Türkiye İşçi Partisi yeniden Meclis'te

Türkiye İşçi Partisi yeniden Meclis'te

24 Haziran seçimlerinde HDP ile gerçekleştirilen ittifak sonucu milletvekili seçilen Erkan Baş ve Barış Atay, HDP Eş Genel Başkanları'nın da katıldığı bir basın toplantısıyla Türkiye İşçi Partisi’ne katıldıklarını duyurdular.

İleri Haber

24 Haziran seçimlerinde HDP ile gerçekleştirilen ittifak sonucu milletvekili seçilen Erkan Baş ve Barış Atay Kurucu Meclisi’nde yer aldıkları Türkiye İşçi Partisi’ne katıldıklarını duyurdular.

Erkan Baş, Barış Atay ve HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ile Sezai Temelli birlikte gerçekleştirdikleri basın toplantısında, atılan adımın bir “ayrılık” olarak tanımlanmaması gerektiğini, bugüne kadar gösterilen karşılıklı dayanışmanın Türkiye İşçi Partisi’nin resmi kuruluşunun tamamlanmasıyla bugünden itibaren başka bir biçimde, yeni koşullara uygun yol arkadaşlığıyla süreceğini belirttiler.

Açılış konuşmasını Erkan Baş'ın yaptığı basın toplantısında sırasıyla Pervin Buldan, Barış Atay ve Sezai Temelli de söz aldı.

24 Haziran öncesi ve sonrasındaki süreçte Türkiye İşçi Partisi’ndeki kurucu görevlerinde kendilerini daima destekleyen, yoldaşlık hukukunu gözeten, yeri geldiğinde eleştirilere göğüs geren HDP yetkililerine teşekkür eden Baş, halklar arasında düşmanlık yaratacak her türlü girişimin karşısında durduklarını, TİP ile HDP arasındaki dostluğun süreceğini, sokakta ve mecliste faşizme karşı omuz omuza vereceklerini ve ülkenin Saray Rejimi’nden kurtuluşunun Türk ve Kürt emekçilerinin, ilericilerinin ortak mücadelesiyle mümkün olacağını ifade etti.

HDP: BAŞARILAR DİLİYORUZ

HDP Eş Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Pervin Buldan ise sözlerine, örgütsel mücadelede birliktelik ve dayanışma ilkeleri üzerine kurulan HDP’nin bugün farklı bir deneyim ve aşamadan geçmesinden dolayı heyecanlı olduklarını belirterek başladı. Partisi adına yaptığı açıklamada Buldan, iktidar ve çıkar çevrelerinin her türlü ilkesiz ittifaklarına karşılık HDP’nin Türkiye’yi özgürleştirmek isteyen geniş kesimlerle eşitler arası siyaset yapabilme deneyimine tanıklık etmesinin öneminin altını çizdi.

TİP Kurucu Meclis üyeleri Erkan Baş ve Barış Atay’ın milletvekili adaylığıyla başlayan sürecin karşılıklı birbirini bilgilendirmeye dayalı ve yapılan ittifakın ilkelerine uygun biçimde yürüdüğünü, HDP milletvekili olarak seçilen Erkan Baş ve Barış Atay’ın, seçimlerden sonra da devam eden Türkiye İşçi Partisi’nin kuruluş çalışmalarında yer alacakları ve resmi düzeyde partileri kurulduktan sonra ise kendi partilerinin temsilini yerine getirmeye devam edecekleri konusunda karşılıklı uzlaşı sağlandığını belirtti.

Buldan son olarak,, TİP’in yeniden mecliste temsil edilmesini önemsediklerini ve bundan sonra da TİP’in yeniden yaşatılması, gelişmesi ve Türkiye halkları için güçlü bir mücadele mevzisi olması için HDP’nin elinden gelen her türlü desteği vermeye hazır olduğunu dile getirerek TİP’e geçen Erkan Baş ve Barış Atay’a başarılar diledi.

TİP MECLİS'TE...

TİP Merkez Komitesi imzalı açıklamayı okuyan Hatay milletvekili Barış Atay, bugün işçi sınıfının içinde bulunduğu ağır koşulların altını çizerek sınıfın partisini kurmanın kendileri için bir görev olduğunu, yedi ay önce “Gel Kardeşim” çağrısıyla işçiler, emekçiler, aydınlar, gençler ve kadınlarla birlikte bir araya gelerek omuz omuza verdiklerini ve işçilerin, emekçilerin partisini kurma görevini yerine getirmek için çok çalıştıklarını ve sonunda amaçlarına ulaştıklarını belirtti.

Yoğun emek, özveri ve yaratıcılık gerektiren bu sürecin sonunda Türkiye İşçi Partisi’nin kuruluşunu tamamladığı vurgulanan açıklamada, iki milletvekilinin işçi sınıfının sözünü yükseltmek için, Saray Rejimi ve sermaye egemenliğine karşı mücadeleyi Türkiye İşçi Partisi üyeleri olarak sürdürecekleri ilan edildi.

Türkiye İşçi Partisi adına Barış Atay'ın okuduğu Türkiye İşçi Partisi Merkez Komite imzalı metnin tamamı şu şekilde:

"Sevgili dostlar, değerli basın emekçileri, yoldaşlar,

Hepinizi en içten duygularımızla selamlıyor, hoş geldiniz diyoruz.

Bundan 7 ay önce, farklı geleneklerden sosyalistlerin ve devrimcilerin, işçilerin, gençlerin ve aydınların imzacı olduğu bir açıklamayla, Türkiye İşçi Partisi’nin kuruluşu için bir çağrı yapılmıştı. “Gel Kardeşim!” başlıklı bu çağrı, ülkemizin işçilerini ve devrimcilerini Türkiye İşçi Partisi’ni hep beraber, omuz omuza ve yoldaşça kurmaya davet ediyordu.

12 Eylül faşist cuntasından bu yana, Türkiye işçi sınıfı, yoksul-emekçi halklarımız en ağır ve azgın saldırıların muhatabı oldu. 12 Eylül cuntasının öz evladı olan AKP eliyle inşa edilen Saray Rejimi ise, aynı yolda çok daha ileri noktalara varmayı başardı.

Sermaye sınıfının çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yapmakta tereddüt etmeyen Saray Rejimi, emekçilerin haklarının budanması, giderek yok edilmesi için yoğun devlet şiddeti dahil her yolu kullandı. Türkiye’nin büyük emek ve birikimle yaratılmış kamu işletmeleri özelleştirmeler yoluyla sermayeye peşkeş çekildi. Yüz binlerce işçi işinden atıldı, bir o kadar işçi de özlük haklarından mahrum edilip taşeron statüsüne geçmeye zorlandı. İşçi ücretleri düşerken borçlanmayı dayatan ekonomi politikaları sayesinde emekçilerin hayatı tümüyle cendereye alındı. İşçi sınıfının sendikal örgütlülükleri baskı altına alınırken iktidar yandaşı sendikalar palazlandırıldı ve emekçiler Saray Rejimi’nin kuluna dönüştürülmeye çalışıldı. Yasalarda yapılan düzenlemelerle emekçilerin haklarını araması neredeyse imkansızlaştırıldı. Çalışma yaşamının tümüyle sermayenin insafına bırakılması sonucunda iş güvenliği standartları 200 yıl öncesinin gerisine düştü, iş cinayetlerinde ölümler, hatta kitlesel katliamlar “fıtrat” denilerek olağanlaştırıldı. İşsizlik baskısı ve gerçeği, emekçilerin karabasanına dönüştü, onlarca işçi geçim sıkıntısına daha fazla dayanamayıp intihar etti, gençlerimiz mesleklerini yapamayacak noktaya gelip canlarına kıydı.

Bu manzara bugünün gerçekliğidir ve yaratıcısı da Saray Rejimi’dir. Saray Rejimi, Türkiye’deki sınıf mücadelesinin dolaysız muhatabı, patron sınıfının ve onun çıkarlarının koruyucusudur.

“Gel Kardeşim!” çağrısıyla bir araya gelen bizler, Saray Rejimi’nin yıkılmasının tek yolunun ülkemizin emekçilerinin örgütlü ve birleşik mücadelesi olduğu düşüncesiyle, “Türkiye işçi sınıfının söyleyecek sözü, görecek hesabı var” diyerek ilk adımımızı attık.

Medyadan akademiye, toplumsal yaşamdan kent düzenlemelerine kadar her alanda yok sayılan, görünmezleştirilen, sesinin ve sözünün duyulması engellenen Türkiye işçi sınıfı, siyaset alanında da temsilcisiz, sahipsiz, örgütsüz bırakılmış durumdaydı. Türkiye işçi sınıfı kendi çıkarlarını savunacak, bunların siyasal sözcülüğünü üstlenecek, sokaktan meclise kadar yaşamın her alanında işçi sınıfı adına varlık gösterecek bir partiden mahrum bırakılmıştı.

Bu tabloya daha fazla izin verilemeyeceği saptamasında buluşan bizler, kollarımızı sıvadık ve “Gel Kardeşim!” diyerek işçi sınıfının partisini, Türkiye İşçi Partisi’ni inşa etmek için yola çıktık.

Türkiye İşçi Partisi’nin kuruluş çalışmaları ülkemizin dört bir yanına yayılan ve hem tartışma hem de örgütlenme faaliyeti yürüten kurucu meclisler eliyle sürdürüldü. Başta partinin siyasal çizgisini, program ve tüzük gibi temel belgelerini oluşturmaya odaklanan bu çalışmalar, aynı zamanda Türkiye İşçi Partisi’nin örgütlenmesi, emekçiler arasında yaygınlaşması hedefini de sırtlandı.

Türkiye tarihi boyunca olduğu gibi, partimizin kuruluş sürecinde de devrimcilerin inisiyatif alması, sosyalistlerin işçi sınıfı saflarında mücadeleye katılması kaçınılmazdı. Geçmişte farklı sol geleneklerde ve birikimlerde yer almış yüzlerce devrimci de, örgütlü mücadeleye ilk adımını TİP ile atan gençler, kadınlar ve emekçiler de kuruluş sürecimizde buluştu, yoldaşlık kurdu.

Türkiye İşçi Partisi, Türkiye’de ve dünyada işçi sınıfı mücadelesinin ve sosyalist hareketin tüm mirasını bir değer olarak sahiplenmekle birlikte, geçmişte söz konusu olmuş tartışma ve ayrışmaları, bugünün devrimci görevleri ışığında değerlendirmeyi tercih etti. TİP için öncelik, Saray Rejimi’ne ve sermaye egemenliğine karşı mücadelenin güçlendirilmesi ve örgütlenmesi oldu.

Yoğun emek, özveri ve yaratıcılık gerektiren tüm bu sürecin sonunda Türkiye İşçi Partisi artık kuruluşunu tamamlamıştır. Resmi kuruluş işlemleri kimi engelleme girişimlerine karşın aşılmış, kurucu meclislerden seçilmiş delegelerle Kuruluş Konferansı gerçekleştirilmiştir. Bu konferansta alınan kararlar gereği önümüzdeki günlerde 1. Büyük Kongre’nin yapılması için gereken hukuki adımlar atılmaktadır.

İlk adımımızı atarken sarf ettiğimiz sözü şimdi tekrarlıyoruz:

Türkiye işçi sınıfının söyleyecek sözü, görecek hesabı var.

Türkiye İşçi Partisi en çok bunun için var.

Sevgili dostlar,

Türkiye İşçi Partisi’nin kuruluş çalışmaları devam ederken, ülkemiz Saray Rejimi’nin bekası adına bir baskın seçime itildi. Yaklaşan ekonomik krizin yaratacağı hasardan kurtulmak isteyen Saray Rejimi, onlarca gazetecinin, siyasetçinin tutuklu olduğu, propaganda ve ifade özgürlüklerinin sıfır derecesine indirildiği, tüm medyanın iktidar borazanına dönüştürüldüğü bir ortamda, iki ay gibi kısa bir süre içinde seçime gitmeyi dayattı.

Türkiye için son derece yaşamsal bir uğraktan geçerken gündeme gelen 24 Haziran seçimlerinde, Türkiye işçi sınıfının çıkarlarını savunacak ve taleplerini dile getirecek bir tutum almamamız düşünülemezdi. Türkiye İşçi Partisi Kurucu Meclisleri, 24 Haziran seçimlerine giderken, henüz kuruluş sürecini tamamlamamış olmasına rağmen en etkin siyasal tavrı almak, AKP/Saray Rejimine karşı en geniş birleşik halk gücünü ortaya çıkarmak ve iktidara karşı en kararlı karşı duruşu örgütlemek konusunda kararını vermişti.

Türkiye İşçi Partisi, ülkemizin Saray Rejimi’nden kurtulmasının, işçilerin-emekçilerin, Türk ve Kürt ilericiliğinin, halklarımızın ortak mücadelesiyle mümkün olacağını düşünmektedir. Türkiye İşçi Partisi, ülkemiz halkları arasına düşmanlık ve nifak sokacak her tür girişime karşı olduğu gibi, Türk ve Kürt ilericiliğinin ortak mücadelesine zarar veren girişim ve tutumlara karşı da mücadele vermektedir. Türkiye İşçi Partisi, hedeflediği Sosyalist Türkiye’nin kurucu bileşenlerinden biri olarak Kürt emekçilerini görmektedir.

24 Haziran seçimleri, bu temel saptamaların yanı sıra, Saray Rejimi’nin HDP’yi baraj altında bırakarak mecliste arzu ettiği çoğunluğu kazanması hedefi açısından da değerlendirilmiştir. TİP kurucu meclisleri, seçim konulu değerlendirme toplantılarında Saray Rejimi’nin faşizan baskısına karşı HDP ile dayanışma içinde olmak, 12 Eylül cuntasının mirası olan yüzde 10 barajını aşması için HDP’yi desteklemek konusunda ikirciksiz bir tutum almıştır.

Bu değerlendirmelerimiz ve 24 Haziran’da HDP’yi destekleme kararımız, hem kamuoyuyla hem de HDP’li dostlarımızla, paylaşılmıştır. Bu kararımızın ardından, HDP’li dostlarımız tarafından gündeme getirilen, TİP’in mecliste temsil edilmesini de içeren ittifak teklifi TİP kurullarında ayrıntılı biçimde tartışılmıştır.

Açıkça ifade etmek isteriz ki, bizler açısından seçim ittifakı ve milletvekilliği adaylığı, yukarıda çizdiğimiz dayanışma yaklaşımına kıyasla ikincil bir mesele olmuştur. Attığımız her adımda olduğu gibi, seçim ittifakı ve milletvekilliği konularında da önceliğimiz ve hedefimiz Türkiye işçi sınıfının mücadelesine katkı koymak, halklarımızın mücadele birliğini büyütmek, Türkiye İşçi Partisi’nin mücadelesini güçlendirmek ve ülkemizin Saray Rejimi’nden kurtuluşunu yakınlaştırmaktır.

HDP’li arkadaşlarımızın ittifak teklifi, partimizin kurullarında bu yaklaşımla değerlendirilmiş ve kabul edilmiştir. Bu ittifakın, bir seçim döneminde gerçekleşmiş olmasının ötesinde, Türk ve Kürt ilericiliğinin ortak mücadelesi için de bir kılavuz işlevi göreceği ve kader ortaklığıyla birbirine bağlı halklar açısından kalıcı olacağı şimdiden görülmektedir.

Türkiye İşçi Partisi Kurucu Meclisi, seçim ittifakı ve milletvekilliği konusundaki kararını alırken, her iki yoldaşımızın, Türkiye İşçi Partisi’nin kuruluşu ve örgütlenmesi konusundaki görevlerine devam etmesi, Parti kuruluşunun ardından her iki parti tarafından uygun bulunacak bir anda resmi olarak da TİP üyesi olmasını da kapsayan bir karar almıştır. Tüm bu hususlar, ayrıntıları da dahil olmak üzere, iki parti yetkilileri arasındaki görüşmelerde bütün açıklığıyla paylaşılmış ve karşılıklı mutabakata varılmıştır.

TİP, 24 Haziran özelinde gerçekleştirdiğimiz ittifakın, bundan sonraki ortak mücadele arayışımıza da ışık tutan çok değerli bir deneyim yarattığını düşünmektedir. Dolayısıyla, bundan sonra da Türk ve Kürt ilericiliğinin ortak mücadelesini, dayanışmasını ve kader ortaklığını güçlendirmek, TİP açısından ihmal edilmeyecek bir görevdir.

Bu ittifakın gerçekleşmesi ve başarıya ulaşmasında emeği olan TİP kurucu meclislerine olduğu kadar, bizlerin üstlendiği ikili görevi yerine getirmemiz için ellerinden gelen her türlü desteği veren, anlayış gösteren, hatta eleştirilere göğüs geren HDP’li dostlarımıza da gönülden teşekkür ediyoruz. Zor bir görevi iki taraf açısından da başarıyla yerine getirmiş olmaktan mutluluk duyuyoruz.

Elbette, bu ittifakın kazandığı başarının gerçek sahibi, tüm ülke sathında 24 Haziran seçimlerinde çalışan, HDP’nin baraj altında bırakılması yönündeki faşist baskılara karşı ayağa kalkan, HDP’yi sırtlanan ve sadece oy vermekle kalmayıp Saray Rejimi’ne karşı mücadelenin direnişçileri de olan yurttaşlarımız, sosyalistler ve devrimciler, yurtseverler, emekçi halklarımızdır. Bizleri mecliste mücadele etmek için görevlendiren bu irade, bundan sonra da mücadelemizin dayanağı, gücümüzün kaynağı olacaktır.

Sevgili dostlar,

Bugün itibariyle, İstanbul ve Hatay Milletvekilleri olarak HDP grubunda sürdürdüğümüz mücadeleyi, kuruluş çalışmalarını sonlandıran Türkiye İşçi Partisi üyeleri olarak sürdüreceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz.

Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da TİP ile HDP arasındaki dostluk ve yoldaşlık korunacak; sokakta olduğu gibi mecliste de faşizme karşı ortak mücadelemiz sürecek; Kürt halkının özgürlük mücadelesi ile dayanışmamız devam edecektir.

Türkiye işçi sınıfı, kendi partisine kavuşmuştur.

Türkiye İşçi Partisi, ülkemizin dört bir yanında işçi sınıfının mücadelesine atılacak, en ön saflarda kavga verecek, sömürüye ve sefalete mahkum edilen halkımızın gücüyle, partimizin sözüyle bu karanlığı yırtıp atacaktır.

Eşitlik, özgürlük, adalet, kardeşlik ve barış içinde yaşayacağımız günler için her zaman, her yerde dostlukla, yoldaşça, omuz omuza mücadele edeceğiz.
Selam olsun dünyanın ve Türkiye’nin aydınlık geleceğine."

TEMELLİ: SARAY FAŞİZMİNE KARŞI BİRLİKTE MÜCADELEYİ BÜYÜTECEĞİZ

Son konuşmayı yapan HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli ise, Behice Boran'ların, Mehmet Ali Aybar'ların, Tarık Ziya Ekinci'lerin kurucusu olduğu Türkiye İşçi Partisi 53 yıl sonra yeniden Meclis'te temsil edilecek. Yoldaşlarımızla birlikte Saray'ın faşizmine karşı mücadelemizi birlikte yürütmeye devam edeceğiz dedi.

HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli imzasıyla yapılan açıklamanın tamamı ise şu şekilde:

Sevgili arkadaşlar, kuruluşunu Türkiye demokrasi güçlerinin mücadelesi, örgütsel birlikteliği ve dayanışması üzerinden şekillendiren partimiz HDP açısından bugün önemli, heyecanlı ve farklı bir deneyimin yaşandığı bir gün. Heyecanlıyız. Çünkü birlikte yola çıktığımız ve bu yolda birlikte mücadele ettiğimiz bazı arkadaşlarımızla yoldaşlığımızı ve yol arkadaşlığımızı farklı bir aşamaya çeviriyoruz. Bizim için temel prensip ve ilke, halkın özgürlük, demokrasi ve emek mücadelesini yükseltmek ve bu mücadelede birlikte hareket etmektir. 
 
İktidar ve çıkar çevrelerinin her türlü ilkesiz ve bazen mecburi ittifaklarına tanıklık eden Türkiye toplumu HDP ile birlikte ezilenlerin, emekçilerin, sosyalistlerin, Alevilerin, mütedeyyinlerin yani tüm ötekilerin, deyim yerindeyse Türkiye’yi özgürleştirmek isteyen geniş kesimlerinin bir arada ve özgürce eşitler arası siyaset yapabilme deneyime tanıklık etti.
 
Kabul edelim ki, mücadele tarihi açısından Türkiye’nin yüz akı olan Türkiye sosyalist ve sol hareketi şimdiye kadar birliktelikten ziyade ayrılıklarla anılır hale geldi. Ama bunun Türkiye halkları için bir kader olmadığını bizzat HDP deneyimi kanıtlamıştır. Türkiye halkları ile Kürt halkının mücadele birlikteliği ve bu arayışlar yeni değildir. Siyasi ittifakımızı 24 Haziran tarihinde mücadeleyi meclis zeminine taşırma ile sürdürdük. Ancak diğer taraftan da Türkiye İşçi Partisi kendi kuruluş faaliyetlerini sürdürme ve partileşme sürecini tamamlama çalışmalarına devam etti. Elbette baştan beri bu süreç HDP ve TİP’li arkadaşların karşılıklı birbirini bilgilendirme ve yapılan ittifakın ilkelerine uygun yürümüştür.  
TİP Kurucu Meclis üyeleri Erkan Baş ve Barış Atay yoldaşlarımız 24 Haziran seçimleri öncesinde yapılan görüşmelerde HDP ve TİP’in ilgili organlarının kararı ile HDP listelerinden aday olmuşlardı. Yapılan seçim ittifakına göre; HDP milletvekili olarak seçilen iki yoldaşlarımızın, seçimlerden sonra da devam eden Türkiye İşçi Partisi’nin kuruluş çalışmalarında yer alacakları ve resmi düzeyde partileri kurulduktan sonra ise kendi partilerinin temsilini yerine getirmeye devam edecekleri konusunda karşılıklı uzlaşı sağlanmıştı. 

Gelinen aşamada Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) resmi düzeyde de kuruluşunun tamamlanmış olması, bu birlikteliğin yeni bir aşamaya geçirilme fırsatını bize sunuyor. TİP deneyimi parlamenter sistem mücadele açısından tarihi bir deneyim ve örnektir. Behice Boranların, Mehmet Ali Aybarlerın, Sadun Erenlerin, Tarık Ziya Ekincilerin, 1965 yılında mecliste yükselttiği mücadele deneyimini HDP olarak kuruluşumuzdan bu yana değerli bulduk ve o geleneğe sahip çıktık.
 
Ama şimdi artık TİP’in yeniden meclise geri dönme zamanı gelmiştir. HDP milletvekilleri olarak seçilen ve parlamentoya giren iki arkadaşımız kendi partilerine geri dönerek TİP’i mecliste temsil edeceklerdir. TİP’in mecliste olmasını önemsiyoruz ve destekliyoruz. 
 
TİP’in yeniden yaşatılması, gelişmesi ve Türkiye halkları için güçlü bir mücadele mevzisi olması için HDP elinden gelen her türlü desteği vermeye hazırdır. Kesinlikle bu bir ayrılık ve ayrışma değildir. Bu kurumsal düzeyde daha sağlam bir buluşmanın, herkesin kendi rengi ile tam da HDP projesine uygun biçimde bir arada durma kararıdır. Gerçek bir güç birliği, dayanışma ve yeni koşullara göre daha güçlü yol arkadaşlığı geliştirme kararlılığıdır. 
 
Bu vesileyle TİP’e geçecek arkadaşlarımız Erkan Baş ve Barış Atay’a başarılar diliyoruz. 
 
TİP’in 53 yıl sonra yeniden mecliste olması, bu baskı ortamında hepimizin umutlarını tazeliyor. Bu açıdan da arkadaşlarımızın TİP’e geçerek meclise gelecek olması bir kez daha belirtelim ki ayrışma değil, ortak mücadelenin hem meydanlarda hem de meclis zemininde daha da güçlenerek gelişmesi anlamına geliyor.