TRT 'personel fazlası' diyerek 2 bin kişiyi emekli etti, 3 bin kişiyi işe aldı!
TRT'de personel fazlası olduğu gerekçesiyle 2 bin kişinin emekli edilmesinin ardından 3 bin kişi işe alındı, kadro sayısı 8 bini aştı.
16-07-2020 08:46

İYİ Parti Adana Milletvekili İsmail Koncuk'un ve CHP İzmir Milletvekili Atilla Sertel'in yaptığı açıklamalara göre Türkiye Radyo Televizyon Kurumu'nda (TRT) personel fazlası olduğu gerekçesiyle önce 2017'de 7 bin 133 olan personel sayısı 5 bin 303'e düşürüldü, ardından ise 3 bin 149 kişi sınavsız olarak işe alındı ve personel sayısı 8 bin 452'ye ulaştı.
Sözcü'den Deniz Ayhan'ın haberine göre TRT'de personel fazlası gerekçesiyle pek çok kişiyi işten çıkartan ve bir kısmını da Devlet Personel Başkanlığı'nın havuzuna atan TRT'de sınavsız atamalar ve partizanlık vurgusu dikkat çekti. TBMM'de TRT ile ilgili araştırma önergesi hakkında konuşan CHP İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi, ‘'TRT, partizanlığın doruk noktasına ulaşmış, muhalefetin söz hakkının gasp edildiği, halkın sırtından toplanan vergileri nereye harcadığı belli olmadığı bir kuruma dönüşmüştür'' dedi.
'HALKIN SIRTINDAN TOPLANAN VERGİLERİ İSTEDİĞİ GİBİ HARCIYOR, HESAP VERMİYOR'
Konuyla ilgili olarak TBMM'de konuşan Hamzaçebi, TRT'nin 2017 ve 2018 yılı faaliyet raporlarını Sayıştay'a göndermediğini belirterek şu sözleri söyledi:
“2018 yılında TRT'nin toplam satışlarının maliyeti (dizi, belgesel, film vb) 1.6 milyar TL, faaliyet giderleri 1.1 milyar TL, toplam maliyet 2.7 milyar TL. Satışlardan elde ettiği hasılat ise 292 milyon TL. Sayıştay bandrol geliri ve elektrik faturalarını da dikkate alarak bir hesap yaptı. Sayıştay'a göre TRT'nin 2018 bilançosu 92 milyon lira zararla kapandı. Halkın sırtından toplanan vergiler TRT'ye gidiyor, TRT istediği gibi bunu harcıyor ve hesabını vermiyor”
İLGİLİ HABERLER
'Muharrem İnce'nin partisinin adı belli oldu' iddiası
Memleket Hareketi olarak 70'e yakın kurucu üyeyle yoluna devam eden İnce'nin partileşmeye ilişkin kararını 5-10 gün içinde netleştirmesi, ilkbahar aylarında ise partinin kuruluş dilekçesini İçişleri Bakanlığına sunması bekleniyor.
20-01-2021 16:34

Eski CHP Milletvekili Muharrem İnce'nin 4 Eylül 2020'de Sivas'tan başlattığı "Bin Günde Memleket Hareketi"nin, önümüzdeki aylarda "Memleket Partisi" adı altında siyasi parti olarak faaliyetlerini sürdüreceği öne sürüldü.
Anadolu Ajansı'nın (AA) haberine göre, eski Yalova Milletvekili İnce'nin geçen yıl eylül ayında Sivas Kongresi'nin yıl dönümünde bu kentten başlattığı Memleket Hareketi'nin partileşme çalışmaları sürüyor.
Memleket Hareketi olarak 70'e yakın kurucu üyeyle yoluna devam eden İnce'nin partileşmeye ilişkin kararını 5-10 gün içinde netleştirmesi, ilkbahar aylarında ise partinin kuruluş dilekçesini İçişleri Bakanlığına sunması bekleniyor.
Partinin adının ise "Memleket Partisi" olacağı belirtiliyor.
AKP'li Pamukkale Belediyesi'nin 2,6 milyon liralık elektrik ihalesi Limak Holding'e gitti
AKP’ye yakınlığıyla bilinen Limak Enerji Uludağ Elektrik, AKP’li Pamukkale Belediyesi’nin elektrik ihalesini 2 milyon 636 bin TL’ye aldı.
20-01-2021 14:05

AKP iktidarları döneminde kamudan aldığı devasa ihalelerle bilinen Limak Holding yeni yılda da ihaleler almaya devam ediyor. Limak Holding’e bağlı Limak Enerji Uludağ Elektrik, AKP’li Pamukkale Belediyesi’nin elektrik ihalesini 2 milyon 636 bin TL’ye aldı.
Kamu İhale Bülteni’nde yer alan bilgilere göre, Pamukkale Belediyesi Destek Hizmetleri Müdürlüğü 10 Aralık 2020 tarihinde Elektrik Enerjisi Mal Alımı ihalesi düzenledi. İhalede 01 Ocak 2021- 31 Aralık 2021 tarihleri arasında teknik şartname ekinde yer alan listede belirtilen aboneliklere ve yeni oluşabilecek aboneliklere aylık elektrik enerjisi tedariki sağlanacağı belirtildi. 3 şirket teklif verirken ihaleyi kazanan ise 2 milyon 636 bin TL’ye Limak Holding’e bağlı Limak Enerji Uludağ Elektrik şirketi oldu.
Şirket ve belediye arasında sözleşme 7 Ocak 2021 tarihinde imzalandı.
Bakan Selçuk'tan okulların açılış tarihine ilişkin yeni açıklama
Okulların açılmasına ilişkin konuşan Ziya Selçuk, "15 Şubat'tan itibaren okulların mümkün olduğu kadar daha yüksek bir kapasiteyle açılması gerektiği noktasında bir kararlılığımız var" dedi.
20-01-2021 13:59

Ziya Selçuk, Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) Yönetim Kurulu ile bir araya geldi.
Okullarda yüz yüze eğitime kademeli geçişin 15 Şubat’ta nasıl başlayacağına ilişkin soru üzerine Selçuk, Bakanlığın salgın döneminde sahada yüzlerce araştırma yaptığını söyleyerek "15 Şubat'tan itibaren toplumun, ailelerin, annelerin, babaların, çocukların durumuna baktığımızda okulların artık mümkün olduğu kadar daha yüksek bir kapasiteyle açılması gerektiği noktasında bir kararlılığımız var" dedi.
Selçuk, "Bu araştırmalar bize gösteriyor ki bizim okulları bugün kapatmamız bugünün problemi değil, gelecek yılların da problemi hâline geliyor. Türkiye, OECD ve Avrupa Birliği ülkeleri içerisinde okullarını en fazla süre kapalı tutan ülkeler arasında başlarda geliyor. Biz bunu daha kontrollü olabilmek, riski daha iyi yönetebilmek için yaptık ve bugün de bunun doğru bir karar olduğunu görüyoruz. Ancak 15 Şubat’tan itibaren toplumun, ailelerin, annelerin, babaların, çocukların durumuna baktığımızda okulların artık mümkün olduğu kadar daha yüksek bir kapasiteyle açılması gerektiği noktasında bir kararlılığımız var. Bunu da ilgili tüm kuruluşlarla ve ortamlarda paylaşıyoruz, paylaşacağız. Bu anlamda literatüre ve uygulamalara baktığımızda, elbette küçük yaşların riski daha az" diye konuştu.
Bakan Selçuk, okulun tümüyle kontrollü bir ortam olduğuna dikkat çekerek, "Hem öğretmenler hem öğrenciler çok kontrollü bir biçimde belli kurallara dikkat ederek orada bulunuyorlar. Yani okulda bir çarşıdaki, pazardaki ya da sokaktaki gibi karmakarışık ya da kontrolsüz bir ortam yok. Okullardan kaynaklanan durumu da günlük olarak izledik, çocuklarımızı da izliyoruz" ifadelerini kullandı.
'YÜZDE 1 KDV DEVAM EDECEK'
Selçuk, pandemi döneminde özel okullarda yüzde 8’den yüzde 1’e indirilen KDV oranının aynı şekilde devam edip etmeyeceğine yönelik bir soruya da "Özel öğretim kurumlarımız da Millî Eğitim Bakanlığı'nın asli unsurudur. Bu kurumlarımızda yaşanan sorunlar bizim sorunumuzdur. Başta özel öğretim kurumlarımızdaki evlatlarımızın eğitim süreçlerinin devamlılığı, öğretmenlerimizin ve çalışanlarımızın istihdam koşulları açısından buradaki finansal durum da kritik önem taşımaktadır. Hazine ve Maliye Bakanlığımıza geçtiğimiz dönem sağlanan bu vergi kolaylığının bu dönem de sağlanması yönünde tavsiye görüşümüzü bildirdik" yanıtını verdi.
Hak gaspı ve işten çıkarmalarda patronun can simidi... KOD29'un iptali için kanun teklifi verildi
Gülüm, 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinde, işverenin haklı nedenlerle iş akdini derhal feshi düzenlendiğini hatırlatarak, “Bu maddenin ikinci bendinde ‘Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri’ başlığı altında işçilerin bir takım suç ve kabahat sayılan eylem ve davranışlarına örnekler verilmiş olunup söz konusu hallerde işverene tazminat ödemeksizin işçiyi çıkarma yetkisi tanınmaktadır” ifadelerini kullandı.
20-01-2021 13:53

İleri Haber
HDP’li Züleyha Gülüm, patronlar tarafından işten çıkarmalara kılıf olarak kullanılan “KOD29” olarak adlandırılan yasal düzenlemenin iptali için kanun teklifi hazırladı. Gülüm, “İşverenler kanunu doğrudan kötüye kullanarak işçilerin örgütlülüğünü tehdit etmekte ve sendikalaşan işçileri KOD 29 ile işten çıkarmaktadır” dedi.
Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını sürecinde iktidarın “işten çıkarmaları yasaklıyoruz” diyerek yaptığı düzenlemeye rağmen işten çıkarmalar tüm hızıyla sürüyor. Patronlar bu süreçte, KOD29 olarak bilinen İş Kanunu’nun 25. maddesinde yer alan tanıma göre, ‘ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan’ davranışlar üzerinden işten çıkarma yapabiliyor.
Konuyu Meclis gündemine taşıyan Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, yasal düzenlemenin iptali için kanun teklifi verdi. Gülüm, herhangi bir tutanak ya da soruşturma olmasa bile KOD29’la işten çıkarmalarda işçinin hem birikmiş tazminatını alamadığı, hem de işsizlik maaşına başvuramadığını belirtti.
Gülüm, 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinde, işverenin haklı nedenlerle iş akdini derhal feshi düzenlendiğini hatırlatarak, “Bu maddenin ikinci bendinde ‘Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri’ başlığı altında işçilerin bir takım suç ve kabahat sayılan eylem ve davranışlarına örnekler verilmiş olunup söz konusu hallerde işverene tazminat ödemeksizin işçiyi çıkarma yetkisi tanınmaktadır” dedi.
‘PATRONA FESHETME KEYFİYETİ SUNUYOR’
Gülüm’ün kanun teklifsi gerekçesinde şu ifadeler yer aldı:
“İşverene haklı fesih hakkı veren durumlara örnekler verilmiş ancak ‘ve benzeri’ denilerek fesih sebeplerinin örnek olaylarla sınırlı olmadığı da belirtilmiştir. Bu ifadeyle işverene geniş bir feshetme keyfiyeti sunan kanun ‘ahlak’ ve ‘iyi niyet’ kavramlarına sübjektif ölçütlerle yaklaşıldığı ve kötüye kullanılmaya açık olduğu gerçeğini unutmuştur.”
‘SENDİKALAŞMAYA KARŞI PATRONUN ELİNDE SİLAH’
“Keyfi işten çıkarma genişliğinin yanı sıra bu kodlama süreci de tamamen işverenin inisiyatifine bırakılmıştır. İşverenin KOD29’u işaretlerken iddiası hakkında delil gösterme zorunluluğu bulunmamakta ve işçinin ‘ahlak ve iyi niyet kurallarına uyulmayan haller’den hangisini ihlal ettiği belirsiz bırakılmaktadır. Bu bildirimin doğru olup olmadığı ne İŞKUR ne de SGK tarafından sorgulanmaktadır.”
“KOD 29 uygulaması aynı zamanda işyerlerinde sendikalaşan işçilerin işten çıkarılması için de bir silaha dönüştürülmüştür. İşverenler kanunu doğrudan kötüye kullanarak işçilerin örgütlülüğünü tehdit etmekte ve sendikalaşan işçileri KOD 29 ile işten çıkarmaktadır. İşverenler, bu eylemleriyle Türk Ceza Kanunu’nun 118. Maddesinde tanımlı bulunan sendikal hakların kullanılmasını engelleyerek açıkça suç işlemektedirler.”
‘İŞÇİNİN HAKLARINI ÖDEMEMEK İÇİN KULLANILIYOR’
“Pandemi sürecinde başka sebeplerle işten çıkarmanın mümkün olmadığını gören işverenler işten çıkarma yasağını anlamsız hale getiren bu istisnayla kıdem ve ihbar tazminatı ödememek için işten çıkış sebebi olarak bu kodu işaretlemektedirler. İŞKUR ise 29 Numaralı kod sebebiyle işten çıkarılan işçilere işsizlik maaşı ve kısa çalışma ödeneği vermemektedir.”
YouTube, Trump'ın hesabını bir hafta daha kapalı tutacak
YouTube, ABD'de Kongre binasına gerçekleştiren baskının ardından askıya aldığı Donald Trump'ın hesabını bir hafta daha kapalı tutacak.
20-01-2021 13:02

ABD bugün seçilmiş başkan Joe Biden'ın yemin törenine hazırlanırken görev süresinin dolmasına saatler kalan ABD Başkanı Donald Trump'ın Youtube hesabının en az bir hafta daha kapalı tutulacağını açıklandı.
CNBC'nin haberine göre; kongre binasına gerçekleşen baskından sonra Donald Trump'ın hesabını "şiddet eylemlerine yol açabilecek açıklamaları" nedeniyle askıya alan platformlardan biri olan YouTube bu süreyi en az bir hafta daha uzattıklarını açıkladı.
Kongre baskınından sonra Twitter ve Facebook, Trump'ın hesaplarını kalıcı olarak kapama kararı aldı. YouTube ise ilk olarak bir hafta süreyle askıya aldı.
YouTube, ABD seçimi sonrası komplo teorilerinin kontrolsüzce yayılmasına izin vermekle suçlanıyordu.
Salı öğleden sonra yayınlanan “Başkan Donald J. Trump'ın veda adresi " başlıklı yeni bir videoda Trump, Beyaz Saray'ın YouTube kanalından video yayınlayarak yükleme yasağını atlamış oldu.
Salgın döneminde 6 milyon yurttaş sağlık hizmeti alamayacak: 'Tüm GSS borçları silinsin'
Yeni yılla birlikte GSS prim borcu bulunan 6 milyon yurttaş sağlık hizmetlerinden yararlanamayacak. HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy konuyu Meclis gündemine taşıdı.
20-01-2021 12:40

İleri Haber
HDP Milletvekili Oya Ersoy, 6 milyon yurttaşın GSS borçları nedeniyle sağlık hizmeti alamayacağını belirterek, “Bu durum iktidarın halktan toplamış olduğu vergileri nerelerde harcadığının bir sonucudur” dedi. Ersoy, TBMM’ye bir araştırma önergesi ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından da yanıtlanması istemi ile soru önergesi verdi.
Yeni yılla birlikte Genel Sağlık Sigortası (GSS) prim borcu bulunan 6 milyon yurttaş sağlık hizmetlerinden yararlanamayacak. Konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündemine taşıyan Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, “Bu ülkede 6 milyon yurttaş primlerini ödeyemediği için sağlık hizmetlerinden yararlanamıyorsa bu durum iktidarın halktan toplamış olduğu vergileri nerelerde harcadığının bir sonucudur. Bakın bugün bu ülkede istihdam zaten azalmıştı, pandemi ile beraber işsizlik sayısı 10,7 milyona yükselmiştir. Tutup iktidar işsiz olan, iş bulamayan yurttaşlara prim borcunu ödersen sağlık hizmeti alırsın diyor. Zaten bir işi olsaydı bu yurttaşların prim borçları da olmazdı” dedi.
‘TAKSİDİNİ ÖDERSEN SAĞLIK HİZMETİ ALIRSIN’
Ersoy, 2020 yılı başında yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile GSS borcu bulunan yaklaşık 6 milyon yurttaşın Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastaneler ile kamu üniversite hastanelerinde sunulan sağlık hizmetlerinden yılsonuna kadar yararlanabilmesinin önünün açıldığını ancak bu sürenin 31 Aralık’ta sona ermesi ile prim borcunu ödeyemeyen yurttaşlara tekrar sağlık hizmetlerinden faydalanma koşulu getirildiğini ifade etti. Buna göre ağustos 2020 öncesine ait kesinleşmiş tüm prim borçları bulunan yurttaşların borçları otomatik olarak yeniden yapılandırılmış ve borcunu yapılandıranlardan ancak ilk taksitini ödeyenler ve cari dönemde 60 günden fazla borçları olmayanlar ile bu yurttaşların bakmakla yükümlü oldukları kişiler sağlık hizmetlerinden yararlanabileceğini hatırlatan Ersoy, “Sağlık hizmetlerinden yararlanılması amacı ile getirilen bu ‘koşul’ birçok yurttaşın prim borçlarını ödeyememesi sonucunda hastanede tedavi edilmemesine ve sağlık hakkına ulaşmasına engel olmuştur” ifadelerini kullandı.
‘TÜM GSS BORÇLARI SİLİNSİN’
Tüm dünyanın salgın ile boğuştuğu dönemde GSS borcu olduğu gerekçesi ile yurttaşların sağlık hizmetinden mahrum bırakılmasının toplum sağlığının tehlikeye attığını ve insanların hastalıkla yüz yüze bırakıldığını ifade eden Ersoy, salgın döneminde yurttaşların GSS borcu yüzünden mağdur olmaması, sağlık hakkının ücretsiz olarak verilmesinin sağlanması ve gerekli düzenlemelerin yapılmasının TBMM’nin görev ve sorumluluğunda olduğunu söyledi.
Ersoy, bu nedenle de GSS borçlarının silinmesi ve sağlık hakkının ücretsiz olarak verilmesinin sağlanması ve gerekli düzenlemelerin yapılması için Meclis Araştırmasının açılması için önerge verdi.
Ayrıca Ersoy, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yanıtlaması amacı ile verdiği önergede şu soruları yöneltti:
Bu bağlamda;
1.Sağlık Bakanlığının, Genel Sağlık Sigortasına borcu olan 6 milyon yurttaşın prim borçlarının silinmesi ve sağlık hizmetlerinden yararlanması amacı ile herhangi bir çalışması var mıdır?
2.Genel Sağlık Sigortası prim borçlarını ödeyemeyen yurttaşlara sağlık hizmeti verilmeyerek, ancak sağlık hizmeti bedeli ödenirse yararlanabileceklerinin söylenmesi yurttaşların sağlığını hiçe sayan bir uygulama değil midir?
3.Özellikle pandemi döneminde Genel Sağlık Sigortasına borcu olan yurttaşların sağlık hizmetlerinden faydalanmaları için ne yapmaları gerekecektir? Kendilerinde ve bakmakla yükümlü oldukları kişilerde Covıd-19 belirtileri olduğu zaman nereye başvuracaklardır? Tedavilerini Sağlık Bakanlığı üstlenecek midir?
4.2019-2020 yılında Genel Sağlık Sigortasına borcundan dolayı, hastaneye başvurduğu halde sağlık hizmeti verilmeyen kaç yurttaş vardır? Başvuranlar arasında Covid-19 hastası var mıdır?
5.Sağlık Bakanlığı’nın öncelikli görevi toplum sağlığının korunmasıdır. Bu nedenle sağlık güvencesi olmayan yurttaşların sağlık hizmetlerinden faydalanmıyor oluşu toplum sağlığını tehdit etmiyor mu?
6.Sağlık Bakanlığı'nın 2021 yılında şehir hastaneleri için ayırdığı tutar bütçenin büyük kısmını oluşturarak 16 milyar 392 milyon TL'ye çıkmıştır. Bakanlık olarak bu bedelin borcunu ödeyemediği için belki de hayatını kaybetme riskini yaşayan yurttaşlar için harcanması söz konusu değil midir?