Vitrin: Yeni Çıkanlar

Vitrin: Yeni Çıkanlar

Haftanın öne çıkan kitapları arasından sizlere özel bir derleme yaptık. Keyifli okumalar ve iyi pazarlar dileriz.

Hazırlayan: Deniz Burak Bayrak

AYLAKLAR – MELİH CEVDET ANDAY

Meşrutiyet’ten sonraki toplumsal dönüşümlerin her bir devresini ustaca sentezleyen Melih Cevdet Anday, Aylaklar’da Sultan II. Abdülhamid’in eczacıbaşısı Şükrü Paşa’nın konağında yaşayan bir aile üzerinden Cumhuriyet Türkiyesi toplumunu tahlil eder. Aile, ev ve devlet, zengin bir anlatıyla, birbirini çok yakından ve benzer bir hikâyeyle seyreder. Olağanüstü bir başarıyla inşa edilmiş karakterler ve izlekteki kendinden emin duruşuyla Aylaklar, edebiyatımızdaki en önemli klasiklerden biridir.

KÜNYE: Aylaklar, Melih Cevdet Anday, Everest Yayınları, 2022, 268 sayfa.

YOLCULUK GÜNLÜKLERİ – ALBERT CAMUS

Yolculuk Günlükleri, Camus’nün 1946’da Amerika Birleşik Devletleri, 1949’da Güney Amerika seyahatlerine ilişkin tuttuğu ve sonradan başta Veba olmak üzere birçok eserine konu olacak notlarını bir araya getiriyor. Birbirinden son derece farklı olan bu iki yolculuğun ilkinde Camus gittikçe büyüyen, kimi zaman aşırılıklarla dolu, kimi zaman büyüleyici bulduğu yeni bir dünyanın keşfine yer verirken, resmî makamların davetiyle gerçekleştirdiği, fiziksel ve zihinsel sıkıntılarla boğuştuğu ikinci seyahatindeyse daha içsel, daha felsefi bir anlatıma başvuruyor.

KÜNYE: Yolculuk Günlükleri, Albert Camus, çeviren: Ramis Dara, Can Yayınları, 2022, 120 sayfa.

ELIZABETH FINCH – JULIAN BARNES

Julian Barnes, son romanı Elizabeth Finch’de, demirbaş izleklerinden biri olan aşk/gerçek (hakikat) ilişkisini bir kez daha gündeme getirerek bizleri zorlu bir ahlaki sorgulamaya davet ediyor: aşk salt “mutluluk”la ilintili bir duygu mudur, yoksa daha çok “gerçek”le, “hakikat”le mi girift bağlar içindedir? Kendimize çıkış noktası olarak “yapaylığı” almak yoluyla hayata karşı daha gelenek dışı ve bir o kadar da “sahici” bir bakış açısı geliştirebilir miyiz? Ve sanat, edebiyat bize bu arayışımızda ne kadar yol gösterebilir?

Romanın başkahramanı Neil, gençliğinde katıldığı bir vakıf kursunda son derece kendine özgü bir hocanın öğrencisi olur ve ona gitgide daha çok “bağlanır”. Elizabeth Finch’in ölümü üzerine derslerde işledikleri konuları, Finch’in kişisel notlarını ve birlikte geçirdikleri öğle yemeklerini düşünür. “Geçmişimizi yanlış yorumlamak insan olmanın bir parçası”ysa, Neil kendi payına düşen geçmiş ve belleğindekilerle ne yapacaktır? Elizabeth Finch’in onda uyandırdığı duygular ve “gizemli” kişiliğinin sırlarını ve onun hayattaki ahlaki “duruşunu” anlamaya yönelir. Bu yöneliş bir bakıma, bir “iç sorgulama”, bir “yüzleşmedir”...

Julian Barnes, bu son romanında, bir yandan geleneksel tarihsel anlatıların gündemine hiçbir zaman girmeyen kimi “varoluşsal” durumları gün ışığına çıkarma konusundaki ustalığını gösterirken, bir yandan da sürükleyici ve eğlenceli bir kurmaca yazarlığı ortaya koyuyor. Elizabeth Finch sadece çarpıcı bir hikâye değil, aynı zamanda sanatın sahiciliği ve edebiyatın ufku üzerine girişilen zorlu bir arayış çabası.

KÜNYE: Elizabeth Finch, Julian Barnes, çeviren: Serdar Rifat Kırkoğlu, Ayrıntı Yayınları, 2022, 192 sayfa.

SPARTAKÜS – LEWIS GRASSIC GIBBON

Yunan köle Kleon, bir sabah erkenden kalkar, zincirlerinden kurtulur, efendisini öldürür ve göğsünde Platon’un Devlet’i saklı halde güneye, köle ayaklanmasının filizlendiği Capua’ya doğru yola koyulur. Ve hikâye başlar.

İ.Ö. 73’te Gladyatör Spartaküs önderliğindeki köle ayaklanması, çağlar boyunca haksızlığa ve baskıya karşı başkaldıranlara esin verdi. İskoç edebiyatının en büyük yazarlarından Lewis Grassic Gibbon, bu tarihsel olayı zengin arka plan bilgilerine dayanarak romanlaştırıyor. Gibbon’un bu ünlü tarihî romanı, sömürülen ve baskıya uğrayanların tarihi olarak okunacak bir eser.

KÜNYE: Spartaküs, Lewis Grassic Gibbon, çeviren: Sermet Yalçın, Yordam Kitap, 2022, 256 sayfa.

CİNSİYETLER ARASI TOPLUMSAL İLİŞKİLER VE KESİŞİMSELLİK – KOLEKTİF

Bu kitap, çalışmalarının odağına “cinsiyetler arası toplumsal ilişkiler”  kavramını alan bir grup feminist akademisyen ve aktivistin 2000 yılından bu yana kaleme almış olduğu çeşitli yazılardan oluşuyor. Cinsiyetler arası toplumsal ilişkiler ekolü, sınıf, cinsiyet ve ırk egemenliklerine aynı biçimde yaklaşır ve üçünü de emek, el koyma, sömürü terimleriyle açıklar. Bu üç egemenlik biçiminin birbiriyle eklemlenmesini eştözlülük, aynı tözden oluş kavramıyla açıklar bu yazarlar. Bu kavramdan anlaşılması gereken, esas olarak, somut duruma göre iki ya da üç farklı toplumsal ilişkinin birlikte etkimesi, birbirinde gerçekleşmesidir.

Cinsiyet, sınıf ve “ırk” egemenliklerini eşdeğerli, aralarında hiçbir hiyerarşi olmayan sömürü ve ezme-ezilme ilişkileri olarak ele alan ve tahlillerinde yeri geldiğinde bu ilişkilerin tümünü birden işin içine dahil edip yeri geldiğinde sadece cinsiyetler arası toplumsal ilişkilere odaklanan bu yaklaşım, sermaye indirgemeciliğine düşmeyen bir anti-kapitalist feminizm olma özelliğiyle son derece ufuk açıcı bir yaklaşım sunuyor bize.

Türkiye’de pek tanınmayan bu akımın yazılarından belli başlı örekleri bir arada sunan bu kitap Türkiyedeki feminist literatüre önemli bir katkı niteliğinde.

KATKILAR: Colette Guillaumin, Christine Delphy, Xavier Duneza, Danièle Kergoat, Paola Tabet, Elsa Galerand, Danielle Juteau, Jules Falquet

KÜNYE: Cinsiyetler Arası Toplumsal İlişkiler ve Kesişimsellik, derleyen ve çeviren: Gülnur Acar Savran, Dipnot Yayınları, 2022, 320 sayfa.

TÜRKİYE’DE YEREL SİYASETTE KADINLAR: DIŞLANMA DÖNGÜLERİ - LUCİE DRECHSELOVÁ

Türkiye’de Yerel Siyasette Kadınlar’da Lucie Drechselová, farklı sosyo-politik özelliklere sahip illerde yaptığı saha çalışmasının ve görüşmelerin zengin malzemesine dayanarak, Türkiye’de kadınların yerel siyasette var olma mücadelesini enine boyuna inceliyor. Türkiye’nin modern siyasi tarihi boyunca -bir tür “devlet feminizmine” rağmen veya onun da katkısıyla- kadınlara dönük bir dışlanma döngüsünün işlediğini görüyoruz. Kadın düşmanı parti yapıları ve kadın kollarının “dayanılmaz zayıflığının” yanı sıra, yerel siyasetin yapısal sınırlılıklarının da bunda payı var.

Buna karşılık 2000’lerde kadınların yerelde tutunma ve siyasi partiler içinde kendilerine yer açma mücadelesinin somut kazanımlar doğurduğunu da görüyoruz. Türkiye’de Yerel Siyasette Kadınlar, kadın hareketinin toplam etkisi yanında; hem milliyetçi-muhafazakâr partilerde, hem Kemalist mirasın devamında ve CHP’de, hem de pro-Kürt siyasette kadınların özgül yerel siyaset deneyimlerine bakıyor. Pro-Kürt siyasetin “kadınlaşmasının” yereldeki etkilerine eğiliyor.

Fakat yerel siyaset kadınlar için hâlâ engellerle dolu. Lucie Drechselová, “Demokrasi kadınlara ‘yaramıyor’ mu?” gibi tahrik edici bir soru da sormaktan geri kalmazken, kadınların “değişim tahayyül etme kapasitesinin” de kıymetini biliyor.

KÜNYE: Türkiye’de Yerel Siyasette Kadınlar: Dışlanma Döngüleri, Lucie Drechselová, çeviren: Ece Köse, İletişim Yayınları, 2022, 336 sayfa.

YENİ BİR HAMLET – OSAMU DAZAİ

Yirminci yüzyıl Japon edebiyatının önde gelen yazarlarından, sıradışı hayatıyla da meşhur Osamu Dazai “tiyatromsu bir roman” olarak nitelendirdiği Yeni Bir Hamlet’te William Shakespeare’in talihsiz ve depresif Hamlet’ini yeniden anlatıyor. Shakespeare’in eşsiz hikâyesi ile Dazai’nin otobiyografik anlatımı birleşince ortaya trajik olduğu kadar absürt bir metin çıkıyor.
 
Dazai 1941’de yazdığı Yeni Bir Hamlet’te Norveç-Danimarka arasındaki savaşı aynı yıl patlak veren Amerika-Japonya savaşıyla, melankolik Hamlet’i kendisiyle ve Hamlet’in çevresindeki Gertrude ve Ophelia karakterlerini hayatındaki kadınlarla değiştiriyor. Karakterlerin yer yer dördüncü duvarı yıktığı Yeni Bir Hamlet’te Dazai birçok eserinde olduğu gibi yine kaleminin yoldan çıkmasına ket vurmadan aykırı bir eser yaratıyor.

KÜNYE: Yeni Bir Hamlet, Osamu Dazai, çeviren: Esmanur Yiğit-Esranur Yiğit, İthaki Yayınları, 2022, 168 sayfa.

TÜTÜN – DİMİTIR DİMOV

Dimitır Dimov’un unutulmaz romanı “Tütün“, İkinci Dünya Savaşı öncesinde hızla yükselen ve dünya için ciddi bir tehdit haline gelmekte olan Nazizmin Bulgar işbirlikçileri aracılığıyla ülkeye hakim olma sürecinde kurduğu ikiyüzlü ilişkileri, öldürücü rekabeti, entrikaları ve dolapları gözler önüne seriyor. Kitapta bunun yanı sıra işçi hareketindeki tartışmalar, partizan mücadelesinin örgütlenmesi sırasında yaşananlar bu ülkeyi bütün o dönem boyunca altüst eden çalkantılarıyla anlatılıyor.

KÜNYE: Tütün, Dimitır Dimov, çeviren: Burhan Arpad, Kor Kitap, 2022, 756 sayfa.

KALDIRIM ÇİÇEKLERİ – JONARNO LAWSON

Ödüllü şair JonArno Lawson ve ödüllü illüstratör Sydney Smith’ten incelikli şeylere sessiz bir övgü.

Amelia Frances
Howard-Gibbon İllüstratör Ödülü
2015

Michigan
Kütüphane Derneği
Ödülü – 2015

New York Times
Yılın En İyi Resimli Çocuk Kitabı – 2015

KÜNYE: Kaldırım Çiçekleri, JonArno Lawson. resimleyen: Sydney Smith, Kırmızı Kedi Çocuk, 2022, 28 sayfa.

KÜTÜPHANEDEKİ EJDERHA – LOUIE STOWELL

Dışarılarda oynamak, toza toprağa bulanmak varken bir yerlere kapanıp kitap okumanın nesi eğlenceli olabilirdi ki? Ancak bir gün en iyi iki arkadaşının zoruyla bir kütüphaneye sürüklendiğinde neyle karşılabileceğini önceden hayal bile edemezdi. Hele ki o kütüphaneyi kurtarmak, hatta dünyayı kurtarmak gibi zor bir görevde baş rolü oynayacağını kim söylese inanmazdı.

KÜNYE: Kütüphanedeki Ejderha, Louie Stowell, resimleyen: Davide Ortu, çeviren: Fatih Erdoğan, Mavi Bulut Yayıncılık, 2022, 228 sayfa.

DAHA FAZLA