Vitrin: Yeni Çıkanlar

Vitrin: Yeni Çıkanlar

Haftanın öne çıkan kitapları arasından sizlere özel bir derleme yaptık. Keyifli okumalar ve iyi pazarlar dileriz.

Hazırlayan: Deniz Burak Bayrak

SALGINDA ÖYKÜLER – NECATİ TOSUNER

Yaşadığımız salgın günleri geçip gitse de, bu yaşanılmışları unutursak yazık olur elbet. Birçok şey boşa gitmiş olur. Çekilen acılar hadi neyse ama ölenler boşa ölmüş olur. Hele hele, o ölecekleri kurtarmak için ölenler, hepten boşa ölmüş olur. Bunca yazıklanmaya hiç de aldırış etmiyor olabilir gelecek. Ama o gelecekte bu koronanın –ya da ona benzeyen bir başka salgının– bir gün karşımıza yine dikilmeyeceği nereden belli ki?.. Evet, limon arıyorsanız işte burada!

KÜNYE: Salgında Öyküler, Necati Tosuner, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2022, 96 sayfa.

GİZLİ EMİR – MELİH CEVDET ANDAY

Sadece Türk toplumunun değil, bütün toplumların korkularım ve bekleyişini anlatan Melih Cevdet Anday, Gizli Emir'de "umudu" kaleme alır. Bekleyişin umutla başlayıp umutsuzluğa gidişinin oldukça ince bir ironiyle anlatıldığı roman, Salâh Birsel'in dediği gibi " Gizli Emir Türkçenin en güçlü romanlarından biri"dir.
Zamanın ötesinden, zamansız ve mekansız olaylar, korkular, umutlar, bekleyişler...
Her şeyin insan için olduğunu tüm çıplaklığıyla ortaya koyan Gizli Emir, kurtuluşu kendi içinde aramak yerine başkalarında arayanlara da çok şey anlatıyor.

KÜNYE: Gizli Emir, Melih Cevdet Anday, Everest Yayınları, 2022, 269 sayfa.

DAĞLAR KENDİNİ SEVENİ SEVER – FATOŞ GÜNEY

Fatoş Güney, Dağlar Kendini Seveni Sever ile çok yönlü bir sanatçı olan Yılmaz Güney’i ve onun kendi hayatına olan etkilerini ele alıyor. Ülkenin önemli gazete ve dergilerinde yayımlanan röportajları, kimi sataşmalara verdiği cevapları ve çeşitli yerlerde yaptığı konuşmalarıyla bambaşka bir bakış açısı kazandırıyor okura. Dağlar Kendini Seveni Sever aynı zamanda zorlukların içinde yaşanan bir aşkın da belgesi. Fatoş Güney için, Yılmaz Güney’in bir eş olmaktan öte yoldaş, mücadele arkadaşı ve rehber olduğunu da görüyoruz bu kitapta. Eşine az rastlanır bir sanatçının sadece hayattayken değil, aramazdan ayrıldıktan sonra da yaşadığı haksızlıklara karşı verilen mücadele, yakın tarihimiz açısından oldukça önemli. Ve bambaşka bir dayanışmanın göstergesi.

 Yılmaz Güney gibi dünya sinemasında adından söz ettirmiş önemli bir sanatçının, yıllarca en yakınında olan Fatoş Güney, bu kitapla bilinmeyenleri hiç çekinmeden sunuyor okura.

 “Ben Yılmaz ile hep mutlu oldum. Düşünüyorum, gerçekten anlatması, ifade etmesi çok zor bir şey ama en çok da mutlu olduğum günler, belki Yılmaz’ın hapiste olduğu günlerdi. Yani o demir parmaklıklar arkasındaki iletişimdi onunla aramdaki... Mektuplarla beslenen, zenginleşen, ziyaretlerle derinleşen ve o günlerin acılarıyla pekişen öyle bir ilişki... On yıl boyunca bu süreç böyle yaşandı...”

KÜNYE: Dağlar Kendini Seveni Sever, Fatoş Güney, İthaki Yayınları, 2022, 176 sayfa.

BOŞ DOLAPLAR – ANNIE ERNAUX

Küçük bir kafe-bakkal işleten anne babanın etrafında şekillenen mutlu bir çocukluk, okul hayatı, yeni bir sosyal çevre, yabancılaşma, sınıf atlama arzusu, onaylanma ihtiyacı, öfke patlamaları, utanç, kürtaj... Seneler’e uzanan oto-sosyobiyografi yazınının da habercisi olan Boş Dolaplar, iki ayrı dünya –eğitimsiz işçi sınıfı ve eğitimli burjuva sınıfı– arasında sıkışıp kalmış, okul yaşamındaki başarılarıyla ailesinin temsil ettiği her şeye karşı kendini yeniden inşa etmeye çalışan genç bir kızın, Denise Lesur’ün hikâyesi. Ernaux, ne olmak istediğinden ziyade ne olduğuyla cebelleşmek zorunda kalan, toplumsal yükseliş sancıları çeken otobiyografik karakteri Denise’in yaşamını anlatırken her zamanki gibi sakınmasız ve cesur.

KÜNYE: Boş Dolaplar, Annie Ernaux, çeviren: Siren İdemen, Can Yayınları, 2022, 168 sayfa.

GERİ DÖN GÜNIŞIĞIM – MICHAEL GREENBERG

Michael Greenberg dünya çapında ün kazanan anı kitabı “Geri Dön Günışığım”a bu cümleyle başlıyor ve kızı Sally’nin bipolar bozuklukla mücadelesini sarsıcı bir gerçekçilikle anlatıyor.

New York’ta kızı ve dansçı eşiyle beraber yaşayan ve yazdıklarıyla zar zor geçinen Michael Greenberg’ün hayatı bir yaz günü altüst olur: Sokakta mani atağı geçiren ve trafiği birbirine katan kızı polisler tarafından eve getirilmiştir. Sally’nin ilk atağını yaşadığı Greenwich Village sokaklarında başlayıp yatırıldığı psikiyatri kliniğinde devam eden anlatı Greenberg’ün sıkıntılı çocukluğuna ve ailesiyle –özellikle de psikiyatrik sorunlardan mustarip abisi Steve’le– ilişkisine doğru uzandıkça, suçluluk duyguları ve ağır sorumluluklarla dolu bir hayatın ve ne olursa olsun birbirini sevmekten vazgeçmeyen insanların dokunaklı portresi de belirmeye başlar.

Akıldan çıkmayacak kişi ve mekânlarıyla bir romanın sürükleyiciliğine kavuşan “Geri Dön Günışığım”ı yazarın onuncu yıl baskısı için yazdığı sonsözle birlikte sunuyoruz.

KÜNYE: Geri Dön Günışığım: Bir Babanın Sevgi ve Deliliğe Dair Öyküsü, Michael Greenberg, çeviren: Özlem Yüksel, Yapı Kredi Yayınları, 2022, 176 sayfa.

SERMAYENİN YAŞAYAN ÖLÜLERİ – RAUL ZELIK

Sermayenin Yaşayan Ölüleri’nde Raul Zelik, siyaset teorisine ve ekonomi-politik analize tamamen vakıf olarak, aynı zamanda bütün dünyaya gözü açık bir ilgiyle ve politik öfkeyle, kapitalizmin insanlığı sürüklediği felaketi mesele ediyor. Yoksulluğun, eşitsizliklerin, aşağılamaların nasıl derinleştiğinin ve ekolojik krizin canlı bir resmini çiziyor.
Zelik, gözünü bu “siyasi canavarlara” dikip kalmıyor, şunlar gibi sorularla da ilgileniyor: Felakete gidişten nasıl dönülür? Walter Benjamin’den ilhamla “insanlığın imdat freni” olarak gördüğü bir devrim, nasıl mümkün olur? Dönüştürücü bir iktidarın kaynağı ne olabilir? Geçmiş sosyalizm deneyimlerinden de ders çıkartan “yeşil bir sosyalizmi” nasıl tasarlayabiliriz?

Taze, heyecanlı, hem de soğukkanlı, gerçekçi bir sistem eleştirisi ve alternatif arayışı.

KÜNYE: Sermayenin Yaşayan Ölüleri: Siyasi Canavarlar ve Yeşil Bir Sosyalizm Üzerine, Raul Zelik, çeviren: Dilek Çınar, İletişim Yayınları, 2022, 264 sayfa.

TÜRK BOHEMİNDE BİR CEVELAN  (1870-1980) – TIMOUR MUHIDINE

Pera ya da şehrin Frenk kısmı, İstanbul’da hep biraz ayrıksı olageldi. Yabancı dillerin, Batı kültürünün, entelektüelliğin, sanatın ve bohemliğin yarı mitik merkeziydi. Bir anlamda Paris’in yansımasıydı ya da Beyoğlu ahalisinin bir gözü bir kulağı hep Paris’teydi.

Çağdaş Türk edebiyatına dair çok sayıda çalışması olan Timour Muhidine, Türk Boheminde Bir Cevelan’da, edebiyatçılarla sanatçılar için daima çekim merkezi olan şehrin bu “bohem” kısmını, geniş bir tarihsel perspektiften ve Türk edebiyatının değişimini izleyerek mercek altına alıyor. Fransa ile Türkiye’nin edebiyat alanındaki ilişkilerini zengin bir malzemeyle ve belgelere dayalı olarak sunuyor. Enderunlu Fâzıl’ın Galata’daki Frenk güzellerini konu edişinden Yahya Kemal’in Paris’ten babasına attığı kartpostallara, Abidin Dino ve Nâzım Hikmet’in Paris maceralarından, Ferit Edgü gibi 50 Kuşağı yazarlarının kendi eserleri yanında Fransızcadan tercümelerine; uzun bir dönemin hikâyesini, iki şehrin geçirdiği dönüşümler, hiç bitmeyen karşılıklı gidiş gelişler, eserler ve insanlar üzerinden okuyoruz.

Alla turca bohemin Taksim’den Karaköy’e uzanan merkezi; öğrenci, sürgün ya da maceracı olarak Paris’e yolu düşenlerin İstanbul’daki buluşma noktası Beyoğlu, Muhidine’in çalışmasında, edebiyat hayatının ve Fransa ile iletişimin şifrelerini de birikimini de içinde barındıran bir alan olarak çıkıyor karşımıza.

KÜNYE: Türk Boheminde Bir Cevelan (1870-1980), Timour Muhidine, çeviren: Habil Sağlam, Kırmız Kedi Yayınevi, 2022, 400 sayfa.

DÜŞLER SAHNESİNDE – NESİM OVADYA İZRAİL

Aşod Madatyan, Osmanlı İmparatorluğu’nun son çeyreğinde ve Cumhuriyet’in ilk kırk yılında tiyatro yaşantımızın tam merkezinde ve ön saflarında yer aldı. Güllü Agop’un Mardiros Mınakyan’a geçirdiği tiyatro bayrağını daha sonra o devraldı ve yirminci yüzyılın ortasına kadar taşıdı. Ermeni ve Türk sanatçılarla, farklı tiyatro topluluklarıyla, Darülbedayi’yle ilişkileri, bir rejisör ve tiyatro insanı olarak yaptıkları, teori üzerine kafa yoran bir düşünce insanı olarak yazıp çizdikleriyle, sahnelerimizde hoş bir seda bıraktı. Spekülatif olmak pahasına akıl yürütmek gerekirse, Madatyan eğer Ermeni değil Türk olsaydı, tiyatromuzda dostu Muhsin Ertuğrul’a denk bir konumda olacağı teslim edilecektir. Sadece sahne tecrübesi, yöneticiliği, girişimciliği değil, çağdaşlarının her fırsatta onayladığı teorik bilgisi de bu tespiti haklı çıkarır. Bu çalışma, Aşod Madatyan’ı, Meşrutiyet dönemindeki tiyatro faaliyetlerini, Mütareke sahnelerindeki hareketliliği, Cumhuriyet’le gelen değişim ve dönüşümleri, tiyatro tarihi çalışmalarında hiç ele alınmayan konuları siyasal ve sosyal gelişmelerin içine yerleştirerek ele alıyor. Nesim Ovadya İzrail, Düşler Sahnesi’nde perdenin dışında kalanları veya bırakılanları yeniden sahneye davet ederken, bizleri tiyatro tarihimiz üzerine bir kez daha düşünmeye davet ediyor.

KÜNYE: Düşler Sahnesinde: Rejisör Aşod Madatyan Kozmopolitizmden Milliyetçiliğe Türkiye’de Tiyatro 1902-1962, Nesim Ovadya İzrail, Aras Yayıncılık, 2022, 216 sayfa.

YÜZMEYİ SEVEN ADA – EZGİ ÜNSAL ARAZ-HASRET KÜÇÜK

Bu kitabın kahramanı bir ada. Denize, balıklara, kuşlara yabancı değil. Yine de, dünyanın görebildiğinden çok daha büyük olduğunu biliyor. Yanından gelip geçenlerden duyup dinledikleri artık ona yetmiyor. Bütün maceralar gibi onunki de biraz merak ve biraz cesaretle başlıyor.
 Yerinde sabit durmayan bir ada olur mu? “Olmaz” diyenlere meydan okunur mu?
 
Gelin yüzen adanın, turnaların, gezgin ahtapotların cesaret hikâyelerine kulak verelim...

KÜNYE: Yüzmeyi Seven Ada, Ezgi Ünsal Araz, Hasret Küçük, Nesin Yayınevi, 2022, 28 sayfa.

RÜZGÂRIN ŞARKISI – ÖMÜR KURT-CEYHUN ŞEN

Rüzgâr görünmezdir. 

Rüzgârı görmek için ağaçlara, buğday başaklarına, denizlere ihtiyacımız var. 

Rüzgâr estikçe ağaçlar titrer, buğday başakları sallanır, dalgalar kıyıya çarpar ve ortaya birbirinden farklı sesler çıkar.

Sevgi de görünmezdir. 

Sevgiyi görmek için ise kucaklaşmaya, gülümsemeye ve güzel sözcüklere ihtiyaç duyarız. İşte kalbimizde çoğalan sevgi ancak bu şekilde apaçık görülebilir.

Ömür Kurt bu kitapta doğanın gizemli gücü rüzgârı ve bir annenin çocuğuna olan sevgisini ‘görünür’ kılıyor; görmek için bakmanın, duymak için dikkatle dinlemenin önemini hatırlatıyor.

Ceyhun Şen’in büyüleyici resimleri eşliğinde...

KÜNYE: Rüzgârın Şarkısı, Ömür Kurt, Ceyhun Şen, Doğan Kitap, 2022, 32 sayfa.

DAHA FAZLA