TİP Milletvekili Sera Kadıgil, Onur Yürüyüşü'ndeki polis şiddetini Soylu'ya sordu

TİP Milletvekili Sera Kadıgil, Onur Yürüyüşü'ndeki polis şiddetini Soylu'ya sordu

TİP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil, polislerin Onur Yürüyüşü'ndeki saldırısını Meclis gündemine taşıdı. Soylu tarafından yanıtlandırılması talebiyle soru önergesi hazırlayan Kadıgil, "Vatandaşların can ve mal güvenliğini tehdit eden görevliler görevde kalmaya devam edecek midir?" dedi.

İleri Haber

Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil, bu yıl da yasaklanarak hedef gösterilen Onur Yürüyüşü'nde polislerin LGBTİ+'lara ve eyleme destek veren yurttaşlara saldırılarına ilişkin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun yanıtlaması istemiyle soru önergesi hazırladı.

Önergede 19’uncu LGBTİ+ ‘Onur Yürüyüşü’ için yapılan başvurunun ‘genel sağlık, genel ahlak ve olası şiddet terör’ gerekçesiyle hukuksuz bir şeklide yasaklandığı belirtilirken, "26 Haziran günü Taksim’de gerçekleştirilen yürüyüşe ise polisin orantısız güç kullanarak şiddetle engel olmaya çalıştığı, toplanan kalabalığın darp edilerek dağıtıldığı ve bu esnada pek çok kişinin yaralandığı, bir avukatın ayağından yaralandığı, işini yapan bir gazetecinin işkenceyle gözaltına alındığı ve 47  kişinin  ters kelepçeyle zor kullanarak göz altına alındığı görülmüştür" denildi.

Sera Kadıgil Soylu'ya şu soruları yöneltti:

"1- Sosyal Politikalar Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD); İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası Komitesi’nin 30 Haziran 2019’da İstanbul Valiliği tarafından her yıl açıklanan toplantı, gösteri ve yürüyüş alanlarından biri olan Bakırköy Meydanı’nda miting başvurusunun reddedilmesi üzerine  açtığı davada  Bölge İdare Mahkemesinin verdiği kararda;  “Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının, ifade özgürlüğü ile birlikte çoğulcu demokrasi içindeki yeri ve önemi ile demokratik toplumun temellerinden birisi olduğu tartışılmamaktadır. Çünkü ifade özgürlüğü bireylerin şahsiyetini geliştirmesinin ve sonuçta demokratik toplumun tam olarak oluşmasının temel koşuludur” ifadeleri kullanılarak yasağın hukuka aykırı olduğunu hükme bağlanmıştır. Söz konusu emsal karara rağmen, bu yıl Maltepe meydanı için “yasak” kararının alınmasının gerekçesi nedir?

Bakanlığınıza bağlı Valiliklerin, anayasa tarafından güvence altına alınan gösteri ve yürüyüş hakkının yasaklanmasının gerekçesi olarak gösterilen “genel ahlak” anlayışı nedir? 

 2- Anayasal hakkını kullanarak sokakta basın açıklaması okuyan bir kadının üzerine Beyoğlu polis amirinin hınçla saldırıp engellenmesinin ve kadını yere fırlatmasının gerekçesi ve hukuki dayanağı nedir?

3- Pandemi koşullarında ters kelepçe ile hiçbir hukuki gerekçe olmadığı halde keyfi şekilde ve darp edilerek gözaltına alınanların saatlerce kapalı bir ortam olan ekip minibüsünde bekletilmesi, klimalar ve havalandırma çalıştırılmaksızın kapalı alanlarda hakaret ve taciz edilerek oturtulmaları “genel sağlığın korunması” ilkelerine uygun mudur? Hemen aynı gece salıverilen bu insanların gözaltına alınmasının hukuki dayanağı nedir?

4- Anayasa’nın 34. Maddesi’nde “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir” ilkesinin ihlal edilmesine neden olan idari amirler ve bu şahısların hukuksuz emirlerine koşulsuz itaat eden bir kısım emniyet mensubu hakkında herhangi bir yasal işlem başlatılmış mıdır? Vatandaşların can ve mal güvenliğini tehdit eden görevliler görevde kalmaya devam edecek midir?

5- 4 Haziran 2020 İstanbul Maçka Parkında ve 21 Temmuz 2020 Beylikdüzü ilçesinde LGBTİ+’lara yönelik nefret saldırılarına ilişkin verdiğimiz soru önergesine gönderdiğiniz yanıtta kullandığınız:

 “Her türlü ayrımcılığa karşı İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine taraf olan ve bunu Anayasadaki eşitlik ilkesi ile muhafaza eden ülkemiz nefret suçlarına karşı gerekli hassasiyeti göstermektedir” ifadelerinin hala arkasında mısınız?

Öyleyse LGBTİ+’ların anayasal hakkının “genel ahlak” gerekçesiyle yasaklayan Valiliğin ve halka orantısız güç uygulayan hatta kendi sosyal medya profilinde açıkça LGBTİ+’ları sapkın gördüğünü ifade etmekten geri durmayan bir kısım emniyet mensubunun “ayrımcılık ve nefret” suçu işlediğini ve Bakanlığınızın bizzat tarafınızdan ifade edilen tutumunu reddettiğini düşünüyor musunuz?

6- “Onur Yürüyüşü”nü haber yapmak için alanda bulunan AFP muhabiri Bülent Kılıç’ın, polisler tarafından hayatını tehlikeye atacak şekilde yere yatırılarak boğazına bastırılmasını, darp edilmesinin, fotoğraf makinesinin kırılarak, ters kelepçe ile gözaltına alınmasının ve dolayısıyla görevini yapmasının engellenmesinin gerekçesi ve hukuki dayanağı nedir? Kılıç’ı darp eden polisler hakkında başlatıldığı duyurulan soruşturma ne aşamadadır?

Öte yandan Bülent Kılıç’a uygulanan şiddet görüntülerinin kamuoyunda yarattığı infialin ardından  İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, Kılıç’ın basın mensubu olduğunun karakolda işlem yapılırken öğrenildiği ifade edilmiştir. Kılıç’ın basın mensubu olup olmaması ile uygulanan şiddet arasında nasıl bir ilişki vardır?

7- Bir vatandaşın, atılan ses bombaları üzerine evinin balkonundan “Ses bombası kullanmayın, çocuklar korkuyor” diye uyarması üzerine polis amirinin “Ne bombası lan y..vşak, gel buraya” diye hakaret ederek bağırmasının ve “Gidin evinden alın” talimatı vermesi üzerine vatandaşın çocuklarının yanında zorla evinden gözaltına alınarak Emniyet Müdürlüğüne götürülmesinin gerekçesi ve hukuki dayanağı nedir?

Kamu görevi yapması gereken Emniyet amiri vatandaşa küfretme hakkını nereden almaktadır? Vatandaşa küfretmek “genel ahlak” a  uygun mudur?

8- Bir kafede Murat Kahya isimli vatandaşa polis amir yardımcısının gelerek keyfi olarak ‘eğer kafedeysen sandalyeye otur’ şeklinde komut vermesinin ardından ayakta durmak istediğini ifade eden vatandaşı zor kullanarak ters kelepçeyle göz altına aldırmasının gerekçesi ve hukuki dayanağı nedir? Kafede ayakta durmak ne zaman hangi “idari” işlemle yasaklanmıştır?

9- Mis Sokakta hukuksuz şekilde gözaltına alınan ve darp edilen insanlara yardımcı olmak amacıyla gittiğim ve bir polis amir yardımcısıyla gayet düzeyli bir şekilde müzakere ederken yanımızda belirip 30 cm ötemden bağırmaya başlayan ve akabinde “bunları süpürün” talimatı vererek kalkanlı bir tabur polisi bir milletvekilinin ve beraberindeki heyetin üstünde saldırtan, bu esnada beraberimde bulunan avukatımın hastanede müdahale gerektirecek şekilde ayağından yaralanmasına sebep olan Beyoğlu Polis Amiri devletin kolluk güçlerini kanunsuz bir şekilde sevk ve idare etme hakkını kimden almaktadır?

10- Yukarıda ayrı ayrı tüm hukuksuz eylemleri sıralanan ve yaptıkları gerek video ve fotoğraf kayıtları gerek ben dahil yüzlerce insanın şahitliği ile sabit olan kamu görevlileri hakkında soruşturma açmayı düşünüyor musunuz yoksa işbu eylemler Bakanlığınız nezdinde hukuka uygun mu bulunmaktadır?"