TİP Sözcüsü Kadıgil: Anayasa’ya uymamayı kendine hak gören bir cenaha ‘darbeci’ denir
Sera Kadıgil, Adalet Bakanlığı’nın bütçe görüşmelerinde konuştu.
İleri Haber
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Sözcüsü Sera Kadıgil, Adalet Bakanlığı’nın bütçe görüşmelerine katıldı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un “yargı darbesinde bir hükmü olmadığını” dile getiren Kadıgil, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) sıralarına seslenerek “Bir cenah, bir ülkenin Anayasasına uymamayı, bir maddesini fiilen ilga etmeyi kendinde hak görüyorsa bu cenaha ‘yüksek yargı’ değil ‘darbeci’ denir” ifadelerini kullandı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bakanlıkların 2024 yılı için bütçe görüşmeleri devam ediyor.
TİP Sözcüsü Sera Kadıgil, Adalet Bakanlığını’nın bütçe görüşmelerine katıldı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a “80 sayfalık sunumunuzda bu ülkenin şimdi kadar yaşadığı en büyük yargı darbesiyle ilgili tek bir cümle etmediğinize göre, bu kavgada da bir hükmünüz olmadığını düşünüyorum” diyen Kadıgil, konuşmasında şunları kaydetti:
‘CAN ATALAY NE TUTUKLUDUR NE DE HÜKÜMLÜDÜR’
“Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder geçen hafta şöyle dedi: Davacının ahmağı derdini mübaşire anlatırmış. O yüzden benim burada size dert anlatmam sanıyorum bu kapsamda olacak ve ben bu konunun asli muhatabının MHP olduğunu düşünüyorum. Sabah yaptığı konuşmada da Feti Yıldız zaten bunun işaretini verdi. O nedenle de ben kendisi burada olmadığı için MHP sıralarına hitap ederek konuşacağım.
Yargıtay sözde ceza dairesinin Can Atalay hakkında verdiği AYM kararını tanımama kararı, Anayasa’nın yürürlükteki bir maddesini üstüne cübbe giymiş 5 insan tarafından lağvetme tutumudur. Şu an Can Atalay ne tutukludur ne de hükümlüdür. Şu anda Can Atalay, Saray Rejimi tarafından esir tutulan bir milletvekili pozisyonundadır.
‘BİR CENAH ANAYASA’YA UYMAMAYI KENDİNE HAK GÖRÜYORSA, BU CENAHA DARBECİ DENİR’
Anayasa’ya baktığımızda 83. madde tartışması yapıyoruz. Bir milletvekili Meclis kararı olmaksızın tutulamaz, yargılanamaz, sorgulanamaz. Devamında Anayasa’nın 14. Maddesi’ne atıfta bulunuluyor, Anayasal hakkın devletin bütünlüğünü bozma, devleti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler şeklinde kullanılamayacağını söylüyor. Yani Anayasa Madde 14’ü, Madde 83’ün bir istisnası olarak düzenliyor. Sayın Yıldız sabah yaptığı konuşmasında bu maddeye ilişkin ‘AYM iki hafta önce verdiği kararıyla Madde 14’ü işlevsiz hale getirmiştir’ dedi. Yani sanki AYM ilk defa Can Atalay’la ilgili Madde 14’e dair bir böyle bir karar vermiş gibi konuşuyor ve kendi ifadesiyle ‘40 yıllık bir ceza avukatı’ olarak ya AYM’nin bu konudaki tutarlı içtihatlarından haberdar değil ya da daha vahimi bilgisi olmasına rağmen bunu kamuoyundan saklamayı mı seçiyor? Buyurun Gergerlioğlu, Leyla Güven, Mustafa Balbay kararları önümde.
Yani AYM, Sayın Yıldız’ın ve çeşitli bakanlık temsilcilerinin iddia ettiği gibi ilk defa Can Atalay kararında Madde 14’e değinmiyor. Bilakis AYM diyor ki ‘Ben bu maddeyi uygulayamıyorum, ey Meclis, Madde 14’te bir açık var, gelin gerekli düzenlemeyi yapalım’. AYM’nin dediği şey bu. Bunun üzerinden AYM terörize ediliyor. Peki MHP’nin özellikle savunduğu Yargıtay’a dönelim. Yargıtay ne yapıyor? Yargıtay hukuk tarihimizde eşi benzeri görülmemiş bir darbe yapıyor. Bunun adı darbe! Yargıtay, üzerinde ‘Türk Milleti adına’ yazan bir kararda ‘Ben Anayasa’nın 153. maddesini uygulamayacağım’ diyor. Bir cenah, bir ülkenin Anayasasına uymamayı, bir maddesini fiilen ilga etmeyi kendinde hak görüyorsa bu cenaha darbeci denir, Yüksek Yargı falan denilemez bu saatten sonra.
‘YARGITAY 3. CEZA DAİRESİ, ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNİ KENDİ KENDİNE YAPABİLECEĞİNİ SANIYOR’
Anayasa’nın 175. maddesi var. Bu madde Anayasa’nın nasıl değiştirileceğini anlatıyor. Sanıyorum Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nde oturan 5 tane hakimden bir tanesi Meclis’in nitelikli çoğunluğuna tekabül ediyor ki AKP’nin yapamadığı, MHP’nin yapamadığı, iktidarın yapamadığı Anayasa değişikliğini Yargıtay’ın 3. Ceza Dairesi kendi kendine yapabileceğini sanıyor.
Sayın Yıldız konuşmasında şöyle dedi, ‘Mahkeme yasama organının yerine geçemez. Norm ihdas edemez. Hukuk kuralları uygulayıcı elinde değişmemelidir. Hakim ne diyorsa kanun o mu diyeceğiz’. Ne kadar isabetli bir tespit! Madde 153’e bakalım, ‘AYM kararları yasama, yürütme, yargı organlarını, idari makamları, gerçek ve tüzel kişileri bağlar’ diyor. Yıldız’ın yaptığı konuşmanın tek doğru yanı buydu. Bir hakimin eliyle Anayasa’nın bir maddesinden nasıl feragat edilebiliyor? Meclisin nitelikli çoğunluğu olmadan, demokratik bir tartışma zemini ve toplumsal bir mutabakat olmadan ‘Ben Anayasa’nın şu maddesini beğenmiyorum bu yüzden de tanımıyorum’ demek, geçiniz öyle yargısal aktivizmi falan, alenen darbedir!
‘TUTUKLU MİLLETVEKİLİNİN PARTİSİNE GÖRE KONUM ALMAK HUKUKA BAĞLILIK YEMİNİYLE BAĞDAŞMAZ’
Buradan hem MHP hem AKP temsilcilerine soruyorum, AYM 10 yıldır 10 farklı kararda diyor ki ‘Madde 14’te boşluk var, düzeltme yap’, işinize gelen bütün kanunları el kaldır el indirle geçiriyorsunuz, neden burada bir düzenleme yapmıyorsunuz? Sadece ben demiyorum, İrfan Fidan bir şerhinde ‘Tabii burada bir düzenleme yapılması gerekebilir’ diyor. Sizsiniz bu düzenlemeyi yapmayan, ben değilim! Burada bir açık varmış ve Can Atalay’ın tutsaklığı meşruymuş gibi hiç kimse konuşamaz. Konuşursa hukuka uygun hareket etmiş olmaz.
‘TBMM millet egemenliğinin somutlaştığı yerin adıdır. Halen tutuklu bulunan milletvekilleri sadece kendi partilerinin değil üyesi bulundukları TBMM’nin de haysiyeti konusudur. Yürürlükteki hükümler tutuklu milletvekillerinin salıverilmesine engel değildir. Anayasa’nın 14. ve 83. maddelerini mani bir hal olarak çıkartmak zorlama ve yanlı bir yorum olacaktır.’ Bu cümleler bana ait değil, bu cümleler Devlet Bahçeli’ye ait. Yani tutuklu milletvekili MHP’den olunca Anayasa madde 83 ve 14’ü tanıyıp olmayınca tanımama hali o az önce bahsettiğiniz ‘namusumuz ve şerefimiz üzerine’ ettiğimiz hukuka bağlılık yemininin yanına bile yaklaşamaz. Bu sebeple şunu sormak zorundayım: Yatıp kalkıp AYM’ye kızıyorsunuz, madem beğenmiyorsunuz, bu AYM üyelerinin tamamını AKP atadı; Anayasa’nın yetersizliğinden bahsediyorsunuz, bu Anayasa’nın 133 maddesini AKP değiştirdi. O halde bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu, bu ne ortaklık?