Yavaş’tan Gökçek’e: Hepsi otopark değilmiş, düzeltiyorum!
Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş, Melih Gökçek döneminde belirli vakıflara ve gruplara otoparkların verildiğine yönelik açıklamalarına yenisini ekledi. Gökçek'in söylemlerine cevap veren Yavaş, "Düzeltiyorum. Tamamı otopark değilmiş. Belediyenin başka birçok malı verilmiş" dedi.
24-11-2019 17:51

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Büyükşehir Belediye Meclisi kasım ayı toplantısında Melih Gökçek döneminde belirli vakıflara ve gruplara otoparkların verildiğine yönelik açıklamalarına yenilerini ekledi.
“Mahsur Yavaş’ın açıkladığı kadar otopark verilmedi” diyen Gökçek’e yanıt veren Yavaş, “Düzeltiyorum. Tamamı otopark değilmiş. Belediyenin başka birçok malı verilmiş” dedi.
OTOPARK'IN YANI SIRA 13 PARÇA MALI VERİLMİŞ
Büyükşehir Belediyesi Meclis Toplantısında, “İspat ederse siyaseti bırakırım” diyen eski siyasetçi Melih Gökçek’in açıklamaları hakkında konuşan Yavaş, “Şimdi ben bir özür dileyeceğim. SOS Vakfı 13, Korkutata ailesi 110, Büyükşehir Belediyesi Ankaraspor 9, Keçiörengücü 28 otopark aldı demiştim. Gökçek beni yalancılıkla itham etti. Yalan değil ama yanlış var, onu düzelteyim. Gerçekten söylediği kadar SOS Vakfı’nda otopark yok. Ama başka şey var. Belediyenin 13 parça malı verilmiş. 4 adet Hacı Bayram Veli türbesi çevresinde büfe, bir adet Çamlıdere’de iki katlı Ankara evi, 3 adet otopark işletmesi ayrıca 4 adet Kocatepe Çok Katlı Otopark üzerinde ticari ünite, bir adet Dikmen Vadisi’nde ticari ünite SOS Vakfı’na verilmiş” dedi.
SOS Vakfı’nın ardından diğer açıklamalarına da değinen Başkan Yavaş, “Korkutata ailesine 110 otopark demiştim. Özür diliyorum, hepsi otopark değil. Göksu Parkı’nda 17 adet ticari ünite bu aileye ait. Göksu Parkı Otoparkı, sinema, 2 tuvalet, 2 mini futbol sahası, 2 basket sahası, 2 tenis sahası, plaj voleybol sahası, baby car pisti, mini car pisti, go kart pisti, dağ kızağı artı kafe, bir de sekiz vagonlu tren. Ayrıca Harikalar Diyarı’nda 23 adet ticari ünite verilmiş. Gemi ve kayık yüzdürme alanı, go kart alanı, büfe, tuvalet, depo, 2 tane açık oturma alanı, masal adası işletmeleri, 3 adet çay bahçesi, 4 adet büfe, 2 adet dükkan ve trenler. Mogan Parkı’nda 8 adet ticari ünite: raylı tırtıl artı tren, açık alan, zincirli uçan sandalye artı trambolin, 1 adet açık havuz, 1 adet akülü araç pisti, 1 adet go kart pisti, 1 adet büfe. Altınpark’ta ise 1 tane ticari işletme, gezi treni işletmesi. OneTower önünde bir adet ticari işletme, onu da başkasına kiraya vermişlerdi, herhalde boşaltılmış. Metro ve Ankaray istasyonlarında meşrubat büfeleri de 60 adet verilmiş” ifadelerini kullandı.
BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESPOR’A 9, KEÇİÖRENGÜCÜ’NE 28 TİCARİ ÜNİTE
Başkan Yavaş Meclis Toplantısında “Büyükşehir Belediyespor’a da 9 tane verildiğini söylemiştim. Evet, hepsi otopark değilmiş, özür diliyorum! 2 adet otopark işletmesi -Toptancı Hali Otoparkı 1060 araç kapasiteli, Kocatepe Çok Katlı Otoparkı 1000 araç kapasiteli- 5 adet Sincan bölgesinde spor kompleksi ve muhtelif işletmeler –kapalı spor salonu, Sincan spor salonu, Sincan ASAŞ Stadı, 5 katlı otel, halı saha ve Sincan Spor kompleksinde muhtelif iş yerleri, 1 adet Mogan Gölü Yelken Branşı, 1 adet Ataç Sokak’taki eski Başkanlık konutu” dedi.
'MECLİSİ HALKIN MALINA SAHİP ÇIKMAYA DAVET EDİYORUM'
Yavaş sözlerini, “Keçiörengücü’ne 28 otopark demiştim. Özür diliyorum. 4 otopark varmış. Rüzgarlı Ege Sokak, Aksu Köprüaltı Otoparkı, AŞTİ Otoparkı, Gençlik Parkı Otoparkı. 17 adet İzmir Caddesi’nde muhtelif işletmeler, bir adet de Gençlik Parkı Nikah Salonu şu anda Keçiörengücü’ne verilmiş. Ben Meclis’i halkın malına sahip çıkmaya davet ediyorum. Yasal süreçleri takip ediyoruz. İnşallah bunları belediyemize alırız. Ücretlerini AK Parti grubu belirlesin ama mutlaka bu gelirlerin Belediye’ye gelmesi lazım” diyerek sonlandırdı.
İLGİLİ HABERLER
'Paralel baro' protestolarına katılan 23 avukata soruşturma!
Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan, "23 meslektaşımız hakkında başlatılan soruşturma mesneti korku ve niyeti gözdağı olan beyhude bir çabadan ibarettir" dedi.
28-01-2021 17:05

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, geçen yıl 3 Temmuz'da Ankara Adliyesi önünde toplanarak 'paralel baro' yasasını protesto eden avukatlardan 23'ü hakkında soruşturma başlattı.
AKP-MHP ittifakı tarafından kamuoyundaki yoğun tepkilere rağmen 11 Temmuz’da Meclis’ten geçirilerek yasalaştırılan ‘paralel baro’ tasarısının görüşmeleri sürerken, başta Ankara ve İstanbul Barosu üyesi avukatlar olmak üzere Türkiye'nin birçok ilinde avukatlar protesto eylemleri yapmıştı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 3 Temmuz 2020'de Ankara Adliyesi önünde toplanarak tasarıyı protesto eden avukatlardan 23’ü hakkında 'Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet' suçundan soruşturma açıldığı ortaya çıktı.
‘MESNETİ KORKU, NİYETİ GÖZDAĞI’
Ankara Barosu üyeleri, adliye önünde bir araya gelerek soruşturma açılmasına tepki gösterdi. Baro Başkanı Erinç Sağkan, "Türkiye'nin dört bir yanından Ankara Adliyesi önünde bir araya gelen binlerce meslektaşımız arasından seçilen 23 meslektaşımız hakkında başlatılan soruşturma mesneti korku ve niyeti gözdağı olan beyhude bir çabadan ibarettir" dedi.
AKP'li Kenan Sofuoğlu, pandemi nedeniyle kirasını ödeyemeyen esnafa haciz getirdi!
5 Ocak 2021’de A.K’nin kapalı olan işyerine habersizce giden haciz memurları, çilingir aracılığıyla kapıyı açtı. Buradaki buzdolabı, fırın, çamaşır makinası, güvenlik kameraları ile masa ve sandalyelere el konuldu.
28-01-2021 16:16

AKP Sakarya Milletvekili Kenan Sofuoğlu, sahibi olduğu dükkanı kiralayan ve pandemi nedeniyle kirasını ödeyemeyen kadın esnafın iş yerindeki eşyalarına haciz getirdi. İşyerine giden haciz memurları, haber vermeden kadın esnafın kafesindeki bütün eşyalarını alıp götürdü. Sofuoğlu’nun adamı olduğu iddia edilen kişilerin de A.K.’yi darp ettiği belirtildi.
AKP’li Kenan Sofuoğlu, Sakarya’nın Serdivan ilçesinde İstiklal Mahallesi’nde bulunan dükkanını kiraya verdi. KOSGEB’den aldığı destekle burayı kiralayan A.K. adlı kadın esnaf, iş yerinde kafe açtı. Anca yeni tip koronavirüs (Covid-19) tedbirleri kapsamında kafelerin kapalı olması nedeniyle para kazanamayan A.K. kirayı Sofuoğlu’na ödeyemedi. Bu nedenle Sofuoğlu’na 15 bin 555 TL kira borcu oldu.
A.K. yasaklar kalktıktan sonra kafesini yeniden açtırdıktan sonra borcunu ödeyeceğini söyledi. Ancak sözü dinlenmedi. Sofuoğlu’nun avukatı, A.K. hakkında icra takibi başlattı ve mahkemeden haciz kararı çıkarttı. 15 Ocak 2021’de A.K’nin kapalı olan işyerine habersizce giden haciz memurları, çilingir aracılığıyla kapıyı açtı. Buradaki buzdolabı, fırın, çamaşır makinası, güvenlik kameraları ile masa ve sandalyelere el konuldu.
‘PANDEMİ VAR DEDİK, DİNLEMEDİLER’
ankaragazetecisi’de yer alan Alican Uludağ imzalı habere göre, A.K’nin avukatı Zafer Kazan, avukatları aracılığıyla Sofuoğlu’na defalarca bilgi gönderdiklerini belirterek, şunları anlattı:
“Dedik ki ‘iş yerleri kapalı.’ Bu kadın nasıl çalışsın da borcunu ödesin. İşyerleri bir açılsın kadın çalışmaya başlasın, borcunu ödeyecek. Bugüne kadar size borcu yoktu ama iş yerleri kapandığı için borcunu ödeyemedi.’ Ancak hiçbir şekilde taviz vermedi ve bizim bu görüşmemize rağmen.
Hatta görüştükten sonra gidip işyerinde haciz yaptılar. Sonra tekrar aradık, dedik ki ‘bu işyeri KOSGEB destekli, KOSGEB desteği ile açıldı. Şimdi bu kadın bu iş yerinden çıkarsa kapatmak zorunda kalırsa iş yerini tamamen KOSBEG kredisini de tümüyle geri ödemek zorunda, içinden çıkılmaz bir hale giriyor kadın yaşlı anne babası ile kalıyor onların bakımı ile de ilgileniyor neden böyle yapıyorsunuz.’ Ama yok çıksın ne yaparsa yapsın diyorlar.”
‘SOFUOĞLU’NUN ADAMI DARP ETTİ’
Yaşadıklarını anlatan A.K. ise İstanbul’da özel bir okulda öğretmenlik yaparken, anne ve babasının hastalığı nedeniyle Sakarya’ya yerleştiğini söyledi.
Gıda teknikeri de olduğu için burada sağlıklı beslenme üzerine KOSGEB’ten aldığı bir krediyle kafe açtığını ifade eden A.K., şunları söyledi:
“İşyerini açarken dükkanın sahibinin Kenan Sofuoğlu’nun olduğunu bilmiyorduk. İkinci yıldan sonra Selim Akburak adlı kişi işyerimin üzerine taşındı. Bu kişi, Sofuoğlu’nun malını mülkünü koruyan biri sözde. Kira gecikmelerini bahane ederek bizi taciz ve tehdit etmeye başladı. Bu ay kirayı ödememişsin diye baskılarda bulundu. Daha sonra da pandemiye yakın süreçte müşteriler varken masa sandalye üzerime atıldı. Darp edildim. Bu kişiye dava açıldı. Güzel giden bir işyeri böyle berbat bir duruma geldi.”
Araya başkalarının girmesine karşın Sofuoğlu’nun masaya oturmadığını ifade eden A.K, “Beni baskıyla çıkarmaya çalıştılar. Ben hiç kimsenin yerinde zorla kalamam. Benim bir sürem var. KOSGEB desteği kapsamında burada 3 yıl kalmam lazım. Sürem dolduktan sonra çıkayım dedim. Bu süreden önce çıkarsam, KOSGEB desteğini geri ödemek zorunda kalacağım. Bunu onlara anlatamadık” ifadesini kullandı.
Saldırılardan sonra işyerini açamadığını söyleyen A.K, “Üstüne de pandemi denk geldi. 3 Mart’tan bu yana baskı, tehdit, tacizlerden dolayı dükkanımı açamadım. Pandemi de girince araya, 11 aylık kiramı ödeyemedim. Uzlaşmaya çalıştım çalıştım, yanaşmadılar” dedi.
Erdoğan'dan 'yerli aşı' açıklaması: En çok proje yürüten üçüncü ülkeyiz
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜBİTAK ve TÜBA Bilim Ödülleri Töreni'nde "Covid-19 konusunda aşı projesi yürüten 3. ülke durumundayız" dedi. Erdoğan ayrıca, eğitim konusunda, "Kısır ideolojik bakış açılarıyla eğitim öğretim sistemimiz üzerinde kurulan tüm bariyerleri kaldırdık" dedi.
28-01-2021 15:00

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TÜBİTAK ve TÜBA Bilim Ödülleri Töreni'nde gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Erdoğan, "Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, Amerika ve Çin’den sonra Covid-19 konusunda aşı projesi yürüten 3. ülke durumundayız" dedi.
Burada yaptığı konuşmada eğitim sistemine ilişkin de açıklamalarda bulunan Erdoğan, "Kısır ideolojik bakış açılarıyla eğitim öğretim sistemimiz üzerinde kurulan tüm bariyerleri kaldırdık" iddiasında bulundu.
Eğitimi ve bilimsel çalışmayı desteklemeyi önceliklerinin en başına yerleştirdiklerini öne süren Erdoğan, şunları söyledi:
"Biz geldiğimizde yüzde 10 olan okul öncesi öğretimi yüzde 75'lere yükselttik. Eğitim alanında yaptığımız yatırımlar meyvelerini verdikçe önümüzdeki yıllarda çok daha büyük kazanımlar elde edeceğimize inanıyorum.
Bilim insanlarımızı rol model olarak gösteriyoruz. Bilim olimpiyatları ile çocuklarımızı bilim insanı olma ve girişimcilik konularında geleceğe hazırlıyoruz."
Erdoğan'ın açıklamalarının satırbaşları şöyle:
"Bu yıl TÜBİTAK Ödülleri'nde 18 bilim insanımıza TYÜBA Ödülleri'nde ise 43 bilim insanına takdirlerimizi iletiyoruz. 2020 yılın ödül almaya hak kazanan insanlarımızı tebrik ediyorum. Bu arkadaşlarımızın başarılarını diğer bilim insanlarını da teşvik edeceğine inanıyorum. Her birinize şükranlarımı sunuyorum.
Türkiye son 18 yıl ortaya koyduğu başarıları ilim ve irfana sahip çıkmasına borçludur. Sizlerin ortaya koyduğu her yeni çalışma, bilim dünyasında Türkiye'nin varlığını kadim medeniyetimizin gücünü ifade ediyor. Her bilim insanımızın yanında olarak biz de üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz.
'ÜNİVERSİTE SAYIMIZI 207’YE ÇIKARDIK'
Eğitimi ve bilimsel çalışmayı desteklemeyi önceliklerimizin en başına yerleştirdik. Daha önceki dönemlerde kısırı ideolojik bakış açılarıyla eğitim-öğretim üzerine kurulan bariyerleri kaldırdık. Zorunlu eğitimi 8 yıldan 12 yıla çıkararak lise seviyesinde okullaşma oranını yüzde 100'e yaklaştırdık. En büyük atılımlardan birisini de yükseköğretimde gerçekleştirdik, üniversite sayımızı 207'ye çıkardık. Şimdi okul öncesi eğitime odaklandık. Biz geldiğimizde yüzde 10 olan okul öncesi öğretimi yüzde 75'lere yükselttik. Eğitim alanında yaptığımız yatırımlar meyvelerini verdikçe önümüzdeki yıllarda çok daha büyük kazanımlar elde edeceğimize inanıyorum.
Bilim insanlarımızı rol model olarak gösteriyoruz. Bilim olimpiyatları ile çocuklarımızı bilim insanı olma ve girişimcilik konularında geleceğe hazırlıyoruz. TeknoFest ile gençlerimizi icat peşinde koşmaya teşvik ediyoruz. TÜBİTAK Sanayi Doktora programı ile 1162 doktora öğrencisini yetiştirdik. TUBA'nın genç bilim inşalarına yönelik ödülleri çok önemli görüyorum.
Hiç şüphesiz bilim ve teknoloji insanlığın faydasına kullanıldığında faydalıdır. Bir ilmin sadece eyleme dönüşmesi yeterli değildir. Gerekli olan faydalı hale gelmesidir. Sizlerin ortaya koyduğu bilimi, teknolojiyi özgün ve değerli kılan bu hassasiyettir. Faydasız ilimden Allah'a sığınırız. Eğer ailenizden, kendinizden feragat ederek yaptığınız çalışmalar insanlığa fayda sağlamıyorsa oturup bir düşünmek lazım.
Bilim ve teknolojiyi yıkıcı güç olarak gören, bunu sömürü aracı olarak kullanan ülkeler var. Bu medeniyetin evlatları bilimi insanlık yaratına üretir, teknolojiyi insanlık yararına geliştirir. Bizim medeniyetimize yakışan da dünyanın Türk bilim insanlarından beklediği de bu duruştur. Türkiye'yi kritik teknolojilerin pazarı değil, üreticisi yapma hedefimiz de budur.
YERLİ AŞI ÇALIŞMALARI
Dünyanın koronavirüs salgınıyla buluştuğu bu dönemde bilim insanlarımızın sağlık alanında elde ettiği gelişmeleri de takip ediyoruz. 436 araştırmacımız aşı ve ilaç geliştirme odaklı 17 proje yürütüyorlar. Araştırmacılarımızın çalışma ve tecrübelerini paylaşarak dünyaya örnek olarak kullanmasıdır. 3 yenilikçi aşımız faz aşamalarına başlamak üzeredir. Yenilikçi aşı adayların yerli ve milli üretimi konusunda özel sektörü seferber ettik. DSÖ verilerine göre, en çok aşı projesi yürüten üçüncü ülke konumundayız.
TUBA'nın başlattığı proje kapsamında pek çok eser genç kuşaklarla buluştu. 2025 yılında Dünya Bilim Forumu'na ev sahipliği yapmaya talip olduk. Ülkemizi, kendi vatandaşlarımız yanı sıra dünyadaki tüm bilim insanları için cazibe merkezi haline getirmeyi hedefliyoruz.
Tüm bilim insanlarımızı kıymetli çalışmaları için tebrik ediyorum. Bu yıl içerisinde yeni bir çağrı daha açarak, alanının en iyisi 100 araştırmacıyı da ülkemize kazandıracağız. Daha gidecek çok yolumuz, yapacak çok işimiz var. Sahip olduğumuz sinerji ve potansiyelin bizleri hedeflerimize ulaştıracağına inanıyorum."
AİHM: Türkiye ifade özgürlüğünün en çok ihlal edildiği ikinci ülke
AİHM’e yapılan dava başvurularında Türkiye ifade özgürlüğünün en çok ihlal edildiği ikinci ülke oldu.
28-01-2021 14:55

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) pandemi koşullarına rağmen geçen yıl hak ihlali şikayetleriyle ilgili olarak binlerce dava ve kabul edilebilirlik kararı açıkladı. AİHM’nin açıklamış olduğu 2020 bilançosuna göre, AİHM’e yapılan dava başvurularında Türkiye ifade özgürlüğünün en çok ihlal edildiği ikinci ülke oldu.
AİHM’nin 2020 bilançosu mahkemenin Strasbourg’daki merkezinde bugün düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı. Deustche Welle Türkçe’den Kayhan Karaca’nın haberine göre, bir önceki yıl olduğu gibi geçen yıl da AİHM’nin iş yükünün önemli bölümünü Rusya, Türkiye, Ukrayna, Romanya ve İtalya kaynaklı dava başvuruları oluşturdu. Bu ülkelere karşı başvurular toplam başvuruların yüzde 75’ine eşit. AİHM’de hâlihazırda karara bağlanmayı bekleyen yaklaşık 62 bin dava başvurusu bulunuyor.
Rusya 13 bin 800 dava başvurusuyla (yüzde 22,4) ilk sırada yer alıyor. Rusya’yı sırasıyla; 11 bin 150 başvuruyla Türkiye (yüzde 18,1), 10 bin 250 başvuruyla Ukrayna (yüzde 16,7), 7 bin 700 başvuruyla Romanya (yüzde 12,5), 3 bin 400 başvuruyla İtalya (yüzde 5,5) izliyor.
871 DAVADA KARAR AÇIKLANDI
AİHM pandeminin yarattığı elverişsiz şartlara rağmen geçen yıl toplam 871 davada karar açıkladı. Bunların 762’sinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) en az bir maddesinin ihlaline hükmederken, 84’ünde ihlal bulmadı. Davaların 6’sı dostane çözümle, 24’ü ise diğer yollardan sonuçlandı.
En fazla ihlal kararı AİHS’nin 5’inci (özgürlük ve güvenlik hakkı) ve 6’ncı (adil yargılanma hakkı) maddeleri temelinde verildi. Adil yargılanma hakkı temelinde 287, özgürlük ve güvenlik hakkı temelinde ise 208 ihlal kararı açıklandı. AİHS’nin “evlenme” ve “eğitim” haklarıyla ilgili maddeleri temelinde ise karar çıkmadı.
AİHM geçen yıl Avusturya, Lihtenştayn, Lüksemburg ve İsveç hakkında hiçbir karar açıklamadı. Andora, Danimarka, Finlandiya, İrlanda, Monako, Çekya ve San Marino hakkında ise sadece 1’er davada karar yayınladı.
Hakkında en fazla karar açıklanan devletler sırasıyla Rusya (185), Türkiye (97), Ukrayna (86), Romanya (82) ve Azerbaycan (37) oldu.
Rusya hakkında açıklanan kararların 173’ünde AİHS’nin en az bir maddesinin ihlal edildiğinee hükmedildi. Rusya en fazla vatandaşlarının özgürlük ve güvenlik hakkını ihlalden hüküm giydi.
TÜRKİYE'DE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ
Türkiye hakkında açıklanan 97 karardan 85’inde AİHS’nin en az bir maddesinin ihlal edildiği sonucuna varılırken, altı davada ihlal bulunmadı; bir dava dostane çözümle, beş dava ise diğer yollardan sonuçlandı. Türkiye davalarında en fazla AİHS’nin ifade özgürlüğüyle ilgili 10’uncu maddesinin ihlaline hükmedildi.
AİHM geçen yıl Avrupa geneli için 80 kez 10’uncu maddenin ihlaline hükmetti. Türkiye 31, Rusya ise 23 davada 10’uncu maddeyi ihlal etmekten hüküm giydiler.
Türkiye davalarında açıklanan kararlarda 21 kez adil yargılanma hakkı, 16 kez özgürlük ve güvenlik hakkı, 14 kez mülkiyet hakkı, 11 kez de toplanma ve dernek kurma özgürlüğüyle ilgili maddelerin ihlal edildiği sonucuna varıldı.
AKP'li Mahir Ünal: Valiler tabi ki cumhurbaşkanından talimat alacak
AKP'li Mahir Ünal, ‘valiler militan’ tartışmalarına ilişkin yaptığı açıklamada "Tabi ki cumhurbaşkanından talimat alacaklar, valiler cumhurbaşkanının temsilcisi" ifadelerini kullandı.
28-01-2021 13:18

AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, CNN Türk'te katıldığı canlı yayında Türkiye gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu.
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine destek veren CHP’nin İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nu ‘terör örgütü militanı’ olarak hedef göstermesiyle başlayan süreç, CHP’den gelen ‘Valiler, kaymakamlar militan, yolsuzluğun militanısınız’ açıklamalarıyla günlerdir devam eden bir polemiğe dönüşmüştü.
Soylu’nun bütün valilerden CHP liderine dava açmasını istemesinin ardından, dün partisinin grup toplantısında konuşan Erdoğan da partililere seslenerek herkese Kılıçdaroğlu’na dava açması talimatı verirken, yargıya da mesaj göndererek ‘Gereğini yapın’ dedi.
Siyasetin ve ülkenin gündemini meşgul eden 'militan' tartışmalarına ilişkin konuşan, AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, muhalefetin tarafsızlık eleştirilerine “Valiler tabi ki cumhurbaşkanından talimat alacaklar. Valiler Cumhurbaşkanının temsilcileridir” savunmasıyla karşılık verdi.
'NASIL OLUR DA HÜKÜMETİ SORGULARSIN'
Ünal’ın açıklamaları şöyle:
“Şimdi öncelikle bu militan tartışması yeni bir şey değil. Bir takım gayrimeşruluk iddialarının, ötekileştirme iddialarının olduğu, milletin halk oylamasıyla seçilmiş süreci gayri meşru ilan ediyorlar. Mustafa Kemal Atatürk, asıl olan iç cephedir diyor. İç cephe sağlam olduğu sürece bir memleketin yıkılması söz konusu olamaz. 5. Kol faaliyeti dediğimiz şey İspanya savaşı sırasında atfediliyor. Generalin yaptığı propaganda, işgale hazırlığı süreç 5. Kol olarak adlandırılıyor. Kurumların meşrutiyetini tartışmaya açma sürecine 5. Kol diyoruz. Kılıçdaroğlu bu faaliyeti uzunca süredir yürütüyor. Demokrasi dediğimiz şey milletin temsilcileri aracılığı ile yönetmesidir. Milletin seçtiği yönetmeyecek kim yönetecek.
Sen nasıl oluyor da seçilmiş meşru hükümeti sorgularsın. Tabi ki cumhurbaşkanından talimat alacaklar. Valiler cumhurbaşkanlığının temsilcisidir. Sözde ifadesini cumhurbaşkanı için kullandılar. Şimdi valilere de militan dediler. Bunun adı iç cepheyi yıkma çalışmasıdır.”
'YIKIM FAALİYETİ'
Muhalefetin eleştirilerini ‘yıkım faaliyeti’ olarak değerlendiren Ünal,
“Bunların yaptığına anti siyaset ve yıkım faaliyeti diyoruz. İşin kısaca özeti bu. Bu gündem Türkiye'yi bir karanlığa çekmektir” ifadelerini kullandı.
'CUMHURBAŞKANI TARAFSIZ OLAMAZ'
“Güçlendirilmiş parlamenter sistemden kasıtları ne? Millet 2007’de cumhurbaşkanını ben seçeceğim dedi. Cumhurbaşkanını milletin seçmesiyle parlamenter sistem ortadan kalktı. Seçimle gelen her cumhurbaşkanı siyasi olarak tarafsız olamaz, hukuki olarak tarafsız olur. Halkın seçtiği cumhurbaşkanından rahatsız oldukları için parlamenter sistem diyorlar.”
'SAADET VE İYİ PARTİ'Yİ AYRI TARAFA KOYUYORUZ'
“Millet İttifakı içerisinde iki partiyi ayrı yere koyuyorum. CHP ile HDP’yi ayrı tarafta, İYİ Parti ile Saadet partisini ayrı tarafa koyuyoruz. Türkiye’nin yanında duran varsa konuşuruz” şeklinde konuşan Ünal, şöyle devam etti:
“Cumhurbaşkanımızın 52’nin altına, AK Partinin oyu yüzde 40’ın altına düşmedi. AK Parti'nin oyu son araştırmalarda yüzde 40-44 bandında gidiyor.”
Türk-İş: Açlık sınırı 2 bin 562, yoksulluk sınırı 8 bin 638 lira
Türk-İş, ocak ayında dört kişilik ailenin açlık sınırının 2 bin 652, yoksulluk sınırının ise 8 bin 638 lira olduğunu açıkladı. Harcamalarda mutfak masrafları dikkat çekti.
28-01-2021 12:24

Türk-İş'in çalışanların geçim koşullarını ortaya koymak ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat değişikliğinin aile bütçesine yansımalarını belirlemek amacıyla her ay yaptığı "Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması"nın 2021 yılı Ocak ayı sonuçları açıklandı. Araştırmaya göre, bu ay dört kişilik ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarını ifade eden "açlık sınırı" 2 bin 652 lira olarak belirlendi.
YAŞAMA MALİYETİ 3 BİN 222 LİRA
Gıda ile giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarına denk gelen "yoksulluk sınırı" ise 8 bin 638 lira oldu. Bekar bir çalışanın "yaşama maliyeti" ise aylık 3 bin 222 lira olarak hesaplandı.
Ankara'da yaşayan dört kişilik ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarı bir önceki aya göre yüzde 2,39 artış gösterdi.
Yılın ilk ayı itibarıyla fiyatlardaki artış yüzde 2,39'u bulurken, gıda enflasyonunda son on iki ay itibarıyla artış oranı yüzde 19,48 oldu.
Süt, yoğurt, peynir grubunda yüksek oranda gerçekleşen fiyat artışları mutfak harcamasına bu ay gelen ek maliyetin temel nedeni oldu.
Kıyma, kuşbaşı ve sakatat ürünlerinin fiyatı değişmedi ancak tavuk fiyatı arttı. Balık fiyatları, geçtiğimiz aya göre biraz artış gösterdi. Hamsiye gelen avlanma yasağı sonrası istavrit fiyatı artarken, hamsinin tezgahlarda yerini almasıyla fiyatı geriledi, diğer balık çeşitlerinin fiyatı genelde değişmedi.