi hazırladı.
10-07-2020 14:37

İleri Haber
CHP Edirne Milletvekili Doç. Dr. Okan Gaytancıoğlu Edirne Süleyman Demirel Fen Lisesinde yaşanan olayları TBMM gündemine taşıdı.
Milli Eğitim Bakanı Bakanı Ziya Selçuk tarafından yanıtlandırılması istemiyle soru önergesi hazırlayan Gaytancıoğlu “Edirne’nin en başarılı öğrencilerini gericiliğin karanlığıyla kontrol altına alacağını düşünen bir zihniyetin okulda öğrencilere baskı yapması kabul edilebilir bir durum değildir. Yapılan baskılar nedeniyle okuldan ayrılan öğrencilerimiz vardır. Veliler tedirgindir” dedi.
'NAMUS MESAFESİ'
İleri Haber'in gündeme getirdiği Yandaş Eğitim-Bir-Sen’in kadrolaştığı Edirne Süleyman Demirel Fen Lisesi’nde, öğrencilere yönelik gerici baskılar artmış, kız ve erkek öğrenciler arasındaki en ufak temas “namus mesafesi” gibi gerekçelerle yaptırım sebebi sayılmış ve tepki gösteren öğrenciler de mimlenmişti.
Yaşananları anlatan bir öğrenci “Sene başında okul müdürünün değişmesiyle başlayan olaylar biz Edirne Fen Lisesi öğrencilerini oldukça üzüyor. Sene başından itibaren karma eğitim sistemine zıt yönde uygulamalar yapan müdüremiz, kız arkadaşım ve beni karşılıklı yemek yerken, ayrıca diğer birkaç arkadaşımın da aralarında hiçbir yakınlık olmamasına rağmen yan yana gördüğü için hakkımızda dilekçe yazdı. Bu olaydan sonra dilekçede ismi geçen her öğrencinin ailesi aranarak asılsız söylemlerde bulunularak okula çağırıldı. Odasına gidip, ‘Ailemi neden aradınız?’ diye sorduğumda ‘görüşmek istiyorum’ cevabını verdi. Ben ise ‘Derdinizin ne olduğunu bilmiyorum, neden ilişkilerimize karışıyorsunuz?’ diye sordum. ‘Sınıfta bir sürü arkadaşın varken neden onunla oturuyordun?’ gibi anlamsız bir soru sordu" demişti.
İleri Hatırlatıyor
'YÖNETİCİLERİ NE ZAMAN GÖREVDEN ALACAKSINIZ?'
Konuyu Meclis gündemine taşıyan Gaytancıoğlu andaş sendikanın milli eğitimde paralel bir yapı kurduğuna, yapılan her atamanın bu sendikayla olan ilişkiye göre yapıldığına dikkat çekti. Gaytancıoğlu, Edirne’nin en başarılı okullarından olan Süleyman Demirel fen Lisesindeki öğrencilerin fiziki ve psikolojik baskıyla karşı karşıya bulunduğunu, buna yapanların derhal görevden alınması gerektiğini belirti.
CHP Edirne Milletvekili Doç. Dr. Okan Gaytancıoğlu Milli Eğitim bakanı Ziya Selçuk’a şu soruları yöneltti:
1. Edirne Süleyman Demirel Fen Lisesinde öğrencilere yapılan baskılarla ilgili basına yansıyan haberler Bakanlığınıza ulaşmış mıdır?
2. Bu haberlerle ilgili bir soruşturma açtınız mı? Açmayı düşünüyor musunuz?
3. Müdür olarak atadığınız kişinin Eğitim Birsen’li olmaktan başka bir özelliği, daha önce görev yaptığı okullarda somut bir başarısı var mıdır?
4. Bakanlığınızın belirlediği kız ve erkek öğrenciler arasında bir “namus mesafesi” var mıdır?
5. Kurucusu olduğunuz özel okulda da öğrenciler arasında böyle bir “namus mesafesi” uygulaması var mıdır?
6. Öğrencilerin zorla sohbetlere katılmaya zorlandığı doğru mudur?
7. Öğrencilere fiziksel şiddet uygulayan öğretmenler hakkında bir işlem yaptınız mı?
8. Baskı yapılan, şiddet uygulanan öğrencilerden ve bunların ailelerinden özür dilemeyi düşünüyor musunuz?
9. Yapılan gerici baskıların toplumda yaratabileceği tepkilerin sorumlusu kim olacaktır?
10. Bakanlığınızda yönetici olmanın ön şartı yandaş sendikaya üye olmak mıdır?
11. Edirne Genelindeki okullarda müdür ve müdür yardımcılığı yapanların kaçı hangi sendikaya üyedir?
12. Eğitim Birsen denen sendika Bakanlığınız içinde bir paralel yapı mı kurmuştur? Bu paralel yapı ile ilgili bir soruşturma açmayı düşünüyor musunuz?
13. Okullarımıza liyakatli yöneticileri atamak için bir çalışmanız var mıdır?
14. Söz konusu haberlerde adı geçenleri görevden almayı düşünüyor musunuz?
15. Laik eğitimin Bakanlığınızın anayasal görevi olduğunu unuttunuz mu?
16. Benzer yöntemlerin FETÖ okullarında da uygulanmış olması tesadüf müdür?
17. Bakanlığınız “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” nesiller yetiştirmek için mi çalışmaktadır? Yoksa bir FETÖ projesi olarak aklını ve vicdanını birilerine kiralamış, dünyayı anlamaktan, ülkesine bağlılıktan uzak nesiller yetiştirmek için mi?
18. Bakanlık olarak gençlerimize baskı yapan ve milli eğitimin temel amaçlarıyla çelişen uygulamalar yapan bu “yöneticileri” ne zaman görevden alacaksınız?
Demirtaş’ın TRT konuşması cezaevinde çekildi
HDP’nin tutuklu cumhurbaşkanı adayı Demirtaş’ın TRT’de yapacağı 10 dakikalık konuşma için dün Edirne Cezaevi’nde çekim yapıldı.
13-06-2018 08:05

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararı gereği, HDP’nin tutuklu cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın yapacağı 10 dakikalık propaganda konuşması için dün Edirne Cezaevi’nde çekim yapıldı. Cezaevi yönetiminin belirlediği bir odada, TRT ekibi tarafından küçük bir stüdyoya dönüştürülerek yapılan çekim, 17 Haziran’da TRT’de yayımlanacak. Konuşmanın ikincisi ise 23 Haziran’da ekranlara gelecek. YSK’nin geçen hafta verdiği karar kapsamında, tutuklu bir kişinin cezaevi dışına çıkabileceği haller arasında propaganda konuşmasını yapmak olmadığı gerekçe gösterilerek, TRT çekiminin cezaevinde yapılması yönünde skandal bir karara imza atmıştı.
KÖTÜ KOŞULLAR NEDENİYLE HAZIRLIK 5 SAAT SÜRDÜ
Cumhuriyet’ten Mahmut Lıcalı’nın haberine göre, TRT’den aralarında makyöz, teknisyen ve kameramanların da bulunduğu yaklaşık 10 kişiden oluşan bir ekip, çekimleri gerçekleştirmek üzere Edirne Cezaevi’ne geldi. Cezaevi yönetiminin ekibe 10 metrekare büyüklüğünde bir odayı kullanması için tahsis ettiği öğrenildi. Küçük bir stüdyoya dönüştürülen odanın ses yalıtımının yetersiz olduğu için TRT ekibinin saatlerce teknik çalışmalar yürüttüğü, teknik çalışmalarla birlikte Demirtaş’ın her iki konuşmasının çekimlerinin yaklaşık 5 saat sürdüğü ifade edildi.
17 HAZİRAN’DA YAYIMLANACAK
Demirtaş’ın konuşmalarında 2014 yılında cumhurbaşkanı adayı olduğu dönemde yaptığı TRT konuşmasında olduğu gibi esprili bir dil kullandığı da belirtildi. İlk konuşma bu hafta sonu pazar günü (17 Haziran) saat 20.53 ile saat 21.03 arasında yayımlanacak. İkinci konuşması ise seçimlere bir gün kala, 23 Haziran günü yine TRT ekranlarında saat 17.50 ile saat 18.00 arasında yer bulacak.
HDP seçim startını Edirne Cezaevi önünden verdi
HDP seçim kampanyalarının startını cumhurbaşkanı adayları Demirtaş'ın tutuklu bulunduğu Edirne Cezaevi önünden verdi. Demirtaş ile görüşmek isteyen eş genel başkanlara Adalet Bakanlığı tarafından izin verilmedi.
25-05-2018 14:10

Halkların Demokratik Partisi (HDP), seçim çalışmalarını Eş Genel Başkanlar Sezai Temelli ve Pervin Buldan’ın katılımıyla cumhurbaşkanı adayları Selahattin Demirtaş’ın tutuklu bulunduğu Edirne Cezaevi’nin önünden başlattı. Aralarında partili milletvekilleri ve adaylarının da bulunduğu partililer ve Halkların Demokratik Kongresi (HDK) bileşenleri Edirne’ye aktı.
İleri Hatırlatıyor
Yapılacak açıklama öncesi Selahattin Demirtaş ile görüşmek üzere cezaevine giren Pervin Buldan ve Sezai Temelli'ye Adalet Bakanlığı tarafından izin verilmedi. Dışarı çıkan Eş Genel Başkanlarca cezaevi önünde yapılmak istenen açıklamaya da, yine polis ve jandarma birimleri tarafından izin verilmedi. Bu engelleme üzerine cezaevinin 4 kilometre uzağında alanda açıklama yapılmak zorunda kalındı.
Partililerce Demirtaş'ın fotoğraflarının yer aldığı dövizlerin taşındığı açıklamada ilk olarak HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan konuştu.
'SAYIN DEMİRTAŞ MİLYONLARIN UMUDUDUR'
Buldan, Demirtaş ile görüştürülmeme ve cezaevi önünde de açıklama yapmalarına izin verilmemesini eleştirdi. Yasağa gerekçe olarak ise, kendilerine Edirne Valiliği’nin geçmişte almış olduğu bir kararın gösterildiğini paylaşan Buldan, “Bugün bize eski bir karar gösterilerek cezaevi önünde açıklama yapmamıza izin verilmedi. Halkımızın da cezaevi önüne gitmesine izin verilmedi. Bugün yeni bir hukuksuzlukla karşılaşmanın utancını yaşıyoruz. Bu bir utanç tablosudur. Sayın Demirtaş ile görüşmemize izin verilmemesi ayrıca bir utanç tablosudur. Sayın Demirtaş milyonların umududur. Halkların Demokratik Partisi’nin Cumhurbaşkanı adayıdır. Evet, Demirtaş’ı 4 duvar arsında rehin olarak tutabilirsiniz ama Sayın Demirtaş’ı milyonların gönlünden yüreğinden silemezsiniz. Korkunuz Sayın Demirtaş’ın yüreğinden, yönetim biçimindedir. Bu nedenle cezaevinde Demirtaş’ı rehin olarak tutuyorsunuz” dedi.
'24 HAZİRAN AKŞAMI ÖZGÜRLÜĞÜNE KAVUŞACAK'
Yine adliye koridorlarında yazan "Adalet mülkün temelidir" yazısının geçerliliğinin kalmadığını ifade eden Buldan, sözlerini şöyle noktaladı: “Bundan sonra adliye duvarlarına 'Adalet iktidarın emrindedir' yazısı yazılmalıdır. Adalet, AKP hükümetinin emrindedir. Çünkü verilen kararlar hukuki kararlar değil, siyasi kararlardır. Sayın Demirtaş'ın tahliyesine ilişkin başvurular reddedildi. Tabanı ve seçmeni ile buluşmalar yapamayacak. Bu hukuksuzluğu, adaletsizliği, kabul etmediğimizi bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Ancak şunun altını çizmek istiyorum. Sayın Demirtaş'ı ve arkadaşlarını 24 Haziran’da Türkiye halkları tahliye edecektir. Buna herkesin inanması lazım. Biz Sayın Demirtaş’ı cezaevinden çıkarmak için yola çıktık. Çalışmalarımızı bu yolda yapıyoruz. Buradan söz veriyoruz: Halkımız 24 Haziran akşamı seni oradan halaylarla çıkaracak. Yalnız değilsin. Milyonlar sizinle birlikte. Sizin arkanızda. Bu adaletsizliğe, hukuksuzluğa 24 Haziran akşamı son verilecek.
24 Haziran akşamı sizi o cezaevinden barışa demokrasiye inancı olan halkımız çıkaracaktır. Sen Türkiye toplumunun yüreğinde ve vicdanında olan bir insansın. 24 Haziran akşamı özgürlüğüne kavuşacaksın” diye konuştu.
'DEMİRTAŞ’IN DAVA FEZLEKELERİNİ ŞU AN ÇOĞU TUTUKLU OLAN CEMAAT SAVCILARI HAZIRLADI’
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli ise, tutuklu olmasının bir hukuk faciası olduğunu belirttiği Selahattin Demirtaş'ın resmi görüşmecisi olmasına rağmen 18 aydır kendisiyle görüşemediğini söyleyerek, yapılan hukuksuzluğa dikkat çekti.
Temelli, "568 gündür rehin tutulan Sayın Demirtaş'ın, rehin tutulmasını gerekli kılacak hiçbir hukuki, yasal dayanak yoktur. Yargılandığı davalara baktığınızda, özellikle tutuklu bulunduğu davaya baktığınızda, bu davanın fezlekeleri cemaat mensubu savcılar tarafından hazırlanmıştır ve bu savcıların büyük bir kısmı şuanda tutuklu. Bugün hala iktidarın FETÖ operasyonu yapması tamamen bir seçim malzemesidir. Çünkü FETÖ'cü savcılarla bugün Sayın Demirtaş tutsak. 568 gündür haksız hukuksuz sürdürülen tutsaklık haline şimdi son verme zamanı gelmiştir. Çünkü bu kadar hak ihlali artık seçme ve seçilme hakkı ihlaline kadar uzanmıştır.”
‘MİLYONLARIN HAKKI GASP EDİLİYOR’
“Sadece Demirtaş'ın hakkı değil, Demirtaş'a oy veren milyonların da hakkının gaspı söz konusudur” diyen Temelli şöyle devam etti: “Yargıcın muhalefet şerhini okumak gerek. AİHM sözleşmelerine dair göndermeler yapan bu muhalefet şerhi önemliydi. Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesi bunu dikkate almadı. Şimdi Anayasa Mahkemesi’ne çağrı yapıyoruz: Bu başvuruyu rutin olarak görmeyin. Hızlıca karar verin. Mustafa Balbay kararını hatırlatmak istiyorum. Anayasa Mahkemesi öncelikli olarak bu dosyayı gözetmeli. Bir an önce tahliye kararını vermelidir” dedi.
Beyza Buldağ hakkındaki iddianame kabul edildi
Boğaziçi Üniversitesi eylemleri sürecinde Boğaziçi Dayanışması isimli hesabı kullandığı gerekçesiyle tutuklanan ve yapılan itiraz süreci tahliye edilen Beyza Buldağ hakkındaki iddianame mahkemece kabul edildi.
26-02-2021 18:27

İleri Haber
İstanbul’da Boğaziçi Üniversitesi eylemleri sürecinde, Boğaziçi Dayanışması isimli hesabı kullandığı ve telefon numarasının sonu 12 olması gerekçesiyle tutuklanan Beyza Buldağ hakkındaki iddianame İstanbul 15 Asliye Ceza Mahkemesince kabul edildi. Buldağ’ın "Halkı kin, nefret, düşmanlığa tahrik etme" ve "suç işlemeye tahrik etmek" suçlarını işlediğine dair deliller ise Tevfik Fikret’in şiiri ve 700 kişinin gözaltına alınması oldu.
. @boundayanisma hesabını kullandığı iddiasıyla tutuklanan #BeyzaBuldağ hakkında düzenlenen iddianame İstanbul 15 Asliye Ceza Mahkemesince kabul edildi.
— AdaletİçinHukukçular (@adaletsosyalizm) February 26, 2021
20 farklı twitte "Halkı kin, nefret, düşmanlığa tahrik etme" ve "suç işlemeye tahrik etmek" suçlarını işledi iddia ediliyor.
İddianame’de, tutuklu bulunan öğrenciler için özgürlük talep eden paylaşımlar yapmak da suç olarak yer aldı.
Beyza Buldağ tutuklandıktan 5 gün sonra tahliye edilmişti. Duruşma günü henüz belli değil, önümüzdeki hafta belli olacak.#BeyzaBuldağYalnızDeğildir.
— AdaletİçinHukukçular (@adaletsosyalizm) February 26, 2021
Hulusi Akar: S-400'ler ihtiyaç olduğunda kullanılır
S-400'ler nedeniyle Türkiye'ye kısıtlamalar getirilmesinin, ''müttefiklik ruhuna uygun olmadığını'' söyleyen Hulusi Akar, "ABD çözüm için yazdığımız mektuba yanıt vermeli" ifadelerini kullandı.
26-02-2021 17:11

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Rusya'dan alınan S-400 savunma sistemleriyle ilgili "Bu savunma sistemi tehdit ve tehlikeye karşı ihtiyaç duyulduğunda kullanılır. Türkiye'ye karşı bir taarruz niyeti yoksa kimseye zararı yok" dedi.
Öte yandan, S-400’lerin satın alınması nedeniyle Türkiye’ye kısıtlamalar getirilmesinin ‘müttefiklik ruhuna uygun olmadığını’ ve "ABD çözüm için yazdığımız mektuba yanıt vermeli" ifadelerini kullanan Akar"S-400 meselesi üzerinden ülkemize F-35 başta olmak üzere birtakım kısıtlamalar uygulanması müttefiklik ruhuna uygun değil" şeklinde konuştu.
YUNANİSTAN’LA YAŞANAN GERİLİM
Çeşme’de 'Yunanistan F-16’larının Türkiye gemisini tacizi' ile ilgili konuşan Akar, "Gerekli cevap verildi. Bu tutumun iyi komşuluk ilişkilerine uygun olmadığını bir kere daha ifade ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Barış Atay'a saldırı davası: Sanık İnan Ekmekçi hakkında yeniden 'zorla getirilme' kararı verildi
Barış Atay'a saldırı davasında sanıkların yargılanmasına bugün Anadolu 46. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmayla devam edildi.
26-02-2021 16:25

İleri Haber
TİP Genel Başkan Yardımcısı Barış Atay’a yönelik saldırıya ilişkin davada mahkeme, saldırın gruptaki 5. kişi olan İnan Ekmekçi’nin adresinde bulunamaması nedeniyle yeniden zorla getirilmesine karar verdi. Dava 26 Mayıs’a ertelendi.
İstanbul’da Kadıköy’de 30 Ağustos’u 31 Ağustos’a bağlayan gece bir grup kişi tarafından saldırıya uğrayan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Barış Atay ile ilgili davada, saldırıyla bağlantılı İnan Ekmekçi isimli bir kişinin daha iddianamesi mahkeme tarafından dün kabul edilmişti.
Avukatların dosya içerisindeki HTS ve GPRS kayıtlarından yaptıkları araştırma ve incelemeler sonucunda olayla bağlantılı iki kişi daha tespit edilmiş, bir önceki duruşmada ise Osman Avşar isimli kişi hakkında iddianame düzenlenerek ana dosyayla birleştirilmişti.
'HTS KAYITLARI ALINSIN'
Sanıkların yargılanmasına bugün Anadolu 46. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmayla devam edildi. Duruşmaya sanıklar katılmazken, Barış Atay’ın avukatları mahkemede İnan Ekmekçi’nin kullandığı telefonun suç tarihindeki HTS kayıtlarının alınması ve ek rapor gönderilmesini talep etti. Avukatlar, Ekmekçi’den şikayetçi oldu.
YENİDEN ZORLA GETİRİLME MÜZEKKERESİ
Mahkeme, İnan Ekmekçi hakkındaki zorla getirme emrine verilen cevapta kendisinin adresinde bulunamaması nedeniyle sanık hakkında yeniden zorla getirilme müzekkeresi düzenlenmesine, İnan Ekmekçi’nin kullanmış olduğu telefonun 25 Ağustos-2 Eylül arasındaki HTS kayıtlarının alınmasına karar verdi.
Bir sonraki duruşma için 26 Mayıs’a tarih verildi.
CHP'li Emir belgelerle açıkladı: Aşı konusunda aracı firmaya milyon dolarlar aktarılmış!
CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, Çin’den alınan Sinovac aşısı için aracı Keymen firmasına sadece ilk parti için 12 milyon dolar ödendiğini faturalarıyla birlikte açıkladı.
26-02-2021 15:58

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ankara Milletvekili Murat Emir, Çin’den alınan Sinovac aşısı için aracı Keymen firmasına sadece ilk partta 12 milyon dolar ödendiğini belirterek, "Sinovac alacağız diye bu aracı firmayı ve bu firmanın bakanlık içindeki yakınlarını, ortaklarını zengin etmeyi planlıyordunuz?" diye sordu.
Tüm aşıların ithali için aynı oranda komisyon verilirse toplam tutarın 50 milyon dolara ulaşacağını söyleyen Emir, “Onlarca aşı varken, Sinovac aşısının önünde giden aşı varken, bunları baştan dışlayıp illa da Sinovac alacağız diye bu aracı firmayı ve bu firmanın bakanlık içindeki yakınlarını, ortaklarını zengin etmeyi planlıyordunuz” diye sordu.
'HUKUKA VE AKLA UYGUN DEĞİL'
Türk gümrük ve vergi mevzuatına göre böyle bir durumun yaşanmasının mümkün olmadığına dikkati çeken Emir, "Hukuka uygun olmadığı gibi akla da uygun değil. Bu para ödendi. Faturalara baktığınız da DMO’nun bedelsiz aşı için 12 milyon dolar ödediğini biliyoruz. 10 milyon 162 bin 123 aşı için ödenen para 121 milyon 945 bin 476 lira. İnanmazlarsa biz de bunların hepsinin faturası var" diye konuştu.
Emir, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında şunları kaydetti:
"1 milyon doz aşının bedelsiz olarak ithal edildiği ortada. İlgililerin yapması gereken DMO’nun bedelsiz aşı karşılığında 12 milyon dolar ödeme yapıp yapmadığını ivedilikle söylemeleridir. Ama bunu yapmadılar. Aracı firmanın kasasına 12 milyon dolar girdi mi girmedi mi? Sağlık Bakanı DMO’yu aramak yerine Çin’deki Sinovac firmasını arıyor. Firma da “Biz nakit akışı nedeniyle öylesine yazdık” demişler. Yani 1 milyon doz ücretliymiş de nakit akışı olsun diye ücretsiz yazmışlar. Bakar mısınız ciddiyetsizliğe?
Türk gümrük ve vergi mevzuatına göre böyle bir şey asla olanaklı değil. Hukuka uygun olmadığı gibi akla da uygun değil. Bu para ödendi. Faturalara baktığınız da DMO’nun bedelsiz aşı için 12 milyon dolar ödediğini biliyoruz. 10 milyon 162 bin 123 aşı için ödenen para 121 milyon 945 bin 476 lira. İnanmazlarsa biz de bunların hepsinin faturası var. Zaten bakanın açıklamasından lafı dolandırıyor ama paranın ödendiğini anlıyoruz. Bedelsiz olmaz diyor. Hayır, o 12 milyon dolar aracı firmanın ilk partiden aldığı komisyondur.
'AKLIMIZLA ALAY ETMEYİN'
Aracı var mı yok mu tartışması da sürüyor. Bir malı kendi hesabına ithal eden, sözleşme yapana aracı denir. Bakan aracı yok diyor. Sözleşmeyi Keymen firması ile yapıyorsunuz. Gümrük Giriş Beyannamesi burada. Bakanın sadece lojistik ve temsille sınırlı demesi tam bir saçmalık ve saptırmacadır. Aklımızla alay etmeyin. Keymen lojistik firması değil ki. Başka bir firmanın lojistiği yaptığını biliyoruz.
Bakan ne kadar saptırmaya çalışırsa çalışsın sonuç olarak Türkiye aracı firma üzerinden aşıları almış ve devasa boyutlarda komisyon ödemeye başlamıştır. Daha hiçbir sonucu ortada olmayan Sinovac aşısına bu kadar çabuk angaje oldunuz, diğer aşıları hemen neden dışladınız. Yoksa başka bir şeyler mi var. Birileri para mı kazanıyor diye sorduğumuzda hayır aracı yok diyorlar. Böyle bir tutarsızlık hiçbir bakana yakışmıyor, battıkça batıyorsunuz. Artık bir an evvel birazcık doğruları söylemeye başlayın.
Sözleşmenin ayrıntılarını verin dedikçe ticari sır diyorlar. Oysa artık fiyatı belli aşının. Milletin bilme hakkı var. Söz konusu olan kritik bir aşı. Salgından kurtulmanın yolu aşı, 83 milyonun sağlığı ve tüyü bitmemiş yetimin hakkı söz konusu.
Aşı siyasetin malzemesi olmamalı. Aşının nasıl geldiği, arada birilerinin para kazanıp kazanmadığı, neden bu aşı için bu kadar ısrar edildiği soruları siyasi sorular mı? Yoksa 83 milyonun bilmesi gereken sorular mıdır?
Bu oranda komisyon verilirse toplam tutar 50 milyon doları bulabilir. Ama bunu biz tam olarak bilemeyiz. Tarafların bunu açıklaması gerekir.
Onlarca aşı varken, Sinovac aşısının önünde giden aşı varken, bunları baştan dışlayıp illa da Sinovac alacağız diye bu aracı firmayı ve bu firmanın bakanlık içindeki yakınlarını, ortaklarını zengin etmeyi planlıyordunuz. Bu soruyu sorarız."
(ANKA)
Altan Tan'dan 'Kandil fotoğrafı' açıklaması: 'Arşivde kalacağı söylenmişti'
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'ın ardından eski milletvekili Altan Tan da "Kandil fotoğraflarına" ilişkin açıklamalarda bulundu.
26-02-2021 15:00

Eski HDP’li vekil Altan Tan, Soylu’nun ekranlarda gösterdiği ‘Kandil fotoğrafı’yla ilgili "Bize bu fotoğrafların onların arşivinde kalacağı söylendi. Ama o zaman yayınlanan ve hiç tepki görmeyen fotoğrafların bugün suç delili gibi kamuoyuna sunulması da siyasi ahlaksızlıktır” dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun katıldığı bir TV programında Halkların Demokratik Partili (HDP) siyasetçilerin Kandil'de çektirdiği fotoğrafları göstermesiyle başlayan 'çözüm süreci' tartışmaları tırmanmaya devam ediyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'ın ardından eski milletvekili Altan Tan da "Kandil fotoğraflarına" ilişkin açıklamalarda bulundu.
‘DEVLETE AİT BİR KOSTERLE İMRALI'YA GİTTİK’
Medyascope'tan Ferit Arslan'a konuşan Tan, şunları söyledi:
"O zaman iki önemli kuruluş vardı. Biri Milli İstihbarat Teşkilatı, öbürü de Kamu Güvenlik Müsteşarlığı. Bu yetkililerin gözetimi ve denetimi altında devlete ait bir kosterle İmralı'ya gittik. Ve yine devlet yetkililerinin izniyle ve görüşme esnasında Milli İstihbarat görevlisinin gözetiminde Abdullah Öcalan ile görüştük.
‘ÖCALAN'IN MEKTUBU MİT ARACILIĞIYLA HDP HEYETİNE VERİLDİ’
Niye Kandil'e gittik? Abdullah Öcalan o görüşme çerçevesinde kendi el yazısıyla arkadaşlarına yani Kandil'deki örgüt mensuplarına bu tartışmaları bitirmek için bir mektup yazdı. Bu mektup da bize verildi ve biz bu mektubu Kandil'e götürdük. Peki Abdullah Öcalan bu mektubu bize postayla mı gönderdi? Abdullah Öcalan tarafından Milli İstihbarat Teşkilatı'nın elemanlarına, devletin güvenlik birimlerinin sorumlularına verildi. Onlar vasıtasıyla HDP heyetine teslim edildi."
‘ARŞİVDE KALACAK DENİLMİŞTİ’
Kandil'deki görüşme gecesinde Murat Karayılan'ın, gecenin ve mektubun hatırası için fotoğraf çektirdiğini, fotoğrafta kendisinin de olduğunu belirten HDP'li Tan, "Bazı arkadaşlarımız bu fotoğrafların farklı algılanabileceğini söyledi ancak bu fotoğrafların onların arşivinde kalacağı söylendi. Biz daha Türkiye’ye giriş yapmadan fotoğrafların Türkiye ve Avrupa basınında yer alması bir skandaldır. Ama o zaman yayınlanan ve hiç tepki görmeyen fotoğrafların bugün suç delili gibi kamuoyuna sunulması da siyasi ahlaksızlıktır" ifadelerini kullandı.
Uşşaki şeyhinin avukatı istismara maruz bırakılan çocuğu suçladı: 'O zaman akıllanmamış'
Müridinin 12 yaşındaki çocuğunu istismara maruz bıraktığı iddiasıyla tutuklu bulunan Uşşaki Tarikatı Şeyhi ‘Fatih Nurullah’ takma adlı Eyyüp Fatih Şağban, ikinci kez hakim karşısına çıktı.
26-02-2021 14:08

Çocuk istismarından yargılanan Uşşaki Tarikatı Şeyhi Eyyüp Fatih Şağban’ın avukatı, istismara maruz bırakılan çocuk hakkında “2 sene önce de tacize uğradığını tacize uğradığını söylüyor. O zaman niye tekrar dergaha gelmiş, demek ki akıllanmamış" şeklinde skandal ifadeler kullandı.
Müridinin 12 yaşındaki çocuğunu istismara maruz bıraktığı iddiasıyla tutuklu bulunan Uşşaki Tarikatı Şeyhi ‘Fatih Nurullah’ takma adlı Eyyüp Fatih Şağban, ikinci kez hakim karşısına çıktı.
İndependent Türkçe'den Can Bursalı'nın haberine göre, savcılık, sanığın tutukluluk halinin devamını talep ederken, Şağban'ın avukatı kumpas kurbanı olduğunu iddia etti ve dinletmek istediği tanıkların bu kumpasın şahidi olduklarını ileri sürdü.
Sanık avukatı ayrıca, "Hodri meydan diyoruz. Tüm telefonlara el konulsun, dökümleri çıkartılsın. Kumpas ortaya çıkacak" dedi.
Sanık avukatı ayrıca, "Müvekkilimiz Türkiye'nin nadide, mümtaz bir şahsiyetidir. 6 aydır tutukludur. Müvekkilimiz ile çocuğun annesi, babası ve halasının telefon kayıtları dosyaya konulsun, gerçek ortaya çıkacak" ifadelerini de kullandı.
SKANDAL İFADELER
"Çocuğun savcılık ve mahkemedeki ifadeleri tutarsız" iddiasında bulunan sanık avukatı, "Ben 12 - 13 yaşında bir çocuk olsam ve tacize uğrasam allak bullak olurum. Çocuk 2 sene önce de tacize uğradığını tacize uğradığını söylüyor. O zaman niye tekrar dergaha gelmiş, demek ki akıllanmamış" dedi.
Bu sözler üzerine mağdur çocuğun avukatları ile sanık avukatı arasında tartışma yaşandı.
‘PEDOFİLİ DEĞİL, FETÖFİL OLARAK GÖRÜYORUM’
Davada söz verilen sanık Eyyüp Fatih Şağban, "Bize pedofil denilmiş. Ben bunu pedofili olarak görmüyorum, Fetöfil olarak görüyorum. Kumpasa uğradım" dedi.
Savcılığın tutukluluğun devamı talebine ilişkin beyanda bulunan Şağban, "Yaşımın ileri olması, sağlık sorunlarımın baş göstermesi nedeniyle tutuksuz yargılanmak istiyorum" diye konuştu.