Vitrin: Yeni Çıkanlar

Vitrin: Yeni Çıkanlar

Haftanın öne çıkan kitapları arasından sizlere özel bir derleme yaptık. Keyifli okumalar ve iyi pazarlar dileriz.

Hazırlayan: Deniz Burak Bayrak

Çağdaş Şili edebiyatının en parlak yazarlarından Alejandro Zambra edebiyat üstüne yazılarını Okumamak’ta bir araya getiriyor. Kendi edebiyat yolculuğuna da yer verdiği bu içten, bir o kadar da derinlikli yazılarında Bolaño’dan Tanizaki’ye, Cortázar’dan Kafka’ya, Buzzati’den Borges’e, Madam Bovary’den Yastıkname’ye birçok yazar ve eser hakkında tespitlerde bulunuyor.

KÜNYE: Okumamak, Alejandro Zambra, çeviren: Çiğdem Öztürk, Notos Kitap, 2022, 326 sayfa.

BAVUL – SERGEY DOVLATOV

“Gözlerim boş bavula takılmıştı. Dibinde Karl Marx, kapağında Brodski. İkisi arasında ise gözden düşmüş, değerini yitirmiş koskoca bir yaşam… Bavulu kapadım. İçinde naftalin topakları boğuk bir sesle yuvarlandılar. Çıkardıklarım karmakarışık bir yığın halinde mutfak masasının üzerinde duruyordu. Bu, otuz altı yıl boyunca biriktirebildiklerimdi. Ülkemde geçirdiğim otuz altı yıllık ömrümün bir bilançosu. “Gerçekten de hepsi bu mu?” diye düşündüm. Ardından da, “Evet, demek ki hepsi bu kadarmış…” diye yanıtladım kendimi. İşte o anda, hani nasıl derler, kendimi bir anda anılar girdabına kapılmış buldum. Belli ki şu pılı pırtının arasına saklanmışlardı. Kapağı açınca hepsi dışarı nüfuz etti. Bütün bu anıları herhalde Marx’tan Brodski’ye şeklinde adlandırmak gerekiyor. Ya da ne bileyim, Biriktirebildiklerim de olur. En basit haliyle Bavul da diyebiliriz…”

Sergey Dovlatov’un en önemli eserlerinden Bavul, Eyüp Karakuş’un Rusça aslından çevirisiyle…

KÜNYE: Bavul, Sergey Dovlatov, çeviren: Eyüp Karakuş, Jaguar Kitap, 2022, 145 sayfa.

DEMİR ÖKÇE – JACK LONDON

“İnsanın Kardeşlik Çağı”nın 419. senesinden bir yedi yüz yıl geriye gidip 1900’lerin başında Birleşik Devletler’de ve tüm dünyada yaşanan sınıf çatışmalarına baksak neler görürüz acaba? Halkı ayaklarının altında eze eze Demir Ökçe adını alan Oligarşi ile proletarya, sosyalistler ve “uçurum halkı” arasındaki çatışmalar nasıl görünür gözümüze? Distopya mı, gerçek mi? Yirminci yüzyılın yedi yüz yıl ilerisinden bakıldığında bir distopya, yirminci yüzyılın devamı niteliğindeki bugünümüzden bakıldığında sonuna kadar gerçekçi bir yapıtla karşı karşıyayız. Jack London’ın sosyalistlerin mücadelesine adadığı, egemenler dâhil toplumdaki bütün sınıfların anatomisine soyunduğu, yeraltı yaşamının zorlu şartlarına ve kalkışma denemelerine dek devrimcilerin yaşamını takip ettiği, “Gerçek bu işte dostum, o inkâr edilemez gerçek bu!” sözlerinin peşinden koştura koştura anlattığı muhteşem bir yapıt.

Özellikle 1970’li yıllarda Türkiye solu üzerinde büyük etkide bulunmuş, devrimci gençlerin ellerinden düşmemiş, denebilirse efsaneleşmiş bir yapıt.

Demir Ökçe efsanesi, şimdi yepyeni ve özenli çevirisiyle, bir kez daha devrimcilerin ve bütün okurların huzurunda!

KÜNYE: Demir Ökçe, Jack London, çeviren: Ali Haluk İmeryüz, Yordam Kitap, 2022, 320 sayfa.

EDEBİYAT ÜZERİNE – GEORGE ORWELL

Ütopya yaratıcılarının neredeyse hepsi diş ağrısı çeken ve o yüzden mutluluğu diş ağrısı çekmemekle bir tutan kimselere benzer. Onlar değerini sürekli olmamasından alan bir şeyin sonsuz devamını sağlayarak kusursuz bir toplum var etmek isterler. Oysa insanlığın belli çizgilerde hareket etmesi gerektiğini, ana stratejinin belirlenmiş olduğunu, ama ayrıntılı kehanetlerin bizim işimiz olmadığını söylemek daha akıllıca olurdu.George Orwell’in 1929-1948 yılları arasında Tribune dergisi için kaleme aldığı “Dilediğim Gibi” başlıklı köşesi dahil olmak üzere, farklı dergi ve gazetelerde yayımlanan edebiyat yazılarını derleyen Edebiyat Üzerine, yazarın kültür-sanat üzerine düşüncelerinin yıllar içerisinde nasıl geliştiğini göstermekle kalmıyor, aynı zamanda iki savaş arasında Avrupa’nın düşünsel hayatında meydana gelen cereyanları da gözler önüne seriyor. Orwell’in ülkesindeki okuryazarlık kültürü, dönemin ideolojilerinin edebiyata olan etkisi, toplumsal hayatta yazarın varlığına dair fikirlerinin; Jean-Paul Sartre, Arthur Koestler, Jack London ve Rudyard Kipling gibi çağdaşları hakkındaki yorumlarının, 1984 ve Hayvan Çiftliği gibi kitapların düşünsel temelini oluşturan yazılarının bir araya geldiği bu kitap, Orwell’in dönemini edebiyat ve edebiyatı dönemi üzerinden düşünen güçlü bir eleştirmen olduğunu da kanıtlıyor.

KÜNYE: Edebiyat Üzerine, George Orwell, çeviren: Suat Ertüzün, Can Yayınları, 2022, 208 sayfa.

BİTKİLERİN RUHU – ROBIN WALL KIMMERER

Dünyanın evimiz olduğunu unuttuk. Robin Wall Kimmerer, Potawatomi halkının bir üyesi ve bir botanikçi olarak doğayla birden fazla dilde konuşabilen bir araştırmacı: Bir yandan çocukluğundan itibaren bitki ve hayvanlarla kurduğu ilişki ona doğanın en eski öğretmenimiz olduğunu göstermiş, öbür yandan ise botanik eğitimi ona bütünün parçalarını görmeyi öğretmiş. Halkının öğretilerini ve bilimin sesini kendinde birleştiren Kimmerer, Bitkilerin Ruhu’nda bu iki farklı bilgi merceğinden bakarak edindiği tecrübeleri bir araya getiriyor ve canlıların dünyasıyla kurduğumuz ilişkinin karşılıklı olması gerektiğini hatırlatıyor. Çünkü ancak diğer canlıların dillerini anlayabildiğimiz zaman dünyanın cömertliğini anlayabilir, bu cömertliğe karşılık kendi hediyelerimizi vermeyi öğrenebiliriz.Gezegenimizin sesini duymak bizim sorumluluğumuz...

“Robin Wall Kimmerer olağanüstü bir kitap yazmış; kanıtlara dayalı, objektif bir bilim anlayışının, yerlilerin kadim öğretileriyle nasıl zenginleşebileceğini gösteriyor. Güzelliği o kadar iyi yakalayıveriyor ki… boylu mazıların, yabani çileklerin, yağmurun eksik olmadığı ormanların, mis gibi kokan kutsal ot dolu çayırların manzarası kitabı kenara koyduğunuzda bile gözünüzün önünden gitmiyor.” Jane Goodall

KÜNYE: Bitkilerin Ruhu-Modern Bilimden Kadim Bilgiye Şifa, Robin Wall Kimmerer, çeviren: Ayşe Başcı, Mundi, 2022, 424 sayfa.

ÖLÜM CAN DÜŞMANIM – ELIAS CANETTI

Nobel Ödüllü Elias Canetti'nin yaşadığı ağır bir ruhsal sarsıntı neticesinde doğan Ölüm Can Düşmanım, dünyayı değiştirmeyi amaçlayan güçlü bir istenç, bir yaşam projesidir. Canilerde, diktatörlerde, efsanelerde, dünya tarihine damga vurmuş kesitlerde, edebiyat ve filozofların görüş alışverişlerinde, kişisel deneyimlerde, anılarda, kalbi halihazırda atmayı sürdürenlerde ve yaşamın absürtlüğünde anlam bulan ölümün anatomisini çıkaran Canetti, ölüme dair insani bir korkunun aksine meşum bir nefretten beslenir ve ona karşı, canlıları bu dünyadan koparan yegâne katilmişçesine Don Kişotvari bir savaş verir. İsyanı ise elbette Tanrı'yadır. Canetti'nin II. Dünya Savaşı'nın çetin ve amansız günlerinde başladığı, 50 yılı aşkın bir süre boyunca da hakkında yazmaktan geri durmadığı bu kışkırtıcı "anti-ölüm abidesi", terk-i diyar eylemişlere bir saygı duruşu, nefes alıp vermeyi sürdüren bizler içinse direnç kaynağı niteliği taşıyor...

KÜNYE: Ölüm Can Düşmanım, Elias Canetti, çeviren: Ahmet Arpad, Sel Yayıncılık, 2022, 304 sayfa.

BURADA NE İŞİM VAR? – IŞINSU ERMİŞ

Burcu, hayvanlarla iç içe yaşamaktan mutlu değildir. Çünkü baykuşlar durmaksızın ötmekte, keçiler doğum günü partisini mahvetmekte, lemurlar üzerine tırmanmaktadır. Burcu’nun tek isteği “normal” bir evde yaşamaktır ve bunun için var olan ya da olmayan bakanlıklara mektuplar yazmaktadır. Bir gün yunus parkına giden Burcu, bazı hayvanların da tıpkı kendisi gibi bulunduğu yerden mutlu olmadığını fark eder. Bu farkındalık onun hayvanlara ve yaşadığı yere dair bakışını değiştirecektir. Üstelik, yunusların özgürlüğü için bir planı da vardır!

KÜNYE: Burada Ne İşim Var? , Işınsu Ermiş, resimleyen: Sezen Aksu Taşyürek, Kırmızı Kedi Çocuk, 2022, 96 sayfa.

DAHA FAZLA