Vitrin: Yeni çıkanlar

Vitrin: Yeni çıkanlar

Değerli İleri Kitap takipçileri ve kitap okurları, her hafta yeni çıkan kitapları titizlikle inceliyor ve size özel bir derleme yaparak öneri listemizi sunuyoruz. Bu hafta da birbirinden güçlü kalemler tarafından yazılmış beş kitabı beğeninize sunuyoruz. Keyifli okumalar!

ADAK CİLT 1: SÜRGÜN - DENİZ ERBULAK

Nehir Efser, uzaklara sürülmüş genç bir öğretmendi.

Her şeyi geride bırakmış, kendi yolunda yürümüş, genç, capcanlı.

Ama geldiği şehirde kendisini bekleyen karanlığı tahmin etmesi imkânsızdı.

Cinayetlerin arkası kesilmiyordu. Emniyet Müdürü karanlık itikatlarla ilgili söylentilerden bezmişti. Eski Soy’un lideri Arim Alator’sa her şeyin farkındaydı. Yeni gelen öğretmenin, karanlık soyun çocuklarını ayırt etmesi an meselesiydi artık.

Bu şehirde hiçbir şey zannedildiği gibi değildi. Hiçbir şey!

Naci Bey hafif bir endişeyle misafirine baktı:
“Şu geçenlerde öldürülen adam mı?”
“Evet, yaklaşık üç hafta önce,” dedi Arim Alator.
“Adak olarak adandığına emin misiniz? Belki de…”
“Adamı bulduğumda musallat olan hâlâ başındaydı.”
“Ah,” dedi adam. Boğazını temizledi. “Kim musallat etmiş peki?”
“İsmi mühürlenmiş,” dedi Arim Alator.

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Adak Cilt 1 – Sürgün, Yazar: Deniz Erbulak, İthaki Yayınları, 2020, 240 Sayfa

CİNSEL NORMALLİĞİN KURULUŞU - EZGİ SARITAŞ

Osmanlı döneminde cinsel yaşamın bugünkünden farklı olduğunu biliriz. Okuduğumuz metinler, karşımıza çıkan imgeler, üstü örtülmek, inkâr ya da "tevil" edilmek istense de bir başkalık olduğunu sezdirir bize. Tarihi bilmenin ilk yararı geçmişin şimdiki gibi olmadığını fark etmemizdir elbette, ama bir başka bakımdan da yararlanırız tarihten: Kanıksadığımız, doğal saydığımız "bugün"ün nasıl şekillendiğini, şimdi'ye nasıl vardığımızı anlarız; bu da şimdi'ye yakıştırdığımız mutlaklığı sarsar. Queer teoride heteroseksüel cinselliğin normal kabul edilmesi süreci üzerine üretilen zengin literatür ve tartışmaların eşliğinde Ezgi Sarıtaş, basmakalıp fikirlerden ve okuma stratejilerinden olabildiğince uzak durarak, düşünmeyi ve nesnesini ciddiye alarak, yani anlamayı ön plana koyarak cinsel modernleşmenin izini sürüyor; edebiyata olduğu kadar hatırat, popüler cinsellik ve tıp metinlerine bakıyor: Geçmişteki normalin ne olduğunu, Geç Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde o normalin nasıl değiştiğini, bugün normal saydığımızın nasıl oluştuğunu ve sürecin içerdiği tutarsızlıkları, istikrarsızlıkları ve çizilen zikzakları araştırıyor.

Queer teoriyle olduğu kadar modernleşme, tarih ve felsefeyle ilgilenen okurlarımızın da zevkle okuyacağına inanıyoruz.

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Cinsel Normalliğin Kuruluşu, Yazar: Ezgi Sarıtaş, Metis Yayıncılık, 2020, 376 Sayfa

BU ŞEHRİN MUTFAKLARINDA BIÇAK YOK - HALİD HALİFE

''Şehirler de ölür, tıpkı insanlar gibi.''

Arapça edebiyatın güçlü temsilcilerinden Halid Halife, Bu Şehrin Mutfaklarında Bıçak Yok kitabıyla politik, dinî ve cinsel zorbalığın gölgesi altında yaşayan Suriyeli bir ailenin üç nesle yayılan, ''utanç'' duygusuyla kuşatılmış hikâyesini anlatıyor.

Türkiyeli okurların ilk kez okuma fırsatı bulacakları Halife'nin, 2013 Necib Mahfuz Kitap Ödülü'ne değer görülen romanı, yanı başımızdaki komşu bir ülkenin pek de bilmediğimiz tarihine ve siyasi dalgalanmalarına dair geniş bir vizyon sunuyor.

Özgün dili olan Arapçadan titizlikle çevrilen eser; bireysel ve toplumsal düzeydeki çöküşü, sözünü sakınmayan bir gerçekçilikle ve etkileyici metaforlarla anlatıyor.

Yıllar içinde yıkıcı bir dönüşüme maruz kalan, çoğu kişinin eski günlerini özlemle andığı Halep şehrinin başlı başına bir karakter olarak yer aldığı roman; elli yılı aşkın bir dönemde Suriye'de yaşanan toplumsal parçalanmayı, yıkılan hayalleri, şiddeti, bastırılan acı ve korkuyu sosyal ve psikolojik derinlikle yarattığı çok sayıda karakter aracılığıyla gözler önüne seriyor. Halife, bu şiirsel yapıtında, doğduğu şehrin ruhunu etkileyici bir gözlem gücü ve açıksözlülükle yansıtıyor.

Suriye'deki çatışmanın kökenini daha ''derinden'' anlamak isteyenlerin mutlaka okuma listelerine almaları gereken Bu Şehrin Mutfaklarında Bıçak Yok; sokakları, kokuları, yemekleri, müziğiyle Halep'in kapalı kapılar ardına hapsedilişini ''şaşırtıcı'' yaşam manzaraları üzerinden paylaşıyor.

''Halep, korkunun meşrulaştırıldığı bir şehre dönüştürülmüş, resmen cezalandırılıyordu. Tasmalarını tutanlara karşı sadakatleri dışında hiçbir şeyi doğru düzgün yapamayan bozguncu istihbarat görevlilerinin keyfî istekleri altında ezilen bir şehirdi artık Halep.''

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Bu Şehrin Mutfaklarında Bıçak Yok, Yazar: Halid Halife, Çevirmen: Hümeyra Rızvanoğlu Süzen, DeliDolu, 2020, 256 Sayfa

ANALARIN HAKKI - SELÇUK BARAN

Selçuk Baran’ın yedi öykü kitabı daha önce Yapı Kredi Yayınları’ndan Ceviz Ağacına Kar Yağdı (2008) adıyla tek ciltte toplanmıştı. Bütün öyküleri şimdi gözden geçirilerek, yazar portreli kapaklarla ayrı ayrı basılıyor.

Selçuk Baran’ın ikinci öykü kitabı Anaların Hakkı (1977) 1978 Sait Faik Hikâye Armağanı’na değer görülmüştü. Dokuz öyküden oluşan kitapta Selçuk Baran çaresizliklerin, umutsuzlukların, acıların mutluluklarla, umutlarla yan yana yaşadığı, çürümeyle yeşermenin iç içe geçtiği bir toplumda, sınırlarını kendilerinin çizdiği küçük dünyalarında ömür tüketen insanların fırtınalı dünyalarına ustaca sokuluyor.

Yalnızlık ve umutsuzluk dolu öykülerinde düşsel, şiirli bir hava yaratmakta başarı gösterdiği kabul edilen Selçuk Baran, Behçet Necatigil’den Vedat Günyol’a, Füsun Akatlı’dan Selim İleri’ye, Hulki Aktunç’tan İbrahim Yıldırım’a, İnci Aral’dan Behçet Çelik’e pek çok yazarın övgüyle üstünde durduğu, ancak günümüz okuru tarafından daha fazla keşfedilmeyi bekleyen bir yazar.

“Bir zamanlar pek içli dışlı olduğu gündelik yaşantısı, ondan kopup gitmişti. Ancak yeni öğrendikleriyle biçimlenebilecek, saydam, ağırlıksız bir maddeydi çevre. Üzerine hiçbir şey çizilmemiş kocaman bir cam parçası....”

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Anaların Hakkı, Yazar: Selçuk Baran, Yapı Kredi Yayınları, 2020, 96 Sayfa

BAŞKASI ÜZERİNE DÜŞÜNMEK - TED COHEN

Amerikalı filozof Ted Cohen, Başkası Üzerine Düşünmek adlı küçük dev kitabında, edebiyattan güç alarak yaşama ve ilişkilere bakıyor. Sanata neden değer vermemiz gerektiğini hatırlatırken, hakikatle kurduğumuz bağı da sorgulamamızı sağlıyor. Cohen, felsefenin özündeki tartışmalardan birine daha ulaşıyor böylece: "İnsan neden sanat eserleri yaratır?"

Alıştığımız şekliyle bu soruya verilen ortak cevap, sanatın günlük yaşamı ve ruhsuz toplumu kurtaran bir zarafet olduğu yönünde. Cohen, böylesine yargılayıcı ve üst tondan bir bakışla yaklaşmıyor soruya. Tersine sağlıklı bir insanlık için bilimden ve gerçeklerden daha fazlasına ihtiyaç duyduğumuzu ima ediyor. Kurgunun neden kurgusal olmayan kadar, yani sanattaki gerçekliğin yaşam kadar önemli olduğunu gösteriyor. Başkası Üzerine Düşünmek, sadece sanatın ne yaptığını, Hegel'in tarihselci teorisi gibi neden onu takdir ettiğimizi anlatmıyor, aynı zamanda yaşamı güçlü kılacak etik değerler geliştirmemiz için sanatla uğraşmamız gerektiğini tembihliyor.

Cohen'e göre başkalarını anlama yeteneğimiz metafor yaratma ve kavrama kabiliyetimizle aynı... Metafor yapmanın arkasındaki bilişsel süreç ya da metaforları neden anlayabildiğimiz değil Cohen'in derdi, tersine, "metaforun kalbinde gizem var" sözüne inanmak. Cohen'in metaforla kurduğu ilişki birbirini anlamayı, kendini başkası olarak hayal etmeyi içeriyor. Ona göre metafor yeteneği, bir şeyi başka bir şey olarak düşünmek. Metaforik hayal gücü, sanatla zenginleştirilmiş yaşam, başkalarını anlamaya, böylece etik bir yaşam sürmemize yardım etme kapasitemize katkıda bulunuyor.

Farklı bir kimliğe sahip olmanın, başka bir deneyimle mecazi şekilde özdeşleşmenin nasıl bir şey olduğunu hayal etmek, başkalarının bizi nasıl gördüğüyle veya kendimizi gelecekteki koşullarda nasıl görebileceğimizle ilgili bir kurgu. Kendimizi başkalarının gördüğü gibi hayal etmek, inanılmaz derecede karmaşık bir görev. Yapılması çok zor çünkü kendimizi hem terk etmemiz hem de yanımızda taşımamız gerekir. Kendimizi başka bir kişi olarak hayal etmeliyiz ama sonra gerçek bize dönmeli ve ne gördüğümüzü keşfetmeliyiz.

Sanatın hayati önemi burada Cohen için. Metaforik hayal gücüyle farklı yaşamları denemek için bize ilginç, çeşitli fırsatlar sunuyor edebiyat. Sanatsal yolculuğumuz sayesinde, dünyamızdaki diğer insanlarla nasıl uyumlu iletişim kuracağımız ve yaşayacağımız hakkında daha fazla şey öğreniyoruz.

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Başkası Üzerine Düşünmek, Yazar: Ted Cohen, Çevirmen: Umur İda, Nota Bene Yayınları, 2020, 104 Sayfa

DAHA FAZLA