TİP’ten Ankara’da ‘Cumhuriyete Özgürlük’ mitingi
Erkan Baş, tüm yurttaşları Özgürlük Yürüyüşü’nün ardından düzenlenecek mitinge davet etti.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, partisinin Hatay Milletvekili Can Atalay ve diğer Gezi tutsaklarının özgürlüğü için Hatay’dan başlattığı Özgürlük tamamlanmasının ardından, 28 Ekim günü Ankara’da “Cumhuriyete Özgürlük” mitingi düzenleyeceklerini açıkladı. Sosyal medya üzerinden yayınladığı bir videoyla yurttaşlara mitinge katılma çağrısı yapan Baş, “Tüm yurttaşlarımızı 28 Ekim’de Anıt Park’ta düzenleyeceğimiz Cumhuriyete Özgürlük Buluşması’na katılmaya, özgürlük için yürüyüşümüze güç vermeye çağırıyorum” ifadelerini kullandı.
14 Mayıs seçimlerinde TİP Hatay Milletvekili seçilen Can Atalay’ın Gezi Davası’nda aldığı hapis cezası gerekçe gösterilerek hukuksuz şekilde tahliye edilmemesi üzerine, TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Atalay ve diğer Gezi tutsaklarına özgürlük talebiyle Hatay’dan Ankara’ya yürüyüş başlatmıştı.
Özgürlük Yürüyüşü 26 günü geride bırakırken, bugün Ankara’nın Gölbaşı ilçesinden Çankaya ilçesine yürüyen Erkan Baş, yarın (28 Ekim) tamamlanacak olan yürüyüşün ardından Ankara Anıt Park’ta “Cumhuriyete Özgürlük” mitingi düzenleyeceklerini açıkladı.
X (Twitter) hesabından bir videoya yayınlayan Erkan Baş, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) verdiği “hak ihlali” kararına rağmen Can Atalay’ın tahliye edilmemesini eleştirerek, Gezi Direnişi’ne yönelik saldırının Cumhuriyet’e ve halk egemenliğine yönelik bir saldırı anlamına geldiğini dile getirdi.
‘AYM KARARI OLMASINA RAĞMEN MİLLETVEKİLİMİZ HUKUKSUZCA ALIKONULUYOR’
Tüm yurttaşları 28 Ekim günü saat 16.00’da Anıt Park’ta yapılacak olan mitinge davet eden Baş, konuşmasında şunları kaydetti:
“Özgürlük Yürüyüşümüzün 27. gününde yüreği bizimle çarpan tüm yurttaşlarımızı sevgiyle selamlıyoruz. Artık son düzlüğe girdik. Can Atalay'la bir an önce buluşmak, emeğin ve eşitliğin sesini Cumhuriyet'in 100. yılında daha da yükseltmek istiyoruz. Ancak saray, elimizde hiçbir tartışmaya mahal bırakmayan bir Anayasa Mahkemesi kararı olmasına rağmen Can Atalay'ı tahliye etmemek için adeta kırk takla atıyor. Aradan iki gün geçti, halen milletvekilimiz hukuksuzca alıkonuluyor. Böyle pervasızlık olmaz, böyle arsızlık olmaz. Buna ses çıkarmamak, bunu kabullenmek de asla olmaz. Kabullenmeyeceğiz.
Şu anda Can’ın içeride geçirdiği günler, saatler, dakikalar falan değil, saniyeler, saliseler bile hukuk katliamıdır ve bizim yürüyüşümüz, bu suç sirki son bulsun, bu haksız ve hukuksuz küstahlık yok olsun, Hatay halkının kendisine vekalet verdiği Can Atalay o dört duvarın arasından bir an önce kurtulsun diye başlamıştır. Bunu başaracağız, emin olun.
‘GEZİ DİRENİŞİ’NE YÖNELİK HUKUKSUZ SALDIRI ASLINDA CUMHURİYETE YAPILAN BİR SALDIRIDIR’
Dostlar, 100 yıl önce yoksul insanlarımızın büyük emeği ve fedakarlığıyla kurulmuş cumhuriyetimizin, 100 yıl sonra cumhuriyet olmanın tüm özelliklerini kaybetmiş bir Saray Rejimi’ne dönüştürülmesi de Can Atalay'a uygulanan muameleden ayrı düşünülemez. Neden mi böyle düşünüyoruz? Cumhuriyet ne demekti? Hatırlayın, daha ilkokul sıralarında bize anlatılan cumhuriyet neydi? Cumhuriyet halkın egemenliğiydi yurttaşlar. Ama bakın, bugün halkın egemenliği saldırı altında. Halkın on binlerce oyuyla vekil seçilmiş Can Atalay'a, halkın milyonlar olup katıldığı Gezi Direnişi’ne yönelik hukuksuz saldırı aslında cumhuriyete, yani halkın egemenliğine yapılan bir saldırıdır.
Bu yüzden bugün Can Atalay'ın özgürlüğü demek sadece Can'ın özgürlüğü anlamına gelmiyor. Bu aynı zamanda cumhuriyete özgürlük anlamına geliyor. Can'ın özgürlüğünü savunmak, halkın gerçekten şüpheye mahal bırakmadan egemen olduğu bir cumhuriyetin özgürlüğünün yolunu açmak demektir. 100 yıl önce büyük emekler ve umutlarla kurulmuş, ama sermaye ağları ve onların semirttiği din tüccarı siyasetçiler tarafından gasp edilmiş, esir alınmış cumhuriyeti özgürlüğüne kavuşturmak, halkın gerçek egemenliğini sağlamak demektir.
‘TÜM YURTTAŞLARI CUMHURİYETE ÖZGÜRLÜK BULUŞMASI'NA KATILMAYA ÇAĞIRIYORUM’
Bizler, Türkiye İşçi Partisi olarak Özgürlük Yürüyüşümüzü tam da bu nedenle sadece Can Atalay'a değil, emekçilere, kadınlara, gençlere, Kürtlere, Alevilere, bu ülkede zulüm ve yoksullukla boğuşmak zorunda bırakılan tüm ezilenlere özgürlük talebiyle birleştirdik. Ve yarın bu talebimizi olabilecek en gür sesle, en büyük kalabalıkla, en inatçı tarafımızla Ankara'da bir kez daha hep birlikte seslendireceğiz.
Tüm yurttaşlarımızı 28 Ekim'de, yani yarın saat 16.00’da Ankara Anıt Park'ta düzenleyeceğimiz Cumhuriyete Özgürlük Buluşması'na katılmaya, özgürlük için yürüyüşümüze güç vermeye çağırıyorum. Özgürlük yürüyüşümüzü belki yarın hep birlikte tamamlayacağız. Ancak yine ve zafere kadar ‘Bu daha başlangıç’ diyeceğiz. Çünkü işimiz çok. Çünkü Can’ın, Gezi tutsaklarının, tüm siyasi tutsakların, iradesi gasp edilmiş halkın, sermayeye ve gericiliğe esir edilmiş Cumhuriyet'in özgürlüğünü ortak mücadelemizle kazanmak için mücadelemizi bir an olsun yavaşlatmamamız gerekiyor.
Bu bezirganların saltanatını yıkmak için tek bir dakika kaybetmeyeceğiz, ta ki zaferi kazanana kadar. İşte o zaman gönül rahatlığıyla, iç huzuruyla, birbirimizle el ele vererek ve geleceğe güvenle bakarak, emeğin ve eşitliğin cumhuriyetini, özgürlüğün cumhuriyetini, sosyalist cumhuriyeti hep birlikte kutlayacağız. O zaman cumhuriyetimiz yüzyıllarını esaretle değil özgürlüklerle geçirecek.”