Vitrin: Yeni Çıkanlar

Vitrin: Yeni Çıkanlar

Sevgili İleri Kitap okurları, haftanın yeni çıkanlarından sizler için derledik. Keyifli okumalar dileriz.

ÜCRET FİYAT VE KAR – KARL MARX

Ücretler ve fiyatlar nasıl belirlenir? Emek ile emek gücü arasındaki fark nedir? Kapitalistler nasıl kâr eder? İşçilerin ücretleri yükseltmek ve çalışma sürelerini kısaltmak için yürüttüğü mücadeleler boşuna mıdır? “Adil ücret” talebi anlamlı mıdır? İşçiler, ücret mücadelesiyle yetinebilir mi?

Kapital’in hazırlık çalışmalarını 1850’li ve 60’lı yıllarda yürüten Karl Marx, bu eserin birinci cildinin yayımlanmasından iki yıl önce, yani 1865 yılında, Birinci Enternasyonal’in yöneticilerine, işçi sınıfının iktisadi mücadeleleri hakkında bir sunum yapmıştı. Kapital’de derinlikli olarak incelenen pek çok konu ve kavram, bu sunumda, iktisat alanında birikimli olmayanların da anlayabileceği bir şekilde ele alınmıştı. Bir başka deyişle, Ücret, Fiyat ve Kâr, bir “Kapital’e giriş” çalışması olarak da okunabilir.

İlk baskısı Marksizmin kurucularının ölümlerinden sonra yayımlanan bu çalışma İngilizce olarak kaleme alınmıştı.   

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Ücret Fiyat ve Kar, Yazar: Karl Marx, Çevirmen: Erkin Özalp, Yordam Kitap, 2020

SAKALLI KRALLARIN GÖLGELERİ - JOSE J. VEİGA

İtaat duvarlarını aşıp gökyüzüne kanat çırpanların öyküsü…

Delidolu okurlarının Gevişgetirenler Zamanı adlı yapıtıyla tanıdığı, Portekizce edebiyatın 20. yüzyıldaki en önemli yazarlarından biri olan Jose J. Veiga’nın ödüllü romanı Sakallı Kralların Gölgeleri, bir çocuğun iç dünyasını, toplumsal sorunlarla iç içe geçen sancılı büyüme ve olgunlaşma hikayesini anlatıyor.

Yazar, sade ama tedirgin edici, çarpıcı üslubunu bu kitabında da ustalıkla ortaya koyarken toplumsal yaşayışa, aile ilişkilerine, özgürlüğe, otoriter rejimler karşısındaki insani zaaf ve erdemlere dair incelikle kalem oynatıyor. İşlediği konuların evrensel niteliği sayesinde, yazıldığı dönemin ve coğrafyanın ötesine uzanabilen bu etkileyici alegorik roman, baskı ve adaletsizlik karşısındaki tutumumuzun sonuçları üzerine düşündürüyor.

Bir gün şehre bir Şirket gelir ve umutları suya düşüren beklenmedik bir dönüşüm başlar. Lucas’ın hafızasından süzülen satırlarda, şehirdeki tek otorite hâline gelen Şirket’in kuruluşunun ardından yaşananlara, günbegün artan baskı ve korkuya, absürd yasaklara, aşılamaz duvarlara, şehrin üzerinde uçan akbabalara, müfettişlerin gölgelerine, özgürlüğü ve düşleri elinden alınmış bir toplumun yeniden kanatlanışına tanık oluyoruz.

Her tarafı çevreleyen duvarlar, yorucu ve heves kırıcı bir hal almış, bunun yanı sıra şehirde neler olup bittiğini ve ahalinin neler düşünüp konuştuğunu öğrenmeyi zorlaştırmıştı. Eskiden, okuldan eve anneme anlatacak pek çok havadisle dönerken şimdi dünyadan haberim olmadan gidip geliyordum.

Yolda rastladığım az sayıdaki insan da ya her şeyden bihaber oluyor ya da konuşmaya heves etmiyordu. Yukarısı hariç nereye bakarsak bakalım duvarları görüyorduk. Zaten, bulutlar ve akbabalar dışında bir şey görmenin mümkün olmadığı gökyüzüne ne diye bakacaktık? 

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Sakallı Kralların Gölgeleri, Yazar: Jose J. Veiga, Çevirmen: Canberk Koçak, DeliDolu, 2020

KENTİN MUCİDİ-MEZOPOTAMYA - GWENDOLYN LEİCK

Sümer yaratılış mitolojisi ilginçtir: Başlangıçta tüm dünya sudan oluşmaktadır; sonra, toprak bile yaratılmadan, Eridu kurulur. (Biz onu bugün Mezopotamya’nın en eski kenti olarak biliyoruz.) Sonra suyun içine ilk tapınağın temelleri atılır. Ardından tanrılar yaratılır. Tanrı Marduk sazdan bir çerçeve oluşturur ve içini toprakla doldurur. Böylece ilk kentin ve sakinlerinin egemen olacağı yeryüzü de yaratılmış olur...

Sadece antropoloji, tarih ve arkeoloji değil mitoloji çalışmaları da kentin Mezopotamya kültürünün oluşumunda başköşeye yerleştiğini gösteriyor. Antropolog ve Asurbilimci Gwendolyn Leick bu benzersiz olgunun ardında yatan nedenleri ve Sümer, Akad, Asur, Babil gibi unsurlardan oluşan Mezopotamya uygarlığının biçimlenmesi üzerindeki etkisini büyük bir titizlikle inceliyor.

Mısır ve Anadolu uygarlıklarına da değinmeyi ihmal etmeyen Kentin Mucidi Mezopotamya mitoloji, arkeoloji, antropoloji ve tarih okuruna yeni bir perspektif ve keyifli bir okuma deneyimi vaat ediyor.

“Leick’in inandırıcı bir biçimde ortaya koyduğu gibi, antikçağda Mezopotamya çok ilginç ve Mısır’dan çok daha önemli bir konuma sahip; yazarın bu güzel yapıtı bütün yanılgılarımızı düzeltiyor.„ 

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Kentin Mucidi-Mezopotamya, Yazar: Gwendolyn Leick, Çevirmen: Ekin Duru, Say Yayınları, 2020              

WALTER BENJAMİN YA DA BİR DEVRİMCİ ELEŞTİRİYE DOĞRU - TERRY EAGLETON

Terry Eagleton, bu çalışmasında Walter Benjamin'in eserlerini, devrimci bir eleştirinin imkân, sınır ve sorunlarını açığa çıkarmak üzere ele alıyor. Önce devrimci eleştirinin karşı karşıya olduğu kilit sorunları aydınlatmak adına Benjamin'in eleştiriye dair ortaya koyduğu temel meseleleri görünür kılıyor; ardından da hem yazım süreci hem de nihai ürün bakımından sosyalist kültür teorisi ile kültürel pratik arasındaki ilişkileri ve bunların devrimci siyasetle ilintisini araştırıyor.

Walter Benjamin ya da Bir Devrimci Eleştiriye Doğru, bir burjuva aydını olarak yetişmiş olmasına karşın kendisini tarihsel eleştirinin devrimci dönüşüm gücüne adayan Benjamin'in geliştirdiği ka vramlara, fikirlere ve eserlerine dair özgül tartışmalara da bir müdahale amacı taşıyor.

Her dönem okurunu şaşırtmış ve heyecanlandırmış Benjamin'e, edebiyat eleştirisinde altına bakılmadık taş bırakmayan Eagleton'ın tuttuğu ışık yepyeni ufuklar açıyor. 

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Walter Benjamin ya da Bir Devrimci Eleştiriye Doğru, Yazar: Terry Eagleton, Çevirmen: Ferit Burak Aydar, Sel Yayıncılık, 2020, 231 Sayfa

KARARSIZ ZAMAN-ZAMANSIZ ÖLÜM - AHMET KIRKAVAK

Pişmanlık, yaraya iyileşsin diye basılan ama onu daha da derinleştiren kızgın ve mikroplu bir bıçak ucu gibi. Taşranın ağırlığı, dost meclisleri, tren istasyonları ve mezar yerleri sürekli derinleşen, derinleştikçe insanı bambaşka biri haline getiren bu yarayı sürekli çoğaltıyor. Pişmanlık bazen ölümün, bazen oyuncak bebeklerin, bazen de yeni bir aşkın arkasına saklanıp gizliyor kendini. Aldatanla ihanete uğrayanın arasında bir tercih yapmak zorunda kalıyor. Av hayvanları koşturuyor onu tanıyanların ciğerlerinde. En sonunda da noktasız bir öykü olup soluksuz bırakıyor herkesi.

Kararsız Zaman, Zamansız Ölüm, Ahmet Kırkavak’ın bizi çekiştirmeden, tek bir el işareti ile yanına çağıran, yeni dostlarla tanıştırıp amansız düşmanlarla kavgaya tutuşturan öykülerinden oluşuyor.

“Huzur dolu bir birlikteliğin, otuz yılda nasıl olup da birbirini dayanılmaz bulan iki kişinin ilişkisine dönüştüğünü ne kadar düşünsem de anlayamıyordum. Tahammülsüzlük birkaç yılda hızla nefrete ve zamanla gizli bir yok etme isteğine evrilmişti. Hatta sık sık kendimi ondan kurtulma alternatiflerini değerlendirirken bulmuştum.” 

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Kararsız Zaman-Zamansız Ölüm, Yazar: Ahmet Kırkavak, Yayınevi: İthaki Yayınları, 2019

DAHA FAZLA