Van'da STÖ ve siyasi partiler kayyuma karşı tek ses: Türkiye halkları tepki göstermeli

Van'da STÖ ve siyasi partiler kayyuma karşı tek ses: Türkiye halkları tepki göstermeli

Van'da 26 sivil toplum örgütü ve siyasi parti, kayyuma karşı basın açıklaması düzenleyerek Türkiye halklarına “Bu darbeye karşı tepki gösterin” çağrısı yaptı. 

Van’daki 26 sivil toplum örgütü ve siyasi parti; Diyarbakır, Van ve Mardin büyükşehir belediyelerine İçişleri Bakanlığı tarafından kayyum atanmasını “darbe” olarak tanımlayarak, Türkiye halklarına “Bu darbeye karşı tepki gösterin” çağrısı yaptı. 

Van Barosu Merkez Binası’nda 26 sivil toplum örgütü ve siyasi partinin imzasıyla yapılan ortak açıklamaya, CHP, HDP, baro, HDP’li milletvekilleri, Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanları ve sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı. Ortak açıklamayı Van Barosu Başkanı Zülküf Uçar yaptı. 

Uçar, kayyum kararının seçmenin tercihine, halkın iradesine, sandığa, demokrasiye karşı yapılmış açık bir darbe olduğunu belirterek, “Seçimden önce hakkında var olan soruşturma ve kovuşturma dosyaları gerekçe gösterilerek bir belediye başkanı görevden alınamaz” dedi.
 
'GEREKÇE HUKUKİ DEĞİL SİYASİ'
 
Mezopotamya Ajansı'nda yer alan habere göre, kanunun “terör örgütlerine yardım ve yataklık yapılması” durumunda görevden uzaklaştırmayı hüküm altına aldığını hatırlatan Uçar, ancak hiçbir başkanla ilgili olarak böylesi bir tespiti içeren Sayıştay denetim raporu olmadığı gibi, böylesi bir iddianın dahi olmadığını söyledi. Uçar, “Anayasa’ya göre 'suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz' fakat bu anayasal hüküm ihlal edilerek, atanmış bakan tarafından 31 Mart yerel seçimlerinden önceki 'seçilirlerse kayyum atarız' söylemi hayata geçirilmiştir. Demokrasi açısından korkunç olarak ifade edebileceğimiz bu söylemleri hatırladığımızda, kayyum kararının gerekçesinin hukuki değil siyasi olduğu da açıkça görülmektedir” diye belirtti.
 
'HALKIN İRADESİ İKİNCİ KEZ GASP EDİLDİ'
 
“Halk iradesi, bir kişinin veya partinin isteğine göre yeniden dizayn edilemeyecek kadar kutsal ve dokunulmazdır” diyen Uçar, halkın yeniden göstereceği karar ile ancak kendi kararını değiştirebileceğini ifade etti. Seçimlerin bir kişinin menfaati ya da çıkarı için yapılamayacağını ifade eden Uçar, “Halkın iradesi son 3 yıl içerisinde ikinci kez gasp edilerek, demokrasi tarihimizin utanç tablosunun en başına yerleşmiş ve yerini pekiştirmiştir” dedi. 

'KAYYUMLA HALKIN HİZMET ALMASI ORTADAN KALDIRILMAKTA'
 
Daha önce de halkın iradesi gasp edilmesi sonucunda vahim sonuçlar ortaya çıktığını müşahede ettiklerini ifade eden Uçar, “Seçim sonrasında belediye başkanlarının yapmış oldukları açıklamalarda, kayyum yönetimi belediyelerin altından kalkamayacağı bir borç bırakılmıştı. Kadın Sığınma Evi, Kadın Dayanıma Merkezi, Kadın Birimleri, Kültür Merkezleri kapatılmıştı. Belediyelerde hizmet üreten kalifiyeli mühendis, mimar, şehir plancıları, tekniker, personel, işçi ve emekçileri ihraç edilmiş, belediye hizmet üretemez hale getirilmişti. Belediyelerin taşınmazları peşkeş çekilmiş, yüzlerce taşınır seçimden hemen önce de hibe edilmişti. Yerinden yönetim anlayışı rafa kaldırılmış, meclis üyeleri dahi toplantı yapamamış ve tek bir karar alamamışlardır. Kayyum atama ile hem halkın iradesi ipotek altına alınmakta hem de halkın hizmet alması ortadan kaldırılmaktadır” diye konuştu. 
 
‘GÖREVLERİNE İADE EDİLMELİ’
 
OHAL KHK’leri ile elde edilen güçle hareket eden siyasi iktidarın yargı dahil devletin tüm kurumlarını tahakkümü altına aldığını belirten Uçar, alınan kararların keyfi olup, kamu yararı ile hiçbir ilgisinin olmadığını ifade etti. Uçar, şunları söyledi:

“Dehşet verici olan ise bu kararları denetleyecek bağımsız ve tarafsız bir yargının olmayışıdır. İktidar denetlenebilir olmaktan çıktığı anda kanunsuz uygulamaların başlaması da kaçınılmazdır. İşte İçişleri Bakanlığının bu kararı da böylesi kanunsuz bir karardır. Oysaki halen yürürlükte olan Anayasaya göre bir hukuk devletiyiz, fakat alınan kanunsuz kararlar Anayasaya açıkça aykırıdır. Yanı sıra seçmen iradesine müdahale etmek anayasal suç olarak düzenlenmiştir. Anayasal suç işleyenlere karşı Anayasaya sadık, kanunları herkese eşit şekilde uygulayan Cumhuriyet savcılarını derhal göreve çağırıyoruz.  Ancak harekete geçecek savcıya da hakime de aynı gün kayyum atayacaklarının bilincindeyiz. Böylesi bir sistem sürdürülemez. Fiili olarak devam eden OHAL’den dönüş yapılmalı ve yasalaştırılan OHAL KHK’leri iptal edilmelidir. Derhal demokrasiye ve hukuka dönüş yapılmalıdır. Demokrasi rayından çıkan sistem, ivedilikle hukuk devleti zeminine tekrar oturtulmalıdır. 'Darbe' kararları kaldırılarak, belediye başkanları derhal görevlerine iade edilmelidir.” 
 
‘DARBEYE KARŞI TEPKİ GÖSTERİLMELİ’
 
Bu darbenin yalnızca Van, Mardin ve Diyarbakır’a değil, tüm Türkiye’ye yapıldığını belirten Uçar, “Demokrasiye karşı yapılan bu darbenin karşısında duracağımızı ve sonuna kadar mücadele edeceğimizi açıkça ifade ediyor ve tüm Türkiye’nin bu darbeye karşı tepki göstermesini istiyoruz” ifadelerini kullandı. 
 
CHP: KAYYUM HALKIN İRADESİNE İPOTEKTİR
 
Uçar’ın ardından konuşan CHP Van İl Başkanı Mehmet Kurukçu ise, şunları söyledi: "2016’da da kayyum atandığında biz CHP olarak 'Kim haksızlığa uğramışsa yanında duracağız' dedik. Bu yapılanlara açık bir şekilde darbe diyoruz. Halkın iradesine açık bir şekilde ipotek koyulduğu söylüyoruz. Kayyum atanmalarına karşı olduğumuzu bir kez daha söylüyorum. İllimizde 3 belediye başkanına KHK’li olduğu gerekçesiyle mazbata verilmedi. Siyasi partiler kanununda biz seçim sürecinde adayları için YSK’ye başvuru yaptığımızda sabıka kaydı isterler. Eğer biri aday gösterilmeyecek ise o gün önüne engel konulur. Büyük bir oy oranı kazanılmış bir belediye başkanın yerine kayyum atanıyorsa, bu halkın iradesine ipotek koymak demektir.”