'Türkiye, Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin sorumluluklarını yerine getirmiyor'

'Türkiye, Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin sorumluluklarını yerine getirmiyor'

İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi'nin, 20 Kasım BM Dünya Çocuk Hakları Günü kapsamında düzenlediği panelde Türkiye'nin çocuk hakları sözleşmesini 30 yıl önce imzaladığının ama sorumluluklarını yerine getirmediği belirtildi.

İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi, 20 Kasım BM Dünya Çocuk Hakları Günü kapsamında İstanbul Barosu Konferans salonunda "Çocuk ve Medya" paneli düzenlendi.  Panelin açılış konuşmasını İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu ve İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Av. Aşkın Topuzoğlu gerçekleştirdi. Panelde, Türkiye’nin Çocuk hakları sözleşmesini 30 yıl önce imzaladığının ancak şimdiye kadar sorumlulukların yerine getirilmediği vurgulandı.

'İKİLEMDE OLDUĞUMUZ BİR DÖNEM'

Panelin açılış konuşmasını yapan İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, “Bugün Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Koruma günü. Bugünü kutlamak isterdim ama kutlama sözcüğünün anmayla bir yerde neler yaptığımızı düşündüğümde belkide başımızı eğeceğimiz bir konumda bulunuyoruz. Bu günü 30 yıldır kutlamakta olanlar olarak buna ne demek gerekiyor nasıl davranmak gerekiyor gerçekten ikilem içinde bulunduğumuz bir dönemden geçiyoruz. Aradan bunca yıl geçmesine rağmen hala sorumluluğumuzu yerine getiremediğimize ilişkin somut olgular karşısında net biçimde görebiliyoruz” dedi.

'ÇOCUĞA İLİŞKİN DUYARLILIĞI YÜKSELTMELİYİZ'

Medya ve çocuk kavramları yan yana getirildiğinde gösterilmesi gereken duyarlılığın ne kadar yerine getirildiğini görmek gerektiğini dile getiren Durakoğlu, “Türkiye’de nüfusun 3’te biri 18 yaşının altında. Çocukla ilgili haberlerde reyting uğruna çok şey geçiyor. Çocuk haklarından yoksun bir şekilde bu işin yapılmasının çok ciddi sorunlarını hep birlikte yaşıyoruz. Halkın haber alma özgürlüğü var ama onunla birlikte çocukla ilgili haberlerde gösterilmesi gereken bir sorumluluk var. Ama öbür taraftan da çocuğun üstün yararı var. Bunu ne kadar bağdaştırabildiğimiz başarabildiğimiz gerçekten tartışmalı. Medyada çok fazla çocuk gösteriliyor ama bunu izleyen çocuklar da var. Çocuğa ilişkin duyarlılığı yükseltmemiz gerekir” ifadelerini kullandı.

'ANLAYIŞ DEĞİŞİKLİĞİNE İHTİYAÇ VAR'

Ardından söz alan İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Aşkın Topuzoğlu,  Türkiye’nin Çocuk hakları sözleşmesini 30 yıl önce imzaladığını hatırlatarak, “Ancak şimdiye kadar sorumluluklarımızı yerine getiremedik. Çocuk ve istismar daima gündemimizde. Sorumluluklarımızı yerine getirmek adına en azından üzerimize düşen görevi yerine getirmenin taahhüdünü buradan verelim. Eğer bir ülke çocuk sözleşmesini imzalamışsa bunu yerine getirmek için herşeyi yapması gerekir. Sözleşmede çocukların toplumda etkin bireyler olmaları için onların boş zamanları değerlendirmiş olmaları gerekir diyor. Ben artık ne zaman bir okulun önünden geçsem içeri giriyorum ve çocukların ne yaptığına bakıyorum. Çocuklar için büyük bir şey yapmak gerekmiyor. Bunun için anlayış değişikliğine ihtiyaç var” şeklinde konuştu.

"TÜRKİYE TARAF OLDUĞU ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMESİNE UYMAK İLE HÜKÜMLÜ OLDUĞUNU HATIRLATMAK GEREKLİ"

Evrensel'den Eylem Nazlıer'in haberine göre, İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Genel Sekreteri Avukat Fırat Çiçek, "Bugün 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları günü aynı zamanda Birleşmiş Milletler tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilen Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin de 30. yılı. Türkiye ilgili Sözleşme’yi ilk imzalayan devletler arasında yer almaktadır. Sözleşme’ye göre taraf devletler aldıkları her kararda çocuğun yüksek yararını gözetmekle ve 18 yaşından küçük her bireyi şiddet ve istismardan koruyacak önlemler almak ile yükümlüdür" dedi.

"Çocuğa karşı cinsel istismar vakaları sayıca göze çarpmaktadır" diyen Çiçek, "2019-2018 dönemi istismar vakaları ile önceki senelerde yaşanan vakaları karşılaştırdığımızda neredeyse iki katına yakın bir artış olduğunu görmekteyiz. Sanıklar açısından bakıldığında, çocuğun üzerinde hüküm kurabilecek yaşta olan kişilerin istismarı gerçekleştirme sayısının yüksekliği göze çarpıyor.   Ayrımcılığa maruz kalan, istismara uğrayan, öldürülen, şiddete uğrayan, ticari olarak sömürülen, ihmal edilen ve daha birçok kabul edemeyeceğimiz ve etmeyeceğimiz davranışa maruz kalan çocuklarımızın sayıları giderek artmaktadır ve yalnızca kınama açıklamalarının bu durum karşısında yeterli olmadığı ortadadır"  diye konuştu.

Çiçek sözlerini şöyle sürdürdü: "Son dönemde 2.yargı paketinde “çocuğun istismarcısı ile arasında 10 yaştan az bir fark olması ve evlenmesi durumunda cezanın ertelenmesine” yönelik bir düzenleme olacağı kamuoyuna yansımıştır. 2016 senesinde de karşısında olduğumuz gibi, çocuğun erken yaşta ve zorla evlendirilmesine yol açacak, çocuk istismarını ve evliliklerini meşrulaştıracak herhangi bir düzenlemenin dile getirilmesi bile kabul edilemez. Bu gibi bir düzenlemenin yasalaştırılması çocuğun devlet eli ile istismarına izin verilmesi anlamına gelecektir. Bu nedenle söz konusu bu söylemden derhal uzaklaşılmalı, “çocuğun istismarcısı ile evlendirilmesi” veya buna benzer söylemlerin bir daha dile getirilmemesi ve çocuklara yönelik eril ve cinsiyetçi dilden uzaklaşılması şarttır. Türkiye’nin, taraf olduğu çocuk haklarına ilişkin uluslararası sözleşmelere uymak ile yükümlü olduğunu tekrardan vurgulamamız ve hatırlatmamız gerekmektedir."

DAHA FAZLA