Vergilerin vatandaşa yarattığı yükün araştırılmasına AKP-MHP'den ret!
Saadet Partisi’nin “Vergi ve harçlardaki artışın vatandaşlar üzerindeki yarattığı yükün araştırılması” önergesinin gündemin önüne çekilerek bugün görüşülmesine ilişkin grup önerisi görüşüldü.
Saadet Partisi’nin vergi ve harçlardaki artışın vatandaşlar üzerindeki yarattığı yükün araştırılması önergesi, TBMM Genel Kurulu'nda AKP ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulunda bugün Saadet Partisi’nin “Vergi ve harçlardaki artışın vatandaşlar üzerindeki yarattığı yükün araştırılması” önergesinin gündemin önüne çekilerek bugün görüşülmesine ilişkin grup önerisi görüşüldü.
Önergenin gerekçesini açıklayan Saadet Partisi Konya Milletvekili Hasan Ekici, şunları söyledi:
‘YOKSULLUĞU BİTİRMEK İÇİN GELEN İKTİDAR 21 YILIN SONUNDA MİLLETİ PERİŞAN HALE GETİRDİ’
Bugün milletimiz ağır bir ekonomik yıkım yaşamaktadır. Faizler fırlamış, fiyatlar uçmuş vergiler katlanmış, dış ticaret açığı tarihi rekorlar kırmış, bütçe açıkları artmış, ekonomideki kötüleşmeyi yaz yaz bitmiyor. Hangi ekonomik veriye baksanız dökülüyor. Yoksulluğu bitirmek için gelen iktidar 21 yılın sonunda milleti perişan hale getirdi. Milletimiz dalga dalga yayılan fahiş zamlarla ve kat be kat artan vergilerle inim inim inliyor. Milletimiz ağır bir ekonomik bedel ödüyor. Allah da millet de şahit ki Gelecek Partisi Genel Başkanımız Sayın Ahmet Davutoğlu, Başbakanken ülkemizin ve ekonomimizin bu hale gelmemi için her türlü gayreti gösterdi.
‘BU BEDELİN SORUMLUSU DİNİMİZİN ‘NAS’ GİBİ KUTSAL DEĞERLERİNİ SİYASİ BİR ARGÜMAN OLARAK KULLANANLARDIR’
Bu hal, hal değil. Bu gidişat, gidişat değil. Ya halimizi yenileriz ya da bir izmihlal yani çöküş bizi bekliyor demiştik. Bugün yaşadığımız ekonomik çöküşün yaşanmaması için iktidar sahiplerini o tarihlerde uyararak çağrıda bulunmuştuk. "Şeffaflık ve temiz siyaset" demiştik. "Siyaset zenginleşme aracı olmasın, ihaleler kapalı kapılar ardından birilerine dağıtılmasın. Yolsuzluk ekonomisini tamamen bitirelim. İmar rantlarını kamuya kazandıralım. Atamalarda liyakati esas alalım. Akrabaları ve eş dostları devlet makamlarına getirmeyelim. Ortak aklı ve istişareyi partiye ve devlete hakim kılalım, adaleti yeniden tesis edelim" demiştik.
İktidar sahipleri bu çağrılara kulak vermek bir yana Sayın Ahmet Davutoğlu’nu genel başkanlığını yaptığı partisinden ihraç talebiyle disipline sevk ettiler. Hem de iktidar sahiplerinin sözde ‘Ömerler’ aradığı bir dönemde. İktidar sahipleri bu çağrılara kulak tıkamasalardı milletimiz bugün bu ekonomik bedeli ödemek zorunda kalmayacaktı. Bugün milletimize ödetilen bedelin sorumluları ekonomiyi, liyakatsiz kadrolara, damatlara ve Nureddin Nebatilere teslim edenlerdir. Bu bedelin sorumlusu emanet bilincini kaybederek ekonomiyi keyfi biçimde, hiç kimseye hesap vermeden yöneten iktidardır. Bu bedelin sorumlusu dinimizin ‘Nas’ gibi kutsal değerlerini siyasi bir argüman olarak kullananlardır.
‘BUGÜN YAŞADIĞIMIZ KUR ARTIŞLARININ İLK SORUMLUSU OLAN DAMAT BAKAN NEREDE?’
Mehmet Şimşek’e "faizci, dolandırıcı ve İngiliz vatandaşı" dedikten sonra ekonomiyi kurtarması için yalvar yakar getirenler, bugün milletimizin yaşadığı perişanlığın sorumlusudur. Milletimiz bedel öderken, bu bedelin sorumluları olan iktidar yetkililer herhangi bir siyasi ya da hukuki bedel ödediler mi? Mesela arka kapıdan Merkez Bankası’nın 128 milyar dolarını satan, Merkez Bankası rezervlerini eksi 60 milyar dolara kadar indiren, bugün yaşadığımız kur artışlarının ilk sorumlusu olan damat bakan nerede? Damat bakan hakkında Merkez Bankası mevzuatına aykırı olarak satılan 128 milyar dolar için herhangi bir idari soruşturma ve Meclis incelemesi yapıldı mı? Hayır.
Şu anda 200 milyar olan, bütçede önemli bir açığa neden olan ve bugünkü vergi artışlarının önemli nedenlerinden birisi olan Kur Korumalı Mevduatı ‘çağın buluşu’ olarak tanımlayan Nureddin Nebati’nin ekonomik kararlarıyla ilgili herhangi bir TBMM incelemesi yapıldı mı? Hayır. Ülke ekonomisini uçurumun kenarına getiren, ‘faiz sebep, enflasyon neticedir’ safsatasının savunucularından Şahap Kavcıoğlu bir bedel ödedi mi? Hayır. Bedel ödemek bir yana, BDDK Başkanı yapılarak ödüllendirildi. Ülkeyi ekonomik olarak uçurumun kenarına getiren liyakatsiz kadroların keyfi yerinde ama milletimiz artan fiyatların ve vergilerin altında ezilmekte.
‘EMEKLİLERİMİZE EŞİTSİZLİK VE ADALETSİZLİK YAPILMIŞTIR. BUNUN DÜZELTİLMESİ GEREKİR’
Emeklilerimizin önemli bir kısmının maaşları açlık sınırının altında. Emeklilerimiz mevcut maaşlarıyla geçinemedikleri için her 3 emeklimizden birisi ya çalışıyor ya da kendine uygun bir iş arıyor. Yani emeklilerimizin önemli bir kısmı aslında gerçekten emekli olamıyor. Emeklilerimizin durumu böyleyken iktidarın emeklilerimize yaptığı yüzde 25’lik zam oranı kabul edilemez. Emeklilerimize eşitsizlik ve adaletsizlik yapılmıştır. Bunun düzeltilmesi gerekir. En az memur artış oranları kadar emeklilerimizin maaşları da artırılmalıdır. Diğer yandan en düşük emekli maaşı olarak belirlenen 7 bin 500 TL’de artan hayat pahalılığı karşısında adeta sefalet maaşına dönmüştür. 7 bin 500 TL ile emeklilerimiz nasıl geçinecekler?
‘SEÇİMLER TÜM ÜLKELERDE GÜVEN VE İSTİKRAR GETİRMEK İÇİN YAPILIR. FAKAT BİZİM ÜLKEMİZDE SEÇİM SONRASI BUNUN TAM TERSİ BİR DURUM YAŞANMAKTA’
Saadet Partisi’nin grup önerisi üzerine söz alan İYİ Parti Mersin Milletvekili Burhanettin Kocamaz da şunları kaydetti:
Seçimler tüm ülkelerde güven ve istikrar getirmek için yapılır. Fakat bizim ülkemizde seçim sonrası bunun tam tersi bir durum yaşanmakta. Ülkemizde yaşananlar adeta ‘eski tas, eski hamam’ sözünü hatırlatmaktadır. Seçimden yeni çıkılmasına rağmen ülkeye ne güven gelmiştir ne de istikrar. İstikrar ve yatırımlar maalesef Türkiye’den tamamen uzaklaşmıştır. Bunların yerine ülkeye yalnızca her seçim sonrası olduğu gibi zam yağmurları başlatılmıştır. Akaryakıta hemen hemen her gün zam yapılmaktadır. Artan yüksek kiralar konutlarda vatandaşları, ticarethanelerde esnafları adeta hayatından bezdirmiştir.
‘KİRALARLA İLGİLİ OLARAK ALINAN EN FAZLA YÜZDE 25 ZAM KARARI DA BELLİ Kİ BİZ ÇÖZÜM OLMAYACAKTIR’
Kiralarla ilgili olarak alınan en fazla yüzde 25 zam kararı da belli ki biz çözüm olmayacaktır. Bazı mal ve hizmetler için uygulanan yüzde 18’lik katma değer vergisi yüzde 20’ye yine bazı mal ve hizmetler için uygulanan yüzde 8’lik KDV yüzde 10’a yükseltilmiştir. Belli ki deprem sonrası bu bir fırsata dönüştürülmek istenmektedir. Kurumlar vergisi 5 puan artışla yüzde 20’den yüzde 25’e yükseltilmekte, banka ve finans kurumları için bu oran yüzde 30’a çıkarılmaktadır. Motorlu taşıtlar vergisinde daha henüz vergilerini ödeyemeyen vatandaşlara ekstra bir MTV vergisi daha getirilmektedir. Ülkemizde yüksek enflasyon ve yüksek kur politikası karşısında fiyatlar her gün artmaya ve hayat pahalılığı da yükselmeye devam etmektedir.
‘BARINMA VE GIDA HARCAMALARI KARŞILANAMAZ HALE GELMİŞTİR’
Barınma ve gıda harcamaları karşılanamaz hale gelmiştir. Sadece konut kiraları yüzde 500’ün üzerinde artış göstermiş. Yüksek fiyatlar nedeniyle 1 kilo peynir ya da 1 kilo ete ulaşmak bile çoğu aile için imkansız hale gelmiştir. 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 10 bin 373 TL, yoksulluk sınırı 33 bin 789 TL’ye varmıştır. Millete çay kaşığıyla verilenler kepçeyle alınmaya başlanmıştır. Bu hayat pahalılığı ve yüksek zamlar karşısında emekli vatandaşlarımıza yüzde 25’lik zam açlık ve yoksulluk sınırının altında kalmıştır. Memurlara yapılan zamlar, emeklilerden esirgenmiş adaletsiz uygulamalara bir yenisi eklenmiştir. Emeklilerimize seçim öncesi verilen sözler tutulmamıştır. 7 bin 500 TL olan en düşük emekli maaşı zam öncesi 8 bin 500 TL olan asgari ücretin bile altında kalmıştır.
‘ZAMLI ASGARİ ÜCRET DAHA EMEKÇİLERİN CEBİNE GİRMEDEN ERİMİŞTİR’
Yeşil Sol Parti İstanbul Milletvekili Kezban Konukcu Kok ise şunları kaydetti:
Asgari ücrete, memura, emekliye zam daha ceplere girmeden vergi zamlarıyla, enflasyonla olmamışa dönmüştür. Dolaylı vergiler belki de adaletsizliğin en açık göstergesidir. Dolaylı vergilerin tüm vergilere oranı OECD ülkelerinde ortalama yüzde 45 kadarken bu oran bizim ülkemizde yüzde 80’lere kadar dayanmıştır. Yoksulluk sınırının 40 bin liraya dayandığı bugünler de asgari ücretin 11 bin 402 lira, en düşük memur ücretinin 22 bin lira emeklilere ise sadece yüzde 25 zam yapıldığını görüyoruz. Zamlı asgari ücret daha emekçilerin cebine girmeden erimiştir.
‘ÜLKEMİZİ UCUZ İŞ GÜCÜ CENNETİNE ÇEVİRENLERİN SERMAYEYLE İŞ BİRLİĞİ ÇOK AÇIK BİR BİÇİMDE GÖZÜKMEKTEDİR’
En düşük memur maaşına yapılan zamda uygulanan seyyanen zam politikası en düşük maaş alan memurun kök ücretinin 13 bin 800 lira seviyesinde kalmasına neden olduğu için kıdem, emeklilik gibi çok önemli haklarda kayıp oluşturmaktadır. Gerek asgari ücret politikalarında gerekse de memurlara yapılan zam politikalarında ücretlerin aşağı da eşitlenmeye çalışıldığını görüyoruz. Ülkemizde şu anda çalışan nüfusun hemen hemen yüzde 55’i asgari ücret seviyesinde ücret almaktadır. Asgari ücret seviyesinden kasıt ise asgari ücretin altında ücret alan çalışanları da kapsamaktadır.
Ülkemizi ucuz iş gücü cennetine çevirenlerin sermayeyle iş birliği çok açık bir biçimde gözükmektedir. Zenginden daha çok vergi alınması gerekirken dolaylı vergilerin, vergiler içindeki payı her geçen gün artırılarak adaletsizlik daha da derinleştirilmektedir. Emekçiler zaten daha ücretini almadan dolaysız vergilerini ödemektedir. Dolaysız vergi içinde de zaten emekçilerin payı yüksektir. Zenginler, para babaları, büyük sermayedarlar vergi kaçırarak karlarına kar katmaktadırlar. Dolaylı vergilere yapılan zamlarla bu adaletsizlik daha da derinleşmektedir. Toplanan vergilerin halka hizmet olarak geri döndürülmemesi ise başlı başına ciddi bir meseledir.
‘YİNE BÜTÜN YÜK YOKSULUN OMUZLARINA YÜKLENDİ’
CHP Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan ise şunları söyledi:
Bu araştırma önergesinin mahiyetinin vatandaşın üzerinde yarattığı tahribatı AKP bildiği için bunun araştırılmasını da istemeyecek. Bu, aslında beklenen bir sonuçtu. Mehmet Şimşek’in göreve geldikten sonra, ‘Rasyonel politikalara döneceğiz’ vaadinden sonra belli artışların olacağı bir gerçekti. Bizim de beklediğimiz gibi gene yükü AKP maalesef ki fakir halkın omuzlarına bıraktı. Yüzde 8 olan KDV yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV yüzde 20’ye çıkartıldı. Bu, kuşkusuz ki sizin ‘Ben ekonomistim’ diyen Genel Başkanınızın ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ diye ortaya attığı mucize ekonomi teorisinin bir devamı niteliğinde ortaya çıktı. Ne oldu o ekonomi modeline? Ne çabuk terk ettiniz bu ekonomi modelini? Hani o ekonomi modeli devam ettiğinde faiz düşecekti, cari açık düşecekti, işsizlik düşecekti? Maalesef ki gelinen noktada hiçbiri gerçekleşmedi; aksine faiz de arttı, aksine enflasyon da arttı, aksine işsizlik de arttı. Yine bütün yük yoksulun omuzlarına yüklendi.
‘DOLAYLI VERGİLER ÜLKEMİZDE ÇOK YÜKSEK’
Dolaylı vergiler ülkemizde çok yüksek. Gelişmiş bütün ülkelerde bu dolaylı vergi oranı yani KDV oranı yani vatandaşın bir ürünü marketten alırken ödediği vergi oranı yüzde 50’nin altındayken bizim ülkemizde bu yük yüzde 70’in üzerinde. Ayrıca şu anda tahsil edilen vergi gelirlerinin yüzde 50’sinden fazlası KDV ve ÖTV’den alınıyor değerli arkadaşlar yani bir kez daha vergi adaletsizliğinin olduğu bir durumla karşı karşıyayız. Vergi adaletsizliği ne demek? Vergide adalet, bir ülkenin namusudur. Vergideki adaletsizlik, ülkedeki zenginle fakir arasındaki uçurumun daha da artmasına yol açar. Fakir bir aile düşünün; asgari ücretle geçinen karı-kocanın birikim yapma şansları yok bu ekonomik ortamda; ödedikleri her kuruş faturanın, aldıkları her ürünün vergisini anında ödüyorlar yani kazandıkları her kuruşun, ödedikleri faturanın KDV’sini, vergisini anında ödüyorlar ama zengin öyle değil. Zengin ayırdığı birikiminin vergisini ödemiyor bu ülkede yani yine yük dar gelirlinin, yine yük yoksulun omuzlarında.
‘YİNE KUŞKUSUZ Kİ KÖTÜ EKONOMİ MODELİNİN FATURASINI HALKIMIZA ÇIKARDI’
AKP her şeyde yaptığı gibi; deprem oldu IBAN yayınlandı, sel felaketi oldu IBAN yayınlandı. Yine kuşkusuz ki kötü ekonomi modelinin faturasını halkımıza çıkardı, fakirlere çıkarttı. Sizleri uyarıyoruz bu düzen böyle gitmez. Fakirlerin cebinden elinizi çekin. Emeklilerimiz sizden gelecek hayırlı bir haberi bekliyorlar. Şu anda enflasyon altında eziliyorlar. Gelin burada yüzde 25 değil daha yüksek zamlar konuşalım ve emeklimize de daha güzel bir gelecek yaşaması için imkan sunalım.
AKP-MHP OYLARIYLA REDDEDİLDİ
Saadet Partisi’nin önerisi AKP-MHP oylarıyla reddedildi.