Üniversite öğrencisini 'saçı uzun ve gözü lensli' diyerek öldüren 9 sanıktan 8'i serbest

Üniversite öğrencisini 'saçı uzun ve gözü lensli' diyerek öldüren 9 sanıktan 8'i serbest

2010 yılında evinin önünde saçı uzun ve gözünde lens olduğu bahanesiyle bıçaklanarak öldürülen Aykut Alıcı’nın cinayetine karışan 9 sanıktan 8’i tahliye oldu.

İstanbul İkitelli’de 14 Ağustos 2010 yılında evinin önünde saçı uzun ve gözünde lens olduğu bahanesiyle bıçaklanarak öldürülen Aykut Alıcı’nın (20) ölümünün üzerinden 10 yıl geçti. Alıcı’nın bıçaklanması olayına karışan 9 sanıktan 8’i tahliye oldu, yalnızca Celal Toprak cezaevinde.

Cinayetin azmettiricisi olarak yargılanan Yavuz İ.’nin tahliyesi üzerine dosyayı Yargıtay’a taşıyan anne Songül Alıcı, 2 yıldır dosyanın Yargıtay’da olduğunu belirterek, 10 yıldır adaletin sağlanmamasına isyan ediyor. Bayrama gözü yaşlı giren anne Alıcı, “10 yıldır gözümün yaşı dinmedi. Benim oğlumun suçu neydi? Hak, hukuk, adalet diyorum. 10 yıldır mahkeme koridorlarındayım, artık adalet yerini bulsun. Tüm suçlular yargılansın. Sonuç alamazsam çıplak ayaklarımla AİHM’e başvuracağım” diyerek feryat ediyor.

Aykut Alıcı, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi öğrencisiydi. 14 Ağustos 2010’da evinin önünde oturduğu sırada saçı uzun, gözünde lens olduğu için saldırıya uğradı. Kalbinden bıçaklanan Alıcı, kendi imkânlarıyla gittiği hastanede hayatını kaybetti. 2013 yılında Alıcı’nın ölümüne neden olduğu için yargılanan altı sanıktan sadece Toprak’a müebbet hapis cezası verildi. Diğer sanıklar ise beraat etti. Olayın üzerinden geçen 7 yılın sonunda, cinayetin azmettiricisi olarak yargılanan Yavuz İ. de beraat etti. Karara itiraz eden Alıcı ailesi, Yargıtay’a başvurdu. 

'10 YILDIR GÖZÜMÜN YAŞI KURUMADI, CİĞERİM YANIYOR'

Cumhuriyet'ten Sibel Bahçetepe'nin haberine göre anne Alıcı, 14 Ağustos’ta oğlunun ölümünün üzerinden 10 yıl geçtiğini anımsatarak, “Şu anda 1 kişi cezaevinde. 8 kişi serbest. Azmettiren Yavuz İ.’nin tahliyesinin ardından Eylül 2017’de Yargıtay’a başvurduk, halen yanıt yok. Bu ülkeyi yönetenlere sesleniyorum. 10 yıldır gözümün yaşı kurumadı. Ciğerim yanıyor. 14 Ağustos oğlumun ölüm yıldönümü” dedi.

'BU ÜLKEYİ YÖNETENLER SESİMİ DUYSUN ARTIK'

Anne Alıcı, şöyle devam ediyor: 

“Tansiyon ve şeker hastasıyım, ama hastalıklarımı umursamıyorum. Benim bu hayattaki tek amacım oğlumun davası...10 yıldır bağırıyorum, tekrar soruyorum ‘Oğlumun suçu neydi?’ Bu ülkenin vatandaşıysam bu ülke bana neden sahip çıkmıyor? Yargıtay’dan dosyamıza ret gelirse de çıplak ayakla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuru yapacağım. Benim oğlumun dosyası adliye koridorlarında çürümesin. Hak, hukuk, adalet istiyorum. Ben bir çatının altında 10 yıldır gözyaşı döküyorum. Aykut’um gittiğinden beri odasına dokunmadım. Adalet yerini bulursa kara yazmam var onu atacağım. Cumhurbaşkanı’na sesleniyorum, sesimi duysunlar, bir saatlik bir randevu versinler, beni de dinlesinler... Şuan bir avukatım bile yok. Ben adliyelerin önünde yattım, neler çektim. Varımı yoğumu bu davaya adadım. Oğlum okuyordu, belki şimdi çalışıyor ve bu ülkeye yararlı bir birey olacaktı. Artık dayanamıyorum...Bu ülkeyi yönetenler sesimi duysun artık. Benim evladım bu ülkede bir suç işlemedi, yanlış birşey yapmadı, suçu neydi bunu öğrenmek istiyorum. Bu ülkede herkesin sesini duyuyorlarsa anne olarak 10 yıldır bağırıyorum beni de duysunlar. Benim ülkemin adaleti varsa beni dışarı ülkelerde adalet arayışına sokmasınlar.”