TİP Çankaya Belediye Başkan Adayı Değirmenci: Yapacağımız her şey, ‘demek ki toplumcu belediyecilik mümkünmüş’ dedirtecek
İrfan Değirmenci, Ankara’da basın emekçileriyle bir araya geldi.
İleri Haber
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Çankaya Belediye Başkan Adayı İrfan Değirmenci, TİP Genel Merkezi’nde düzenlenen basın buluşmasında basın emekçileriyle bir araya geldi. ‘Toplumcu belediyecilik’ anlayışını hayata geçirmek istediklerini ifade eden Değirmenci, Çankaya’nın Türkiye’ye umut ışığı olacağını vurgulayarak “5 senede yapacağımız her şey, ‘demek ki toplumcu belediyecilik mümkünmüş’ dedirtecek” şeklinde konuştu.
TİP Çankaya Belediye Başkan Adayı İrfan Değirmenci, partisinin genel merkezinde gazetecilerle buluştu. Basın buluşmasında Değirmenci’ye TİP Ankara İl Başkanı Fırat Çoban, TİP Parti Meclisi (PM) üyesi İlke Kumartaşlıoğlu ve TİP Çankaya Belediye Meclis Üyesi Adayı Tuğba Gürsoy da eşlik etti.
Basın buluşmasında açılış konuşmasını yapan TİP Ankara İl Başkanı Fırat Çoban, sözlerine Gezi Direnişi sırasında başına isabet eden gaz kapsülü nedeniyle 10 yıl önce bugün yaşamını yitiren Berkin Elvan’ı anarak başladı.
‘BERKİN’İ BİZDEN ALANLARLA MUTLAKA HESAPLAŞACAĞIZ’
Fırat Çoban’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Berkin hem benim kuşağım nezdinde hem de Gezi Direnişi’nin parçası olan on milyonlarca insan nezdinde bir yaradır. Bu yara 10 yıldır yası tutulamayan, sürekli kanayan bir yara. Meydanlarda yuhalatılınca kanayan, katilleri cezalandırılmadığında kanayan bir yara. Sevgili ailesi bu yıl bir yas tutmaya karar verdi. Hem Berkin'i hem Gezi’de yitirdiğimiz tüm dostlarımızı, kardeşlerimizi saygıyla yad ediyoruz. Ali İsmail'i bizden alanlarla, Berkin'i bizden alanlarla mutlaka hesaplaşacağız.
‘TİP, CUMHURİYETİN İKİNCİ YÜZYILINDA BU MEMLEKETE SOSYALİST BELEDİYELER BİRLİĞİ ARMAĞAN EDECEK’
Sevgili arkadaşlar, bir önceki genel seçimlerde Türkiye İşçi Partisi ortaya bir iddia koydu. On binlerce üyesi, yüz binlerce dostu, gönüllüsü, sempatizanı ve milyona ulaşan bir seçmen hedefi, yurttaş desteği hedefi ortaya koydu. Bu hedef 14 Mayıs genel seçimleriyle gerçeğe ulaştı. 14 Mayıs genel seçimlerinin ardından AKP'yi yenememiş olmanın verdiği hayal kırıklığıyla da beraber geçtiğimiz yazı kongre süreçleriyle geçirdik. Kongre süreçlerinin ardından ortaya bir ‘kazanım siyaseti’ hedefi koyduk. Bizim artık ülkedeki milyonlarca emekçiyi, kadını, genci, LGBTİ+’yı siyasal mücadeleye dahil edebilmek, onları siyasetin öznesi haline getirebilmek için çeşitli toplumsal, siyasal alanlarda kazanımlar elde etmemiz gerekiyordu. Çünkü 14 Mayıs'ın hayal kırıklığı, umutsuzluğu toplum nezdinde çok yaygın bir şekilde örgütlenmişti.
Bu kazanım siyasetinin en somutlandığı alanlardan biri, bizim için yerel seçimler. Ümit ediyoruz ki Türkiye İşçi Partisi 31 Mart yerel seçimlerinden memleket genelinde, Ankara'da, Hatay'da, Malatya'da, Tokat'ta, Erzincan'da belediyeler kazanarak ve bu memlekete cumhuriyetin ikinci yüzyılında bir Sosyalist Belediyeler Birliği armağan ederek yoluna devam edecek.
‘ÇANKAYA’DA YA İRFAN DEĞİRMENCİ BELEDİYE BAŞKANI OLACAK YA DA MÜESSES NİZAM SÜRECEK’
Bu yerel seçimlerde 2 şey, 2 ilke önceledik. Birincisi her ne olursa olsun biz AKP-MHP faşizmiyle kendisini mimleyen Saray Rejimi’nin yeni belediyeler kazanmamasını arzu ediyoruz. Muhalefetin yönetmesi hiçbir şey ifade etmeyebilir ama Saray Rejimi’nin yeni bir belediye kazanması bu memleketteki emekçiler, kadınlar, gençler adına çok şey ifade ediyor. Bu yüzden Türkiye İşçi Partisi hiçbir tartışmaya girmeden, hiçbir pazarlığa girmeden, üzerine düşen sorumluluğu memleket adına yerine getirmiştir. Aday çıkarmadığımız yerler, büyük şehirler, iller, ilçeler bunlar zaten kamuoyunda malumudur. Biz Saray Rejimi’ne yeni bir belediye hediye eden, yalnızca kendi ikbalini düşünen bir siyasi hareket değiliz. Masalara oturan, masalardan kalkan, vekil pazarlıklarına giren, belediye pazarlıklarına giren, çantalar alıp götüren bir siyasi hareket değiliz. Memlekette bunlardan zaten var. Ancak ikinci ilkemiz de şu, bu memlekette AKP iktidarı gibi pespaye bir rejimin 20 yıldır hüküm sürmesinin, üstelik kendisini sürekli tahkim ederek, sürekli egemenlik alanını genişleterek hüküm sürmesinin en temel sebeplerinden biri de muhalefet yapma biçimi, bu memlekette kurumsallaşmış muhalefet, bu ana akım muhalefet. Türkiye İşçi Partisi aldığı 1 milyon oyla, yurttaş iradesinin desteğiyle bu seçimlerde AKP'ye hediye etmeyeceği ama kendisinin kazanabileceği yerlerde çok güçlü adaylarla seçime girme kararı almıştır. Çankaya da bu iddiamızın en somutlaştığı, belki en merkezileştiği yerlerden biri. Burada, Çankaya'da çok açık, bir önceki seçim sonuçlarıyla da açık, bundan önceki 10 seçimin sonuçlarıyla da açık ki, aradan AKP-MHP adayının, Cumhur İttifakı adayının sıyrılma riski kesinlikle yok. Ya Türkiye İşçi Partisi'nin aday gösterdiği Sayın İrfan Değirmenci Çankaya'nın belediye başkanı olacak ya da müesses nizam devam edecek, ‘Böyle gelmiş, böyle gider’ denilen ilişkiler, belediye anlayışı, yurttaşa müşteri olarak bakan, kente parsellenecek bir arsa olarak bakan, yakasına taktığı rozet her ne olursa olsun bu bakışı değişmeyen bu anlayış devam edecek.
‘BU SEÇİMLERDE ARTIK BU MASKELİ BALO SON BULSUN İSTİYORUZ’
İrfan Değirmenci burada doğmuş, burada büyümüş, ortaokuluyla, lisesiyle buradan mezun olmuş, hemen 50 metre ötede Cebeci'de üniversite öğrenimini sürdürmüş, buranın sokaklarında koşmuş ve Melik Gökçek'in bu kenti talan ettiği dönemlerde meslek yaşamını Melik Gökçek'le kavga ederek geçirmiş bir dostumuz. İrfan Değirmenci'yi Çankaya örgütümüz içerisinde yaptığımız eğilim yoklaması sonucu aday olarak gösterme kararı aldık. Parti Meclisimiz de bu kararı onadı ve bir kampanya sürecine başladık. Burada sevgili İrfan Başkanımızla beraber, yalnızca cumhuriyet değerlerine sahip çıktığı sanıldığı için oy verilen siyasi partinin bu kenti aslında yönetmediği, burada kurulu bir sermaye düzeninin, bir rant düzeninin yeniden dağıtıcısı olduğu, aslında Mustafa Kemal Atatürk'ün ifade ettiği biçimiyle bir ‘idare-i mahlasatçılık’ yaptığı bir yerel yönetim anlayışıyla karşı karşıya olduğumuzu gördük. Dahası bu kentin 20 yılda bu hale gelmesinin en temel müsebbiplerinden biri de yalnızca Melik Gökçek ve Saray Rejimi’yle ilişkilendirilemeyecek biçimde, karşısında güçlü bir kent muhalefeti örmeyen bir belediye olduğunu gördük.
Bu seçimlerde artık bu maskeli balo son bulsun istiyoruz. Çankaya bizim kuvvetli bir iddiamızın olduğu bir yer. Anketler de önümüzdeki hafta itibariyle gelmeye başlayacak, burada ya müesses nizam bir şekilde devam edecek, çok üzücü biçimde ifade edeceğim, yani ‘ceketimi koysam kazanırım’ anlayışı ya bir şekilde devam edecek ya da Türkiye İşçi Partisi ve Çankayalının çok yakından tanıdığı, Çankaya'nın çocuğu İrfan Değirmenci bu kenti yönetecek.”
Fırat Çoban’ın ardından, TİP Çankaya Belediye Başkan Adayı İrfan Değirmenci bir konuşma yaptı. Açıklamalarında “toplumcu belediyecilik” anlayışını ülke genelinde hayata geçirmeyi hedeflediklerinden bahseden Değirmenci, “Çankayalıyı, Çankaya'yı yönetmeye davet ediyoruz” ifadelerine yer verdi.
‘GEZİ DİRENİŞİ’NDEN SONRA DÜNYAYA BAKIŞIM DEĞİŞTİ’
İrfan Değirmenci’nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Sayın Başkan az evvel bugünün önemini hatırlattı. 14 yaşında martı kaşlı bir çocuk aramızdan koparıldı, bugün 10 yıl olmuş tam. 10 yıl önce o gün doğanlar, bugün 10 yaşında. 10 yıl önce o gün 8 yaşında olanlar bu yıl ilk kez oy kullanacaklar. Gezi Direnişi’nden söz ediyorum, Berkin Elvan'dan söz ediyorum. Yan stüdyoda penguen belgeseli gösterirlerken, tüm sansür girişimine rağmen ona boyun eğmeyerek, Berkin Elvan'dan söz eden, Kanal D sabah haberlerinde bunu yapan biriyim. İleride ‘Ne yaptınız siz hayatınızda’ dediklerinde, ‘Gezi Direnişi’nde sansüre boyun eğmedim’ diyebilirim.
Uçurtmayı Vurmasınlar filminde anlatılan öyküleri, cezaevinde büyüyen çocukları görmüştük, zulmü görmüştük ama o uçurtmanın ipini elinde tutan çocukların da vurulabileceğini biz Gezi'de gördük. Ve 2013 yılından sonra hiçbir şey bizim için eskisi gibi olmadı. Benim dünyaya bakışım da değişti aslında. Yıllar boyunca yaptığım muhabirliği sorgulamaya başladım, etkisiz miydi acaba diye. Bir başıma ne kadar mücadele edebileceğimi sorguladım. O çadırlarda gezip biber gazı yerken, birbirimizin gözünün içine limon sıkmaya çalışırken hepimiz gibi o gün değişti dünyaya bakış açım. 2013'ten sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı benim için de. Zaten ‘sakıncalı piyade’ydim Uğur Mumcu'nun tabiriyle, ama 2013 Gezi Direnişi’nde yaptığımız yayınlarla daha da sakıncalı hale geldim ve en son 2017 yılında, tek adam rejiminin oylandığı referandum sürecinde ‘hayır’ oyu kullanacağımı tweet serisiyle kamuoyuna açıkladığım için işime son verildi. Doğan Grubu ‘gazeteciliğin tarafsızlığı’ ilkesini zedelediğimi söyledi, çok kısa bir fıkraydı çünkü aynı grupta ‘evet’ oyu kullanacağını açıkça beyan edenler terfi ettirilirken ben hayır oyu kullanacağımı açıkladığım için tazminatsız işten çıkarıldım.
‘TİP, GEZİ’DE YAN YANA DURAN VE BÜYÜYEN TOPLUMSAL MUHALEFETİN SİYASİ HALİ’
Ve rejim değişti Türkiye'de. Rejim değişikliğine karşı daha da güçlü muhalefet edebilmek için bir parti çatısı altında örgütlenmem gerektiğini fark ettim aslında ve o parti Türkiye İşçi Partisi'ydi. Çünkü Türkiye İşçi Partisi toplumsal muhalefetin, Gezi’de yan yana duran ve büyüyen toplumsal muhalefetin siyasi haliydi. O 4 kişi, Meclis’te Türkiye İşçi Partisi'ni temsil eden dört milletvekili, Erkan Baş, Sera Kadıgil, Barış Atay ve Ahmet Şık, aslında Gezi’nin ta kendisiydi. Her zaman yapılanları yaparak farklı sonuç beklenemeyeceğini bize anlattılar, öğrettiler. Muhalefet yapmak için de farklı bir tarz gerekiyordu, daha etkili muhalefet yapmak için de kürsülerde farklı söylemler geliştirmek gerekiyordu. Beni Türkiye İşçi Partisi'ne yönlendiren de onların Meclis’te sergilediği bu cesur tablo oldu aslında. Hepinizin bildiği gibi son 2 yıldır da Türkiye İşçi Partisi'nde siyaset yapmaktayım ve bir genel seçim tecrübesi edindim.
‘BÜYÜDÜĞÜM YERDE, BU KENTE YAPILMASI GEREKENLER YAPILSIN DİYE YOLA ÇIKTIK’
Şimdi büyüdüğüm yerde, okula gittiğim yerde, ilk kez aşık olduğum yerde, Ankara'da, Çankaya'da değiştirebileceğimiz çok şey olduğunu düşünüyorum. Yıllardan sonra, yollardan sonra çocukların yeniden şarkı söylemesini sağlamak için, kente neşesi, şenliği geri gelsin, bu kente yapılması gerekenler yapılsın diye yola çıktık.
‘ÇANKAYALIYI, ÇANKAYA'YI YÖNETMEYE DAVET EDİYORUZ’
O yüzden Çankayalıyı, Çankaya'yı yönetmeye davet ediyoruz. Çankaya'yı birlikte yönetebileceğimizi söylüyoruz. Alacağımız her karardan önce konuşulacak, tartışılacak, mahalle meclislerinden geçecek, kabul görürse bir kaldırımın nasıl yapılması gerektiğinden tutun, sokak hayvanları ile ilgili atılacak adıma kadar her şeyi Çankayalı ile birlikte kararlaştıracak, birlikte hayata geçireceğiz. Bu beni çok heyecanlandırıyor. Çünkü bunu en iyi şekilde yapabilirsek bir beş yıl boyunca, bu Türkiye'nin farklı yerleri için de umut olacak. Cumhuriyetin kurulduğu yerde, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında ortaya konulmuş olan bir yerel yönetim anlayışı, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında başka iller, ilçeler için de umut ışığı olacak, ‘AKP'ye mecbur değilmişiz bak’ dedirtecek, ‘AKP'nin belediyecilik anlayışına, yardımlarına mecbur değilmişiz bak’, ‘Yardımları diğerleri de yapıyor ama, biz yeniden üretimin olduğu, yoksulluğun ortadan kaldırılmaya çalışıldığı, dayanışma ve yeni bir hayatın örüldüğü yerel yönetimlere ne kadar susamışız, ne kadar acıkmışız’ dedirtecek. Bu beni heyecanlandırıyor sevgili dostlarım.”
‘İKTİDARIN KADIN VE LGBTİ+’LARA SALDIRILARINA KARŞI BELEDİYENİN YAPACAĞI ÇOK İŞ VAR’
İrfan Değirmenci, açıklamalarının ardından basın emekçilerinin sorularını da yanıtladı. “Çankaya için somut planlarınız neler, ‘Ben gelince değiştireceğim’ dediğiniz neler var?” sorusuna yanıt veren Değirmenci, şunları kaydetti:
“Bu soru en sevdiğim soru, çünkü projeleri anlatmak için çok fırsatım olmuyor, ‘projeler’ deyince de Türkiye'de akla inşaat, hafriyat kamyonu, çimento, beton ve müteahhitler geliyor. İnsan odaklı bütün projelerimiz. Biz Türkiye İşçi Partisi olarak cumhuriyetin o aydınlanma projesi ve bozkırın ortasında açtırılmış çiçek Ankara'nın planlı kentleşmesini çok önemsiyoruz. Türkiye İşçi Partisi'nde bir işçi hareketi, elbette siyasetimizin temelinde bu var ama bir diğer ayağı da laiklik mücadelesi. Bugüne kadar ‘Kızlı-erkekli mi oturuyorlarmış?’ diyerek hayatlarımıza karışan AKP-MHP bloğunun faşizmi karşısında ‘Hayat tüm renkleriyle güzel, biz Cumhuriyet'in eşit haklara sahip yurttaşlarıyız ve siz karışamazsınız’ diyenlerin kendilerini ifade edilir bulduğu bir yer Türkiye İşçi Partisi.
‘1 MİLYON İNSANIN YAŞADIĞI ÇANKAYA’DA 15 KREŞ VAR, KREŞ AÇACAĞIZ’
İktidar kadınları, her gün şiddete uğrayan, cinayete kurban giden kadınları ve LGBTİ+’ları hedef tahtasına oturtmaya devam ediyor. Bu saldırılara ‘dur’ diyebilmek için de Çankaya'da belediyenin yapacağı çok iş var. Biliyor musunuz, Çankaya'da işlevsel durumda tek bir kadın sığınma evi yok şu anda. Bir tek kadın sığınma evi var, adı, adresi bilinmekte… Belediye üzerine düşeni yapmış olsaydı, şiddete karşı Çankaya'da en azından adım atılmış olabilirdi. 8 Mart’ta kadın istihdamından söz ederler, biliyor musunuz, 1 milyon insanın yaşadığı Çankaya'da müteahhitlere rica-minnet yaptırılmış 15 kreş var. 123 mahallesi var Çankaya'nın, 15 kreşimiz var ve kreşlerin ortalama kapasitesi 40 çocuk, toplasanız 600 çocuk. Sonra diyorlar ki ‘Kadın istihdamını artıracağız, destek olacağız’, sizin bugüne kadar 123 mahallenin 123'ünde de belediyenin kendi imkanlarıyla, çalışan anne-babaların çocuğunu bırakabileceği, hatta gece de bırakabilecekleri gündüz ve gece kreşlerini yapmış olmanız gerekiyordu. Yapacağız.
‘TÜM İMKANLARI HALK İÇİN, HALKLA BERABER KULLANACAĞIZ’
Burası Türkiye’nin en kıymetli yerlerinden biri, en büyük bütçeye sahip belediyelerinden birinden söz ediyoruz. ‘Paramız yok, imkanımız yok’ sözünü kabul etmiyoruz. İmkanları ne için kullandığınız önemlidir. Biz imkanları, tüm imkanları halk için kullanacağız ama halkla beraber kullanacağız.
‘ÇANKAYA’DA 100 BİNİ AŞKIN ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ VAR, YURT YAPACAĞIZ’
100 bini aşkın üniversite öğrencisi var Çankaya'da, 6 devlet, 6 özel üniversite var. Öğrencilerin barınma sorunu var ve neredeyse çeyrek asırdır Çankaya'yı yönetmiş olanlar bu barınma sorununu çoktan çözebilmiş olmalıydı. Çankaya'da dahi apartmanların giriş katında ya da bilmediğimiz bir dairesinde, ‘dernek, vakıf’ adı altında cemaat ve tarikatların öğrencileri kendi tuzağına düşürmeye çalışmasının önüne geçmiş olması gerekiyordu. Yurt yapacağız. Bu çok basit, yurt yapacağız.
‘5 SENEDE YAPACAĞIMIZ HER ŞEY, ‘DEMEK Kİ TOPLUMCU BELEDİYECİLİK MÜMKÜNMÜŞ’ DEDİRTECEK’
Karnı aç çocukların. Şimdi derin bir yoksullukla karşı karşıyayız ve okula gittiğinde derste açlıktan bayılan çocukların hikayelerini öğretmenler paylaşıyor benimle. En azından günde bir öğünün, tüm okullara ve belediye tarafından sağlanabilmiş olması gerekiyordu. Sağlayacağız. Yapmak istediğimiz çok şey var. Elbette ekoloji odaklı olacağız, artık çok büyük bir iklim krizinin orta yerindeyiz. Çankaya'da su geçirgenliği olan toprak azalmış durumda. Kaldırımların üstüne asfalt, parklara mıcır ve yollara da yama… Bu belediyecilik değil. Su geçirgenliği çok önemli, belki deprem riski çok fazla değil Ankara'da ama her yağmur yağdığında endişeye kapılıyoruz, ‘Yollar sele dönecek mi’ diye. Bu da ekoloji öncelikli hale getirilmediği için olmuş. Bilime kulak vereceğiz. 5 senede yapacağımız her şey, ‘Demek ki toplumcu belediyecilik mümkünmüş’ dedirtecek.
‘KONUT KRİZİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ, SOSYAL KONUTLAR YAPACAĞIZ’
Büyük bir ekonomik kriz ve konut kriziyle karşı karşıyayız, kiralar aldı başını gidiyor. Ankara'nın farklı yerlerinde hayatlarına müdahale edildiğini düşünen, daha rahat yaşayabileceğini düşünen yurttaşlar Çankaya'ya geliyorlar. Ama Çankaya'daki kirayı ödeyebilmeleri mümkün değil, evsizlik sorunuyla karşı karşıyalar. Biz kiraların düşmesi için ne yapılması gerektiğini yine konunun uzmanlarıyla uzun uzun değerlendirdik. Sosyal konutlar yapacağız. Amerika'yı yeniden keşfedilecek değiliz. Sosyal konutlar ve kooperatifçilik çok önemli.
‘KENTE ŞENLİĞİNİ GERİ GETİRMEK BİZİM GÖREVİMİZ’
Bize jest yapar gibi ‘Çankaya Evi’ yapmışlar. Onları da fonksiyonlu, daha işlevsel hale getireceğiz ve adına da belki birlikte karar veririz ama ‘İmece Evi’ diyebiliriz. Biz emek takasını çok önemli buluyoruz. Yaş alıyoruz Çankaya'da ve yaş almış Çankayalılarla çocukların bir arada olabileceği, ayaklarını toprağa değdirebilecekleri, tecrübelerini birbirine aktarabilecekleri sosyal alanlar inşa edeceğiz. Mümkünse para harcamadan sosyalleşebileceğimiz alanlar vadediyoruz. Kente şenliğini geri getirmek bizim görevimiz. Burada, Çankaya'da yeni bir hayat kurabileceğiz hep birlikte.”