Türkiye sosyalist hareketi bir çınarını kaybetti: Savaş Al yaşamını yitirdi
Türkiye sosyalist hareketinin çınarlarından 82 yaşındaki Savaş Al bu sabah hayatını kaybetti.
25-03-2021 11:08

İleri Haber
1960’ların başlarından itibaren örgütlü sosyalist mücadelenin hem neferlerinden hem önderlerinden olan Savaş Al, tedavi gördüğü İzmir Yeşilyurt Devlet Hastanesi’nde bu sabah 08.45 sularında organ yetmezliği nedeniyle yaşamını yitirdi.
1939 yılında Manisa’da doğan Al, Beydere Teknik Ziraat Okulu ve Jandarma Astsubay Okulu’nda öğrenim hayatını sürdürdü. Astsubay okulundan atılmasının ardından tütün çiftçiliği yapan Al, 1962’de Türkiye İşçi Partisi’ne üye oldu.
Ortadaki Mehmet Ali Aybar'ın fotoğrafa göre solundaki kişi Savaş Al, sağındaki kişi ise Cemal Hakkı Selek.
12 Mart’tan önce TİP Genel Yönetim Kurulu’nda Ege Bölgesi Örgütlenme Sorumlusu olarak görev yaptı. 1969’da, Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan’la birlikte Filistin’e gidenler arasında Savaş Al da vardı.
TİP’e yönelik yargılamalar sırasında yurt dışına çıktı. Bulgaristan’da Marksizm-Leninizm Enstitüsü’nde eğitim aldı.
2. TİP’te de İl Yönetim Kurulu üyeliği yapan Al, 1978’de partide yaşanan ayrışma sonucunda bir yıl sonra Metin Çulhaoğlu ve Yalçın Küçük ile birlikte ihraç edilen isimler arasında yer aldı.
Bu grubun çıkardığı Sosyalist İktidar dergisinin sahibi Savaş Al’dı. Derginin genel yayın yönetmenliğini Metin Çulhaoğlu ve yazı işleri müdürlüğünü İlhan Akalın yaptı. Derginin ilk sayısında “Sosyalist Devrim Sorunu” başlıklı bir makale kaleme alan Savaş Al, yazının sonunda şunları söylüyordu:
“Eğer bilimsel sosyalistler olarak kendi ülkemizdeki emekçi tabakalar ve dünya sosyalist sistemi önünde beceriksizliğimiz nedeniyle düştüğümüz durumu yok etmek istiyorsak, her birimiz sosyalist devrim görüşünü ve gereklerini yapacak bir silkinişin ve örgütlenmenin oluşturulması için çaba göstermeliyiz.
Ancak bu yolda başarılı adımlar attığımız takdirde işçi sınıfımızı ve emekçi tabakaları kucaklayarak sosyalizmi kurabilir ve 'uluslararası işçi sınıfı hareketinde' onurlu yerimizi alabiliriz.”
12 Eylül darbesinin ardından TİP ve TKP kadrolarının birlikte yer aldığı Türkiye Birleşik Komünist Partisi (TBKP) kuruluş çalışmalarında da görev alan Al, bu partide İzmir il yöneticiliği yaptı.
TBKP’nin ardından Sosyalist Birlik Partisi, Birleşik Sosyalist Parti, Özgürlük ve Dayanışma Partisi’nde il yöneticilikleri ve merkezi görevler yapan Savaş Al, Türkiye Komünist Partisi’nde de Merkez Komitesi’nde yer aldı.
Halkın Türkiye Komünist Partisi’nde (HTKP) Parti Meclisi üyesi olan Al, Türkiye İşçi Partisi’nin yeniden kuruluş çalışmalarında hem İzmir’de hem de Ege Bölgesi’nde görevler üstlendi.
Ziraat Okulu’ndan itibaren solcu, ilerici fikirlerle kendini geliştiren Savaş Al, 23 yaşında girdiği örgütlü mücadelede bilimsel sosyalizm ışığında hep işçi sınıfının, köylülerin örgütlenmesi için emek harcadı. İnatçı, enerjik ve örgütçü kişiliğiyle tanınan Savaş Al, bu topraklardaki sosyalizm mücadelesinin en yetkin ve inançlı militanlarındandı.
İLGİLİ HABERLER
Gazete RED yazarları ve destekçileri TİP'e katıldı: 'Birlikte yürüyelim'
Türkiye’nin birçok ili ve dış ülkelerden RED yazarları ile destekçileri TİP’e katıldıklarını duyuran bir deklarasyon yayınladı.
09-04-2021 15:47

İleri Haber
Gazete RED yazarları ve destekçileri TİP’e katıldıklarını duyurdu. Deklarasyonda "Tüm işçileri, emekçileri, yoksulları, devrimcileri Türkiye İşçi Partisi’nde birleşmeye, gücümüze güç katmaya çağırıyoruz" ifadeleri kullanıldı.
Gazete RED yazarları ve destekçileri "İşçilere ve devrimcilere çağrı: Birlikte yürüyelim!" başlıklı bir deklarasyon yayınladı. Deklarasyonda Adana, Amasya, Ankara, Antakya, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bartın, Çanakkale, Eskişehir, Giresun, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Muğla, Sakarya, Samsun illerinden ve Almanya, İngiltere, İsviçre, Kazakistan, Polonya, Rusya, Ukrayna’dan RED yazarları ve destekçilerinin Türkiye İşçi Partisi’ne (TİP) katılma kararı aldıkları belirtildi.
Dinci/faşist zihniyetin Türkiye'yi uçuruma sürüklediği belirtilen deklarasyonda ortak paydalar dahilinde birleşik mücadelenin önemine vurgu yapılırken "Dünya geneline yayılan çürüme de, o çürümenin Türkiye’de bürünmüş olduğu dinci/faşist kılık da ancak örgütlü işçilerin sorumluluk üstlenerek gidişata el koymasıyla aşılabilir. Ortada reformlar yoluyla ıslah edilebilecek bir düzen yoktur. Bir bütün olarak dünya proletaryası ve elbette onun parçası olan Türkiye işçi sınıfı kaçınılmaz bir ‘son kavga’yla yüzleşecektir. Zira içinde yaşadığımız savaşlar ve iç savaşlar çağı, pek çokları için unutulmuş da olsa, aynı zamanda proleter devrimler çağıdır. Her türden gericiliğin geriye ittirmeye çalıştığı tarih çarkını yeniden ileriye doğru çevirecek, insana gerçek bir medeniyet kapısını açacak yegane alternatif, işçilerin önderliğinde gerçekleşecek sosyalist bir devrimdir. İnsanlığın ve gezegendeki tüm canlıların geleceği için, -son kavgayı işçi sınıfı kazanmak zorundadır" denildi.
RED yazarları ve destekçilerinin TİP'e geçtiklerini duyurduğu deklarasyonunun tamamı şu şekilde:
TARİHİN EN KRİTİK ANINA DOĞRU İLERLERKEN…
Tüm dünyada zenginler daha zengin, yoksullar daha yoksul hale geliyor. Servet giderek daha az elde birikirken, sefalet genelleşiyor. Hem ülkeler arasında, hem de tek tek ülkelerin kendi içinde eşitsizlik büyüyor. Gezegendeki doğal denge yok oluyor, insani değerler sürekli aşınıyor. İşçi sınıfı ve yoksullar tüm dünyaya yayılan bölgesel savaşlar ve uluslararası gerilimlerle her gün daha büyük acılara sürükleniyor. Bu, hem gezegenimiz hem de üzerindeki medeniyet açısından sürdürülemez bir durumdur. İnsanlık ya bu durumu bir sosyalist devrimle aşacak ya da yok oluşa sürüklenecektir.
ÇATIŞMALARIN KAVŞAK NOKTASINDA…
Dünyanın içinde bulunduğu durumun en çıplak gerçekliğe dönüştüğü yerde, bütün emperyalist güçlerin ve bütün çatışmaların kesiştiği coğrafyadayız. Yeraltı ve yerüstü zenginliklerinden gözleri kamaşan emperyalistler, yerel çelişkileri ve kuvvetleri de kullanarak Ortadoğu’yu tam bir savaş ve iç savaş sahasına çevirdi. Tüm bir Ortadoğu, kazananı olmayan milli, dini, mezhepsel çatışmalarla kan gölüne döndü. Buradan ya devrimci bir çıkış bulacağız, ya da savaş ve iç savaş ateşiyle kavrulacağız.
FAŞİZME BİR ADIM KALA…
Dünyaya ve bölgemize hakim olan cehennem manzarasının tam da ortasında, hızla kıyamete sürüklenen bir memlekette yaşıyoruz. İktidarı hileli seçimlerle gasp etmiş, sermayesi cehalet, gıdası rüşvet, silahı cinayet olan bir şer şebekesiyle muhatabız. İşçiye iş cinayetini, kadına “namus” cinayetini, çocuğa istismar cinayetini reva gören gözü dönmüş gericilerin iktidarı altında artık mutlak yoksulluk ve açlıkla sınanmaya başladık. Bu gerici sürü, önce zaten bütün çivileri oynamış olan cumhuriyeti darmadağın etti, demokrasi ve adalet kırıntılarını bitirdi, sonra kendi arasındaki güç savaşıyla ülkeyi tam bir tımarhane ortamına sürükledi. Gelinen son noktada, elinde bir ‘Saray’, dilinde saltanat söylemiyle, emeğe ve emekçiye azgınca saldıran bir iktidar var. Daha vahimi, sırf iktidarda kalabilme uğruna ülkeyi savaş cehennemine sürüklüyorlar; dinci/faşist çeteler yaratıp iç savaş dinamiklerini büyütüyorlar. Evet, önümüzdeki gündem, dincilikle bezenmiş yeni türde bir faşizmin memleketimize hakim olup olamayacağı konusudur.
EN SONUNCU KAVGAYA HAZIRLANMAK İÇİN…
Dünya geneline yayılan çürüme de, o çürümenin Türkiye’de bürünmüş olduğu dinci/faşist kılık da ancak örgütlü işçilerin sorumluluk üstlenerek gidişata el koymasıyla aşılabilir. Ortada reformlar yoluyla ıslah edilebilecek bir düzen yoktur. Bir bütün olarak dünya proletaryası ve elbette onun parçası olan Türkiye işçi sınıfı kaçınılmaz bir ‘son kavga’yla yüzleşecektir. Zira içinde yaşadığımız savaşlar ve iç savaşlar çağı, pek çokları için unutulmuş da olsa, aynı zamanda proleter devrimler çağıdır. Her türden gericiliğin geriye ittirmeye çalıştığı tarih çarkını yeniden ileriye doğru çevirecek, insana gerçek bir medeniyet kapısını açacak yegane alternatif, işçilerin önderliğinde gerçekleşecek sosyalist bir devrimdir. İnsanlığın ve gezegendeki tüm canlıların geleceği için, -son kavgayı işçi sınıfı kazanmak zorundadır.
TÜRKİYE İŞÇİ SINIFININ PARTİSİNİ BÜYÜTECEĞİZ…
Bugün insanlığı esir almış bütün sorunların üzerindeki sorun işçi sınıfının örgütsüzlüğüdür. Başka deyişle, insanlığın çektiği tüm acıların kökeninde, iktidarı alarak bu acılara son verecek devrimci bir işçi sınıfı liderliğinin bulunmaması yatıyor. Bu boşluk, Türkiye’de kendisini fazlasıyla hissettiriyor. Sendikal örgütlülüğü yok edilmiş, milli kökenine ya da mezhebine göre bölünmüş işçiler her türden gericiliğin elinde oyuncak haline geliyor. Sosyalist solun işçi sınıfıyla bağları çok zayıf. Bu durum keskin bir biçimde değişmek zorundadır. Türkiye işçi sınıfının, farklı kimlikleri aşan, burjuva siyasetinin karşısına dikilecek, dinci/faşist çeteleşmeyi dağıtacak, işçi sınıfı iktidarını yeniden güncel bir alternatif haline getirecek devrimci bir işçi sınıfı partisine ihtiyacı vardır; devrimci sosyalistlerin ise bir parti içinde işçi sınıfıyla bütünleşmeye, devrimciliği sınıf mücadelesinin içine yerleştirmeye…
Türkiye İşçi Partisi, bugün çok daha fazla işçinin, emekçinin, yoksulun yüzünü döndüğü bir parti haline gelmiştir. Farklı geleneklerden ve deneyimlerden gelen, devrimci bir atılım için irade göstermeye niyetli tüm sosyalistlerin, tüm öncü işçilerin bir parti çatısı altında birleşmeye çağırıyoruz. Bu birlik iki temel üzerinde yükselecektir: Parti programı ve devrimci ilkeler...
İŞÇİLERİN KENDİ PARTİSİNİ DEVRİMCİ TEMELLER ÜZERİNDE İNŞA EDELİM!
Devrimci partinin bir ‘kuruluş’a indirgenemeyeceğini, kitle mücadelelerinin içinde adım adım inşa edileceğini biliyoruz. Önderlik başta olmak üzere her kademesinde işçilerin, özellikle de kadın ve genç işçilerin inisiyatifini geliştiren, kendi içinde ve sınıfla ilişkilerinde alabildiğine demokratik davranan bir parti yaratacağız. Demokratik merkeziyetçiliği lafta bırakmayacağız. Partinin her bir üyesinin söz hakkını kutsal sayıyoruz. Çünkü yoldaşça tartışmalardan korkmuyoruz. Bütün öfkemiz sermaye düzenine ve o kokuşmuş düzenin hizmetindeki karşıdevrimcilere yönelecektir.
İŞÇİ SINIFININ İKTİDARI FETHİ İÇİN HAZIRLANALIM!
İşçi sınıfının devrimci önderliği, kendini işçilerin üzerinde gören, işçi sınıfı adına karar alabileceğini zanneden ‘seçilmişler’ topluluğu değildir. Sendikaları ve solu bu türden bürokratik tortulardan temizleyeceğiz. Partimiz, sınıfın en mücadeleci ve kararlı öncülerini kendi örgütlerinde birleştirecektir. İşçi sınıfının gündelik mücadeleleriyle iktidarı alma zorunluluğu arasında bağı kuracak olan yegane güç, partide örgütlenmiş öncü işçilerdir. Evet, devrimci parti artık kötü bir müsamereye dönüşmüş olan seçimlere katılabilir fakat bunu ancak iktidarın devrimci fethine olan ihtiyacı anlatmak için yapar. Türkiye İşçi Partisi’nin milletvekilleri bunu yaptıkları için parti işçiler ve yoksullar nezdinde görünür olmuş, büyük saygınlık kazanmıştır. Öte yandan, esas işimiz, tüm devrimci araçları ve örgütlenme biçimlerini kullanarak, sermaye sınıfını ekonomik ve siyasi olarak mülksüzleştirmek, servetin ve iktidarın işçi sınıfı ve yoksul halkın denetimine geçmesini sağlamaktır. Bunu bir an olsun aklımızdan çıkarmayacağız.
Burada özetlenen fikir ve ilkelerde Türkiye İşçi Partisi yönetimiyle mutabık kalarak partiye katılma kararı aldık. Tüm işçileri, emekçileri, yoksulları, devrimcileri Türkiye İşçi Partisi’nde birleşmeye, gücümüze güç katmaya çağırıyoruz.
Adana, Amasya, Ankara, Antakya, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bartın, Çanakkale, Eskişehir, Giresun, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Muğla, Sakarya, Samsun illerinden ve Almanya, İngiltere, İsviçre, Kazakistan, Polonya, Rusya, Ukrayna’dan RED yazarları, destekçileri...
TİP'ten amirallerin bildirisine ilişkin açıklama
Emekli amirallerin bildirisine ilişkin TİP "Demokrasi, adalet, bağımsızlık, özgürlük ve laikliği tehdit eden odak bellidir: Saray Rejimi" başlığıyla bir açıklama yaptı.
05-04-2021 13:22

İleri Haber
104 emekli amiralin bildirisi ve iktidarın tepkilerine ilişkin TİP tarafından yapılan açıklamada, Saldırılara direnen herkes 'darbeci', 'terörist' ilan edilerek bir korku iklimi yaratılmak istenmektedir. Biz bu filmi daha önce de gördük. Kendi planlarını hayata geçirmek için 'darbe' yaygarası koparanların kimler olduğunu, yargının bir silah olarak kullanılmasının nasıl sonuçlara yol açtığını biliyoruz" denildi.
104 emekli amiral, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Mustafa Şentop'un AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Montrö Anlaşmasının feshedebileceği yönündeki sözleri ve Deniz İkmal Komutanı Tuğamiral Mehmet Sarı'nın sarık ve cübbeli halde bir tarikat evine gitmesi üzerine bir bildiri yayımladı.
AKP iktidarından ve küçük ortağı Milliyetçi Hareket Partisi'nden (MHP) bildiriye gelen "darbe" tepkilerinin ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, bildiri hakkında resen soruşturma başlattı.
TİP: BİZ BU FİLMİ DAHA ÖNCE DE GÖRDÜK
Konuya ilişkin Türkiye İşçi Partisi'nden (TİP) "Demokrasi, adalet, bağımsızlık, özgürlük ve laikliği tehdit eden odak bellidir: Saray Rejimi" başlığıyla bir açıklama yapıldı.
Açıklamada şunlar kaydedildi:
1. Bireysel ve toplu şekilde görüş beyan etmek her Türkiye Cumhuriyeti yurttaşının Anayasa’nın 26. maddesiyle tanınmış bir hakkıdır. Görevde olmayan amirallerin kendi uzmanlıklarına ve uzun yıllar çalıştıkları bir kuruma ilişkin görüş beyan etmeleri suç teşkil etmez. Buradan bir suç yaratmaya çalışmak, hukukun bir kez daha ayaklar altına alınmasıdır. Bugünkü gözaltılar derhal serbest bırakılmalı, açılan soruşturma durdurulmalıdır. Adalet duygusu ve özgürlüklerimiz saldırı altındadır.
2. Devletin bütün kurumlarında olduğu gibi orduda da tarikatlar ve cemaatler cirit atmaktadır. Cumhurbaşkanına güvenlik danışmanlığı yapan kişi, “şeriat” çığırtkanlığı yapabilmektedir. Geçen ay yapılan düzenlemelerle “irticai ve bölücü görüşleri benimsemiş veya bu faaliyetlere karışmış” kişilerin de Harp Okulları ile Astsubay Yüksekokulları’na kabulünün önü açılmıştır. Eğitimde, hukukta, toplumsal yaşamda dinselleşme ve laikliği fiilen ortadan kaldıran uygulamalar hız kazanmıştır. Bu çerçevede, bir tarikat evinde sarık ve cübbeyle görüntülenen tuğamiral hakkında soruşturma dahi açılmamıştır. Laiklik saldırı altındadır.
3. İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle çekilme yönünde alınan karar başlı başına bir hukuk tanımazlık örneğidir. TBMM’ye ait olan bir yetki hiçe sayılarak, kadın mücadelesinin kazanımı olan bir uluslararası sözleşmeden çıkmaya cüret edilmiştir. TBMM Başkanı, aynı yoldan gidilerek diğer uluslararası antlaşma ve sözleşmelerden de çıkılabileceğini söylemiştir. Demokrasi saldırı altındadır.
4. Bir çevre katliamı projesi olan Kanal İstanbul, aynı zamanda Türkiye’nin Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile edindiği kazanımları tehdit etmektedir. Her Türkiye Cumhuriyeti yurttaşının, gerek ekosistemde olası tahribat, gerekse ülkenin bağımsızlığına ilişkin yarattığı soru işaretleri nedeniyle, bu akıl dışı projeye itiraz etme hakkı ve sorumluluğu vardır. Dahası, AKP iktidarının Suriye ve Irak deneyimlerinde çok açık bir şekilde tanıklık ettiğimiz ABD çıkarlarıyla uyumlu dış politikasının Karadeniz’de de uygulanmak istenmesi mümkündür. Türkiye’nin bağımsızlığı saldırı altındadır.
İktidar eliyle düzenlenen bu saldırıların amacı bellidir. Tarihin en büyük ekonomik yıkımlarından birini yaşayan, pandemi koşullarında kendi kaderlerine terk edilen emekçilerin üzerine basarak Saray Rejimi’nin bekası güvence altına alınmaya çalışılmaktadır.
Saldırılara direnen herkes “darbeci”, “terörist” ilan edilerek bir korku iklimi yaratılmak istenmektedir.
Biz bu filmi daha önce de gördük.
Kendi planlarını hayata geçirmek için “darbe” yaygarası koparanların kimler olduğunu, yargının bir silah olarak kullanılmasının nasıl sonuçlara yol açtığını biliyoruz.
Tüm yurttaşlarımıza sesleniyoruz:
En temel haklarımıza ve değerlerimize bir saldırı varsa, direniş meşrudur.
Saray Rejimi’ne direnenler kazanacaktır!
Mahir Çayan ve yoldaşları Antalya’da anıldı: ‘Eşit, özgür bir dünya inancıyla kavgayı sürdüreceğiz’
Mahir Çayan ve yoldaşları, Kızıldere’nin 49. yılında Antalya Gençlik Dayanışması tarafından yapılan basın açıklamayla anıldı.
30-03-2021 19:06

İzel Sezer - @izelsezer
Denizlerin idamını engellemek için çıktıkları yolda 49 yıl önce bugün Kızıldere'de katledilen Mahir Çayan ve yoldaşları Antalya’da anıldı. Açıklama yapan Antalya Gençlik Dayanışması, “Aradan geçen 49 yılda olduğu gibi bundan sonra da önderlerin sesini hayatın her alanına taşıyacağız” dedi.
“Mahir, Hüseyin, Ulaş kurtuluşa kadar savaş” ve “Onlara sözümüz devrim olacak” sloganlarının atıldığı eylem Attalos Meydanı’nda düzenlendi. Sosyalist Devrimci Gençlik (SDG) üyesi Enes Keskin’in okuduğu açıklamada “Sarayın halkları korkuya boğmak amacıyla sindirme odaklı saldırısına karşı bizler, Kızıldere’nin ışığında inatla, kararlılıkla mücadeleye devam edeceğiz. Bugün geldiğimiz nokta ne olursa olsun, eşit, özgür bir dünya inancıyla kavgayı sürdüreceğiz” ifadeleri yer aldı.
Kızıldere’nin 49. yılında Antalya Gençliği tarafından yapılan açıklamanın tamamı şu şekilde:
‘ÖLDÜRÜLDÜLER AMA YENİLMEDİLER’
Mahir Çayan ve yoldaşlarının, özgürlüğün, eşitliğin ve kardeşliğin Türkiye’sini kurmak için çıktıkları yolda katledilmelerinin üzerinden 49 yıl geçti.
12 Mart cuntacılarının, onların ölümlerinin ardından seslerinin kesileceği yanılgısına düşmesine karşı, Mahir ve 9 yoldaşının cesaret ve inancı, Türkiye devrimci gençliğinin pratiğini, mücadelemizi daha da derinleştirdi.
Evet, onlar öldüler, onlar öldürüldüler, ama yenilmediler!
Kızıldere bir yenilgi değildir. Mahirlerin mücadele bilincinin önce binlere, sonra yüz binlere sirayet ettiği devrimci yükselişin başlangıcıdır. Kızıldere, 68 kuşağının üniversitelerden taşarak emekçi halkın sesiyle birleştiği, devrim şiarının yoksul mahallelerden, gecekondulardan, Anadolu’nun ovalarına, köylerine ulaştığı gecedir. Aradan geçen 49 yılda olduğu gibi bundan sonra da önderlerin sesini hayatın her alanına taşıyacağız.
‘EŞİT VE ÖZGÜR BİR DÜNYA İNANCIYLA KAVGAYI SÜRDÜRECEĞİZ’
12 Mart cuntası, 12 Eylül’ü ve onun bugünkü temsilcisi AKP/Saray Rejimi’ni yaratmıştır.
AKP/Saray Rejimi, 2021 Türkiye'sinde, başta üniversite gençliği olmak üzere toplumun tüm kesimlerine gerici-faşist saldırılarını artırarak sürdüremeye devam ediyor.
Bu saldırılar 49 sene öncesindeki gibi aynı kin ve sınıf düşmanlığıyla, baskıcı, dayatmacı, şövenist nitelikleri taşıyor. Sarayın halkları korkuya boğmak amacıyla sindirme odaklı saldırısına karşı bizler, Kızıldere’nin ışığında inatla, kararlılıkla mücadeleye devam edeceğiz. Bugün geldiğimiz nokta ne olursa olsun, eşit, özgür bir dünya inancıyla kavgayı sürdüreceğiz!
‘BU YOLDA SONUNA KADAR YÜRÜYECEĞİZ’
Ve bizler o gecenin yüreğimizde bıraktığı kavganın bilinciyle, Mahir’in sözleriyle haykırıyoruz:
"Varsın bütün oklar üstümüze yağsın. Biz, doğru gördüğümüz bu yolda sonuna kadar yürüyeceğiz!”
TİP Hatay 1. Olağan Kongresi yapıldı
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay 1. Olağan Kongresi, TİP Genel Başkanı Erkan Baş ve TİP Genel Başkan Yardımcısı Barış Atay’ın katılımıyla düzenlendi.
28-03-2021 20:06

İleri Haber
Hatay'da TİP il örgütü 1’nci olağan kongresini gerçekleştirdi. Kongre TİP Genel Başkanı Erkan Baş, TİP Genel Başkan Yardımcısı Barış Atay ve yüzlerce yurttaşın katılımıyla gerçekleştirildi.
Kongreye Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana Milletvekili Tülin Hatimoğlları, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekili Serkan Topal, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Defne Muhtarlar Derneği Başkanı Muhsin Demirel, Aka-Der, Akdeniz Mahalle Muhtarı Murat Sertel, Defne Halk İnsiyatifi Yarınlar Hareketi, Defne'nin Geleceği Platformu, Defne Değişim Hareketi, Samandağ Sözümüz Var Meclisi Defne Belediyesi Meclis Üyeleri, Gezi Aileleri, Suruç Katliamı Gazileri katıldı.
Türkiye sosyalist hareketinin çınarlarından Savaş Al sonsuzluğa uğurlandı
Savaş Al, bugün İzmir'de Narlıdere Mezarlığı’nda yapılan törenle son yolculuğuna uğurlandı.
26-03-2021 17:10

İleri Haber
Türkiye'de örgütlü sosyalist mücadelenin hem neferlerinden hem de önderlerinden olan Savaş Al, bugün İzmir'de ailesinin, yoldaşlarının ve sevenlerinin katılımıyla yapılacak törenle son yolculuğuna uğurlandı.
İleri Hatırlatıyor
Tedavi gördüğü hastanede organ yetmezliği sebebiyle 82 yaşında yaşamını yitiren Savaş Al'ın cenazesi bugün Alsancak Hocazade Camii'nden kaldırıldı ve Narlıdere Mezarlığı'nda defnedildi.
Mezarlıkta yapılan törene, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş ve Merkez Komite (MK) üyeleri ile parti üyeleri, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Cavit Uğur ile partililer, Sol Parti üyeleri, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Parti Meclisi üyeleri ile il yöneticileri, Türkiye Komünist Hareketi (TKH) üyeleri, Devrim Hareketi ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) il yöneticileri ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de katıldı.
'TÜRKİYE TARİHİNDE EŞİNE AZ RASTLANIR BİR İNSANDI'
Mezarlıktaki törende bir konuşma yapan TİP Genel Başkanı Erkan Baş, "Savaş Al, Türkiye tarihinde eşine az rastlanır bir insandır. Beş kuşak devrimci Savaş Al'dan öğrendikleriyle mücadelede kalıcı olmuştur. Bu çok az devrimciye nasip olan bir özelliktir ve Savaş Abi'ye yakışıyor. Muazzam birikimini, hep sosyalistleri iktidara taşıyacak mücadeleyle birleştirdiği için ne zaman bir genç tereddüt etse Savaş Abi onu cesaretlendirirdi" ifadelerini kullandı.
Türkiye sosyalist hareketinin çınarlarından Savaş Al sonsuzluğa uğurlandı: "Muazzam birikimini hep sosyalistleri iktidara taşıyacak mücadeleyle birleştirirdi"
— İleri Haber (@ilerihaber) March 26, 2021
Kapitalist uygarlığın sınırında: Bunalımın ekonomi politiği
21-03-2021 18:06
İleri Haber
İleri Haber Editörü Doğan Ergün'ün hazırlayıp sunduğu Marksizm Sohbetlerinde bu hafta Marksist yazar Haluk Yurtsever ile kapitalist uygarlığın içinde bulunduğu bunalımın ekonomi politiği üzerine konuştuk. İyi seyirler...