Vatandaşın 'geçinemiyoruz' çığlığı, yandaşın 'Gezi' korkusunu tetikledi...

Vatandaşın 'geçinemiyoruz' çığlığı, yandaşın 'Gezi' korkusunu tetikledi...

Yandaş yazar Abdülkadir Selvi bugün Hürriyet’teki köşesinde, yurttaşların ülkenin birçok noktasında yaptığı “Geçinemiyoruz” eylemlerini hedefine koydu.

İleri Haber

Yandaş yazar Abdülkadir Selvi, vatandaşın “geçinemiyoruz” diye haykırdığı eylemlerin kendisinde “İkinci ‘Gezi’ mi planlanıyor?” sorusunu akla getirdiğini söyledi. Selvi’nin yazısı, vatandaşın ekonomik krizinin nasıl görmezden gelindiğini gözler önüne sererken, yandaşların Gezi korkusunu bir kere daha açığa çıkardı.

Yandaş yazar Abdülkadir Selvi bugün Hürriyet’teki köşesinde, yurttaşların ülkenin birçok noktasında yaptığı “Geçinemiyoruz” eylemlerini hedefine koydu.

Yazısının “İkinci Gezi mi Planlanıyor” başlıklı kısmında eylemlere değinen Selvi, kendisinin “her şeyde Gezi belirtisi aramadığını” öne sürerken, buna rağmen vatandaşın artan hayat pahalılığı ve yoksulluğa karşı yaptığı eylemlerden şüphelendiğini yazdı.

Selvi’nin yazısında ilgili kısım şöyle:

DEMOKRATİK tepki, bir haktır. Yeter ki şiddete bulaşılmasın.

DİSK’in İzmir’de hayat pahalılığını protesto için düzenlediği eyleme o gözle baktım.

Hatta bu eylemleri Türkiye çapına yaymak istiyorlar şeklindeki değerlendirmelere de itiraz ettim.

Ancak 20 Kasım Cumartesi günü Ankara Batıkent’te yine ekonomik gerekçelerle yapılan eylem, kafamda soru işaretlerinin oluşmasına neden oldu. Batıkent’te bugün de savaşa, yoksulluğa, erkek ve devlet şiddetine karşı bir eylem var.

Şiddete bulaşmayan, demokratik bir eylem olduğu sürece sorun yok. Hatta örgütlü ya da örgütsüz sivil tepkiyi demokrasinin seviyesiyle doğrudan ilintili görürüm. Ama bu, benim bu eylemlerin arkasında ne var sorusuna yanıt aramama engel olmadı. ”İkinci ‘Gezi’ mi planlanıyor?” sorusunu daha ciddiye almama vesile oldu.

Ben her şeyde bir Gezi belirtisi aramayı doğru bulmuyorum. Ama Gezi olaylarının da önce çevre duyarlılığı ile başladığını unutmamalıyız. Gerçekten de 30-31 Mayıs ve 1 Haziran’da “Üç beş ağaç işiydi” ancak FETÖ’cü zabıta ve polislerin sabaha karşı çadırları yakmasıyla yaşanan provokasyonla Gezi bambaşka bir hale büründü. Türkiye’deki en yaygın ve en uzun süreli kalkışma girişimine sahne oldu.