‘Yargı skandalı’nın ardından: DEM Parti’den siyasi partilere çağrı

‘Yargı skandalı’nın ardından: DEM Parti’den siyasi partilere çağrı

DEM Parti, “yargı skandalı”na karşı birlikte mücadele çağrısında bulundu.

Halkların Eşitlik ve Demokratik Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Anayasa Mahkemesi (AYM) kararını tanımadığını bir kez daha ilan etmesinin ardından yaptığı açıklamada tüm siyasi partilere çağrıda bulunarak “Bu mesele yalnızca Can Atalay meselesi değildir. Hep birlikte buna dur demeli ve hep birlikte buna karşı dayanışmalıyız”  ifadelerini kullandı.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, AYM TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında verdiği ikinci “hak ihlali” kararına da uyulmamasına karar verdi.

AYM’nin kararı için “jüristokratik bir davranış” ifadesini kullanan Daire, gerekçeli kararında ise Pakistan Anayasa Mahkemesi'nin eski Başbakan İmran Han hakkındaki kararına atıfta bulundu.

Skandal karara DEM Parti’den de tepki geldi. Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, DEM Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devem ederken gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

‘YARGITAYİ FİİLİ HUKUKSUZLUĞA GEÇİLDİĞİNİ İLAN ETTİ’

AYM’nin Can Atalay’la ilgili ikinci tahliye kararını da uygulamayan Yargıtay’ı eleştiren Doğan, “Tahmin edilemeyecek bir tavır değil. Bu konuda çokça çekmiş bir siyasi parti olarak DEM Parti bu karara şaşırdı mı, elbette hayır, şaşırmadık” dedi.

Yargıtay’ın malumu ilan etmiş olduğunu ifade Eden Doğan, “On yıllardır Türkiye’de yaşanan hukuksuzluğu, yok sayılan aslında tümden değişmesi gereken bir darbe anayasasının dahi nasıl uygulanmadığını, nasıl bir fiili anayasasızlığa, hukuksuzluğa geçildiğini bir kez daha ilan etmiş oldu” ifadelerini kullandı. 

‘NASIL BİR DARBE TANIMLAMASI YAPACAĞIMIZI ŞAŞIRDIK’

AYM kararını, ilk olarak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tanımadığına değinen Doğan, şunları söyledi:

“Can Atalay’la ilgili son ihlal kararı 21 Aralık’ta verildi. Ve Anayasa Mahkemesi tarafından yeniden yargılanmasına başlanması, mahkumiyet hükmünün infazının durdurulması, ceza infaz kurumundan tahliyesinin sağlanması ve yeniden yapılacak yargılamada durma kararı verilmesi şeklinde hiçbir tereddüde mahal bırakmayacak bir karar duyurulmuştu. Bu kararın gereğini yerine getirmeyi bırakın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, ikinci bir yargı darbesinin fitilini ateşledi ve Atalay için hüküm verildiği gerekçesiyle kararı yerine getirmeyip dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne gönderdi. Yargıtay 3. Ceza Dairesi de bugün Anayasa Mahkemesi’nin kararının hukuki değerinin olmadığını söyledi.

Bir de kararın ‘jüristokratik’ olduğu yazılmış gerekçede. Eğer jüristokratik bir karar aranıyorsa hatırlatalım, verdikleri tüm hukuk dışı kararlara geriye dönüp baktıklarında nerede bu hukuksuzluğun olduğunu çok iyi göreceklerdir. Bu bir yargı skandalıdır. Artık hangisine, hangi birine nasıl bir darbe tanımlaması yapacağımızı şaşırır hale geldik.

SİYASİ PARTİLERE ÇAĞRI: ‘HEP BİRLİKTE DUR DEMELİYİZ’

Siyasi partilere de çağrı yapan Doğan “Bu vesile ile şu çağrıyı yapmak isteriz DEM Parti olarak. Bu mesele sadece Can Atalay meselesi değildir. Bu tarihte pek çok örneği ile deneyimlenmiştir. Can Atalay seçilmiş dokunulmazlığı olan, TBMM üyesi olan bir milletvekilidir. Bu siyasi iktidarın meclis üyelerine bir bakışın da göstergesidir. Tekrar eden bir bakışın göstergesidir. Yargının bu şekle gelmesine meclis üyelerinin bu şekilde kararla meclise girişlerini engellemesine ve hapsedilmesine yasamanın izin vermemesi gerekir. Hiçbir siyasi parti burada sorumluluk almadan, net bir pozisyon almadan hukuka adalete, demokrasiye temel haklara ve insan haklarına dair bir pozisyon almadan durmamalıdır. Biz tüm siyasi partilere bu konuda çağrı yapıyoruz. Bu mesele yalnızca Can Atalay meselesi değildir. Bugün Can Atalay’a yaşatılanlar yarın başka partilerin üyelerine vekillerine yaşatılabilir. Çünkü hukuksuzluk adaletsizlik yalnızca Kürtlere, demokratlara, sosyalistlere yapılmıyor artık sınır tanımaz bir hukuksuzluk ve adaletsizlik ile karşı karşıyayız. Hep birlikte buna dur demeli ve hep birlikte buna karşı dayanışmalıyız. Hukuk adına insan hakları adına dayanışmanın zamanı olduğunu tekrar belirtiyoruz” ifadelerini kullandı.