Tuncay Özilhan'ın villası önünde hak arayan Migros depo işçilerine yine polis saldırdı: Gözaltının her aşamasında işkence!
Patron Tuncay Özilhan’ın Beykoz’daki villası önünde haklarını isteyen Kod29 ile işten çıkarılan Migros işçilerine polis saldırdı.
08-04-2021 17:45

İleri Haber
Direnişlerinin 94. gününde, patron Tuncay Özilhan’ın evinin önünde mahalleye özel çıkarılan eylem yasağı kararı gerekçe gösterilerek 32 Migros direnişçisi işkenceyle gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında bulunan DGD-Sen Örgütlenme Uzmanı Kemal Yılmaz’ın ise hastanedeki sağlık kontrolü sırasında polisin işkencesine maruz kaldığı ve bu işkence sonucu kolunun kırıldığı belirtildi.
Kocaeli’nin Çayırova ilçesindeki Şekerpınar Migros deposunda çalışan işçiler yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgına karşı alınmayan önlemler, uzun çalışma saatleri, kötü işyeri koşulları, mobbing ve tacize karşı Depo, Liman, Tersane ve Deniz İşçileri Sendikası’nda (DGD-Sen) örgütlendi.
SENDİKALI İŞÇİLERE ÜCRETSİZ İZİN VE SÜRGÜN
Üye olan işçilerden 70’i ücretsiz izine çıkarılırken, 3 işçi ise İstanbul Esenyurt’ta bulunan depoya sürgün edildi. Sürgün edilen işçilerin Esenyurt’a gitmemesi üzerine önce işçilere ihtar çekildi, ardından 3 işçi de işten çıkarıldı.
İŞÇİLER 94 GÜNDÜR DİRENİŞTE
Yaşananların ardından direnişe başlayan işçilerin mücadelesi 94 gündür sürüyor. Direnişi patron Tuncay Özilhan’ın Beykoz’da bulunan villası önünde taşıyan işçiler, burada polis engellemesi ve gözaltılarla karşı karşıya kalıyor.
PATRONUN EVİNE ÖZEL ‘GÖSTERİ YASAĞI’
Beykoz Kaymakamlığı, aldığı kararla Migros’un sahibi Tuncay Özilhan’ın evinin bulunduğu Çubuklu Mahallesi’nde 15 gün gösteri, yürüyüş, basın açıklamasını yasaklamıştı.
Bugün yapılan eylemde de Migros depo işçileri Tuncay Özilhan'ın evinin önünde eylemdeydi. Eyleme saldıran polis, işçiler ve dayanışmada bulunan sendika temsilcileri dahil 32 kişiyi gözaltına aldı.
YİNE GELECEĞİZ
— DGD-SEN (@DGDSEN) April 8, 2021
Migros işçisiyle dayanışmaya gelen İnşaat-İş, TOMİS, 4. Vardiya, Limter İş, Dev Turizm İş Marmara Şubesi, Kaldıraç, PTT-Sen üye ve yöneticilerinin de bulunduğu 32 kişi gözaltına alındık.#ÇaldıklarınıAlacağızÖzilhan pic.twitter.com/JXfbuMJ2qx
Kod-29 ile işten atılan Migros işçilerine polis saldırdı: 'Bizden çaldığınız her şeyi geri alacağız'
— İleri Haber (@ilerihaber) April 8, 2021
SAĞLIK KONTROLÜNDE İŞKENCE!
Gözaltına alınanlar Beykoz Devlet Hastanesi’ne sağlık kontrolüne götürüldü. Burada DGD-Sen Örgütlenme Uzmanı Kemal Yılmaz’ın polisin işkencesine maruz kaldığı ve bu işkence sonucu kolunun kırıldığı belirtildi.
Gözaltına alınanların İstanbul Vatan Emniyet Müdürlüğünde tutulduğu öğrenildi.
İLGİLİ HABERLER
İnşaat Sen: Kayı İnşaat patronu değil, işçi alacaklarını kurtarılsın
Birikmiş alacakları için yıllardır direnen Kayı İnşaat İşçileri tarafından yapılan açıklamada "Mücadelemizin adresi Ankara’daki bakanlıklar olacak. İlan edeceğimiz günlerde tüm koşulları zorlayarak Ankara’da eylemde olacağız" denildi.
22-04-2021 15:20

İleri Haber
İnşaat Emekçileri Sendikası’na (İnşaat-Sen) bağlı Kayı İnşaat İşçileri Koordinasyonu, Kayı İnşaat’ın Cezayir ve Litvanya şantiyelerinde çalışan 395 işçinin birikmiş maaşlarının 2,5 yılı aşkın süredir ödenmemesine ilişkin basın açıklaması yaptı.
İşçilerin basın açıklamasında Kayı İnşaat İşçileri Koordinasyonu'nun mücadele hattı ve eylem planı hakkında bilgiler verildi.
Kayı İnşaat İşçileri Koordinasyonu'nun 12 Ocak 2021’den bugüne kadar birçok eylem gerçekleştirdiği belirtilen açıklamada "Bundan sonra mücadelemizin adresi Ankara'da bakanlıklar olacak" denildi.
'İŞÇİ ALACAKLARINA ÖNCELİK VERİLSİN'
"Yasal düzenleme yapılsın, işçi alacaklarına öncelik verilsin" denilen açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
"Kayı İnşaat’ın Gaziantep Şehir Hastanesi’ndeki 1 milyar TL’lik hissesinden işçilerin alacakları sadece %6’dır. İflas durumunda 6,6 milyon dolarlık işçi alacaklarının önüne ipotekli bankalar hukuken geçebiliyor. Hukuk için bankaların, yani %94'ün koyduğu sermaye ile işçinin alın teri eşit. Bu eşitlenemez bir terazidir. Bankalar sermaye koyduysa işçiler alın teri döktü. Satacak başka hiçbir şeyi olmayan işçiler, emeğini sattı ama karşılığını alamadı. İşçiler alın teri döktü, bankalar faizle para verdi. İşçilerin verdiği emekle bankaların verdiği faizli borç eşit değildir.
Atılması gereken ilk adım, bankaları ve patronları koruyan hukukun düzenlenmesidir. Herhangi bir şirket iflas ettiğinde banka ipotekleri, işçi alacaklarının önüne geçememelidir. Bunun tüm inşaat işçileri ve tüm emekçiler için hızla yasalaştırılması gerekiyor. Yarınımız için buna hep birlikte sahip çıkmalıyız."
MÜCADELE PLANI
İşçilerin basın açıklamasında bundan sonraki mücadele planına ilişkin de bilgiler paylaşılırken şunlar kaydedildi:
"1. Kayı İnşaat’ın konkordato süresinin biteceği 28 Mayıs’a kadar Gaziantep Şehir Hastanesi’ndeki hisselerin satışının gerçekleşmesi için ilgili tüm bakanlıkları, bakanlıkları adım atmaya zorlayacağız.
2. Mücadelemizin adresi Ankara’daki bakanlıklar olacak. İlan edeceğimiz günlerde tüm koşulları zorlayarak Ankara’da eylemde olacağız.
3. Kayı İnşaat işçilerinin mücadelesini TBMM’den başlayarak tüm muhalefet partilerinin ve ülkenin gündemine taşıyacağız.
4. Kayı işçilerini yok sayarak pazarlık masasında oturan bankaları, patronları tek tek açığa çıkaracağız. Bu sürece engel olmayan tüm sorumluları protesto edeceğiz.
5. Yasal düzenlemelerin yapılması, başta Kayı İnşaat işçilerinin gasp edilen haklarının verilmesi için sonuna kadar mücadele edeceğiz."
Kayı İnşaat İşçileri Koordinasyonu: Patronlar değil işçi alacakları kurtarılsın
— İleri Haber (@ilerihaber) April 22, 2021
Kayı İnşaat İşçileri Koordinasyonu'nun basın açıklamasının tamamı şu şekilde:
"Kayı İnşaat’ın Cezayir ve Litvanya şantiyelerinde çalışan 395 işçi birikmiş hak edişlerini yıllardır alamıyordu. Bu haksızlığa karşı sendikamız İnşaat-Sen’in kurduğu Kayı İnşaat İşçileri Koordinasyonu olarak 12 Ocak 2021’den bugüne kadar birçok eylem gerçekleştirdik, birçok görüşme yaptık. Sesimizi, haklılığımızı tüm topluma ve siyasi, bürokratik tüm kademelere duyurduk. Herkes bu mücadeleyi gördü, herkes bu mücadelenin şahidi oldu. 16 Nisan’da gerçekleşen Kayı İnşaat’ın konkordato davasında, işçilerin kararlı mücadelesi sayesinde konkordato süresi 28 Mayıs’a kadar uzatıldı. Biz 3 aylık konkordato sürecinde, Kayı İnşaat’ın özellikle Gaziantep Şehir Hastanesi’ndeki hisselerinin satılmasını bekledik. Bu süre içerisinde satış gerçekleşmedi. Şimdi önümüzdeki son tarih 28 Mayıs. O tarihe kadar bu satışın derhal yapılması ve işçi alacaklarının ödenmesi için mücadeleye devam etmekte kararlıyız. Er ya da geç hakkımızı alacağız.
Batık Şirketler Mezarlığına İşçilerin Haklarının Gömülmesine Dur DiyeceğizTüm yetkili kurumlar, işçilere hukuk yolunu gösteriyorlar. İşçilere adliye koridorlarında çözümsüzlükle başbaşa kalmaktan başka bir öneri getirmiyorlar. Yürüttüğümüz mücadelede; patronları, bankaları koruyan hukukun işçilerin hakkını korumadığını bir kez daha görüyoruz. Bu adaletsiz hukuki düzenlemelere “özel hukuk” diyorlar. “Özel hukuk” olunca da bakanlıklar, bürokratlar kamu adına atılacak bir adım olamayacağını ima ediyorlar. Bunu kabul etmiyoruz. Ne patronlara göre düzenlenmiş yasaları, ne de işçilerin aleyhine olan özel hukuk düzenlemelerini kabul etmiyoruz.
Kayı İnşaat yurt dışında milyar dolarlık projelerin ihalesini almış, yurt içinde yüzlerce devlet hastanesine medikal görüntüleme cihazları kiralamış, tüm rakiplerini geride bırakarak Gaziantep Şehir Hastanesi’nden 1 milyar TL’lik hisse satın almış bir şirkettir. 2017 yılında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın elinden yılın müteahhitleri ödülünü alma “başarısını” göstermiş bir müteahhittir. Ancak işler hep Kayı İnşaat patronu Coşkun Yılmaz lehine gitmedi. Ekonomik kriz Kayı Holding’in milyarlık tahtını devirdi. Bugüne kadar işçinin alın terini sömüren müteahhitler, şimdi krizle yutuluyor. Bu şirketleri yutarak büyüyen inşaat tekelleri ise sermayesine sermaye katarak yoluna devam ediyor.
Kayı İnşaat batık bir şirkettir. Bu şirket için konkordato son çırpınışlardır. Bu batık şirketler mezarlığı, ekonomik krizin ilk başladığı dönemde bir deprem etkisiyle oluşmaya başladı. Önümüzdeki süreçte daha nicelerini göreceğiz. AtlasGlobal, Bimeks, Uzel, Yeşil Kundura, Doğa Koleji işçileri sesini herkese duyurabilen sadece birkaç örnek. Patronları koruyan işleyiş ve hukuk, o mezarlığa işçilerin hak edişlerini de gömmek istiyor. İnşaat-Sen olarak inşaat şirketleri batarken işçilerin haklarını da beraberinde gömmelerine engel olacağız. Bu gidişata dur diyeceğiz.
Yasal Düzenleme Yapılsın, İşçi Alacaklarına Öncelik Verilsin
Kayı İnşaat’ın Gaziantep Şehir Hastanesi’ndeki 1 milyar TL’lik hissesinden işçilerin alacakları sadece %6’dır. İflas durumunda 6,6 milyon dolarlık işçi alacaklarının önüne ipotekli bankalar hukuken geçebiliyor. Hukuk için bankaların, yani %94'ün koyduğu sermaye ile işçinin alın teri eşit. Bu eşitlenemez bir terazidir. Bankalar sermaye koyduysa işçiler alın teri döktü. Satacak başka hiçbir şeyi olmayan işçiler, emeğini sattı ama karşılığını alamadı. İşçiler alın teri döktü, bankalar faizle para verdi. İşçilerin verdiği emekle bankaların verdiği faizli borç eşit değildir.
Atılması gereken ilk adım, bankaları ve patronları koruyan hukukun düzenlenmesidir. Herhangi bir şirket iflas ettiğinde banka ipotekleri, işçi alacaklarının önüne geçememelidir. Bunun tüm inşaat işçileri ve tüm emekçiler için hızla yasalaştırılması gerekiyor. Yarınımız için buna hep birlikte sahip çıkmalıyız.
Yurt Dışında Çalışan İşçiler Fonu Kurulsun,
İşçi Alacakları Devlet Garantisi Altına AlınsınHer koşulda ve hiç durmadan devam eden tek şey, işçi sınıfının üretimi. İşçiler yoksa hayat yok. Öyleyse her bir işçinin alacağı devlet garantisi altına alınmalıdır. İşçiler lehine yapılacak ikinci düzenleme Yurt dışında çalışan işçiler için bir fon oluşturulmasıdır. Bu fon yurt dışında çalışmaya mecbur bırakılmış işçileri, şirketlerin kasasını boşaltarak işçi alacaklarından kurtulmaya çalışan müteahhitlerden koruyacaktır. Yurt dışında işçi çalıştıran müteahhitler devletin ve sendikaların kontrolünde bir fona önceden işçi maaşlarını teminat olarak yatırmaya zorunlu kılınmalıdır. Ancak bu koşulda batık müteahhitlerin yükü, işçilerin ve kamunun üzerinden kaldırılabilir. Ne işçiler ne de çocuklarımız müteahhitleri beslemek zorunda değildir.
Bakanlıklar Şirketleri Denetlemeli, İşçinin Hakkını Korumalı
İnşaat şirketlerinin aldığı ihaleler, o şirketlerin ticari faaliyetleri, sermaye birikimleri Ticaret Bakanlığı tarafından takip ediliyor. Ancak bu takip işçilerin lehine bir denetime dönüşmeli. Yurt dışında çalışan işçiler için Dışişleri Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı denetim mekanizmalarını işletmeli. Çünkü bankaların milyar dolarlık kredilerinin, patronların milyar dolarlık servetlerinin yanında işçi alacakları hiçbir zaman %1’i geçmiyor. Şirketler batarken patronlar ve bankalar arasındaki çarpışmada, bakanlıklar işçileri korumak zorundadır.
Patronlar Değil İşçi Alacakları Kurtarılsın
Ali Ağaoğlu, ekonomik krizin kıskacında kalan inşaat patronlarından biriydi. Varlık Fonu, Ali Ağaoğlu’nun ortak olduğu İstanbul Finans Merkezi’nin yapımı projesini 1 milyar 670 milyon karşılığında devraldı. Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü Zafer Sönmez, projeyi “stratejik yatırım” ilan etmişti. 2020’de Ali Ağaoğlu yeniden Türkiye’nin en zengin iş insanları listesine girdi. Ağaoğlu, Varlık Fonu ile kurtarıldı.
Doğa Koleji ise başka bir örnek. Çalışanlarının maaşını aylarca ödemeyen Doğa Koleji tıpkı Kayı İnşaat gibi “sıkışığız, ödeyemiyoruz” diyordu. Devlet Doğa Koleji’ni İstanbul Teknik Üniversitesi’ne devrettirdi. Aylar süren, hiçbir çözüm yolu yok diye anlatılan çalışanların alacakları, bu devir ardından ödendi. Yani özel bir borç ilişkisi tanımlanmadı. Devlet bizzat müdahil oldu ve bu süreci tamamladı.
Devlet, kamunun birikimini inşaat patronlarını kurtarmak için değil işçi alacaklarının garanti altına alınması için kullanmalı. Yetki kullanılmak istendiği zaman tıpkı Doğa Koleji’nde olduğu gibi adımlar atılabiliyor. Doğa Koleji patronu ve işçileri arasında tanımlanmayan özel borç ilişkisi, Kayı İnşaat ve işçiler arasında da tanımlanamaz. Çünkü Kayı işçileri; devletin güvencesiyle Cezayir’e, Litvanya’ya gitti. Devletin damgaladığı pasaportlarla yurt dışına çıktılar. Ortada işçilere ödenmemiş 6,6 milyon dolar var. Bakanlıklar, bu ülkenin tüm emekçilerine, 395 işçinin hak edişleri için yetki kullanılamadığını nasıl açıklayacak?
İnşaat İşçileri Hakkını, Ekmeğini İstiyor
Ülkenin bütün ekonomisi inşaat sektörüne dayalı. Ekonomik kriz derin bir yarılma yaratıyor. İnşaat iş kolu daralıyor. Yurt içinde, yurt dışında inşaat şirketleri bir bir batıyor. Şu an yaşadıklarımız daha iyi günlerdir. Önümüzdeki süreçte daha büyük fırtınalar kopacak.
Devlet inşaat işçilerini gurbetçiye döndürdü. İşçiler, inşaat iş kolunda çalıştılar. Meslek edindiler. Senegal'den Cezayir’e, Sırbistan'dan Kazakistan’a kadar inşaatçılar karada ayak basabildikleri her yere işçi olarak gidiyorlar. Yıllar boyu şahlanıyor diye anlatılan inşaat sektörü, işçi sınıfının böyle ciğerini sökerek ayakta durdu.
İnşaatçı demek bir ayağı yurt dışında olan işçi demektir artık. Ailesini, dostlarını görmeden bir ömür geçiren işçi demektir. Ellerine büyük risklerden başka hiçbir şey geçmiyor. Libya, Irak, Suriye gibi iç savaşın veya işgallerin yaşandığı ülkelerde bile inşaatlar yükseliyor. Ukrayna’da savaş var ama yapılan devletler arası anlaşma ile toplu konutların yapımına başlanmak için hazırlık yapılıyor. Devlet işçileri Ukrayna’ya göndermeye hazırlanıyor. Yani yurt dışında çalışan işçilerin can güvenlikleri bile yok. İşçiler hakkı yendiği zaman, ilgili kurumlara başvurduğu zaman en sonunda deniyor ki “yurt dışına gitmeseydiniz.”
Çalışma Bakanlığı’nın rakamlarına göre 1 milyon 319 bin inşaat işçisi var. Bu rakamlar yurt içinde sigortalı çalışan inşaatçılardan ibaret. Yurt içinde sigortasız, yurt dışında her türlü zorlukla çalışan inşaatçılara Çalışma Bakanlığı bakmıyor.
Biz her yer betonla doldurulsun, inşaat iş kolu şahlansın istemiyoruz. Yeni mega projeler istemiyoruz. Bu haberlere “istihdam” olacak diye sevinmiyor hiçbir inşaat işçisi. Gurbetçiye döndürülen milyonlarca inşaat işçisi için fabrikalar istiyoruz, gerçek istihdam istiyoruz, kamu üretimi istiyoruz.
Yarınımız İçin İşçi Sınıfını İnşaat İşçilerinin Mücadelesine Omuz Vermeye Çağırıyoruz
Kriz ve inşaat sektörü çıkmazı işçileri nasıl çözümsüzlüğe sürüklüyor ortada. Ortaya koyduğumuz sorun; sermaye düzeninin işleyişi sorunudur. Çözümü için atılacak her adım bu ülkenin ekmek kavgasıdır. Mecliste ve her komisyonda batık şirketlerin ardından işçilerin akıbeti ne olacak sorusunun yankılanmasını istiyoruz. Biz tüm muhalefeti inşaat işçilerinin haklı davasının yanında olmaya çağırıyoruz.
İlk adım, inşaat işçilerinin ulusal ve uluslararası ölçekteki haklarını almak. İnşaat işçileri şunu bilmeli ki sermaye düzeni ayakta kaldıkça aldığımız bu hakları da savunmamız mümkün değil. Tüm işçi sınıfı adına bu ilk adımın arkasını getirmeliyiz, sömürü düzenini mutlaka bitireceğiz. Tüm inşaat işçilerini ve farklı iş kollarında emek veren işçi sınıfının tamamınımücadelemize omuz vermeye çağırıyoruz.
Yaşasın Kayı İşçilerinin Haklı Mücadelesi.
Yaşasın İnşaat-Sen.İşçilerin Birliği Coşkunları Yenecek.
Mücadele Planımız:1. Kayı İnşaat’ın konkordato süresinin biteceği 28 Mayıs’a kadar Gaziantep Şehir Hastanesi’ndeki hisselerin satışının gerçekleşmesi için ilgili tüm bakanlıkları, bakanlıkları adım atmaya zorlayacağız.
2. Mücadelemizin adresi Ankara’daki bakanlıklar olacak. İlan edeceğimiz günlerde tüm koşulları zorlayarak Ankara’da eylemde olacağız.
3. Kayı İnşaat işçilerinin mücadelesini TBMM’den başlayarak tüm muhalefet partilerinin ve ülkenin gündemine taşıyacağız.
4. Kayı işçilerini yok sayarak pazarlık masasında oturan bankaları, patronları tek tek açığa çıkaracağız. Bu sürece engel olmayan tüm sorumluları protesto edeceğiz.
5. Yasal düzenlemelerin yapılması, başta Kayı İnşaat işçilerinin gasp edilen haklarının verilmesi için sonuna kadar mücadele edeceğiz."
Sabiha Gökçen Havalimanı'ndaki inşaatta iş kazası
Havalimanındaki inşaat alanında önündeki hafriyat kamyonuna çarpan kamyon sürücüsünün ayak kemiklerinde kırıklar oluştuğu öğrenildi.
22-04-2021 14:06

İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'ndaki inşaat alanında önündeki hafriyat kamyonuna çarpan kamyon sürücüsü Cengiz Temel aracında sıkıştı.
İş kazası, Mescit Mahallesi Halk Caddesi'nde sabah saat 08.30 sıralarında meydana geldi. Sabiha Gökçen Havalimanı'nın inşaat alanına hafriyat dökmek için bekleyen Temel kontrolündeki kamyon, önündeki hafriyat kamyonuna çarptı.
Bir saat süren çalışmalar sonucu vinç yardımıyla kurtarılan Temel, hastaneye kaldırıldı.
Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılan Temel’in ayak kemiklerinde kırıklar oluştuğu öğrenildi. (DHA)
Bakırköy'de 1 Mayıs programını açıklamak isteyen işçilere polis saldırdı: Çok sayıda gözaltı!
Direnişteki işçilerin Bakırköy Özgürlük Meydanı'nda yapmak istediği eyleme polis saldırdı. Çok sayıda kişi gözaltına alındı.
21-04-2021 12:36

Sinbo, SML, Tur Assist, Bakırköy ve Bayrampaşa Belediyesi işçilerinin Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda yapacağı 1 Mayıs programı açıklamasına polis saldırdı.
Saldırıda en az 40 kişi işkenceyle gözaltına alındı.
Polis eylemi görüntüleyen gazetecileri engellenmeye çalıştı.
Bakırköy'de 1 Mayıs programını açıklamak isteyen işçilere polis saldırdı: Çok sayıda gözaltı!
— İleri Haber (@ilerihaber) April 21, 2021
Gözaltına alındıkları otobüste canlı yayın yapan işçiler, "Pandemi önlemi almayan sermaye devleti 1 Mayıs'ı yasaklamak için keyfi yasaklar açıklıyor" dedi.
Elazığ'da başına demir düşen inşaat işçisi hayatını kaybetti
İnşaat işçisi Özkan Ataş, çalıştığı inşaatta başına demir düşmesi sonucu yaşamını yitirdi.
21-04-2021 10:13

Elazığ'ın Karakoçan ilçesinde, çalıştığı inşaatta başına demir düşen 37 yaşındaki işçi Özkan Ataş hayatını kaybetti.
İş cinayeti, dün öğle saatlerinde ilçe merkezindeki bir inşaatta meydana geldi. Vinçle üst katlara çıkarılan demir, inşaat işçisi Özkan Ataş'ın başına düştü. Ataş'ın mesai arkadaşlarının ihbarı üzerine olay yerine sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık görevlilerinin ilk müdahalesini yaptığı Ataş ardından ambulansla Karakoçan Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı.
Buradaki tedavisinin ardından Ataş, Elazığ'daki hastaneye sevk edildiği sırada hayatını kaybetti. Özkan Ataş'ın 2 çocuk babası olduğu öğrenildi.
Salgına karşı canla başla mücadele ettiler... Cerrahpaşa'da sağlık işçileri hak arıyor!
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'nin, TÜHİS'ten çekilmesini isteyen işçiler bugün yemekhaneden kan alma merkezine kadar sloganlarla yürüdü. Aynı kurumda çalışan büro işçilerine uygulanan mevcut sözleşme koşullarında bir TİS yapılması gerektiğini isteyen işçilerden Şenay Deler Dekanlık, Rektörlük, Sağlık Bakanı Koca ve AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslendi.
20-04-2021 17:05

İleri Haber
Covid-19 salgınına karşı mücadeleleri saygı gören Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde çalışan sağlık işçileri Rektörlüğün karşılamayıp TUHİS’e gönderdiği TİS ve düşük ücretlere karşı eylem yaptı. İşçiler, talepleri karşılanana kadar eylemlerine devam edeceklerini söyledi.
696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kadroya geçen Cerrahpaşa Tıp Fakültesi işçileri Türk-İş’e bağlı Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası’na (Sağlık-İş) üye oldu. Rektörlükle yapılan toplu iş sözleşmesinde (TİS) işçilerin talepleri karşılanmayınca, Rektörlük TİS’i Sağlık Bakanlığı’nın da bağlı olduğu Türkiye Ağır Sanayi ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası’na (TÜHİS) gönderdi. TÜHİS sözleşmesinde işçilere yüzde 7’lik bir zam verildi.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'nin TÜHİS'ten çekilmesini isteyen işçiler bugün yemekhaneden kan alma merkezine kadar sloganlarla yürüdü. Aynı kurumda çalışan büro işçilerine uygulanan mevcut sözleşme koşullarında bir TİS yapılması gerektiğini isteyen işçilerden Şenay Deler Dekanlık, Rektörlük, Sağlık Bakanı Koca ve AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslendi.
‘NEREDE BU DEVLET, NEREDE BU CUMHURBAŞKANI?’
Deler yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Bizler burada köle gibi çalışmak istemiyoruz. Evimize, çocuklarımıza tane tane meyve götürmeye başladık. Evimize yarım kilo kuşbaşı değil, 20 liralık, 10 liralık kıyma ve kuşbaşı alıyoruz. Nerede bu devlet, nerede bu Cumhurbaşkanı? Duyun sesimizi, eşitlik istiyoruz. 3 yıldır zam alamıyoruz, 2900 liraya çalışıyoruz. Nerede eşitlik? Nerede Dekanlık? Nerede Rektörlük? Akan her bir damla terimizin hakkını istiyoruz. Ben 4’ten sonra ek işte çalışmak istemiyorum.”
EYLEMLER SÜRECEK
İşçiler, talepleri karşılanana kadar eylemlerine devam edeceklerini vurguladı.
Rektörlük talepleri kabul etmedi, TİS'i TÜHİS'e gönderdi...
— İleri Haber (@ilerihaber) April 20, 2021
📌 Cerrahpaşa'da sağlık işçileri hak arıyor!
💬 "Evimize, tane tane meyve götürmeye başladık. Yarım kilo kuşbaşı değil, 20 liralık, 10 liralık kuşbaşı alıyoruz. Nerede bu devlet, nerede bu cumhurbaşkanı?"
Fabrikalarda vaka sayısı bir ayda 17 kat arttı!
Birleşik Metal-İş Sınıf Araştırmaları Merkezi’nin yaptığı araştırmaya göre; "Covid-19 metal fabrikalarında yeniden yükselişe geçti. Vaka sayısı her hafta ikiye katlıyor. Bir ayda vaka sayısı 17 kat arttı."
19-04-2021 20:25

Birleşik Metal İş Sendikası Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM), temsilciliklerden derlediği ve metal işkolunda 100 civarı fabrikanın bilgisinin yer aldığı bu verileri paylaştı.
Ağustos ayının son haftasından bu yana, düzenli olarak haftalık Covid-19 vaka verilerini derleyen BİSAM’ın çalışmasına göre, sendikanın toplusözleşme yaptığı işyerlerinde çalışan 30 bin işçi içinde, aktif vaka sayısı 9-15 Kasım 2020 haftasında 771 vaka ile zirveye ulaşmıştı. Söz konusu sayı 1-7 Şubat 2021 tarihinde 12’ye kadar geriledi. Vaka sayısı 1-7 Mart 2021 haftasında 14 iken, bu sayı 8-14 Mart 2021 haftasında 3 kattan fazla artarak 41’e, 15-21 Mart 2021 haftasında bir önceki haftaya göre yüzde 50 artarak 63’e, 22-28 Mart 2021 haftasında bir önceki haftaya göre yaklaşık iki kat artarak 117’ye, 29 Mart-4 Nisan 2021 haftasında yaklaşık iki kat artarak 238’e yükseldi. Buna göre söz konusu fabrikalarda bugüne kadar görülen aktif vaka sayısı en az 4.413.
Açıklamaya göre, “Kimi işyerlerinde COVID 19’a birden fazla yakalanan işçilerin olduğu görülüyor.”
“Metal işkolunda çalışan işçiler arasında aktif vaka sayılarının hızla arttığı görülmektedir. Bir ayda aktif vaka sayısı 17 kat artmıştır” denilen açıklamada, “Söz konusu sayıların katlanarak gittiği görülmektedir. Bu eğilim devam ettiği taktirde 2 hafta içinde yeni bir zirve kaçınılmazdır” ifadeleri kullanıldı.
Aktif vaka sayılarının yaklaşık yüzde 45’inin Gebze bölgesinde olduğu belirtilirken “Sendika üye sayısının da yoğun olduğu Gebze bölgesi için bu veriler endişe vericidir” denildi.