Van'da mülteci katliamına şahit olan yurttaşlar: İnsanlığımızla sınanıyoruz

Van'da mülteci katliamına şahit olan yurttaşlar: İnsanlığımızla sınanıyoruz

Van Mülteci Dayanışma Ağı, Van’da yaşanan mülteci ölümlerine ilişkin raporunu açıkladı.

İleri Haber

Van Mülteci Dayanışma Ağı, Van’da yaşanan mülteci katliamlarını ve mültecilerin Türkiye’de yaşadığı insan hakları ihlallerini inceledikleri çalışmalarının raporunu düzenledikleri basın toplantısıyla açıkladı. Raporda, mülteci kadınların yaşadığı cinsel saldırılar, mülteci çocukların karşılaştığı zorluklar ve mültecilerin temel haklarından mahrum kalmalarının yanı sıra insan kaçakçılarına uygulanan cezasızlık politikası ele alındı.

Açıklamaya tutuklanan gazeteci Dindar Karataş’ı selamlayarak başlayan Van Mülteci Dayanışma Ağı Sözcüsü Fatma Kılıçaslan Van’da yaptıkları ziyaretler ve mülteciler için yapmak istedikleri etkinliklerin Van Valiliği tarafından engellendiğine dikkat çekti.

‘İNSANLIĞIMIZLA SINANIYORUZ’

Van halkının neredeyse her gün mültecilerin yaşadıkları trajedilere şahit olduklarını belirten Kılıçaslan, bölgedeki yurttaşların herhangi bir şey yapmak istediklerini ancak kolluk güçleri tarafından kaçakçılık suçlamasıyla karşılaşarak tutuklanacakları endişesiyle çaresiz kaldıklarını belirtti. Kılıçaslan, yurttaşların bu durumu “insanlığımızla sınanıyoruz” diyerek dile getirdiklerini vurgulayarak, “Kafileler halinde mültecileri sınırdan geçiren kaçakçılara, kolluğa yapılan tüm ihbarlara rağmen çoğu defa hiçbir işlem yapılmaması, yerel halkın aracına kimliksiz 1 kişiyi dahi alması halinde kaçakçılıkla suçlanması, devletin mültecileri insan kaçakçılarının insafına bıraktığı iddialarını güçlendirmektedir” dedi.

CEZALARIN CAYDIRICI OLMAMASI KAÇAKÇILARI CESARETLENDİRİYOR

İnsan kaçakçılığı sebebiyle tutuklu bulunanların en fazla 2 ay sonra serbest bırakıldığını belirten Kılıçaslan, “Kolluk kuvvetlerine yakalandıkları takdirde somut sermaye kaybı olmaması ve cezaların caydırıcı olmaması insan kaçakçılığını daha da cazip hale getiriyor” dedi.

VAN SINIRINDAKİ GÜVENLİK ANLAYIŞI HALK İÇİN TEHDİT HALİNİ ALDI

Devletlerin sınır güvenliklerini, devlet içinde yaşayan yurttaşların can ve mal güvenliğini sağlamayı amaçladığını belirten Kılıçaslan, Van sınırında pratikte uygulanan güvenlik anlayışı bölgede yaşayan halk için bir tehdit unsuru haline gelmiştir. Mülteciler ise sıkı denetimlerin olmasından kaynaklı daha tehlikeli yolları seçmek zorunda kalıyor ya da insan kaçakçılarının insafına bırakılıyor. Geçiş yollarında mülteciler ya Van Gölü’nde boğularak ya da soğukta donarak hayatını kaybediyor. Soğukta donarak hayatını kaybeden mültecilerin cenazelerine ise ancak bahar ayların karların erimesi sonucu ulaşılabiliyor. Bu süre içerisinde mültecilerin cansız bedenleri vahşi hayvanlar tarafından yeniyor ya da kar altında vücut bütünlükleri bozuluyor” diye konuştu.

KADINLARA VE ÇOCUKLARA DÖNÜK İSTİSMAR HAD SAFHADA

Kadınların ve çocukların göç yollarında savunmasız halde olduğunu belirten Kılıçaslan, Geri Gönderme Merkezlerinde yaşanan istismar olaylarının basına yansımadığını çünkü geri gönderilmekle tehdit edilen kadınların sessiz kalmaya mecbur bırakıldığına dikkat çekerek, “Van ilinde bulunan Kurubaş Geri Gönderme Merkezi’nde yaşanan, merkezde görevli olan 3 kişinin mülteci bir kadına tecavüz etme olayı Van Mülteci Dayanışma Ağı’nın Van’da bulunduğu dönemde basına yansımıştı. İlk Göç İdaresi’nin “düzeni bozduğu” gerekçesiyle geri göndermek istediği mülteci kadın, olayın basına yansımasının ardından oluşan kamuoyu tepkisi sonucu geri adım atılmış ve Türkiye’de kalarak sığınma evine yerleştirilmiştir. Mülteci kadınlara yönelik süreklileşen cinsel istismar vakalarının en büyük etmenlerinden birisi de kadına yönelik şiddet suçlarında cezasızlık politikasıdır” şeklinde konuştu.