Yanardağ'dan karşı iddianame: Liberal İhanet

Merdan Yanardağ son kitabında, liberal ve 'sol liberal' aydınların Türkiye'de adım adım İslamcı faşizan bir rejim kurulmasına verdiği ideolojik desteği gözler önüne sererken, 2002'den beri liberal aydınların Türkiye'nin ilerici güçleri hakkında yazdığı ideolojik iddianameye bir karşı iddianame ile yanıt veriyor.

A. Meriç Şenyüz - İleri

Ergenekon yargılaması boyunca savcılığın deli saçması iddianamesinin yanı sıra gazetelerde, televizyonlarda, dergilerde, akademide bir başka iddianame daha yazıldı. 1908'in, Cumhuriyet Devrimi'nin, 1968'in, sosyalist hareketin (kısacası Türkiye'de ilerici olan ne varsa hepsinin) ülkedeki bütün musibetlerin sorumlusu olarak sanık sandalyesine oturtulduğu bir dönem yaşandı. Silivri mahkemelerinde iddianameleri yazanlar F-Tipi savcılardı. İdeolojik iddianameleri ise bir çoğu kartvizitinde 'eski solcu' ibaresini taşıyan, bununla 'değer kazanan' liberaller yazdı. Bu ideolojik iddianamelerle, yurtseverlik ve anti-emperyalizmi milliyetçilik, halkçılık ve kamuculuğu ceberutluk, laiklik ve aydınlanmayı ise totalitarizm olarak 'mahkum ettiler'. Tüm bu ideolojik kuşatmanın nihayetinde ise Türkiye, tarihinin en milliyetçi, en ceberut, en totaliter rejimlerinden biriyle yönetilir hale geldi. İşte Merdan Yanardağ tam da şimdi yapılması gerekeni yapıyor ve 2002'den Haziran Direnişi'ne kadar, AKP iktidarının muhaliflerine 'ideolojik iddianamelerle' saldıranlara bir 'karşı iddianame' ile yanıt veriyor. 

Yanardağ, AKP'nin son dönemlerinde, artık dinci-faşizan bir rejim kurmak için farklı bir ideolojik koltuk değneğine çok da fazla ihtiyacı kalmayınca bir kenara attığı, rüzgar ters döndüğünde 'yandım Allah' diyerek muhalefete geçen liberallere, ülkenin uçurumun eşiğine sürüklenmesindeki sorumluluklarını, paylarını hatırlatıyor. 

Haziran Direnişi sonrasında, liberal ideolojik kuşatmanın artık dağıldığını, kimsenin liberallere eskisi gibi itibar etmediğini, hükümete yamanma avantajını da yitiren bu kesimin artık bir ideolojik savaşımın kritik hedeflerinden biri olmaktan çıktığını düşünebilirsiniz belki... Ancak Liberal İhanet'te ülkeyi uçurumun kenarına sürükleyen süreçte bu aydınların oynadığı meşum rolün ayrıntılarını, kendi geçmişine ihanet edenlerin şecerelerini ve halka karşı büyük suçların dökümünü bulacaksınız. Unutmayalım diye... Bugünler geçince 'liberalizm' yine 'özgürlükçü' maskesiyle ortaya çıkıp, gericiliğe payanda olma rolünü yerine getirmesin diye, bu suç dosyalarına, bu düşünsel hesaplaşmaya, bu karşı iddianameye, ihtiyaç var. 

Yanardağ, bu ihtiyacı ideolojik bir öncü savaş yürütme gerekliliği olarak tarif etmiş. Liberal İhanet'i oluşturan dokuz bölüm de işte bu öncü savaşın dokuz kurşunu olarak işlev görüyor. Kitabın 'Liberalizm ve Sol Liberalizm' başlığını taşıyan birinci bölümünde, bir ideoloji ve siyasal tavır olarak liberalizmin Fransız Devrimi'ne uzanan kaynakları ortaya konurken, AKP iktidarına destek veren liberallerin bu ideolojinin kendi tarihsel geleneklerine aykırı bir tutum içinde oldukları teşhir ediliyor. Batıda liberal düşüncenin, en azından başlangıçta, aydınlanmacılığın bir tamamlayıcı unsuru olarak ortaya çıktığı belirtilirken Türkiye'de ise liberalizmin ortaya çıkışından itibaren gericilikle kol kola gelişmesi ortaya konuyor. Yanardağ, bu bölümde yeni toplumsal rıza üretmekte zorlanan burjuvazinin önceki çağın kültürü ve ideolojisine iltica ettiği tespitinin altını çiziyor. Postmodern felsefe ve sol liberalizm tam da bu noktada ortaya çıkıyor, Aydınlanma ve modernitenin sol görünümlü ama aslında gerici eleştirisi, giderek tutuculaşan burjuvazinin dünyayı içine soktuğu yeni Ortaçağ'ın düşünsel altyapısını oluşturuyor. Yanardağ, içinde bulunduğumuz dönemde yeni bir gerici tarihsel blokun oluşturduğunu saptıyor ve bu bloğa karşı ideolojik bir öncü savaş yürütme çağrısında bulunuyor. 

'Liberalizm ve Ergenekon' başlıklı ikinci bölümde Gramsci'nin pasif devrim kavramından hareketle, AKP'nin Ergenekon davasından itibaren yürüttüğü dönüşüm sinsi karşıdevrim olarak çözümleniyor. Bu sinsi karşıdevrimde liberal ve sol liberallerin özellikle de Taraf çevresinin rolü bütün boyutlarıyla ortaya konuyor. 
Liberal İhanet'in 'Liberal İdeolojik terör ve Antiemperyalizm' başlıklı bölümünde liberal ideolojik kuşatma dönemi boyunca yurtseverlik, ulusalcılık, milliyetçilik ve hatta ırkçılık kavramlarının nasıl birbirine karıştırıldığı, her türlü anti-emperyalist tepkinin bir çeşit ırkçılık olarak etiketlendirildiği etkili örneklerle gözler önüne serilirken bu kavramlar bilimsel bir perspektifle yerli yerine oturtuluyor.

'Liberalizm ve Demokrasi Eleştirisi' başlıklı dördüncü bölüm ise, liberalizme ve 'demokrasiciliğe' sosyalist perspektifli bir teorik eleştiriyi barındırıyor. Bu bölümde, pozitivizme ve moderniteye karşı en köklü ve onu aşma kapasitesine sahip tek bilimsel eleştirinin Marksizm tarafından yöneltildiği aktarılıyor. Kitaba yöneltilebilecek belki yegane eleştiri, çalışmanın ideolojik omurgasını oluşturma potansiyeline sahip olan bu bölümün biraz kısa tutulması ve yeterince derinleştirilmemesi olarak gösterilebilir. 

Kitabın bundan sonraki bölümleri, Türkiye’yi dipsiz bir karanlığa doğru sürükleyen AKP rejiminin Murat Belge, Mehmet Altan, Baskın Oran, Cengiz Çandar, Hasan Cemal, Ufuk Uras, Ümit Kıvanç, Halil Berktay gibi propogandancılarının suç dosyalarını birbir ortaya döküyor. Liberallerin suç dosyası kabarık; halka yalan söylemek, çıkar için iktidara yardaklanmak, geçmişlerine ve hatta kendi mevcut değerlerine ihanet etmek, siyasal İslam'a biat, çürüme, entelektüel haysiyetin bir kenara atılması gibi suçlarla uzayıp giden bir liste...

Kitap, Türkiye'de ilericilik ve gericilik arasında son bir hesaplaşma yaşanmasının kaçınılmazlığını ortaya koyan bir sonsözle sona eriyor. 30 yılın gazetecisi ve 40 yılın devrimcisi Merdan Yanardağ'ın son kitabı Liberal İhanet, Türkiye'de siyasetle ilgilenen herkesin kitaplığında yer almayı hak eden bir çalışma olarak düşünsel hayatımızdaki yerini alıyor.

Künye: Liberal İhanet, Merdan Yanardağ, 263 s., Kırmızı Kedi Yayınları, 2014

DAHA FAZLA