Erkan Baş: 17 yıllık AKP karanlığına 'dur' demek için 23 Haziran'da sandığa gideceğiz

Erkan Baş: 17 yıllık AKP karanlığına 'dur' demek için 23 Haziran'da sandığa gideceğiz

Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş, Meclis'te partisinin haftalık basın açıklamasını düzenleyerek "17 yıllık AKP karanlığına 'dur' demek için 23 Haziran'da sandığa gideceğiz" dedi.

İleri Haber

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Meclis'te partisinin haftalık basın açıklamasını düzenliyor.

Erkan Baş'ın basın açıklaması şu şekilde:

Dün Hatay Milletvekilimiz Barış Atay ve İzmir il örgütümüz Aliağa ilçesine gittiler ve Aliağa Belediyesi'nin işçilere dönük saldırganlığını yerinde gözlemlemek istedik. Haksız yere işten atılmış ve günlerdir direnişte olan Aliağa Belediye işçilerine bir dayanışma ziyaretinde bulunduk, karşılaştıkları muameleleri doğrudan kendilerinden dinledik ve bu vesileyle onların sesini buraya taşıdık.

'ALİAĞA'DA MAFYA REİSİ GİBİ BİR BELEDİYE BAŞKANI GERÇEĞİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ'

Bu ziyaret vesilesiyle öğrendiğimiz tipik bir mafya reisi gibi insanları silahla vurduran, tokat atan, döven, engelli işçileri küçük düşürmek için özel bir sarf eden bir belediye başkanı gerçeğiyle karşı karşıyayız. Dolayısıyla ilk söylenmesi gereken, bu belediye başkanının işçilere dönük her türlü saldırganlığının hesabını vermesi gerekiyor. Konuşulabilmesi, muhatap alınabilmesi için ön şart, işçilerin bu adaletsiz, haksız, hukuksuz, hatta alçakça muameleye dair işçilere bir özür borcu vardır, bunların hesabını vermesi gerekir. Bizim düşüncemiz, ülkemizin de bu utançtan kurtulması gerektiğidir.

99'U KADROLU OLAN TOPLAM 132 İŞÇİ İŞTEN ÇIKARILDI

Bakın işçilerin yaşadığı bazı olaylardan örnekler anlatayım.

Şu ana kadar Aliağa Belediyesi'nden şu ana kadar 132 işçi işten çıkarılmış ve bunların 99’u kadrolu çalışan işçi.

HAK İHLALLERİNİ SOSYAL MEDYADAN PAYLAŞAN İŞÇİYİ BACAĞINDAN VURMUŞLAR

Örneğin bu olaylardan bir tanesinde, engelli kadrosunda bulunan bir işçiyi bulunduğu görevden alıp “bundan sonra şoförlük yapacaksın” diyor. Sonra da engeli dolayısıyla şoförlük yapmakta zorlanan işçiyi işten atıyor.

15 yıllık büro emekçisini, temizlik işlerine yollayıp, mobbing uygulayarak işten atıyorlar. İşten atıldıktan sonra “annem rahatsız alacaklarımı istiyorum” diyen başka bir işçiye bizzat belediye başkanı tokat atıyor, saldırıyor ve daha kötüsü Aliağa’da yaşanan olayları, belediyede yaşanan ihlalleri, işten çıkarmaları sosyal medyada paylaşan bir kişiyi gece yarısından sonra bacağından vuruyorlar.

'İŞÇİ SINIFI BÖYLE MAFYA BOZUNTULARINA PABUÇ BIRAKMAYACAK'

Aliağa Belediye Başkanı bir mafya örgütü reisi gibi davranıyor. Orada iktidar organları, güvenlik güçleri, yargı kurumları işçilerin değil belediye başkanının yanında duruyor. İşçiler kendi güçleriyle, cesaretleriyle, birlikte direnişe devam ediyor. Biz Türkiye İşçi Partisi olarak işçilerin yanında olacağımızı, haksızlıkların üzerinin örtülmesine asla izin vermeyeceğizi bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Türkiye’nin onurlu emekçiler hiçbir zaman kendilerini yalnız hissetmeyecekler. İşçi sınıfı böyle mafya bozuntularına asla pabuç bırakmayacaktır.

İŞSİZLİK YÜZDE 14'Ü GEÇMİŞ DURUMDA

Biliyoruz ki Türkiye'de asıl mesele, iktidarın kendini işçi düşmanı olarak konumlandırması, iktidarın bir patron örgütü haline gelmiş olması. Bunun açık örneklerinden bir tanesi, dün ve bugün basın yayın organlarına yansıdı. Tabii yandaş basın bunun üstünü örtmek için olağanüstü bir çaba sarf ediyor ama ülkemizde işsizlik oranları artmaya maalesef devam ediyor.

İşsizlik %14'ü geçmiş durumda. Ülkemizin gelecek kuşağındaki işsizlik yüzde 25.2’ye ulaştı. Yani her 4 gencimizden biri işsiz.

EMEKÇİLERİN İKTİDAR OLDUĞU SOSYALİST TÜRKİYE'DE İŞSİZLİK YASAK OLACAK

Emekçileri işsizlikle tehdit etmekten, gençlerin geleceğini karartmaktan hiçbir zaman vazgeçemeyecek olan bu sömürüye dayalı sistem ancak ve ancak işçinin alın terini gasp ederek ayakta kalabilir. Biz Türkiye İşçi Partisi olarak işsizliğin yasaklanacağı, haftalık çalışma saatlerini derhal 40 saate düşürüleceği bir düzenin mücadelesini yürütüyoruz.
İşçilerin, emekçilerin iktidar olduğu bir ülkede, Sosyalist Türkiye’de işsizlik yasak olacak, emekçiler açlık sınırında yaşamayacak, çalışma saatleri azalacak ve gençlerimiz geleceğini kazanmak için başka ülkelere göç etmek zorunda kalmayacak.

'3 GÜN ÖNCE BİR MARKET İŞÇİSİ SU BASKININDA MAHSUR KALIP HAYATINI KAYBETTİ'

3 gün önce Kocaeli Darıca’da marketinde çalışan 26 yaşındaki işçi Elif Urhal yaşanan su baskınında marketin deposunda mahsur kalıp hayatını kaybetti. Sosyalist Türkiye’de bunlara izin vermeyeceğiz. Gencecik işçi kardeşlerimiz patronların kar hırsı için yaşamlarından olmayacaklar. Çünkü sosyalist Türkiye’de patronlar olmayacak.

'DEMİRTAŞ'IN DERHAL SALINMASI GEREKTİĞİNİ BİR KEZ DAHA VURGULAMAK İSTİYORUZ'

Emekçilere, yoksullara dönük bu saldırganlığı tamamlayan bir Türkiye fotoğrafıyla karşı kaşıyayız. Bugün, bu saatlerde HDP'nin önceki Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın bir duruşması var. Bununla ilgili hem Demirtaş'la dayanışma duygularımızı bir kez daha paylaşmak istiyoruz, hem de bütünüyle siyasi nedenlerle yargılandığını bildiğimiz Demirtaş'ın derhal salınması gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyoruz.

'GEZİ DAVASINDA İKTİDARIN YARGILANMASI GEREKTİĞİ DÜŞÜNCEMİZİ SİLİVRİ'DE PAYLAŞACAĞIZ'

Öte yandan, önümüzdeki hafta pazartesi günü Türkiye tarihinin bize göre önemli davalarından bir tanesi olan Gezi davasının ilk duruşması gerçekleşecek. Biliyorsunuz, Türkiye'de milyonlarca insanın bu iktidarın baskılarına, zulmüne hep birlikte 'hayır' dediği; önce iktidarın Gezi Parkı'na dönük çevre düşmanı politikalarına karşı başlayan, ondan sonra 'Ben her istediğimi yaparım' diyene 'Hayır, bu ülkede halk var, emekçiler var, biz milyonlarız ve sen bize rağmen her istediğini yapamazsın' diyen büyük bir halk hareketiydi Gezi Direnişi. Şimdi bu direnişi kriminalize etmeye, buradan bir suç uydurmaya dair hukukla, adaletle alakası olmayan bir dava sürecine ülkemiz şahitlik edecek. Ayrıca Gezi davasını da yakından takip edeceğimizi ve orada iktidarın yargılanması gerektiği düşüncelerimizi de Silivri'de de paylaşacağımızı buradan da ifade etmiş olalım.

'AYTEN ÖZTÜRK 6 AY BOYUNCA İNSANLIK DIŞI MUAMELELERE MARUZ KALDI'

Yine 'adalet' kapsamında ele alınması gerektiğini düşündüğümüz, Türkiye'de çok uzun bir süre iddia olarak gezinen ama nihayetinde Ayten Öztürk isimli yurttaşımızın mahkeme savunması vesilesiyle iddia olmaktan çıkan son derece önemli bir konu da kamuoyunun gündemine girmiş bulunuyor.

Ayten Öztürk, savunmasında, güvenlik güçleri tarafından 6 ay önce kaçırıldığını anlatıyor. yurt dışından Türkiye'ye getiriliyor, 6 aylık süre boyunca herhangi bir kayıt olmadan muhtemelen bir kamu binasının bodrum katında işkence merkezine dönüştürülmüş mekanda işkence uzmanları tarafından insanlık dışı muamelelere maruz kaldı. Tam savunması da kimi basın yayın organlarında yer aldı ve okurken insanın tüylerini diken diken eden bir tabloyla karşı karşıyayız.
Deyim yerindeyse Latin Amerika’daki, Afrika’daki, Nazi kamplarındaki, 12 Eylül hapishanelerindeki uygulamaları kat be kat aşan sistematik işkence olayıyla karşı karşıyayız.

Kim neyle suçlanırsa suçlansın işkence yapılamaz. İşkence insanlık suçudur. Yeri bilinmeyen, özel eğitilmiş uzmanların bulunduğu sistematik işkence merkezleri kurmak ise faşizmin göstergesidir.

'İÇİŞLERİ BAKANI AKP PROPAGANDASI YAPMAK YERİNE İŞKENCE İDDİALARINI SORGULAMALI'

İçişleri Bakanı’nın, cumhurbaşkanı yardımcılarının, iktidar olanaklarını kullanarak meydanlarda AKP propagandası yapmak yerine bu işkence iddialarını sorgulaması gerektiğini, varsa işkence merkezleri hakkında açıklama yapılması gerektiğini ve bu süreçte rol üstlenen karanlık güçlerin derhal açığa çıkarılması gerektiğini ve hesap vermesi gerektiğini ifade edelim.

Şu da açk ki baskı, şiddet, işkence hiçbir iktidarı uzun süre ayakta tutamaz. AKP iktidarı da, İçişleri Bakanı da bu vesileyle ayakta kalacaklarına inanıyorlarsa  yanılıyorlar.

'TÜRKİYE EMEKÇİLERİN İŞİYLE, AİLESİYLE TEHDİT EDİLDİĞİ BİR İKTİDAR TARAFINDAN YÖNETİLMEKTEDİR'

Değerli arkadaşlar, Türkiye İşçi Partisi açısından AKP iktidarı Türkiye'nin bir karanlığa sürüklendiği, bir karanlıkta boğulmak istendiği emekçi, işçi düşmanı bir iktidardır. Bu 17 yıl içerisinde ülkemizde yaşayan insanların hayatı bir cehenneme çevrilmiş, hakkını arayan işçiler yerlerde tekmelenmiş, grevleri yasaklanmış ama diğer taraftan da emekçi insanlarımız işiyle tehdit edilerek mitingleri dinlemeye, Cumhurbaşkanı'nı izlemeye, AKP yetkililerini alkışlamaya zorla götürülmüştür. Türkiye işçilerin, emekçilerin, işiyle yaşamıyla, ailesiyle tehdit edildiği bir emekçi düşmanı iktidar tarafından yönetilmektedir.

'İKTİDARINI DÜŞMANLIK ÜZERİNE BİNA ETMEYİ HEDEFLEYEN BİR İKTİDARLA KARŞI KARŞIYAYIZ'

Ülkemizde bu iktidar döneminde insanlar arasında ayrımcılık körüklenmiştir. Türk'le Kürt'ü, Aleviyle Sünniyi, başı açık olanla kapalıyı, kadınla erkeği birbirine, genci bir diğer genç insana düşman eden ve iktidarını bu düşmanlık üzerine bina etmeyi hedefleyen bir iktidarla karşı karşıyayız. 

İkincisi, AKP Saray iktidarı, 'bir lokma bir hırka' diye yoksulun desteğini alarak başa gelenlerin, kendilerine yazlık, kışlık ve uçan saray yaptırdığı; rüşveti, çalıntı dolarları ayakkabı kutularında sakladığı, makam araçlarından, lüks yiyeceklerden vazgeçmeyen, tek amacı zenginleşmek olan bir yöneticiler topluluğunun ortaya çıktığı bir iktidardır.

'İKTİDARDA YER TUTMUŞ HER YÖNETİCİ KENDİLERİNİ İHYA ETTİKLERİ BİR RANT DÜZENİ KURMUŞLARDIR'

Sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde yahut şu içinde bulunduğumuz Meclis binasında yapılan israf, makam araçları, gerici derneklere, yandaş kurumlara aktarılan halkın paraları değil; İktidarda yer tutmuş her bir yönetici, cumhurbaşkanından, bakanına, belediye başkanına, hatta yandaş köşe yazarına, özel şoförüne, çanak yalayıcısına kadar kendilerini ihya ettikleri bir rant düzeni kurmuşlarıdır.

Tren katliamlarında çocuğunu kaybeden annelere, açlıktan intihar eden, kendini yakan işçilere 'şov yapıyorsun' diyen ancak 1000 odalı saraylarda ejder meyveleri yiyerek gösterişe boğulmuş bir “elit” yandaş zengin takımı ortaya çıkmış durumdadır.

'ŞARLATANLAR 'BİLİM İNSANI' DİYE MUTEBER KILMAYA ÇALIŞTILAR'

Üçüncüsü, AKP-Saray düzeninde, belediyelerden kaynak aktarılan vakıflarda çocuklar tecavüze uğrarken, çocuk istismarı görmezden gelinirken, kadına şiddet sokağa taşarken, daha bugünlerde gündemde, LGBTİ+ yurttaşlara hasta muamelesi yapılır ve etkinlikleri yasaklanırken; televizyonlarda, mitinglerde çocuk istismarını teşvik eden, kadına ikinci sınıf insan muamelesi yapan, bilim dışı, insanlık dışı uygulamaları propaganda eden şarlatanlar, din adamı, bilim insanı diye muteber kılınmaya çalışılmıştır.

'17 YILLIK KARANLIĞA DUR DEMEK İÇİN 23 HAZİRAN'DA SANDIĞA GİDECEĞİZ'

Dördüncüsü; AKP Türkiyesinde barış savunucuları hapislere gönderilmiş, Kürt-Türk birlikteliğinin üzerine toprak atılmaya çalışılmış, öte yandan işgal, savaş ve katliam propagandası yapan mafya bozuntuları boy vermiş; ülkemiz tüm komşularıyla düşman hale getirilmiştir. Kuşkusuz çok daha fazlası sayılabilir ancak artık dur diyoruz. AKP’ye, Saray’a, 17 yıllık bu karanlığa dur demek için 23 Haziran'da sandığa gidecek ve oyumuzu vereceğiz.

'HALKIMIZIN İSTEĞİNE UYGUN OLARAK AKP İKTİDARINI DEVİRMEYİ ÖNÜMÜZE KOYMUŞ DURUMDAYIZ'

Bu seçimin en önemli hedefi bizim için AKP’nin gidiş yolunun açılmasıdır. Biliyoruz, halkımız AKP’nin gitmesini istemektedir ve bizler de bu ülkenin devrimcileri, sosyalistleri, komünistleri olarak halkımızın bu isteğine uygun olarak öncelikli bir görev olarak AKP-Saray iktidarını devirmeyi önümüze koymuş durumdayız. Halkımızın arzusu budur ve kurtuluş umudu buradan filizlenecektir.

Komünistler, sosyalistler halktan kopuk, kendi içine kapanık, küçük çıkarların hesapların takipçisi insanlar değildir. Ülkenin içinde bulunduğu durum üzerimize nasıl bir görev yüklediyse,  bu görevi elimizden gelen en iyi şekilde yapacağız.

Bu yüzden sevgili arkadaşlar pazar günü İstanbul’da sosyalist, komünist bilinç ve sorumlulukla sandığa gideceğiz ve AKP’ye kaybettireceğiz.

Mücadelemiz elbette ne yeni başladı ne de pazar günü bitecek. Her kim gider ve yerine kim gelirse gelsin işçi sınıfının çıkarların, mücadelesini temsil etmeye ve sosyalist iktidar için bir an durmadan kavgayı büyütmeye de devam edeceğiz.

ASKER ALMA VE EĞİTİM REFORMU

Bu hafta bildiğiniz gibi geçen haftadan devam eden bir asker alma yasası görüşmeleri olacak. Tutumumuzu geçen hafta da ifade etmiştik, aynı kararlılıkla bu hafta da Saray ordusunun kurulma çabalarına izin vermeyen bir tutum alacağız. Diğer taraftan da sanıyorum komisyonda görüşülmeye başlanacak yine bir eğitim reformuyla karşı karşıyayız. Her gelen bakanın bir öncekinin yaptıklarını düzelttiği, bu arada ülkemizin gençlerinin, çocuklarının, geleceğinin karardığı bir eğitim reformu girişimiyle de karşı karşıyayız. Biz burada da başta yoksul emekçi çocuklarının, işçi çocuklarının olmak üzere bu ülkedeki tüm çocukların eşit, parasız, bilimsel eğitim mücadelesinin parlamentodaki sesi olmaya çalışacağız.