Vitrin: Yeni çıkanlar

Vitrin: Yeni çıkanlar

Değerli İleri Kitap okurları, haftanın yeni çıkan kitapları arasından sizler için derledik. Keyifli okumalar dileriz.

GÖRÜNÜRDE HİÇBİR ŞEY YOK - JENS REHN


Yıl 1943. Orta Atlantik’te sürüklenen bir şişme botta, savaş alanındaki çarpışmadan hayatta kalan iki asker: Batan Alman denizaltısının deniz eri “Öteki” ile düşen Amerikan askeri uçağının pilotu “Tek Kollu”. Az öncesine dek düşman olan bu iki adam okyanusun ortasında kader ortağına dönüşür. Ağır yaralı pilot üçüncü günde ölür; Alman deniz eri susuzluktan ölmek üzeredir.


Jens Rehn’in Türkçeye çevrilen ilk kitabı Görünürde Hiçbir Şey Yok (1954) ana konusu çerçevesinde, Beckett’in Godot'yu Beklerken (1952) oyunu ve Hemingway’in Yaşlı Adam ve Deniz (1952) romanıyla ortak yazınsal-felsefi çağrışımlar içeren; anlatı, dil ve biçem açısından varoluşsal deneyimle kendi rotasını çizen, sarsıcı bir ilk roman. Duygusallıktan ve yalancı coşkudan arındırılmış, nesnel bir yazını ve yalınlığı pusula edinen Gruppe der Zwölf’ün (On İkiler Grubu) ilkelerine bağlı kalarak “buz gibi” bir gerçekçiliğe ulaşan bu varoluşçu mesel, Jens Rehn’in II. Dünya Savaşı’nda denizaltı subayı olarak yaşadığı olayı merkezine alıyor.
(Tanıtım Bülteninden)


KÜNYE: Görünürde Hiçbir Şey Yok, Yazar: Jens Rehn, Çevirmen: Ersel Kayaoğlu, Yapı Kredi Yayınları, 2021, 120 Sayfa.

21. YÜZYILDA ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ - ÇALIŞMA YAŞAMININ DÖNÜŞÜMÜ, AKTÖRLERİ VE GELECEĞİ
Endüstri ilişkileri sistemi, sosyo-ekonomik ve politik birçok faktörden etkilenen, işçi, işveren ve devletin taraf olduğu oldukça geniş bir ağı ifade etmektedir. Bu özelliği nedeniyle endüstri ilişkileri durmaksızın dönüşen dinamik bir yapıya sahiptir. Notabene yayınevi tarafından basılan “21. Yüzyılda Endüstri İlişkileri” başlıklı kitap, endüstri ilişkilerinin 21. Yüzyılın sosyal, ekonomik ve politik özellikleri çerçevesinde değişen ve dönüşen dinamik yapısına odaklanmaktadır. Kitap, Hüseyin Sevgi editörlüğünde, sekiz farklı üniversiteden, farklı alanlarda uzmanlaşan toplam on iki akademisyenin katkısıyla, yeni teknolojiler ve küresel pandemi başta olmak üzere, endüstri ilişkilerindeki dönüşümü farklı açılardan ele almaktadır.


Son yıllarda bilgi ve iletişim teknolojilerindeki baş döndüren hızın, özellikle çalışma ilişkilerini ve emeğin yeni biçimlerini nasıl şekillendirdiği kitabın önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Yeni iletişim teknolojilerinin işi, işçiyi ve bir bütün olarak çalışma yaşamını nasıl ve hangi yönde etkilediği Aysen Tokol, Hüseyin Sevgi, Oğuz Başol, Mehmet Fatih ÇÖMLEKÇİ, Salih DURSUN ve Gülşen ÇETİN AYDIN tarafından detaylı biçimde incelenmiştir. Kapitalizmin dijitalleşmesi, platform çalışma ve gig ekonomisi, dijital göçebelik gibi işin ve emeğin teknolojik gelişmelere paralel olarak ortaya çıkan yeni biçimlerinin, geleneksel endüstri ilişkilerindeki konumu tartışılarak olası sorunlar ve çözüm arayışları dile getirilmiştir. Bu bağlamda özellikle çalışma hayatında teknolojik dönüşümün işçiler açısından yaratacağı hak kayıpları ve sendikal harekette yaratacağı sorunlar gibi temel konular işlenmiştir.


Bununla birlikte, 2020’nin başlarından itibaren yaşamın bir parçası haline gelen Pandemi koşullarının endüstri ilişkileri için nasıl sonuçlar doğurduğu, Ceyhun Güler ve Seher DEMİRKAYA tarafından ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Küresel pandemi döneminde küresel sendikaların nasıl tavrı aldığı, neler yaptığı / yapmadığını eleştirel bir noktadan yazan Güler, küresel sendikaların adeta pandemi dönemindeki karnesini çıkarmıştır. Küresel pandeminin ulusal mevzuatı nasıl etkilediği, bu süreçte hangi yasal düzenlemelerin yapıldığı ve bu düzenlemelerin çalışma hayatında ne gibi karşılıklar bulduğunu detaylı olarak inceleyen Demirkaya, Pandemiyi hukuki boyutlarıyla değerlendirilmiştir.
Sosyo-ekonomik, kültürel ve politik birçok faktörün endüstri ilişkilerinde yarattığı dönüşümü Mehmet Atilla Güler ve Özal Çiçek farklı perspektiften ele almışlardır. Sosyal devlet bakımından farklı bir yere sahip İskandinav ülkelerindeki endüstri ilişkileri sistemine odaklanan Güler, zaman içinde meydana gelen dönüşümü, nedenleriyle sistematik olarak işlemiştir. Endüstri ilişkilerindeki dönüşüme daha genel çerçevede yaklaşan Çiçek, insan kaynaklarının endüstri ilişkilerinde yarattığı paradigma dönüşümünü, neoliberal politikalar çerçevesinde incelemiştir.


Endüstri ilişkilerindeki dönüşümün kadınlar üzerindeki etkisine odaklanan Bora Yenihan ve Ahmet Gökçe, çalışma hayatında kadınların konumunu ve sendikaların tutumunu değerlendirmişlerdir. Kadınların modern emek piyasasındaki yerini tarihsel olarak elen alan Yenihan, sendikaların kadınlara yönelik çalışmalarını değerlendirerek, bu konudaki eksiklere dikkat çekmiştir. Çalışma hayatında kadın emeğine, kadınların yaşadığı ayrımcılıklar temelinde yaklaşan Gökçe, kadın emeğinin günümüz emek piyasasındaki durumunu neden ve sonuçlarıyla değerlendirmiştir.


Tüm yazarların katkısıyla kitap, endüstri ilişkileri ve sosyal politika alanında güncel gelişmeleri ele alması bakımından önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Henüz içinde yaşadığımız konulara ve sorunlara odaklanması bakımından kitap, endüstri ilişkileriyle ilgilenen araştırmacılar için bir kılavuz olma niteliği taşımaktadır.
(Tanıtım Bülteninden)


KÜNYE: 21. Yüzyılda Endüstri İlişkileri - Çalışma Yaşamının Dönüşümü, Aktörleri ve Geleceği, Yazar: Kolektif, Editör: Hüseyin Sevgi, Nota Bene Yayınları, 2021, 416 Sayfa.

SON ÖPÜŞ - KENAN HULUSİ KORAY


“Haçdağı köyünde bir gece jandarma karakolu basıldıktan sonra civardaki bütün köylüler ikindi olur olmaz kapılarını kapamayı itiyat edinmişlerdi. Halbuki henüz kış değildi ve Akviran tepelerine soğuk yalnız kar ve tipiyle gelmez, kurt sürüleriyle beraber uğrardı. Onun için olacak ki eşkıyalarla başa çıkamayan köylüler, hiçbir yıl kışın erken geldiğini istemezken bu sefer eylül sonuna doğru Akviran’ı bir kar kıyametin kapamasını bekliyorlar, ‘Eşkıyaları ancak kurtlar temizleyebilir,’ diyorlardı. Bir sabah ağıl kapılarını örten bir kar tabakasına tesadüf ederlerse bütün bir kışı ocak başında geçirmeye razı olacaklardı. Fakat eşkıyalar aç kalıp da bu sefer Akviran’a kadar sarkarlarsa!”


Öykücülüğümüzün en kendine has isimlerinden Kenan Hulusi Koray’ın uzun öyküsü Son Öpüş, kırsala, doğaya ve aşka dair çarpıcı bir metin.
Kuşakları etkilemiş romanlar, ufuk açıcı öyküler, ezberlere kazınmış şiirler… Gazetelerde kalmış söyleşiler, gezi yazıları, denemeler, makaleler… Edebiyatımızın farklı dönemlerinden, iz bırakan metinler Kısa Miras’la bir araya geliyor.

#edebiyatımızınmirası #köy #eşkıya #aşk #kurtlar #çatışma #kış
(Tanıtım Bülteninden)


KÜNYE: Son Öpüş, Yazar: Kenan Hulusi Koray, Can Yayınları, 2021, 88 Sayfa.

YALINAYAK GEN 9.KİTAP: SINIRLARI AŞMAK - KEİJİ NAKAZAWA


Barışı sanatta arayanların elçisi: Yalınayak Gen

Ünlü manga ustası Keiji Nakazawa tarafından yaratılan ve atom bombasının etkilerine dair tarihsel bir belge niteliği taşıyan ''Yalınayak Gen'' serisinin, Türkiyeli okurlar tarafından uzun yıllardır merakla beklenen dokuzuncu cildi Sınırları Aşmak, tarihe tanıklık ettirmeyi sürdürüyor.
İkinci Dünya Savaşı'nda önemli bir dönüm noktası olan Hiroşima'nın bombalanmasını ve atom bombası ertesinde yaşananları küçük bir çocuğun gözünden aktaran bu gerçekçi manga, otobiyografik özellikler taşımasının yanı sıra savaşın trajedisini, yaşanan acıları ve her şeye rağmen dayanışmanın önemini vurguluyor.


İnsanlığın yeni nesli için bir güç kaynağı umuduyla hayat bulan Gen'in 25 dile çevrilen ve dünya çapında yankı uyandıran hüzünlü öyküsü; nükleer silahlanmaya ''hayır'' diyecek gücü geleceğe taşıyor, 20. yüzyılın en büyük vahşetlerinden birini unutmuyor ve unutturmuyor.
Sanat sınır tanımaz... Ben de bunu yapmak istiyorum! Dünyanın her yanından insanı etkileyecek ulusal sınırları aşacak işler!


Serinin dokuzuncu cildinde ''Barış Fişeği'' Gen, yine yoluna taş koyanlara karşı mücadele ediyor. Barış Anıt Kent projesi yüzünden evlerinin yıkılması ve Natsue'nin ölümü, sanki Hiroşima'da ve Nagazaki'de yol açtığı yıkım yetmezmiş gibi, tekrar atom bombası kullanmaya hazır olan Amerika'ya karşı öfke dolu bir çığlığa dönüşüyor. Bu zorlu günlerde şans eseri bir karşılaşma Gen'in hayatında bir dönüm noktası oluşturuyor. Yetenekli bir sanatçı Gen'i kanatları altına alarak ona resim çizmeyi öğretiyor. Sanatın sınır tanımazlığından esinlenerek yaşadıklarını sanat yoluyla ifade etmeye yönelen Gen, bir süre sonra yerel bir afiş ressamının yanında çıraklığa başlıyor. Burada, yeni patronunun ve diğer çırakların zorbalıklarıyla karşılaşan Gen, tüm baskı ve zorlamalara rağmen, hayallerinin peşinden gitmeyi seçiyor.

''Yalınayak Gen'' efsanesinin dokuzuncu kitabı Sınırları Aşmak, sınırların olmadığı bir dünyada, bir ülkeden diğerine gökkuşağından köprüler inşa etmenin ne kadar muhteşem olacağını düşündürüyor, insanların gökkuşağından köprüleri özgürce geçip birbiriyle dostça konuştuğu savaşsız, huzur dolu bir dünya düzeni düşletiyor.

Gen gözlerini gökkuşağından alamıyordu...
''Gen, 20. yüzyılın en büyük vahşetlerinden birine etkili bir biçimde tanıklık eder. Kendinizi bu olağanüstü kitaba bırakın.''
Art Spiegelman
(Tanıtım Bülteninden)


KÜNYE: Yalınayak Gen 9.Kitap - Sınırları Aşmak, Yazar: Keiji Nakazawa, Çevirmen: Damla Kellecioğlu, Desen Yayınları, 2021, 272 Sayfa.

UMUDUN MAHREMLEŞTİRİLMESİ - PETER THOMPSON, SLAVOJ ZIZEK


Nietszche’nin tüm kesinlikleri ve dogmaları parçalama kararlılığıyla kendisini eli çekiçli bir filozof olarak gördüğü yerde, Bloch sınırları aşma ama aynı zamanda yaratma kararlılığına sahip orak çekiçli bir filozof olup çıkıverir muhtemelen.
Peter Thompson


20. yüzyılın başlarından itibaren, kendine özgü düşünsel ve yazınsal tavırla ayrışmaya başlayan “Batı Marksizmi” içinde bile ayrı duran bir filozof Ernst Bloch. Kuşkusuz onun bu ayrıksılığında birçok etkenden söz edilebilir: en başta yazım tarzı, dine ve dinsel duyuşa ilgisi, umut ve ütopya gibi yasak kavramlardan bahsetmesi... İşte bu derleme, Ernst Bloch’un en çok uğraştığı ve bel bağladığı kavram olan “umut” etrafında dönüyor; tam da onda yer aldığı şekliyle, toplumsal alandan sürgün edilmiş ve mahremleştirilmiş/özelleştirilmiş umudun neredeyse tüm veçhelerini ele alıyor. Slavoj Žižek ve Peter Thompson’ın editörlüğünü üstlendiği bu derlemede on üç makale yer alıyor. Makaleler, genel olarak Bloch’un düşüncesini, özel olarak onun umut ve ütopya anlayışını felsefi yöntem, hümanizm ve anti-hümanizm, antropoloji, din, metafizik, eskatoloji ve mitoloji, edebiyat ve müzik gibi birçok boyut üzerinden tartışıyor. Ayrıca derlemede Bloch’un düşüncesini çağdaş feminist yaklaşımlar ve spekülatif materyalist anlayışlarla ilişkisi bakımından değerlendiren makaleler de var. Öte yandan, bunca farklı alanlara dağılmış tüm yazıların ortak kaygısı şu: Bu umutsuzluk çağında Blochçu umut ve ütopya bize ne söyler?
(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Umudun Mahremleştirilmesi, Yazar: Peter Thompson & Slavoj Zizek, Çevirmen : Çağatay Özyürek & Mustafa Yalçınkaya, Ayrıntı Yayınları, 2021, 368 Sayfa
 

KIŞ GÜNEŞİ - SİBEL K. TÜRKER
Hayat hem gülmektir, hem de ağlamak!


Editörlüğünü Semih Gümüş’ün üstlendiği Köprü Kitaplar koleksiyonunun 24. kitabını, çağdaş edebiyatımızın ödüllü ustalarından Sibel K. Türker yazdı. Dağılmış bir ailenin umut yaratmak uğruna ödediği bedelleri genç Ekin’in gözünden anlatan roman, zorlu bir Ankara kışında yaşananları resmediyor. Birbirini anlamanın, yüzleşmelerin ve sevginin sınırlarında gerçekçi bir hikâye anlatıyor. Sibel K. Türker, yazdığı bu ilk gençlik romanında yalın anlatımı ve zarif üslubuyla kalplere dokunuyor, büyümenin sancılı ama keşiflerle dolu sokaklarında yürüyüşe çıkarıyor.


O kış Ekin için her şey zordur. Ayrılmış anne babası, kardeşi Can’ın uğruna yıllar sonra bir araya gelmiştir. Çalışan annesi zorunlu gebeliğiyle baş etmeye, yeniden eve dönen babası ise tasarım pastalar yaparak hem Can’a, hem aileye yetmeye, kendini sağaltmaya çabalar. Ekin, ebeveyninin koşullara gösterdiği uyumdan etkilense de, bir türlü kardeşini ziyarete cesaret edemez. Lise arkadaşları Gizem ve Özgür olmasa kış sanki hiç bitmeyecek gibidir…
“Hemen her genç okurun ilgisini çekecek, kendi hayatından kesitler bulacağı bir hikâye. Romanın, Ekin dışında bir dizi başka karakteri de var. Yaşayan karakterler. Onların sahiciliğini, bütün hikâye içindeki yerlerini hiç bozmadan korumayı iyi biliyor Sibel K. Türker.” Semih Gümüş
(Tanıtım Bülteninden)


KÜNYE: Kış Güneşi, Yazar: Sibel K. Türker, Günışığı Kitaplığı, 2021, 176 Sayfa

DAHA FAZLA