Veli Saçılık: AKP, KHK'liler üzerinden hukuksuzluğu kural haline getirmek istiyor

Veli Saçılık: AKP, KHK'liler üzerinden hukuksuzluğu kural haline getirmek istiyor

Eski ortağı Gülen cemaatinin gerçekleştirdiği darbe girişiminin ardından, ilan ettiği OHAL ve çıkardığı KHK’lerle birçok yurttaşı mağdur eden Saray Rejimi, 31 Mart yerel seçimlerini kaybetmesinin ardından tekrar KHK’lileri hedef haline getirdi. Seçme ve seçilme hakkı gibi anayasal haklara yapılan saldırıları, KHK ile görevine son verilen sosyolog Veli Saçılık ile konuştuk.

Volkan Karadede - @VolkanKaradede

AKP, ‘bir lütuf’ olarak gördüğü 15 Temmuz’un ardından çıkardığı KHK’lerle 130 bin kişiyi kamudaki görevinden ihraç ederken, kendisine muhalif olan toplumsal kesimi de ‘FETÖ ile mücadele’ bahanesiyle bu süreçte kamudan tasfiye etti.

Aradan geçen süre boyunca KHK’lilere yönelik baskıları arttıran AKP, 31 Mart yenilgisiyle birlikte KHK’lileri yeniden hedef haline getirdi. 19 Aralık 2000’de devlet tarafından cezaevlerine yönelik ‘Hayata Dönüş’ ismiyle başlatılan operasyonlarda bir kolunu kaybeden ve Kasım 2016’da çıkarılan OHAL KHK’sıyla kamudaki görevine son verilen Yüksel Direnişçisi, sosyolog Veli Saçılık ile KHK’lilere yönelik son süreçteki saldırıları konuştuk.

‘AKP HUKUKSUZLUĞU KURAL HALİNE GETİRME PEŞİNDE’

Saray Rejimi’nin yenilgiyle çıktığı 31 Mart seçimini geride bıraktık. AKP, binlerce kişiyi KHK’lerle mağdur ettiği yetmiyormuş gibi şimdi de seçim yenilgisinin faturasını KHK’lileri kesmek istedi. YSK’dan bu konuda ‘ret’ kararı gelmesine rağmen, AKP tarafından “KHK’lilerin seçme hakkı yoktur” başvurusu da göz önüne alındığında AKP’nin özel olarak KHK’lilere dönük saldırılarını nasıl değerlendirirsiniz?

AKP’nin KHK’lilere karşı saldırısı sıradan bir saldırı değil, zaten KHK’nin atası, babası AKP’dir. Amacı da KHK ile ihraç edilen kişiler üzerinden toplumda geniş bir korku yaratmak, insanları suskunluğa ve tepkisizliğe itmekti. Bir ölçüde bunu başardı. Şimdi seçim sonuçları istediği gibi olmayınca yine KHK’lileri gündeme getirerek hem bu seçim sonuçlarını tersine çevirmek istedi, hem de bunun üzerinden de KHK’yi elinde bir koz olarak bulundurmaya devam etmiş oldu. Esas mesele budur.

AKP kendisi yasa dışı bir partidir. Kendisi yasa dışılığı bir kural haline getirmiş bir partidir. Dolayısıyla bu yasa dışılığı KHK yöntemiyle sürdürmek istiyor. KHK’liler için şunu söylüyor; daha önce çıkarmış olduğu Terörle Mücadele Kanunu’nda (TMK); “Her ne kadar örgüt üyesi olmasa da örgüt üyesiymiş gibi cezalandırılır hükmü” var ya, “her ne kadar vatandaş olsa da vatandaş değilmiş gibi cezalandırılır ve uygulanır” diyerek aslında hukuksuzluğu genel bir kural haline getirme peşinde. Bugün YSK’nın ‘oy kullanamazlar’ başvurusunu reddettiğini biliyoruz ama seçimi kazanmış KHK’li belediye başkanlarına mazbatayı vermeyerek, onlardan mazbatayı çalarak da aslında YSK, yandaş seçim kurulu olduğunu da tescil etti.

‘TEK PARTİLİ, TEK ADAM SİSTEMİ KURGULANMAK İSTENİYOR’

AKP’nin yaratmış olduğu mağduriyetler sadece KHK’lilerle sınırlı değil. Onların ailelerini, yakın çevresini düşündüğümüzde bu sayı katlanarak artıyor. Geride bıraktığımız seçimler gösterdi ki KHK’lilere neredeyse yaşama şansı bile verilmiyor. KHK’liler AKP’nin yaratmış olduğu bu cendereden nasıl kurtulacak?

AKP, KHK’leri ortaya atarken şunu demiştim; iki şey var, bir sessiz toplum yaratmak, korkuyu genelde topluma yaymak, ikincisi ise açlıkla terbiye etmek. “Ağaç kabuğu yesinler” diyerek de bunu bir slogan haline dönüştürdüler. 130 bin civarında insanı bu duruma düşürdüler ama genelde şöyle bildiğimiz bir şey var, sadece 130 bin kişi ihraç edildi. Hayır, işçilerden birçok kişi de KHK değil de OHAL kararlarıyla işinden atıldı. Bu sayı da 200 bine varıyor. Bir de doktor, avukat vb. gibi birçok alanda insanlar işe alınmadı. KPSS’yi devreden çıkararak, Fetullahçılar soru çalıyordu, bunlar soru çalmaya bile tenezzül etmeden, yaklaşık 60 bin kişiyi açıktan atama diyerek, kendi yandaşlarını memur kadrolarına doldurdular. Burada AKP şunu yapmak istiyor; hem hakkaniyetli bir biçimde işe yerleşme potansiyeli olan insanları işe almıyor, hem de yerleşmiş insanları bir şekilde devletten, devlet yapısından uzaklaştırıyor. Dolayısıyla tek partili, tek adam sistemini kurgulamak istiyor.

KHK’ye maruz kalanlar bundan nasıl kurtulur? Bence ilk günlerde büyük tepkiler verilebilseydi, kurtulabilinirdi ama bugün geç kalınmış bir durum. Dolayısıyla toplumdaki devrimci, demokrat bütün insanların birlikte hareket etmesi, AKP tek adam rejimine ve faşist rejimine karşı ortak demokratik mücadelenin gelişmesi gerekir. Herkes kafasına şunu iyice yerleştirmeli, toplumda şu an da AKP için, AKP’liler ve diğerleri var. “AKP’li değilsen teröristsin” dediği bir sistem kurgulamak istiyor. Dolayısıyla AKP yelpazeyi bu kadar genişletmişken, biz de yelpazeyi genişletip bu AKP karşıtı toplumsal mücadeleyi gerçekleştirebiliriz. Ortak saldırıya karşı en azından ilkesel ortak duruş sergilenebilir.

‘SORUNUN KAYNAĞI AKP’NİN KENDİSİDİR’

Bir KHK ile işinize son verildi. Birçok akademisyen de barış istedikleri için işlerine son verildi, Ayşe öğretmen geçtiğimiz günlerde tutuklandı, çocukları açlık grevinde olan annelere yapılanlar, büyük tepki çekti. Bunlara bir bütün olarak baktığımızda toplumda yaratılan tahribatların bir “normalleşme” ile düzelmesi mümkün mü? Erdoğan’ın söylediği “Kızgın demiri soğutmak” söylemi bir KHK’li olarak sizin için ne anlama geliyor?

AKP kızgın demiri ancak bizim bağrımızda soğutabilir. Dolayısıyla AKP’den bir şey beklemek Azrail’den can beklemek gibidir. AKP’den herhangi bir şey beklenemez. AKP sorunun kaynağıdır, kendisidir. Burada çözüm emekçilerin kendisindedir, elindedir. AKP, Kemal Kılıçdaroğlu’na yumruk atan kişiyi neredeyse göklere çıkardı, Ayşe öğretmeni ise tutukladı. Eğer muhalifseniz, eğer AKP’ye bir söz söylüyorsanız, eğer Kürt yurttaşın yanında duruyorsanız, eğer alevi yurttaşın hakkından bahsediyorsanız, Ayşe öğretmenin başına gelen sizin de başınıza gelebilir. AKP’nin verdiği mesaj budur. Ama şunu da söylemek lazım, toplumda korku evet yayılıyor ama buna cesaretle karşı çıkan insanlar da var. Cezaevlerinde binlerce tutuklu insan var. İnsanlar korkuya rağmen bu duruma karşı duruyor.

Cesaret de bulaşıcıdır. Yere düşse de AKP’ye diz çökmeyecek insanların bir yol açacağını düşünüyorum. AKP, aynı ‘Davut Yıldızı’ gibi toplama kampında göğsümüze ‘KHK’li’ yazmak istiyor. Madem yazmak istiyor, zahmet etmesin biz göğsümüze ‘KHK’li’ yazarız ama yazdığımızda da sesimizi kesmeyelim. AKP bizim sesimizi kesmek ve susturmak istiyor. Sesimizi kesmeyeceğiz, susmayacağız asla biat etmeyeceğiz.