Vitrin: Yeni çıkanlar

Vitrin: Yeni çıkanlar

Değerli kitap okurları, geçtiğimiz haftalarda yayın hayatına kazandırılan kitaplar arasında sizzler için özel olarak derleme yaptık. Beğeneceğinizi umuyor, keyifli okumalar diliyoruz. 

NEYDI O GELECEK BAYRAMLAR - ZAFER KÖSE

Ölümle erken randevusundan önce Zeynep ilk gençliğini yaşadığı kasabaya dönmelidir. Şehirde geçirdiği başarılı yılların gözünde bir anlamı kalmamıştır, ailesiyle yeniden bütünleşecektir. Ama ne kasaba bıraktığı gibidir ne de ailesi.

Yoksa geçmişteki o hayat, Zeynep’in hayalinde yaşattığı gibi değil midir? Sonradan yazdığı günlükleriyle kendini mi kandırmaktadır?

Neyse ki Fidan vardır orada. Gerçektir, güzeldir, Zeynep’in kasabadan ayrıldığı yaştadır. Ve Deli Metin vardır. Umuttur, özgürlük hayalidir, Şirinler Projesi’ni yeniden canlandırmıştır.

“Zafer Köse, Neydi

O Gelecek Bayramlar’da yitirdiklerimizi ve hâlâ önümüzde uzanan umutları neşesini kaybetmeyen bir hüzünle anlatmış. Zeynep’in yılları gibi akıp giden, sorgulayıcı, keyifli, okunması gereken bir roman.”

Zülfü Livaneli

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Neydi O Gelecek Bayramlar, Yazar: Zafer Köse, Doğan Kitap, 2020, 248 Sayfa

SIYAH DERI BEYAZ MASKELER - FRANTZ FANON

"Bir Çinhintli kendine özgü bir kültür keşfettiği için ayaklanmamıştır. ‘Yalnızca’ birçok bakımdan artık soluk alamadığı için ayaklanmıştır,” diyen Frantz Fanon’un Siyah Deri, Beyaz Maskeler’i ABD’deki Kara Panterler ve Üçüncü Dünyadaki bağımsızlık mücadeleleri gibi siyasi hareketlere ilham kaynağı olmuş, aynı zamanda sömürgecilik ve ırkçılıkla bağlantılı kimlik sorunlarının tartışılmasına öncülük etmiş kitaplardan biri. Irkçılığın, ayrımcılığın —heyhat!—hâlâ gündemde olduğu dünyamızda da modern eşitlikçi düşüncenin klasiklerinden biri olarak güncelliğini koruyor.

Siyah gerçekliğini anlamaya çalışırken Fanon, İkinci Dünya Savaşı’na Fransa Özgür Ordusu saflarında katılmış genç adamın savaş sonrasındaki gündelik yaşantısından ve hocası Aimé Césaire’in Siyah kimliğine sahip çıkan düşüncesi ile şiirinden hareket ediyor, uzmanı olduğu psikiyatri ve psikanalizden yararlanıyor; ayrıca felsefeden, özellikle Jean-Paul Sartre’ın Yahudi düşmanlığı ve Siyah-karşıtı ırkçılık üzerine yazılarından hem besleniyor hem de yer yer onlarla tartışarak ilerliyor.

Tetikte bekleyen bir bilinç ile şiirsel bir dili birleştiren bu etkileyici metin ırkçılık, sömürgecilik ve 
“İnsan” üstüne düşünmek isteyenler için.

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Siyah Deri Beyaz Maskeler, Yazar: Frantz Fanon, Çevirmen: Orçun Türkay, Metis Yayıncılık, 
2020, 192 Sayfa

VARLIK DERGISI - EYLÜL 2020

Varlık, 15 Temmuz 1933'te Yaşar Nabi Nayır tarafından yayımlanmaya başlanan aylık sanat ve edebiyat dergisidir (İlk sayısında sahibi Sabri Esat Siyavuşgil görünüyordu). İlk yıllarında yayımladığı Batı edebiyatı çevirileri ve şiirleriyle, öz Türkçe anlayışıyla tanınan Varlık, kesintisiz yayınıyla günümüze kadar gelmiştir. İsmi, "yoktan var etme" çabasından ilham alarak sahibi Yaşar Nabi Nayır tarafından konulan dergide Türk edebiyatının birçok ünlü yazar ve şairinin ilk eserleri yayımlanmıştır. Dergide ilk imzası çıkmış yazarların bazıları şunlardır: Melih Cevdet Anday, Cahit Sıtkı Tarancı,Orhan Veli, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Necati Cumalı, Tarık Dursun K., Ece Ayhan, Attilâ İlhan, Yaşar Kemal, Aziz Nesin, Semih Poroy, Tomris Uyar.

Derginin ilk sayılarında Yedi Meşaleciler'in şiirleri yer aldı. Garipçiler'e ilk defa Varlık dergisi sayfalarında yer verildi; Garip manifestosu Varlık'ta yayımlandı. Dergide Köy Enstitüsü yazarlarına, özellikle Mahmut Makal'ın öykülerine yer verdi. Cumhuriyet devri yazarlarının pek çoğu Varlık Dergisi'nde yazarak tanındılar.

Başlangıçta Ankara'da yayımlanan dergi, 1946'dan itibaren İstanbul'da çıkarılmaktadır. Yaşar Nabi'nin 
ölümünden sonra dergi yönetimini kızı Filiz Nayır Deniztekin üstlenmiştir.

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Varlık Dergisi - Eylül 2020, Varlık Yayınları

BEN DEĞIŞTIM BILIYORUM - ATA EGEMEN ÇAKIL

Büyümenin kusuru, yüzümüzü avuçlarının arasına alıp gözlerimize bakıyor. Kusur öfkeli, yüzümüz solgun, gözlerimiz çıplak. Her şeyin bir yolu var, herkesin bir planı, kusurların boyutları. Yol dikenli, plan kötü, boyut kusurlu. Adalet, soluk alıp verdikçe hırıltılar çıkaran ve koynunda uyuyanları korkutan bir sırtlan. Onu dürtüyor, yüzümüzü avuçlarının arasına alıp bakmak isteyen biri. Sonra ya boynumuzda diş izleri ya yılan dili ya da kılıç darbesi.

Ata Egemen Çakıl, ilk romanı Ben Değiştim Biliyorum ile tuhaf bir büyüme hikâyesine çağırıyor bizleri. Alışılmışın dışında, özgün üslubuyla adaleti, vicdanı ve sokakları işaret ediyor. Sorduğu sorularla muhatabını kendine döndüren bir yazar duruyor karşınızda, duruyor ve kadeh kaldırıyor okuruna.

“Kime ne şekilde güveneceğimizin bir zamanı veya işareti var mıydı? Ne kadar tanıyabiliriz bir insanı? Ne zaman işte şimdi her şeyi anlatmanın zamanıdır diyebilirdik veya ne önemi vardı bu her şeyi anlatmaların? Asıl göz önünde bulundurulması gereken şu an ve bundan sonrası değil miydi? Eski defterleri açmanın anlamsızlığından bizi hangi bilinç kurtarabilirdi? Hele de benim gibi oradan oraya başsız bir biçimde savrulan bir avarenin böyle sorunlarla zaman kaybetmesi olacak şey değildi.”

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Ben Değiştim Biliyorum, Yazar: Ata Egemen Çakıl, İthaki Yayınları, 2020, 160 Sayfa

LEZZET FETIHLERI - ÜÇ BÜYÜK BAHARAT KENTININ YÜKSELIŞI VE ÇÖKÜŞÜ - MICHAEL KRONDL

Tarçın, zencefil, kimyon, karanfil, kakule, muskat, karabiber... Doğudan, bilinmeyen diyarlardan gelen onlarca çeşit baharatla yemeklerini lezzetlendiren, damaklarını şenlendiren Batılıların baharat ticaretini tek başlarına ele geçirme hamlesi sadece Avrupa’nın değil, dünyanın kaderini de değiştirmişti: Baharatlar zamanla Venedik kadırgalarında taşınan “gizemli” tılsımlar, Haçlıların devasa ticaret gemilerine yü klenen egzotik hazineler olmaktan çıkıp Felemenk Doğu Hindistan Şirketi’nin ambarlarına boşaltılan alelade ama çok kârlı ticari mallara dönüştü. Baharatların Venedik, Lizbon ve Amsterdam’ı sırasıyla dünyanın en zengin şehirleri haline getirip Avrupalıları âdeta “medeniyetin taşıyıcıları” kılan yolculuğu,dünyanın öbür ucundaysa köle ticaretini, soykırımları, sömürgeciliği yerleştirdi.

Michael Krondl, Lezzet Fetihleri’nde tüm bu çerçevelerde olağanüstü zenginliklere, maceralara, acımasız kıyımlara sebep olan, imparatorlukların kaderini değiştiren baharatların hem yemek tarihinde hem de dünya tarihinde oynadıkları rolü ele alıyor. Baharat imparatoru olmuş üç büyük kenti odağına alan Lezzet Fetihleri Haçlı Seferleri’nden Doğu’daki cennet arayışlarına, Ümit Burnu’nun keşfinden küreselleşmenin ilk adımlarına, yemek kültüründen sömürgeciliğe uzanan geniş bir yelpazede, baharat kokularıyla dolu bir tarih anlatısı...

“... karabiber öğütücünüzdeki buruşuk küçük kırmızı taneler Avrupa’nın dünya sahnesine girişinin ve dünyayı fethedişinin işaretini vermişti. Küreselleşmenin kökeni doğrudan baharat ticaretine dayandırılabilir.”

- Michael Krondl -

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Lezzet Fetihleri - Üç Büyük Baharat Kentinin Yükselişi ve Çöküşü, Yazar: Michael Krondl, 
Çevirmen: C. Aslı Kutay, İletişim Yayıncılık, 2020, 266 Sayfa

DAHA FAZLA