TİP Milletvekili Adayı Can Atalay, cezaevinden yurttaşlara seslendi: ‘Önümüzde koskoca bir dava var’
Can Atalay, ailesiyle yaptığı telefon görüşmesi sırasında yurttaşlara seslendi.
İleri Haber
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Adayı ve Gezi Davası tutuklularından Can Atalay, cezaevinden ailesiyle yaptığı telefon görüşmesi sırasında yurttaşlara seslendi. Depremin üzerinden çok kısa bir zaman geçmesine rağmen her şeyin normale döndürülmeye çalışıldığını vurgulayan Atalay, “Koskoca bir dava var önümüzde, bu davanın hakkını adım adım takip ederek vermemiz gerekir” ifadelerini kullandı.
TİP Hatay Milletvekili Adayı Can Atalay, tutuklu bulunduğu Silivri F Tipi Cezaevi’nden ailesini arayarak görüşme sırasında yurttaşlara seslendi. Atalay’ın yurttaşlara hitap ettiği anlara ilişkin video, TİP’in Twitter hesabından “Silivri 9 No’lu, A-47’den tüm yurttaşlarımıza bir mesaj var” notuyla paylaşıldı.
‘YAŞANAN UNUTTURULMAYA, HİÇ YAŞANMAMIŞ GİBİ KABUL ETTİRİLMEYE ÇALIŞILIYOR’
Cezaevinde bulunduğu için, milletvekili adayı olduğu halde sesini kimseye ulaştıramadığının altını çizen Can Atalay, deprem bölgesindeki yurttaşlara hitaben şunları kaydetti:
“Malum adayım ve hiç kimseye hitap edemiyorum, ‘Hitap edebilseydim ne derdim’ diye düşündüm. Derdim ki, sevgili Maraşlılar, sevgili Urfalılar, sevgili Malatyalılar, Adıyamanlılar, Osmaniyeliler, Adanalılar ve sevgili Hataylılar… Depremin üzerinden, 6 Şubat’ın üzerinden henüz çok kısa bir zaman geçmiş olmasına karşın her şey normale döndürülmeye çalışılıyor. Yaşanan unutturulmaya, hiç yaşanmamış gibi kabul ettirilmeye çalışılıyor.
Bunun böyle olmayacağını, bunun böyle olamayacağını hep birlikte göstermemiz gerekir. Meselemiz budur. Ben Silivri 9 No’ludan sesleniyorum, A-47’den sesleniyorum. Çok zor koşullarda sesimi onlara ulaştırmak istiyorum. Ulaşır mı ulaşmaz mı bilmiyorum ama şunu söylemek istiyorum: Sadece yitip giden canlarımız için değil, sadece onların hatırasına sahip çıkmak için değil, sadece çekilen acının, ödenen onca bedelin, o kadar kaybın hesabının adil bir şekilde adalet önünde verilmesini sağlamak için değil, gelecek kuşakların benzer şeyleri yaşamaması için de önümüzde koskoca bir dava var.
‘ÖNÜMÜZDE, ADIM ADIM TAKİP EDEREK HAKKINI VERMEMİZ GEREKEN KOSKOCA BİR DAVA VAR’
Koskoca bir dava var önümüzde, bu davanın hakkını adım adım takip ederek vermemiz gerekir. Türkiye bir afetler ülkesi, Türkiye bir depremler ülkesi. Türkiye’nin bir afetler ülkesi olduğunu, depremler ülkesi olduğunu çok uzun zamandır biliyoruz. Dile pelesenk olduğu gibi konuşalım, 99’dan beri biliyoruz. Buna ilişkin yasalarda hangi değişikliklerin yapılması gerektiğini biliyoruz. Buna ilişkin yasalarda yapılması gereken değişiklikleri söyledik, dinlemediler. İnsan hayatını korumayı insan hayatını sakınmayı başa yazmadılar, rantı başa yazdılar.
‘TÜRKİYE’NİN KAYNAKLARI DEPREM DİRENÇLİ KENTLER İNŞA ETMEYE AYRILMADI’
Bütün yaşadığımız yıkımın sonucu budur. İzmir depreminden sonra Recep Tayyip Erdoğan söylemişti; yıkılıp yeniden yapılan bina sayısı, yanlış hatırlamıyorsam, 750 bin, yıkılıp yeniden yapılması gereken yapı sayısı, yanlış hatırlamıyorsam, 1 milyona yakın demişti ve bunu önümüzdeki 100 yıldan fazla bir sürede yapacağını ima etmişti. Yani 100 yıl daha iktidara talip olmuştu. Allah uzun ömür versin, her insanın çok uzun, hakkınca yaşaması, hak ettiklerinin tümünü görmesiyle yaşamasını dileriz. Fakat Türkiye’nin bu kadar vakti olmadığını belki de en ağır yaşayan illerden bir tanesi Hatay. Hatay’ın belli bölgeleri neredeyse hiç kalmadı. Bu böyle olmayabilirdi. Deprem dirençli, afet dirençli kentler inşa edilebilirdi fakat Türkiye’nin kaynakları buna ayrılmadı. Türkiye’nin olanakları buna özgülenmedi, en başa bu yazılmadı. Bu bir rant meselesi haline getirildi. İstanbul’un zenginlerinin yaşadığı mahallelerde, rantı yüksek mahallelerde tırnak içerisinde dönüşüm gerçekleştirildi. Geri kalanı ihmal edildi.
Bir bunun böyle olmaması mümkündü, bunun hesabını adil olarak sormak zorundayız. Demin de söyledim ölenlerimiz, yaralılarımız için değil sadece, bu memleketin gelecek kuşaklarına borcu bu. Birinci olarak bunu söylerdim.
AKP’Lİ ADAYIN ‘DEPREM FELAKET DEĞİL RAHMET’ SÖZLERİNİ HATIRLATTI
İkincisi, ben televizyonun başında utanç içerisinde izledim. Bir tane yaşlı amca, ağzından erdemli söz çıkar, iyilik söyler diye beklerken dedi ki arkada duran milletvekili adaylarını işaret ederek, ‘Kardeşlerim’ dedi Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili adaylarına. ‘Afet’ dedi, ‘ben’ dedi, ‘rahmet diyorum rahmet’ diye devam etti, ‘Rahmet diyorum çünkü bu yıkımın içerisinden bu karışıklık gidecek ve sadeleşecek her yer ak olacak’.
‘O SÖZLERE NE HATAY’I NE TÜRKİYE’Yİ TERK ETMEYECEĞİZ’
Hataylılara sesleniyorum, Hataylılar!
Kentinize, kültürünüze, kendi yaşamınıza, ölenlerinizin hatırasına, gelecek kuşakların geleceğine sahip çıkmalısınız. Ağzından güzel söz çıkacağı umuduyla dinlediğimiz amcanın kem sözlerine ne Hatay’ı ne Türkiye’yi terk etmeyeceğiz. Bu bir fetihçi kafa.
Genç cumhuriyete Hatay’ın katılmasından bu yana Hatay bu memleketin en güzide köşelerinden bir tanesi. Hataylıların o inançtan ya da bu inançtan, o fikirden ya da bu fikirden ayrıştırılmasına, daha da ötesi düşmanlaştırılmasına dur diyeceksiniz. Yüz binlerce Hataylı haklı olarak kent dışındalar. Çocuklarının, yaşlılarının elverişli koşullarda bulunması için il dışına gittiler ama bu tür sözlerden sonra Türkiye’nin kardeşçe, çoğulcu bir geleceğe sahip olacağına…”
GÖRÜŞME KESİLDİ, BARIŞ ATAY DEVAM ETTİ: ‘BİZ CAN’IN SESİYİZ, SESİMİZİ KESEMEYECEKLER’
TİP’in Twitter hesabından yayınlanan video, görüşme süresi sona erdiği için sözü yarıda kalan Can Atalay’ın ardından, TİP Hatay Milletvekili Barış Atay’ın sesiyle devam etti. Atay, “Ama Can susar mı? Hayır. Çünkü biz Can’ın sesiyiz arkadaşlar. Bizim sesimizi kesemeyecekler. Bu halkı susturamayacaklar. Biz hakkımızı alacağız ve bu şehri yeniden kuracağız” ifadelerini kullandı.