Tutuklu avukatlar ölüm orucunda: 'Bir çağrı yapılacaksa bize değil, adaletsizliği yaratanlara yapılsın'

Tutuklu avukatlar ölüm orucunda: 'Bir çağrı yapılacaksa bize değil, adaletsizliği yaratanlara yapılsın'

Tutuklu avukatlardan Ebru Timtik 147, Aytaç Ünsal ise 116 gündür "adil yargılanma" talebiye ölüm orucunda. Timtik için 140 günün ardından kritik süreç başladı. Ünsal ise cezaevinden "Bizi seven, düşünen hiç kimsenin bize gücenmesini istemem. Bizi yaşatmak ellerinde ama çağrıları bize yaparak değil" mesajı gönderdi.

Tugay Candan - @TugayCandann

Mail: [email protected]

Halkın Hukuk Bürosu avukatları Aytaç Ünsal ve Ebru Timtik’in “adil yargılanma” talebiyle başlattıkları ölüm orucu sürüyor. Timtik ölüm orucunda 147 günü geride bırakarak 140 gün sonrası kritik evreye girerken, Ünsal ise ölüm orucunun 116. gününde. Ünsal, son görüşmede gönderdiği mesajda, taleplerin kabul edilmemesi için hiçbir neden olmadığını eğer bir çağrı yapılacaksa asla kendilerine değil, bu adaletsizliği yaratan ve izleyenlere yapmak gerektiğini iletti.

Halkın Hukuk Bürosu (HHB) ve Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) avukatları, 12 Eylül 2017’de bürolarına yapılan polis baskının ardından gözaltına alınmış ve 20 Eylül’de tutuklanmıştı.

İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi, 14 Eylül 2018’de görülen duruşmada tutuklu avukatlar Ahmet Mandacı, Aycan Çiçek, Ayşegül Çağatay, Aytaç Ünsal, Barkın Timtik, Behiç Aşçı, Didem Baydar Ünsal, Ebru Timtik, Engin Gökoğlu, Naciye Demir, Özgür Yılmaz, Selçuk Kozağaçlı, Süleyman Gökten, Şükriye Erden, Yağmur Ererken, Yaprak Türkmen, Zehra Özdemir’in tahliyesine hükmetmişti.

Ancak kararın uygulanmasının üzerinden 24 saat geçmeden savcı tahliye kararına itiraz etmiş ve bu kez mahkeme tahliye edilen avukatların tekrar tutuklanmasına karar vermişti. Beş avukat, bir gün dışarıda kaldıktan sonra tekrar tutuklanarak ayrı kentlerdeki hapishanelere gönderilmiş ve bu arada mahkeme heyeti de değiştirilmişti.

İlk duruşması 10 Eylül 2018’de görülen davada 20 Mart 2019’da karar açıklandı. İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi, HHB’li avukatlar Aytaç Ünsal ve Ebru Timtik’in de da arasında olduğu 18 avukata, tüm yargılama aşamasında ceza yargılamasının temel ilkelerine, adil yargılanma hakkına aykırı uygulamalarda bulunularak; tanık/gizli tanık ifadeleri ile varlığı meçhul bazı belgelere dayanılarak toplam 159 yıl 2 ay ceza verdi. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, Ekim 2019’da itirazları reddederek dosyayı Yargıtay’a gönderdi.

5 NİSAN'DA ÖLÜM ORUCUNA ÇEVRİLDİ

Tutuklu avukatlardan Ebru Timtik, Barkın Timtik, Oya Aslan ve Aytaç Ünsal ise “adil yargılanma” talebiyle cezaevinde açlık grevine başladı. 5 Nisan’da yapılan açıklamada, açlık grevinin 94. gününde olan Ebru Timtik ve 63. gündeki Aytaç Ünsal’ın açlık grevlerini ölüm orucuna çevirdikleri duyuruldu.

EBRU TİMTİK KRİTİK SÜREÇTE

İstanbul Silivri 9 No’lu Kapalı Cezaevi’nde tutulan Ebru Timtik, bugün itibarıyla ölüm orucunun 147. gününde. Bu süreçte yaklaşık 30 kilo kaybeden Timtik’in son görüşmelerde, ellerinde kararmaların başladığı, konuşurken yutkunmalar yaşadığı ve yutkunurken zorlandığı görüldü.

140 günün ardından kritik döneme giren Timtik’in kaldığı cezaevinde Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) ölüm orucundakiler için belirlediği protokole uyulmadığı belirtildi. Timtik, yine son görüşmelerde, şeker ve tuzun kalitesiz olduğunu, tuzun ağzını ve boğazını yaktığını, aynı şekilde su için de tercihi olan 50 cl’lik pet şişe suyun az verildiğini, normal kullandıkları 5 litrelik suyu tüketmekte zorlandığını; tek bir 1.5 litrelik şişe verildiğini bu nedenlerle günlük tüketmesi gereken 4 litre sıvıya ulaşmakta zorlandığını iletti. Timtik, hem su miktarının artmasını hem de mümkünse 0.50 litrelik şişelerin verilemeye devam etmesini istedi.

İdarenin bir ara B1 vitamini kalmadığını söylediği ve dışarıdan da ilaç alımı yapılmadığı gerekçesiyle B1 alamayan Timtik’in bu sorunu daha sonra çözüldüğü aktarıldı. Timtik’in su, şeker ve tuz sorunu sürüyor.

AYTAÇ ÜNSAL: BİZE DEĞİL, ADALETSİZLİĞİ YARTANLARA ÇAĞRI YAPILSIN

Balıkesir Burhaniye T Tipi Cezaevi’nde tutulan Aytaç Ünsal ise bugün itibarıyla ölüm orucunun 116. gününde. Son iki günde kendisine ziyaretlerde bulunan ÇHD’li Didem Baydar Ünsal, 79 kilodan 64 kiloya düşen eşi Aytaç Ünsal’ın sağlık durumunun iyi göründüğünü belirtti.

Cezaevinde kitap ve yayın kısıtlamalarının gündemde bulunduğunu söyleyen Didem Baydar Ünsal, Aytaç Ünsal'ın kabul edemeyeceklerini söylediğini iletti. Didem Baydar Ünsal, cezaevinde kısmi olarak alınan Covid-19 tedbirlerine rağmen Aytaç Ünsal'ın vücut direnci düşük olduğu için risk altında olduğunu belirttiğini ve tahliye olması gerektiğini aktardığını ifade etti. 

Didem Baydar Ünsal, görüşmeyi şöyle aktardı:

“Her gün hafif kültür-fizik hareketi ile spor yapıyor ve aynı saatlerde yatıp kalkarak, yorulduğunda dinlenmeye çalışarak enerjisini korumaya çalışıyor. Dayanabildiği en uzun süre dayanmak için sürekli uzak hedefler koyduğunu bunun iradi bir şey olduğunu umut ve mücadele olduğu sürece dayanabileceklerini ama ne kadar çok çaba gösterilirse o kadar kısa sürede sonuç alınacağını ve sağlığının daha az bozulacağını biraz daha gayret ile çözüleceğine inandığını söyledi.

Şu anda 116. gününde ve 140. günden itibaren kritik günlere gireceklerini hatta Ebru Timtik’in 147.gününde olması sebebiyle kritik evreyi aştığını, onun için kaybedecek zaman olmadığını ifade etti.”

Didem Baydar Ünsal, Aytaç Ünsal’ın ayrıca Bakanlıkla görüşmelerin hızlandırılması ve mutlaka sonuç alma hedefli görüşülmesi gerektiğini, taleplerin kabul edilmemesi için hiçbir neden olmadığını eğer bir çağrı yapılacaksa asla kendilerine değil bu adaletsizliği yaratan ve izleyenlere yapmak gerektiği vurguladığını belirtti.

Didem Baydar Ünsal, şöyle devam etti:

“Kendilerine yapılan 'bırakın'  temalı çağrıların kendilerini ne yazık ki niyetlerden bağımsız ölüme bir adım daha yaklaştırdığını, kendilerini yalnızlaştırdığını, bunun yapılmamasını dilediğini söyledi. Taleplerin kabul edilmesi için yapılacak girişimlerle ilgili harcanacak enerjinin bu tartışmaların zaman ve enerji kaybına neden olacağı ve buna kimsenin sebep olmak istemeyeceğine inandığını söyledi. ‘Bu önemli’ dedi. ‘Bizi seven düşünen hiç kimsenin bize gücenmesini istemem ama gerçek bu. Bizi yaşatmak ellerinde ama çağrıları bize yaparak değil.’”