Vitrin: Yeni çıkanlar

Vitrin: Yeni çıkanlar

Sevgili ileri kitap okurları, haftanın yeni çıkan kitaplarından sizler için derledik. İyi okumalar dileriz

 

KADIN DÜŞMANLIĞI - MAURİCE DAUMAS

Kadın düşmanlığı, kadına yönelik şiddetin, cinayetlerin, baskı ve zulmün, toplumsal hayatı kıskacına alan tüm o eril tahakkümün ardındaki gerçekliği tanımlayabilecek en uygun kelime. Maurice Daumas, bu gerçekliği ortaya koyabilmek için ummadık bir yere, basmakalıp düşüncelerle yoğurarak kadın-erkek eşitsizliğini her defasında yeniden ürettiğimiz duygusal ilişkiler alanına eğiliyor.

“Bir kadının bir yabancıya kıyasla yakın çevresinden bir erkek tarafından tokatlanma, ellenme veya taciz edilme riskinin daha yüksek olduğunu unutarak aşka, dostluğa, evlilik bağına, aileye tapınıyoruz. Erkeklerin sergilediği sevecenlik, temel bir sorunu, kadınlardan duydukları korkuyu maskeliyor ki bu korku erkek egemenliğinin kökleriyle hiç de bağlantısız değil.” 

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE:Kadın Düşmanlığı, Yazar:Maurice Daumas, Çevirmen:Barış Behramoğlu, Kırmızı Kedi Yayınevi, 2020, 232 Sayfa

 

CEHENNEME İNİŞTALİMATNAMESİ - DORİS LESSİNG

Cehennemden Çıkmaya Hazır mısınız?

2007 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Doris Lessing'in kaleme aldığı Cehenneme İniş Talimatnamesi, hafızasını kaybeden ve gerçeklikle bağını yitiren bir adamın deliliğin kıyılarında gezinen ''uyanış'' öyküsünü anlatıyor.

Neredeyse her cümlesinde yeni fikirlerin yankılandığı, gerçeklik ve deliliği algılayışımızı bambaşka bir boyuta taşıyan bu kışkırtıcı eser, kendine ve çevresine yabancılaşan, düzen içinde ''uyutulan'' modern bireyin, evrenle uyum içindeki ilk benliğini yeniden keşfetme yolculuğuna odaklanıyor.

Cambridge Üniversitesi'nde Klasik Dönem Çalışmaları profesörü olan elli yaşındaki Charles Watkins, gece yarısıWaterloo Köprüsü yakınlarında sayıklar hâlde bulunur. Geçmişine ve kimliğine dair hiçbir şey hatırlamayan adam, kaldığı akıl hastanesinde ilaçlarla eski hâline getirilmeye çalışılır. Ancak Watkins, ısrarla çağırıldığı dış gerçekliği çoktan terk etmiş, zihninde bambaşka bir yolculuğa çıkmıştır: Atlantik'teki bir sal içinde dolanıp durduktan sonra, acayip geleneklere sahip garip yaratıkların yaşadığı tropik bir adaya ayak basar. Ardından da kendini uzayda, kozmik güçlerle semavi bir toplantıda bulur.

Doris Lessing her zamanki eleştirel bakışıyla kahramanın yolculuğunu bu kez içsel bir evrene taşıyor. Otoritenin ve mevcut medeniyetin dayattığı derin uykudan uyandırmak için okurlarını sarsan Lessing, onları zihnin nadiren görülen topraklarına doğru zorlu ama bir o kadar da cezbedici bir maceraya sürüklüyor.

''İnsan denen bu canlıların en önde gelen özelliği, güdüleri ve işlevleri dışında kendi kendilerini hissedebilme, anlayabilme becerisinden yoksun olmaları. Bireysel benliklerinin yalnızca bir bütünün, öncelikle insanlığın, kendi türlerinin parçaları olduğunu anlayabilecek kadar evrimleşmemişler; insanlığın Doğa'nın, bitkilerin, hayvanların, kuşların, böceklerin, sürüngenlerin bir parçası olduğu, onlarla birlikte Kozmik Ahenk'te küçük bir ezgi oluşturdukları bilincine varamamış olmalarından bahsetmeye bile gerek yok.''

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Cehenneme İniş Talimatnamesi, Yazar: Doris Lessing, Çevirmen: Niran Elçi, Deli Dolu, 2020, 280 Sayfa

 

ÇAĞDAŞLARININ ANILARIYLA ANTON PAVLOVİÇÇEHOV

Dünya edebiyatına öyküleri ve oyunlarıyla büyük katkılar yapan Anton Pavloviç Çehov’un çağdaşı kültür, sanat insanlarının yanı sıra onu yakından tanıyan akrabalarının, arkadaşlarının anılarıyla ve tanıklıklarına yer veren bu kitapta Çehov’un hem edebiyat ve sanatla ilgili görüşlerini hem de “insani” tarafını yakından tanıma olanağı bulacaksınız.

“Martı’nın temsili çok güç koşullar altında gerçekleşti. Fırtına öylesine şiddetli esiyordu ki, dekor duvarlar rüzgâr çarpınca seyircilerin üstüne yıkılmasın diye her birinin arkasından bir usta tutuyordu. Karadeniz’de tehlike işareti veren vapurların düdükleri, ayrıca canavar düdükleri sahnedeki bizim seslerimize karışmıştı. Tiyatronun içinde rüzgâr at koşturduğu için üstümüzdeki giysiler uçacakmış gibi savrulup duruyordu. Dışarıda şakır şakır yağmur yağıyordu…” 

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Çağdaşlarının Anılarıyla Anton Pavloviç Çehov, Yazar:Kolektif, Çeviren: Mehmet Özgül, İletişim Yayıncılık, 2020, 460 Sayfa

 

HİÇBİR ŞEY GÖRÜNDÜĞÜ GİBİDEĞİL - BÜLENT AYYILDIZ

Hayat, başkalaşmayı, beden değiştirmeyi ve kabuk bağlamayıöğrendiğimiz bir yol. O, kanlı ayaklara, çürükle dolu bileklere aşina. Onda büyüler, boyutlar, savaşlar ve en çok da ölüm var. Girdaplarla ve labirentlerle dolu, hem bugüne hem de acımasız tarihî olaylara uzanan zekâ dolu bir roman.

Bülent Ayyıldız 2019 GİO Roman BaşarıÖdülü’ne layık görülen romanı Hiçbir Şey Göründüğü Gibi Değil ile bizi bir yola davet ediyor. Onunla tamamlanıp onunla eksilmemiz için.

“Zamanı düz bir çizgi gibi düşünmeyi bırakmalısın. Hayır, o ilerlemiyor. Tam tersine, bizi hapseden bir zindandan ibaret. Geçmiş, gelecek ve şimdi aynı anda buradalar. Vakit, bir kavanozdaki balığın içinde dönüp durduğu sudan ibaret. Balık istediği yöne doğru gidebilir: İlerlediğini zanneder, sonsuzlukta kaybolmaktan korkar; fakat görebileceği en son nokta kavanozun cam duvarlarıdır. Bir görünmezliğe toslar kendini. Zamanı anlamak istiyorsan, kavanozun dışında nefes almayıöğrenmelisin.” 

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE:Hiçbir Şey Göründüğü Gibi Değil, Yazar:Bülent Ayyıldız, İthaki Yayınları, 2020, 136 Sayfa

 

HORMONLARIN GÜCÜ: HAYATIMIZDAKİ HEMEN HER ŞEYİ KONTROL EDEN SALGILARIN TARİHİ - RANDİ HUTTER EPSTEİN

Hormonlar nasıl keşfedildi? Bu keşif tıp tarihi için neden bir dönüm noktasıydı? Öncesinde hormon bozuklukları olan insanlar neler yaşıyordu? Hormonları kontrol ederek bedenlerimize hükmetme çabalarımız ne gibi zaferler ve hüsranlarla sonuçlandı? Cinsiyet hormonları hakkında öğrendiklerimiz, cinsel kimliklerimize dair görüşlerimizi nasıl değiştirdi? Son araştırmalar ileri yaştaki erkek ve kadınların rağbet ettiği hormon takviye ve tedavileri hakkında ne diyor?

Tıp yazarı Randi Hutter Epstein bu kitapta, ergenlikten cinselliğe, metabolizmadan davranışlara, ruh hallerinden uykuya ve bağışıklık sistemine kadar hayatımızın birçok kritik veçhesini yöneten hormonların tarihini inceliyor. Endokrinolojinin doğuşundan günümüze kadar uzanan heyecan verici bir hikâye bu.

İçinde neler yok ki: hormonların yeni yeni keşfedildiği zamanlarda mezarlardan ceset çalarak salgı bezlerini inceleyen doktorlar; gençleştirme vaatlerine inanarak vazektomi yaptıran yaşlı erkekler; muğlak cinsel organlarla doğan ve ailelere danışılmaksızın ameliyat edilerek doktorlarca bir cinsiyet “dayatılan” bebekler; çocuklarının boyunu uzatabilmek için morglardan ve patoloji laboratuvarlarından yüzlerce hipofiz bezi toplamayı göze alan çaresiz ebeveynler; yılmadan çalışarak “imkânsızı” başaran bilim insanları; tıbbın gelişmesiyle birlikte nihayet ait olduklarını hissettikleri cinsiyete geçebilen insanlar…

Hormonların tarihi aynı zamanda keşiflerin, yanlış adımların, azmin ve umudun da hikâyesidir, diyor Epstein. Hormonların Gücü, hem temel bilimi hem de onu şekillendiren insanları birlikte ele alarak, bizi biz yapan şeyin hikâyesini anlatıyor. 

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Hormonların Gücü-Hayatımızdaki Hemen Her Şeyi Kontrol Eden Salgıların Tarihi, Yazar:Randi Hutter Epstein, Çevirmen: Aysun Babacan, Metis Yayıncılık, 2020, 296 Sayfa

 

DAHA FAZLA