Vitrin: Yeni çıkanlar

Vitrin: Yeni çıkanlar

Sevgili kitapseverler ve İleri kitap okurları, geçtiğimiz haftalarda yayın hayatına giriş yapan kitaplar arasında sizler için özenle derlediklerimizi paylaşıyoruz. Keyifli okumalar ve iyi pazarlar dileriz.

İleri Kitap

SIĞINMACI DEVRİMİ - SON GÖÇ DALGASI DÜNYAYI NASIL TÜMÜYLE DEĞİŞTİRDİ?

Bir süredir 21. yüzyılın ilk büyük göç hareketine tanık oluyoruz ama göç olgusu aslında yıllardır dünyanın her yerinde olanca hızıyla sürüyor. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'ne göre günümüzde bütün dünyada yaklaşık 65 milyon sığınmacı var. Bu da bugünkü dünya nüfusuna oranlandığında her 100 kişiden biri sığınmacı demek. İnsanlar yalnızca baskı, terör, zulüm ve iç savaştan değil elverişsiz ekonomik koşullardan, ekolojik felaketlerden de kaçıyorlar artık.

Dünyanın çeşitli köşelerinde çalışan yirmi altı Alman muhabirinin temasa geçebildikleri sığınmacılarla yaptıkları röportajlardan oluşan Sığınmacı Devrimi, Kenya'dan Avustralya'ya, İsrail'den Etiyopya'ya kadar geniş bir coğrafyada mülteci kamplarında bekletilen, yerleştikleri veya sığındıkları ülkeye uyum sağlamaya çalışan, kaçışları sırasında yakınlarını kaybetmiş veya sakatlanmış insanların iç burkan öykülerini bir araya getiriyor. Bu öyküleri kuşatan genel politik ve sosyolojik bağlama da değinilen kitabı benzerlerinden farklı ve özgün kılan yön ise Avrupa merkezli "mülteci krizi" söylemini yıkarak yerine değişimi merkeze alan, yenilikçi, duyarlı ve hümanist bir bakış açısı getirmeye çalışması.

"Sığınmacı devriminin sonuçları ne olacak? Bir devrimin toplumu nereye sürükleyeceğini bilebilir miyiz ki? Fransız Devrimi dolambaçlı yollardan, [...] milyonlarca insanı siyasi özgürlüğüne kavuşturmuştu. Sanayi Devrimi, milyonlarca insanı yoksulluğun kalıcılığından kurtarmış ama aynı zamanda yeni yoksulluklar yaratmıştı. Dijital devrim, sanal ortamda bir dünya toplumunun temelini attı ama diğer yandan da bire bir insanlar arası ilişkiyi zayıflattı. Sığınmacı devrimi de bu devrimler gibi kuşkusuz benzer temel değişimler getirecektir. Tam olarak neleri değiştireceğini yarınlar gösterecek. Değişimler durdurulamaz ama yapılandırılabilir." 

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Sığınmacı Devrimi - Son Göç Dalgası Dünyayı Nasıl Tümüyle Değiştirdi?, Yazar: Kolektif, Derleyen: Marc Engelhardt, Çeviren: İlknur Aka, Yapı Kredi Yayınları, 2020, 336 Sayfa

DİNOZORLARIN TÜKENMEYEN SOYU - BERNHARD KEGEL

Britanyalı anatomist Richard Owen 180 yıl önce onlara isim koyduğundan beri dinozorlar bir kült olup çıktı. Son yıllarda ulaşılan heyecan verici fosil bulguları ve yeni bilimsel bilgiler zihnimizdeki dinozor imgesini bir kez daha kökten değiştirmek zorunda olduğumuzu gösteriyor. Onları önceleri dev sürüngenler olarak görürken, iki ayakları üzerinde duran ejderhalar olarak görmeye başladık; onları hantal ve ilkel hayvanlar olarak düşünürken çevik ve zeki avcılar olarak tasarlamaya başladık; bir zamanlar onlar bizim için pullu dev kertenkelelerdi ama sonra onları tüylü dev tavuklar olarak görür olduk.

Bugün artık soylarının tam olarak tükenmediğini biliyoruz. Dinozorlar bugün dünyamızda mevcut olan en başarılı hayvan gruplarından birine dönüşerek hayatlarını sürdürdüler: Evet, hiç şüphesiz kuşlar dinozorların tükenmeyen soyunu temsil ediyor.

Bernhard Kegel paleontoloji tarihi, dinozor fosillerinin paleontoloji içindeki yeri ve en son bilimsel bulgular hakkında pek çok bilgi içeren bu kitabında keyifli ve eğlenceli bir okuma deneyimi vaat ediyor.

"Bernhard Kegel dinozorları konu alan bu şaşırtıcı kitabında, kan dökücü canavarların önce kanguru benzeri devlere, ardından da, tüm gezegeni dostça işgal etmiş olan küçücük tüylü hayvanlara nasıl dönüştüğünü betimliyor."

— Frank Vorpahl, ZDF Aspekte 

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Dinozorların Tükenmeyen Soyu, Yazar: Bernhard Kegel, Çevirmen: Sema Özgün, Say Yayınları, 2020, 272 Sayfa

YALNIZLIK KALESİ - JONATHAN LETHEM

Bilimkurgu, kara polisiye gibi türler arasında yaptığı geçişlerle "yüksek edebiyat" ile popüler kültürü harmanlayan, Ulusal Kitap Eleştirmenleri Ödülü sahibi ve MacArthur Dâhi Bursu'nu kazanan Jonathan Lethem neslinin en sıradışı yazarlarından. New York Times edebiyat eleştirmeni Michiko Kakutani'nin "hem çılgınca iddialı hem de alçak sesli bir samimiyeti var," diye tanımladığı, yetmişlerin Brooklyn'inden doksanlara uzanan Yalnızlık Kalesi ise âdeta Jonathan Lethem'ın yazmak için doğduğu destansı bir roman.

Karanlıkta çakan bir kibrit gibi. Değişen zamanlar, mahalleler. Öksüz iki çocuk. Dylan Ebdus beyaz. Mingus Rude siyah. Babaları kendi âlemlerinde. Sokağın dili zor, ritüelleri şiddetli. Çizgi romanlar sayesinde dost olan bu dertli ergenler sihirli bir yüzük bulurlarsa ne olur peki?

Jonathan Lethem, Yalnızlık Kalesi'nde Brooklyn'i, siyahla beyazı, müziğin, sanatın kudretini sadece onun yapabileceği şekilde anlatıyor. Başınızı kaldırın, gökyüzünde uçan bir adam var. Yukarıdayken burası nasıl görünüyor acaba?

"Yazılması kaçınılmazmış gibi gelen nadir kitaplardan birisi." –Nick Hornby

"Görkemli, kaotik, sert… Lethem 1970'lerin New York'unu kavrayıp yakalıyor ve onu anlatmaya değecek bir hikâyeye taşıyor." –Time

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Yalnızlık Kalesi - İthaki Modern, Yazar: Jonathan Lethem, Çeviren: Burç İdem Dinçel, İthaki Yayınları, 2020, 648 Sayfa

ARİS'İN YOLCULUĞU – ACERAKİS

Aris Dadu gezegeninde yaşıyor. Kış mevsimini ve Mia’yı çok seviyor ama onun en büyük tutkusu Dünya. Dünya’ya bir yolculuk yapıp bu ilginç gezegeni keşfetmek için sabırsızlanıyor. Ama önce aşması gereken engeller var: Babasını ve Bilgeler Meclisi’ni ikna etmeli. Üstelik bu yolculukta onu büyük tehlikeler bekliyor: Korkunç varlıklar, sinsi yaratıklar, kara delikler ve en büyük düşmanı olan ön yargılar… Evet, ön yargılar Aris’in en büyük düşmanı… Ve gitmek istediği yer, Dünya, ön yargılarla dolu bir yer. Ama yine de… "...birazcık umut olması bile, umutsuz olmaktan iyidir!”

 (Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Aris'in Yolculuğu, Yazar: Acerakis, Çizimler: Ali Doğanlı, Doğan ve Egmont Yayıncılık, 2020, 132 Sayfa

ERMENİ EVİNE FİGAN KURULDU: 1915 DESTANLARI VE HALEP - AYHAN AKTAR

1915’te Ermenilerin yaşadıkları, özellikle son yirmi yılda pek çok çalışmaya konu oldu, ancak Ermeni Evine Figan Kuruldu, belki de daha önce hiç denenmemiş bir şeyi yapıyor ve Büyük Felaket’in iz ve etkilerini halk sanatçıları tarafından söylenmiş destanlarda arıyor. Akademisyen Ayhan Aktar, soykırımdan sağ kalan ve Halep yöresinde hayata tutunan âşıkların Ermeni harfleriyle Türkçe olarak basılmış destanlarını ele alırken, hem yazarlarının 1915 ve sonrasında birey olarak deneyimlerine odaklanıyor hem de farklı yönleriyle soykırım-sonrası yaşantının temel meselelerine dikkat çekiyor. Bu destanlar bir anlamda sağ kalanların hikâyesini, uğradıkları ayrımcılığı, tehcir sonrasında yeni bir hayat kurmaya çalışırlarken neler yaşadıklarını anlatırken, bir yandan da onların başlarına gelenleri hangi ruh halleriyle karşıladıklarını, dünyayı ve çevrelerinde olan bitenleri nasıl algıladıklarını gösteriyor. Kitapta yer alan bazı destanlar ölümcül tehcir yürüyüşünü, bazıları Antep, Urfa, Maraş gibi şehirlerde daha sonra yaşanan çatışmaları anlatırken, kimileri de Ermenilere yeni bir yurt olan Halep’teki yaşamın zorluklarını ya da modernleşen hayatla birlikte gelen moda ve dans gibi “acayiplikler” etrafında yaşanan toplumsal gerilimleri ele alıyor. Aktar, tüm bu malzemeyi ve ilgili arka planı usta işi bir tarihçilikle bir mücevher gibi işleyerek sunuyor okura.

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Ermeni Evine Figan Kuruldu - 1915 Destanları ve Halep, Yazar: Ayhan Aktar, Aras Yayıncılık, 2020, 264 Sayfa

ÜTOPİA - THOMAS MORE

İlk yayımlanışının üzerinden beş yüz yıldan fazla bir süre geçen Utopia, radikal ve provokatif bir eser olma niteliğini hep korudu, koruyor.

Thomas More bu ölümsüz eserinde insanların barış ve uyum içerisinde yaşadığı, eğitim imkânlarından kadınların da eşit şekilde yararlandığı ve mülkiyetin ortak olduğu bir ada- ülkeyi anlatıyor. Fantezi, yergi, her şeyin inceden inceye planlandığı bir yönetim anlayışı ve oyun arasında gidip gelen metin, savaşların, siyasal çatışmaların, toplumsal gerginliklerin ve servetin yeniden paylaşımının gerisindeki gerçekliklere ışık tutuyor; yazarının korkudan, baskıdan, şiddetten ve acıdan uzak bir yaşam süren yurttaşlar topluluğuna duyduğu özlemi ifade ediyor. More'un bu klasik eserini 21. yüzyılın merceğinden ve çağrıştırdığı diğer içerimlerle birlikte değerlendirmemize China Miéville'in Önsöz'ü̈ ile Ursula K. Le Guin'in Sonsöz'ü yardımcı oluyor.

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Ütopia, Yazar: Thomas More, Çevirmen: İbrahim Yıldız, Dipnot, 2020, 240 Sayfa

 

DAHA FAZLA