Vitrin: Yeni Çıkanlar

Vitrin: Yeni Çıkanlar

Haftanın öne çıkan kitapları arasından sizlere özel bir derleme yaptık. Keyifli okumalar ve iyi pazarlar dileriz.

Hazırlayan: Deniz Burak Bayrak

BİR KIRLANGICIN DAHA VAR – CEMAL SÜREYA

İkinci Yeni’nin öncüsü olan Cemal Süreya’nın kafeslere kapatılamayan son kırlangıcı hâlâ aramızda dolaşıyor. Bir Kırlangıcın Daha Var, şairle “uzun yıllar geçirmiş bir insan ve oğlunun annesi” olan Elif Sorgun’dan tanıdıklığın, tanıklığın ve ortaklığın cıvıltılı özünü barındıran, ümitle ve yaşam sevinciyle dolu bir Cemal Süreya seçkisi. 

KÜNYE: Bir Kırlangıcın Daha Var, Cemal Süreya, Can Yayınları, 2022, 96 sayfa.

YEDİ BOŞ EV – SAMANTA SCHWEBLIN

Kendimi bildim bileli evlere bakmak için dışarılarda geziniriz, yakışmayan çiçek ve saksıları bahçelerden alırız. Sulama aletlerinin yerini değiştirir, posta kutularını düzeltir, ağır olduklarından çimlere konmaması gereken süs eşyalarını kaldırırız. Ayaklarım pedallara yetişecek yaşa geldiğimde arabayı ben kullanmaya başladım. Böylece annem biraz daha özgürlük kazandı.
Yıpranmış ilişkiler, takıntılı eşler, sinir krizi geçiren ebeveynler, aklını kaybeden yaşlılar, ortadan kaybolan çocuklar…

Samanta Schweblin 2015 Ribera del Duero Öykü Ödülü’nü kazanan Yedi Boş Ev’deki öykülerde akıl sağlığı pamuk ipliğine bağlı bir insanlığa ayna tutuyor.

KÜNYE: Yedi Boş Ev, Samanta Schweblin, çeviren: Emrah İmre, Can Yayınları, 2022, 128 sayfa.

ŞVAYK KARAKOLDA – YAROSLAV HAŞEK

Dünya edebiyatına binlerce mizahi kısa hikâye ve edebiyat tarihinin unutulmaz kahramanlarından biri olan Şvayk’ı armağan etmiş bir alaycı yergiler ustasıdır Yaroslav Haşek. Şvayk Karakolda da bu muzip yazarın, bu “sempatik serseri”nin o ince alaycılığıyla kaleme aldığı pek çok kısa hikâyesini bir araya getiriyor. Ünlü Çek yazarı Yaroslav Haşek’in hikâyelerinin hep bir mizah unsuru barındırmasının ve neredeyse hepsinin bizzat yazardan ve yazarın başından geçmiş şaşırtıcı ama gerçek olaylardan izler taşımasının yanı sıra, bir ortak özelliği daha vardır: Bu özellik, her bir hikâyenin daima gerek toplumsal gerekse politik bakımdan bir eleştiri, bir yergi içermesidir.

Haşek’in hicvetme konusunda âdeta birbiriyle yarışan eşsiz öykülerinden oluşan Şvayk Karakolda, Hasan Âli Ediz’in usta işi çevirisiyle Yordam Edebiyat’ta.

KÜNYE: Şvayk Karakolda, Yaroslav Haşek, çeviren: Hasan Âli Ediz, Yordam Kitap, 2022, 192 sayfa.

GEÇİCİ – HILARY LEICHTER

Sürekli birbirinden farklı işlerde çalışan, kalıcılık peşinde bir “Geçici”nin hikâyesi bu. Kalıcılığa giden yolda, mütemadiyen yeni bir işe yerleştirilen, sorumluluğu neyse onu yerine getirip sıradaki “yerleştirme”yi bekleyen bir Geçici… İşi ise her şey olabilir; büyük bir şirketin Yönetim Kurulu Başkanı’nın yerine bakmak, bir korsan gemisinde çalışmak, bir evin kapılarını açıp kapamak, hatta bir katilin yardımcısı olmak…
PEN/Hemingway İlk Roman Ödülü adaylarından Geçici, sürrealist bir mizah anlayışı ile kapitalizm eleştirisinin iç içe geçtiği, iş dünyasındaki görünmez tehlikeleri sergileyen, sıradan yaşamın tuhaflığına dikkat çeken, kimliğimizi nasıl inşa ettiğimizi irdeleyen, günümüzün laneti “esnek ekonomi” sorununa eğilen, hem ciddi hem alaycı bir manifesto.

KÜNYE: Geçici, Hilary Leichter, çeviren: Tülin Er, İthaki Yayınları, 2022, 200 sayfa.

ARAP KIZI CAMDAN BAKIYOR-TÜRKİYE’NİN “SİYAH”LARI – ÜMİT BAYAZOĞLU

Yazarlık hayatında daima gölgede kalana odaklanan Ümit Bayazoğlu’ndan tarihte kaldığı sanılan bir fenomene ezber bozan bir bakış. Bayazoğlu, üzerinde yaşadığımız toprakların “zenci”lerine odaklanıyor bu kez. Köle ticaretinden harem ağalarına, hadım ameliyatından ev içi hizmete koşulan “Arap kızı”na, edebiyatın siyahlarından folklordaki “zenci” imgesine uzanan yoğun, şaşırtıcı ve öğretici bir metin. Türkçenin “büyük” yazarlarının, hatta önemli bilim insanlarının meseleye bakışındaki çarpıklığı görünce hayret etmeden duramıyor insan. Oysa “Onlar” vardılar ve buradaydılar. Şimdi yeniden hatırlamaya başlayabiliriz.

KÜNYE: Arap Kızı Camdan Bakıyor-Türkiye’nin “Siyah”ları, Ümit Bayazoğlu, Aras Yayıncılık, 2022, 176 sayfa.

PEK ÇOK KIŞIN ARDINDAN - MARIAN IZAGUIRRE

Bir Zamanlar Hayat Bizimdi isimli eseriyle tanıdığımız Marian Izaguirre’nin kaleme aldığı Pek Çok Kışın Ardından, okurlarını Madrid’den Buenos Aires ve Hollywood’a götürerek edebiyat, moda ve sinema dünyasının içine davet ediyor.

Farklı sınıflara mensup iki genci imkânsız bir aşkın kıyısında buluşturun roman, muhafazakâr bir topluma ayna tutarken zamanın lime lime ettiği hayatlardan film gibi manzaralar sunuyor. 

Kitabında, hayalle ölümü yakın akraba kılan yazar; aşk ve ihanet sarmalında oluşturduğu katmanlı hikâyesini, yaşanmışlıkların sivri köşelerini törpüleyerek sözcüklere döküyor.

KÜNYE: Pek Çok Kışın Ardından, Marian Izaguirre, çeviren: Murat Tanakol, Delidolu, 2022, 256 sayfa.

POSTMODERNİZM YA DA GEÇ KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL MANTIĞI – FREDRIC JAMESON

Postmodernizm, günümüzde çokça telaffuz edilen, ama çoğu kişi için ne olduğu tam olarak kavranıp tanımlanamayan belirsiz bir kavram. Bir fırsatı mı, yoksa bir erozyonu mu; bir dayatmayı mı, yoksa özgürleşmeyi mi temsil ettiği konusunda da bir fikir birliği olduğunu söylemek güç.
 
Postmodernizm tartışmalarında öncü bir yere sahip bulunan Amerika’nın en dikkate değer entelektüeli ve uluslararası alanda tanınan edebiyat kuramcısı Fredric Jameson, bu zor konuyu Marksist bir eleştirel mesafeyle ele alıyor. Jameson postmodernizmin, kapitalizm tarafından yönlendirilen bir kitle kültürü olarak günlük hayatımızın her yönüne nüfuz ettiğini ileri sürüyor. Bu özelliğiyle ideolojileri şekillendirmesi ve bunu da medya kültürü üzerinden bir hegemonyaya dönüştürmesi ise postmodern dünyada insanların yaşama biçimlerinin belirlenmesinde işleyen süreci yansıtıyor. Sanat eserlerinden mimariye, teorik tartışmalardan ekonomiye dek pek çok ayrıntıya yer veren Jameson’ın bu kitabı, postmodernizm konusunda çarpıcı ve derinlikli bir tartışma.

KÜNYE: Postmodernizm ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı, Fredric Jameson, çeviren: Cem Gönenç, Alfa Yayınları, 2022, 468 sayfa.

CUMHURİYET VE HİSSİYAT-FALİH RIFKI ATAY’DA MODERNLİK, ULUS VE DUYGULAR – HİKMET ÇAĞRI YARDIMCI

Ulus-devletlerin inşasının, milliyetçi ideolojilerin oluşumunun ve modernleşme
sürecinin uzun süre ihmal edilen bir cephesi, duygu rejimidir. Bu kapsamlı toplumsal
inşa ve dönüşüm projeleri, hangi duygulara hitap eder, hangilerini “coşturur” - ve bunu
nasıl yaparlar?
Çağrı Yardımcı, Cumhuriyet ve Hisssiyat’ta, Türkiye’de Cumhuriyet’in kuruluş
döneminde duygu siyasetinin nasıl tasavvur edildiğine bakıyor. Bunun için, yeni duygu
rejiminin etkili ve gözde bir taşıyıcısı olarak Falih Rıfkı Atay’a odaklanıyor.
Osmanlı-Türk Batılılaşmasında duygu rejimi, kibirden aşağılık duygusuna ve o
duygudan kurtulma gayretine doğru, nasıl bir seyir izledi? Yeni bir şeref anlayışının
(“milli şerefin”) ve yeni bir duygular cemaatinin inşası, nasıl tahayyül edildi? Garp
medeniyetinin mutluluğunun “sırrını” arayan Falih Rıfkı ve diğer Cumhuriyetçi öncüler,
o mutluluğun peşinde nasıl bir “saadet terbiyesi”ne giriştiler?
Erken Cumhuriyet döneminin düşünce dünyasına ve ruh haline tutulan bu mercek,
Cumhuriyet tarihi boyunca duygu siyasetlerini analiz edebilmenin de anahtarıdır. 

KÜNYE: Cumhuriyet ve Hissiyat-Falih Rıfkı Atay’da Modernlik, Ulus ve Duygular, Hikmet Çağrı Yardımcı, İletişim Yayınları, 2022, 262 sayfa.

ORMANDA DÖRT MEVSİM – FERİDUN ORAL

Rüzgâr’ın ninesiyle dedesi bir orman köyünde yaşıyordu. Onları ziyarete gittiğinde dedesiyle birlikte sık sık ormanda gezintiye çıkarlardı. Mevsimler geçerken ormanın değişen görüntüsü o kadar büyüleyiciydi ki Rüzgâr bazı geceler rüyasında ormanda dolaştığını görüyordu.

KÜNYE: Ormanda Dört Mevsim, Feridun Oral, Yapı Kredi Yayınları, 2022, 32 sayfa.

PEANUTS: HAYDİ KÜTÜPHANEYE GİDELİM!

Sally çok heyecanlı çünkü bugün kütüphaneye üye olacak! İlk kitabını ödünç almak için sabırsızlanıyor. Ne sanslı ki Charlie Brown, Linus ve diğer arkadaşları da yanında olacak!

KÜNYE: Peanuts: Haydi Kütüphaneye Gidelim!, Charles M. Schulz, çeviren: Dilara Alemdar, Mundi, 2022, 32 sayfa.

DAHA FAZLA